MARCUSX
New member
Saltanat dincilerinin İmamı Âzam'a zulümleri
İMAMI Âzam kitabımız yayınlanalı bir ay bile olmadan, yoğun bir "İmamı Âzam tartışması" ekranlara oturdu. Mutlu olanlar çoğunlukta ama dinci ve inkârcı yobazların bazıları çok rahatsız. "Bu da nereden çıktı" diyorlar.
Okuyucularımız, bu konuyu biraz da bu köşede irdelememi istiyorlar. Bu yazı o isteklere bir cevaptır.
Günümüz dincileri, İmamı Âzam'a yapılan kötülükleri inkâr edemedikleri için onları, anlam kaydırmalarıyla saptırırlar. Şöyle derler: "Evet, İmamı Âzam'a çok çile çektirildi, ama bunu o günün yönetimi içtihat hataları yüzünden yaptı; din zümresinin, ulemanın bunda hiçbir günahı yoktur."
Bu söylem, tam bir yalan, tam bir saptırmadır. Günümüz dincileri, bu saptırmayla, bir yandan zihniyet ataları olan Emevi Firavunlarını aklamak, bir yandan da benzeri birçok suçun faili olan kendilerini temize çıkarmak kurnazlığını göstermektedirler.
Bir kere şunu itiraf edelim: İmamı Âzam'a yapılan zulümlerin tümünün onay makamı, hatta teşvik ve tahrikçisi saltanat yandaşı ulemadır.
Devrinin tasavvuf tarihçilerinden bazıları, İmamı Âzam'ı takva sahibi kişilere ayırdıkları listenin dışında tutmaktadır. Ünlü Hilyetü'l-Evliya yazarı Ebu Nuaym el-Isfahanî (ölm. 430/1038) bunların başında gelir. 10 ciltlik eserinde, tüm mezhep imamlarını veliler arasında gösterdiği halde İmamı Âzam'a yer vermez.
Büyük İmam'a saldıranlardan biri olan tarihçi Hatîb el-Bağdadî (ölm. 463/1070) ünlü eseri Tarîhu Bağdad'da İmamı Âzam'a ayırdığı yüz küsur sayfada ona ağır şekilde saldıranları göklere çıkarmış, onu övenleri ise "güvenilmez adam" ilan etmiştir. Büyük İmam'la ilgili kanaatini şöyle özetliyor:
"Onun hakkında, dinin hem esaslarına hem de fürûatına ilişkin şenaatleri (çok çirkin söz ve davranışları) yüzünden çok sözler söylenmiştir. Gerçek şu ki, Ebu Hanîfe, bütün ilmî kudretine rağmen, bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibi örnek alınacak türden bir insan değildir." (Hatîb, s. 371-372)
Yönetimin başındaki zalimler, ulema ve din zümresi fetva verip yolu açmadan, değil İmamı Âzam'ın, herhangi bir semt imamının bile kılına dokunamazlardı.
Dinciliğin en ağır zulmüne uğrayıp sonra da dinciler tarafından putlaştırılan aydınların en tipik örneklerinden biri İmamı Âzam'dır.
İslam dünyasının en büyük mezhebinin kurucusu olan, bugünkü Türkiye'de de "dokunulmaz, tartışılmaz" kabul edilen İmamı Âzam (ölm. 150/767), yaşadığı yüzyılda, "dindışılık", "dini tahrip etmek", "peygamberin sözlerine ve sünnetine kafa tutmak", "Mürcie, Cehmiyye gibi sapık mezheplere mensup olmak"la, hatta Yahudilikle, deccallıkla suçlanmış, sonunda da "kâfir" ilan edilmiştir.
Saldırı sebeplerinin en önde gelenleri şu üç ithamdır:
1. İmamı Azam, İslam'da akılcı akımın en büyük öncülerinden biridir. Akılcılığı öne çıkarmak, her devirde saltanat dincileri tarafından "en büyük günah" olarak görülmüştür.
2. İmamı Âzam, Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişi, Kur'an dışında eleştirilmez kitap kabul etmiyordu.
3. Hadis diye nakledilen sözlerin akla ve Kur'an'a aykırı olanlarını Peygamberimizin sözü olarak kabul etmiyordu. Ona göre, bir söz, rivayetçiler zinciri ne kadar sağlam olursa olsun, eğer Kur'an ve akılla çelişiyorsa Peygamber'in sözü değil, sadece hezeyandır. Ünlü hadisçi Buharî'nin İmamı Âzam'ı "kâfir" ilan etmesinin baş sebebi de İmam'ın bu inancıdır.
KAYNAK: http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=4540
İMAMI Âzam kitabımız yayınlanalı bir ay bile olmadan, yoğun bir "İmamı Âzam tartışması" ekranlara oturdu. Mutlu olanlar çoğunlukta ama dinci ve inkârcı yobazların bazıları çok rahatsız. "Bu da nereden çıktı" diyorlar.
Okuyucularımız, bu konuyu biraz da bu köşede irdelememi istiyorlar. Bu yazı o isteklere bir cevaptır.
Günümüz dincileri, İmamı Âzam'a yapılan kötülükleri inkâr edemedikleri için onları, anlam kaydırmalarıyla saptırırlar. Şöyle derler: "Evet, İmamı Âzam'a çok çile çektirildi, ama bunu o günün yönetimi içtihat hataları yüzünden yaptı; din zümresinin, ulemanın bunda hiçbir günahı yoktur."
Bu söylem, tam bir yalan, tam bir saptırmadır. Günümüz dincileri, bu saptırmayla, bir yandan zihniyet ataları olan Emevi Firavunlarını aklamak, bir yandan da benzeri birçok suçun faili olan kendilerini temize çıkarmak kurnazlığını göstermektedirler.
Bir kere şunu itiraf edelim: İmamı Âzam'a yapılan zulümlerin tümünün onay makamı, hatta teşvik ve tahrikçisi saltanat yandaşı ulemadır.
Devrinin tasavvuf tarihçilerinden bazıları, İmamı Âzam'ı takva sahibi kişilere ayırdıkları listenin dışında tutmaktadır. Ünlü Hilyetü'l-Evliya yazarı Ebu Nuaym el-Isfahanî (ölm. 430/1038) bunların başında gelir. 10 ciltlik eserinde, tüm mezhep imamlarını veliler arasında gösterdiği halde İmamı Âzam'a yer vermez.
Büyük İmam'a saldıranlardan biri olan tarihçi Hatîb el-Bağdadî (ölm. 463/1070) ünlü eseri Tarîhu Bağdad'da İmamı Âzam'a ayırdığı yüz küsur sayfada ona ağır şekilde saldıranları göklere çıkarmış, onu övenleri ise "güvenilmez adam" ilan etmiştir. Büyük İmam'la ilgili kanaatini şöyle özetliyor:
"Onun hakkında, dinin hem esaslarına hem de fürûatına ilişkin şenaatleri (çok çirkin söz ve davranışları) yüzünden çok sözler söylenmiştir. Gerçek şu ki, Ebu Hanîfe, bütün ilmî kudretine rağmen, bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibi örnek alınacak türden bir insan değildir." (Hatîb, s. 371-372)
Yönetimin başındaki zalimler, ulema ve din zümresi fetva verip yolu açmadan, değil İmamı Âzam'ın, herhangi bir semt imamının bile kılına dokunamazlardı.
Dinciliğin en ağır zulmüne uğrayıp sonra da dinciler tarafından putlaştırılan aydınların en tipik örneklerinden biri İmamı Âzam'dır.
İslam dünyasının en büyük mezhebinin kurucusu olan, bugünkü Türkiye'de de "dokunulmaz, tartışılmaz" kabul edilen İmamı Âzam (ölm. 150/767), yaşadığı yüzyılda, "dindışılık", "dini tahrip etmek", "peygamberin sözlerine ve sünnetine kafa tutmak", "Mürcie, Cehmiyye gibi sapık mezheplere mensup olmak"la, hatta Yahudilikle, deccallıkla suçlanmış, sonunda da "kâfir" ilan edilmiştir.
Saldırı sebeplerinin en önde gelenleri şu üç ithamdır:
1. İmamı Azam, İslam'da akılcı akımın en büyük öncülerinden biridir. Akılcılığı öne çıkarmak, her devirde saltanat dincileri tarafından "en büyük günah" olarak görülmüştür.
2. İmamı Âzam, Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişi, Kur'an dışında eleştirilmez kitap kabul etmiyordu.
3. Hadis diye nakledilen sözlerin akla ve Kur'an'a aykırı olanlarını Peygamberimizin sözü olarak kabul etmiyordu. Ona göre, bir söz, rivayetçiler zinciri ne kadar sağlam olursa olsun, eğer Kur'an ve akılla çelişiyorsa Peygamber'in sözü değil, sadece hezeyandır. Ünlü hadisçi Buharî'nin İmamı Âzam'ı "kâfir" ilan etmesinin baş sebebi de İmam'ın bu inancıdır.
KAYNAK: http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=4540