biosx
New member
Sapından çıkan "balyoz"
22 Şubat 2010. Bu tarihi unutmamak için herkes bir yere not etmeli. Gerçi not edilmese bile unutulmayacak. Bundan sonra Türkiye 28 Şubat’tan çok 22 Şubat’ı konuşacak. Cumhuriyet döneminin en önemli davasının, en önemli aşamalarından birini daha yaşadık 22 Şubat’ta.
Halkımızın “en güvenilir kurum” olarak gördüğü TSK içinde, silahını ve gücünü halka doğrultmuş ne kadar general ve personel olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Düşünebiliyor musunuz; Hilmi Özkök’ün genelkurmay başkanı olduğu dönemde kuvvet komutanı olan generaller Özden Örnek ve İbrahim Fırtına ile dönemin I. Ordu komutanı Çetin Doğan, çeşitli seviyelerde görevli çok sayıda general ve subay gözaltına alındı. Böyle büyük bir operasyon, sıradan bilgi ve belgelerle yapılmış olamaz. Türkiye’nin son yıllarda ne dehşetli badireleri atlattığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Genelkurmay Başkanı olarak Hilmi Özkök Paşa’nın, bu darbeci, halk karşıtı generallerle TSK’yı nasıl idare ettiğini, bunlara rağmen ülkeyi salimen nasıl koruduğunu ve bu sırada neler yaşadığını anlamaya çalışmalıyız.
Allah korumuş da bu generallerin döneminde ülke bir savaşa bulaşmamış. Bunların görevde olduğu sırada Türkiye’nin bir savaşa girmesini tahayyül edebiliyor musunuz? Geçmişte yaşananlar ortaya döküldükçe Hilmi Özkök’ün büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.
Ergenekon tutuklusu meslektaşımız Mustafa Balbay cezaevinden soruyordu. Ben buradayım darbeciler nerede diye? Artık üzülmesin. Adalet yerini buluyor. Anlaşılan o ki Mustafa bey, çok sevdiği paşalarına kavuşmak üzere.. Eski günleri bol bol yad edebilirler.
Ergenekon davası için AKP operasyonu veya rövanş benzetmesi yapanlar olayları alenen saptırıyorlar. Bunu böyle gösterenler eğer bilgisizliklerinden söylemiyorlarsa halk karşıtı Ergenekon örgütüne destek vermiş oluyorlar. Kısa bir süre sonra mahcup olacaklarını unutmamalılar.
Bu bir CHP siyasetidir. Ama Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Yeni dönemde zorbalığı, darbeciliği, cuntacılığı, güdümlü yargıyı, kapalı rejimi, özgürlük karşıtlığını, kısacası yasakçı statükoyu savunan siyasetin yeri kalmadı. Artık Türkiye’de askerin müsaade ettiği kadar demokrasi değil; demokrasinin müsaade ettiği kadar asker olacak. Her kurumun olduğu gibi ordunun da görevi demokrasiye göre belirlenecek.
Derin PKK ve Abdullah Öcalan dosyalarının Ergenekon davası ile birleştirileceği anlaşılıyor. Ergenekon ile PKK’nın ilişkileri deşifre olduğunda Ergenekon avukatlarının hali ne olacak göreceğiz. Yine o zaman da işi arsızlığa vurarak, yüzleri kızarmadan konuşabilecekler mi, yoksa utanacaklar mı? Ergenekon’un PKK ile işbirliği halinde uyguladığı faili meçhuller aydınlandığında bunu nasıl izah edecekler?
Bu gözaltılardan sonra tutuklananlar da olabilir, serbest bırakılanlar da. Buraya fazla takılmamak gerekir. Ama şöyle bir gerçek var ki, demokrasi treni rayında ve ilerliyor. Bu tren yokuşlarda yavaşlayabilir, ovada hızlanabilir. Bazen durakta kısa süreli durabilir de.. Bu saatten sonra bu treni döndürmeye cuntacıların da onlara sufle verenlerin de gücü yetmeyecektir.
Halkımız Ergenekon propagandası yapanların saptırmalarına karşı uyanık olmalı. Bazı küçük detayları manşetlerle büyülterek gerçekleri kaçırma numarasına aldanmamaları gerekir. Mesela “Ülkenin başka gündemi, başka sorunu yok mu da sabah akşam Ergenekon konuşuluyor” numarası.. Ülkenin elbette başka sorunları da var. İşsizlik, fakirlik, eğitim vs. ancak unutmayalım ki en büyük sorun Ergenekon sorunudur. Ergenekon sorunu temizlenmediği takdirde diğer sorunlara bulunacak çözümler kesinlikle dikiş tutmayacaktır.
O sebeple halkın ve halkın örgütlü kesimlerini oluşturan STK’ların bu demokratikleşme sürecinde her fırsatta destek olmaları ve bu desteklerini yüksek sesle açıklama zamanıdır. Artık “kurumuydu ıslak mıydı,” “silah mıydı boru muydu,” “belge miydi kağıt mıydı” tarzında muhabbetin anlamı kalmadı. Neyin ne olduğu ortada.
TSK, yüksek yargı ve diğer kurumlar içinde darbe planı yapanlara, cunta faaliyetlerine karışanlara dostane uyarı. Kendinizi, ailenizi, çocuklarınızı ve ülkenizi düşünüyorsanız maceradan ve hayal görmekten vazgeçin. Washington’dan veya başka başkentlerden de medet beklemeyin. Yeni Türkiye, sivil, hür ve demokrat bir Türkiye olarak yoluna devam edecektir. Gelecek nesillere iyi bir miras bırakmak istiyorsanız yeniden düşünün ve demokrasiye ayak uydurun.
Aksi halde sapından çıkan balyozun nereye düşeceği artık belli.
Sapından çıkan "balyoz" - 23 Şubat 2010 / 12:48
22 Şubat 2010. Bu tarihi unutmamak için herkes bir yere not etmeli. Gerçi not edilmese bile unutulmayacak. Bundan sonra Türkiye 28 Şubat’tan çok 22 Şubat’ı konuşacak. Cumhuriyet döneminin en önemli davasının, en önemli aşamalarından birini daha yaşadık 22 Şubat’ta.
Halkımızın “en güvenilir kurum” olarak gördüğü TSK içinde, silahını ve gücünü halka doğrultmuş ne kadar general ve personel olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Düşünebiliyor musunuz; Hilmi Özkök’ün genelkurmay başkanı olduğu dönemde kuvvet komutanı olan generaller Özden Örnek ve İbrahim Fırtına ile dönemin I. Ordu komutanı Çetin Doğan, çeşitli seviyelerde görevli çok sayıda general ve subay gözaltına alındı. Böyle büyük bir operasyon, sıradan bilgi ve belgelerle yapılmış olamaz. Türkiye’nin son yıllarda ne dehşetli badireleri atlattığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Genelkurmay Başkanı olarak Hilmi Özkök Paşa’nın, bu darbeci, halk karşıtı generallerle TSK’yı nasıl idare ettiğini, bunlara rağmen ülkeyi salimen nasıl koruduğunu ve bu sırada neler yaşadığını anlamaya çalışmalıyız.
Allah korumuş da bu generallerin döneminde ülke bir savaşa bulaşmamış. Bunların görevde olduğu sırada Türkiye’nin bir savaşa girmesini tahayyül edebiliyor musunuz? Geçmişte yaşananlar ortaya döküldükçe Hilmi Özkök’ün büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.
Ergenekon tutuklusu meslektaşımız Mustafa Balbay cezaevinden soruyordu. Ben buradayım darbeciler nerede diye? Artık üzülmesin. Adalet yerini buluyor. Anlaşılan o ki Mustafa bey, çok sevdiği paşalarına kavuşmak üzere.. Eski günleri bol bol yad edebilirler.
Ergenekon davası için AKP operasyonu veya rövanş benzetmesi yapanlar olayları alenen saptırıyorlar. Bunu böyle gösterenler eğer bilgisizliklerinden söylemiyorlarsa halk karşıtı Ergenekon örgütüne destek vermiş oluyorlar. Kısa bir süre sonra mahcup olacaklarını unutmamalılar.
Bu bir CHP siyasetidir. Ama Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Yeni dönemde zorbalığı, darbeciliği, cuntacılığı, güdümlü yargıyı, kapalı rejimi, özgürlük karşıtlığını, kısacası yasakçı statükoyu savunan siyasetin yeri kalmadı. Artık Türkiye’de askerin müsaade ettiği kadar demokrasi değil; demokrasinin müsaade ettiği kadar asker olacak. Her kurumun olduğu gibi ordunun da görevi demokrasiye göre belirlenecek.
Derin PKK ve Abdullah Öcalan dosyalarının Ergenekon davası ile birleştirileceği anlaşılıyor. Ergenekon ile PKK’nın ilişkileri deşifre olduğunda Ergenekon avukatlarının hali ne olacak göreceğiz. Yine o zaman da işi arsızlığa vurarak, yüzleri kızarmadan konuşabilecekler mi, yoksa utanacaklar mı? Ergenekon’un PKK ile işbirliği halinde uyguladığı faili meçhuller aydınlandığında bunu nasıl izah edecekler?
Bu gözaltılardan sonra tutuklananlar da olabilir, serbest bırakılanlar da. Buraya fazla takılmamak gerekir. Ama şöyle bir gerçek var ki, demokrasi treni rayında ve ilerliyor. Bu tren yokuşlarda yavaşlayabilir, ovada hızlanabilir. Bazen durakta kısa süreli durabilir de.. Bu saatten sonra bu treni döndürmeye cuntacıların da onlara sufle verenlerin de gücü yetmeyecektir.
Halkımız Ergenekon propagandası yapanların saptırmalarına karşı uyanık olmalı. Bazı küçük detayları manşetlerle büyülterek gerçekleri kaçırma numarasına aldanmamaları gerekir. Mesela “Ülkenin başka gündemi, başka sorunu yok mu da sabah akşam Ergenekon konuşuluyor” numarası.. Ülkenin elbette başka sorunları da var. İşsizlik, fakirlik, eğitim vs. ancak unutmayalım ki en büyük sorun Ergenekon sorunudur. Ergenekon sorunu temizlenmediği takdirde diğer sorunlara bulunacak çözümler kesinlikle dikiş tutmayacaktır.
O sebeple halkın ve halkın örgütlü kesimlerini oluşturan STK’ların bu demokratikleşme sürecinde her fırsatta destek olmaları ve bu desteklerini yüksek sesle açıklama zamanıdır. Artık “kurumuydu ıslak mıydı,” “silah mıydı boru muydu,” “belge miydi kağıt mıydı” tarzında muhabbetin anlamı kalmadı. Neyin ne olduğu ortada.
TSK, yüksek yargı ve diğer kurumlar içinde darbe planı yapanlara, cunta faaliyetlerine karışanlara dostane uyarı. Kendinizi, ailenizi, çocuklarınızı ve ülkenizi düşünüyorsanız maceradan ve hayal görmekten vazgeçin. Washington’dan veya başka başkentlerden de medet beklemeyin. Yeni Türkiye, sivil, hür ve demokrat bir Türkiye olarak yoluna devam edecektir. Gelecek nesillere iyi bir miras bırakmak istiyorsanız yeniden düşünün ve demokrasiye ayak uydurun.
Aksi halde sapından çıkan balyozun nereye düşeceği artık belli.
Sapından çıkan "balyoz" - 23 Şubat 2010 / 12:48