katakulli
New member
- Katılım
- 23 Haz 2005
- Mesajlar
- 607
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
Not: aşağıdaki yazıyı çıkartacağımız dergiye koyacaktım. Ancak sonra vazgeçtim koymaya. Kimbilir belki sonra koyarım. Herneyse sizinle paylaşmak istedim. Gerçi muhtemelen görüntüleme/mesaj/teşekkür sayısı yine yerlerde sürünecek ancak ben yinede koyayım yazımı.
Yazıyı kendim yazdım ve ALINTI DEĞİLDİR.
Umarım hoşunuza gider
Dilimize pelesenk olmuş konulardan biriside yargı bağımsızlığıdır. Yargı nasıl olmalıdır denince ilk akla gelen cevap bağısız olmalıdır olur genelde. Peki ama kaçımız yargı bağımsızlığı nasıl sağlanır, Türkiye’de günümüz koşulları altında yargı bağımsız mıdır , bağımsız değilse bu nereden anlaşılır, Yargı bağımsızlığının sadece laf da kalmaması aynı zamanda da icrailik kazanması için neler yapılmalı gibi soruların cevabını biliyoruz ?
Yargı Bağımsızlığı ne demek denilince Yargıya hiçbir şekilde karışılmaması, Gerek siyasi liderler gerek diğer otoritelerce yargının yönlendirilmemesi demektir demek kolaydır elbet. Peki ama bu nasıl olur?
Türk Hukukunda Yargı bağımsızlığı var mıdır diyecek olursak cevap ne yazık ki olumlu olmayacaktır. Bunun sebepleri vardır. Dikkat edin ne yazık ki sebep sözcüğü burada çoğul eki almakta.
Peki ama bu sebepler nelerdir?
Görüldüğü gibi soru soruyu , soru da sorunu doğurmakta. O zaman konunun çok derinlerine inmeden genel bir inceleme yapmak daha akılcı olacaktır. Eğer genişlemesine ele alırsak hem konu çok uzar hem de asıl sebeplerden uzaklaşmış oluruz.
Öyleyse bir soluk alın, arkanıza yaslanın ve Yargının Bağımsızlığını zedeleyen etkenleri okumaya başlayın…
Siz 20 yıla yakın eğitim görmüş bir kişiyseniz ve bu eğitimin bir bölümü Hukuk fakültesinde geçtiyse jöleye para harcamayacağınız için şanslı sayılırsın. O zaman jöle parasını biriktirin ki kendinize iyi bir şişe dibi gözlük alabilesiniz.
Komik mi geldi yukarıda ki paragraf yoksa saçma mı bilemem; ancak gerçeklik payı olduğu kesin. Bize ne kardeşim Hukuk fakültesinde okuyanların kelliğinden dediğinizi duyar gibiyim. Elbette buradaki amacım size hukukçu tasviri yapmak değil. Sadece hukukçuların çektiği eziyetlerin fiziksel yansımasından bahsetmek için söyledim bunları.
Önce fakülte bitecek, ardından da staj başlayacak. Ohh ohh ne güzel staj yaparken çok şey öğreneceğim , bilgilerimi pratiğe dökeceğim düşüncesi artık hiçbir hukukçu da yok. Çünkü Staj yapanlara geleceğin hakim-savcısı gözüyle değil, def edilmesi gereken baş belası gözüyle baktığı için hep ayak işlerine koşturan o kadar büyüğümüz(!) var ki…
Neyse sadede gelelim, okul ve staj bitti ve atamanız gerçekleşti. Bayrağın dalgalandığı her yer vatandır gazıyla doğunun güzide illerinden birinin bir ilçesine gittiniz.Eğer evliyseniz büyük bir sorunda eşiniz iş gereği atandığınız yere gelememesi sonucu çıkacaktır. Bu sorun o kadar ciddi bir boyuta gelmiştir ki sırf bu yüzden evlenemeyen çiftlerin sayısı azımsanamaz bir hal almıştır.
Neyse okul ve staj bitti, eşinizi Ankara da bıraktınız ve güzide görev yerinize gittiniz.
Sırf gençlik günlerinizi yad etmek için öğrenci evinize benzer bir kutucuk kiraladınız. Sırada eşya almak ve evi dizmek var. Bu sefer de dedenizi yad etmek için onun zamanından kalma eşyalar aldınız. Bilmem anlatabildim mi …
Siz artık bağımsız yargının idealist bir neferi olarak yargı ordusunun bir mensubusunuz.
O kadar bağımsızsınız ki hukuka göre karar verip büyük ağabeyleri karşınıza alabilirsiniz. Tabi bir on yıl daha orada kalmak istiyorsanız.
Neyse gayet bağımsız bir şekilde çalıştınız ve artık birinci sınıf bir hakim oldunuz.
Ankara ya gittiniz diyelim. Aa karşınızda kaynananız duruyor. Halbuki siz onu on yıl önce öldü sanıyordunuz.
Anneciğim nasılsınız diye kaynananızın yanına koştuğunuzda suratınızda Picasso’nun bile çizemeyeceği kadar güzel bir el izi oluşuyor. Sebebini merak ederken kaynananızın gerçekten öldüğü ve karşınızda ki kişinin eşiniz olduğunu öğreniyorsunuz.
Neyse efendim artık ailenizin yanındasınız ne güzel değil mi?
Bir sorunla karşılaşıyorsunuz ve Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna gidiyorsunuz.
Ve bağımsız yargının ne kadar daha bağımsız olduğunu anlıyorsunuz. Adalet bakanı ve müsteşarı o kurula üyeler. Ne bağımsızlık ama değil mi? Siyasetin girmemesi gereken ve yargıyı siyasallaştırmayalım diyen zihniyet aynı zamanda HSYK ya Adalet bakanı nı ve müsteşarını koymuş.
Bir de yargı bağımsız değil derler. Sallandıracaksın bunu diyenlerden üçünü bak o zaman bir daha böyle terbiyesizlik yapıyorlar mı?
Katakulli
Yazıyı kendim yazdım ve ALINTI DEĞİLDİR.
Umarım hoşunuza gider
Dilimize pelesenk olmuş konulardan biriside yargı bağımsızlığıdır. Yargı nasıl olmalıdır denince ilk akla gelen cevap bağısız olmalıdır olur genelde. Peki ama kaçımız yargı bağımsızlığı nasıl sağlanır, Türkiye’de günümüz koşulları altında yargı bağımsız mıdır , bağımsız değilse bu nereden anlaşılır, Yargı bağımsızlığının sadece laf da kalmaması aynı zamanda da icrailik kazanması için neler yapılmalı gibi soruların cevabını biliyoruz ?
Yargı Bağımsızlığı ne demek denilince Yargıya hiçbir şekilde karışılmaması, Gerek siyasi liderler gerek diğer otoritelerce yargının yönlendirilmemesi demektir demek kolaydır elbet. Peki ama bu nasıl olur?
Türk Hukukunda Yargı bağımsızlığı var mıdır diyecek olursak cevap ne yazık ki olumlu olmayacaktır. Bunun sebepleri vardır. Dikkat edin ne yazık ki sebep sözcüğü burada çoğul eki almakta.
Peki ama bu sebepler nelerdir?
Görüldüğü gibi soru soruyu , soru da sorunu doğurmakta. O zaman konunun çok derinlerine inmeden genel bir inceleme yapmak daha akılcı olacaktır. Eğer genişlemesine ele alırsak hem konu çok uzar hem de asıl sebeplerden uzaklaşmış oluruz.
Öyleyse bir soluk alın, arkanıza yaslanın ve Yargının Bağımsızlığını zedeleyen etkenleri okumaya başlayın…
Siz 20 yıla yakın eğitim görmüş bir kişiyseniz ve bu eğitimin bir bölümü Hukuk fakültesinde geçtiyse jöleye para harcamayacağınız için şanslı sayılırsın. O zaman jöle parasını biriktirin ki kendinize iyi bir şişe dibi gözlük alabilesiniz.
Komik mi geldi yukarıda ki paragraf yoksa saçma mı bilemem; ancak gerçeklik payı olduğu kesin. Bize ne kardeşim Hukuk fakültesinde okuyanların kelliğinden dediğinizi duyar gibiyim. Elbette buradaki amacım size hukukçu tasviri yapmak değil. Sadece hukukçuların çektiği eziyetlerin fiziksel yansımasından bahsetmek için söyledim bunları.
Önce fakülte bitecek, ardından da staj başlayacak. Ohh ohh ne güzel staj yaparken çok şey öğreneceğim , bilgilerimi pratiğe dökeceğim düşüncesi artık hiçbir hukukçu da yok. Çünkü Staj yapanlara geleceğin hakim-savcısı gözüyle değil, def edilmesi gereken baş belası gözüyle baktığı için hep ayak işlerine koşturan o kadar büyüğümüz(!) var ki…
Neyse sadede gelelim, okul ve staj bitti ve atamanız gerçekleşti. Bayrağın dalgalandığı her yer vatandır gazıyla doğunun güzide illerinden birinin bir ilçesine gittiniz.Eğer evliyseniz büyük bir sorunda eşiniz iş gereği atandığınız yere gelememesi sonucu çıkacaktır. Bu sorun o kadar ciddi bir boyuta gelmiştir ki sırf bu yüzden evlenemeyen çiftlerin sayısı azımsanamaz bir hal almıştır.
Neyse okul ve staj bitti, eşinizi Ankara da bıraktınız ve güzide görev yerinize gittiniz.
Sırf gençlik günlerinizi yad etmek için öğrenci evinize benzer bir kutucuk kiraladınız. Sırada eşya almak ve evi dizmek var. Bu sefer de dedenizi yad etmek için onun zamanından kalma eşyalar aldınız. Bilmem anlatabildim mi …
Siz artık bağımsız yargının idealist bir neferi olarak yargı ordusunun bir mensubusunuz.
O kadar bağımsızsınız ki hukuka göre karar verip büyük ağabeyleri karşınıza alabilirsiniz. Tabi bir on yıl daha orada kalmak istiyorsanız.
Neyse gayet bağımsız bir şekilde çalıştınız ve artık birinci sınıf bir hakim oldunuz.
Ankara ya gittiniz diyelim. Aa karşınızda kaynananız duruyor. Halbuki siz onu on yıl önce öldü sanıyordunuz.
Anneciğim nasılsınız diye kaynananızın yanına koştuğunuzda suratınızda Picasso’nun bile çizemeyeceği kadar güzel bir el izi oluşuyor. Sebebini merak ederken kaynananızın gerçekten öldüğü ve karşınızda ki kişinin eşiniz olduğunu öğreniyorsunuz.
Neyse efendim artık ailenizin yanındasınız ne güzel değil mi?
Bir sorunla karşılaşıyorsunuz ve Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna gidiyorsunuz.
Ve bağımsız yargının ne kadar daha bağımsız olduğunu anlıyorsunuz. Adalet bakanı ve müsteşarı o kurula üyeler. Ne bağımsızlık ama değil mi? Siyasetin girmemesi gereken ve yargıyı siyasallaştırmayalım diyen zihniyet aynı zamanda HSYK ya Adalet bakanı nı ve müsteşarını koymuş.
Bir de yargı bağımsız değil derler. Sallandıracaksın bunu diyenlerden üçünü bak o zaman bir daha böyle terbiyesizlik yapıyorlar mı?
Katakulli