'Sakin olun beyler, 'akıllı' olun...'

ße YouRSeLF

New member
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
2,161
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
GezeGenine DuyaЯsız KaLma...
'Şöyle biraz mesafe alıp, Türkiye’ye baktığınızda, “şirazesinden çıkan bir ülke” manzarasını görebilirsiniz. Bir gün, örneğin dünün, içine sıkışan gelişmeler bile bu fotoğrafı kolaylıkla yansıtabilir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Çankaya Köşkü’nde, DTP milletvekillerini kabul ediyordu. Doğru yapıyordu. Cumhurbaşkanı sıfatı, TBMM’de temsil edilen tüm partileri meşru görmeyi ona mecbur kılıyor. DTP’lilerin Cumhurbaşkanı’nın konukları olarak Çankaya’da kabul görmeleri, ülkenin çok ihtiyacı olan “toplumsal barış iklimi” için de gerekli.

Cumhurbaşkanı’nın, DTP’lileri kabul edeceği gün, Yargıtay Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi’nde açılmış bulunan DTP davasında esas hakkındaki görüşünü sunuyor ve partinin “kapatılmasını” talep ediyor.

TBMM’ye yansıyan oyların, dağlara geri çevrilmesi, meşruiyet ile yasa dışılık arasındaki “ince sınır”da ikincisine “geçiş vizesi” verilmesi talebi diye de yorumlayabiliriz.

Yargıtay Başsavcısı’nın “hukukun gereğini yaptığı” öne sürülebilir elbette ki. Ancak, yüksek yargının “hukuk normları” hayli tartışmalı. Zira, Yargıtay Başsavcısı’nın DTP’nin kapatılmasına ilişkin esas hakkındaki görüşünün açıklandığı gün, Danıştay Başsavcısı (Tansel Çölaşan) hakkında “darbe savunuculuğu” yaptığı gerekçesiyle “suç duyurusu”nda bulunulmuştu.

Danıştay Başsavcısı, 27 Mayıs’ı “devrim” olarak niteleyerek, başta Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın asılarak idam edilmesini olumlu bulan konuşmasını, Ankara Barosu’nda yapmış.

Yüksek yargı, hukukun üstünlüğü, saygınlık gibi sözcüklerin kolaylıkla yan yana sıralanabileceği bir ülke mi Türkiye? Ne dersiniz?

Genelkurmay-Muhalefet polemiği önceki gün zirve yaptıktan sonra, zımnî bir “ateşkes”e ulaşıldı. Genelkurmay ile sağlanan “ateşkes” üzerine, hükümete yönelik “demagojik ateş”in açılması mümkün oldu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün partisinin grubunda konuşuyor:

"Bu askeri harekatı, Talabani'yi Türkiye'de kabul edebilmek için mi yaptık? Barzani ile masaya oturabilmek için mi yaptık? Anayasamızı, Türk milletinin anayasası olmaktan çıkarmak için mi yaptık? Bu sorular, ortadadır. Bu soruların cevabını da kimse veremez"

Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "30 yıldır Kandil'e siz niye gitmediniz? Haritada Kandil'i mi bulamadınız?" şeklindeki polemik sorusuna karşılık ise şöyle dedi: "Türkiye'nin 30 yıldır terör mücadelesinde Kandil diye değil, Bekaa diye bir problemi vardı. Bekaa problemi de senden çok önce halledildi, Kandil problemi senin elinde ortaya çıktı."

Aslında, Başbakan’ın Baykal’a yönelttiği “Kandil polemiği” haklı değil. PKK’nın Kandil’e yerleşmesi, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından, Türkiye sınırları içindeki PKK silahlı güçlerine gönderdiği talimatı yerine getirmeleri üzerine 1999 yılında gerçekleşti. Deniz Baykal, o dönemde hükümette bulunmadığı gibi, partisi parlamentoda da değildi. Ayrıca, PKK da “30 yıldır” Kandil’de değil. Dolayısıyla, Erdoğan’ınki doğru polemik değil.

Baykal’ın karşı-polemiği de, tümüyle doğru değil. Çünkü, “Kandil problemi” Erdoğan’ın elinde ortaya çıkmadı. Hem, “Kandil problemi”nin ortaya çıkmasını belki engelleyebilecek olan imkânları veren 1 Mart Tezkeresi’ne Deniz Baykal ve arkadaşları karşı çıkmadılar mı?

Hem 1 Mart Tezkeresi’ne karşı çıkmak, hem de Tayyip Erdoğan’ın “Kandil problemi senin elinde ortaya çıktı” diye eleştirmek de hakkaniyete sığmaz.

Asıl dikkat çekici olan, Türkiye’de son haftalarda düzeysiz bir “polemik dili”nin egemen olmaya başlaması. Bu, “striptiz söylemi”ne de varıyor. “Fenerbahçe, Sevilla’yı elesin, bikini giyerim” diyen yani günlük giysilerini çıkaracağı vaadinde bulunan eski futbol hakemi Ahmet Çakar’dan sonra, Genelkurmay Başkanı, “Kuzey Irak’tan çekilme kararında ABD etkisini kanıtlasınlar, üniformamı çıkarırım” dedi. Başbakan, ise Genelkurmay Başkanı’nın yolundan giderek, “siyasetçi elbisesini çıkaracağı” sözünü verdi.

Giyinik dursalar, üstlerindekileri çıkartmaya kalkmasalar ama birbirlerine terbiyeli bir uslûpla, en azından “sen” diye değil de “siz” diye hitap etseler ve birbirlerine hitap ederken boyun damarlarını şişirerek bağırmadan bunu yapsalar daha iyi olmaz mı?

Muhalefet liderleriyle Genelkurmay Başkanı’nın ara ara birbirine terslendiği, Başbakan ile ana muhalefet liderinin hemen her gün birbirlerine “sen” diye hitap ederek avaz avaz bağırdığı, Yargıtay Başsavcısı’nın Cumhurbaşkanı’nın konuğu siyasi partililerin, sivil toplumun “suç duyurusu”nda bulunarak Danıştay Başsavcısı’nın peşine düştüğü bir ülkede, toplumsal piramitin alt katlarının birbirlerine girmiyor olması, ya bu halkın “sağduyusu” veya “mucize” ile açıklanabilir.'



CENGİZ ÇANDAR - REFERANS
 
Eline sağlık kardeş.
Okusun herkes.
 
güzel paylasım saolsın objektif gibi duruyor son kısmı okuyamdaım gözlerim agrıyor
 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Çankaya Köşkü’nde, DTP milletvekillerini kabul ediyordu. Doğru yapıyordu. Cumhurbaşkanı sıfatı, TBMM’de temsil edilen tüm partileri meşru görmeyi ona mecbur kılıyor. DTP’lilerin Cumhurbaşkanı’nın konukları olarak Çankaya’da kabul görmeleri, ülkenin çok ihtiyacı olan “toplumsal barış iklimi” için de gerekli.

'



CENGİZ ÇANDAR - REFERANS

Şu düşünceye bak çok normalmiş DTP'yi kabul etmesi Gül'ün,bir gün öncede Talabaniyi agırlıyordu Camlı köşkte ve bu adam gözlerimizin içine baka baka "Kürdistan" kelimesini kullandı ki bu kelimeyi düne kadar kullanan "vatan haini" sayılıyordu.Bugünse ülkenin bölünmez bütünlügünü savunan bir başsavcı Menderes;'in idamını normal gördü diye neredeyse vatan haini ilan edilip dava açılıyor.Bende hiç bir insanın insan eliyle öldürülmesini savunmamakla birlikte eger bir insan vatan hainliginden asılacaksa hak edenlerden birininde menderes olduguna inanırım.Bende aynen başsavcı gibi düşünüyorum.Tıpkı Gül nerde ülkenin birligine kasteden varsa agırlıyorken bugün nerde vatansever var ya hükümet tarafından ve medyadaki uzantıları tarafından(Cengiz Çandar dahil) mahkemeler ve ergenekon operasyonu kapsamında baskı altında tutulmaya çalışılıyor.
 
dtp pkk ya terör örgütü demiyorken diyemiyorken diyemezken
sen koskoca cumhurbaşkanı mesafe koyma bu olacak şeymi..böyle cumhurbaşkanı düşman başına
cumhur başkanı dediğin cumhuriyetten yana taraflı olandır neden cumhur deniyor cumhuriyet i temsil ettiği için cumhur deniyor..
bütün dünya pkk yı terör örgütü derken bizim hainlerimiz bir türlü diyemiyor
kimiside evinin kapılarını açıyor bu şerefsizlere...
memleket kimlere kaldı nasıl böyle oldu bir yanlışlık var ama nerde
 
emeğine sağlık kardes...
 
Valla ilk defa bu sitede bu kadar objektif bir yazı okudum..
Asıl dikkat çekici olan, Türkiye’de son haftalarda düzeysiz bir “polemik dili”nin egemen olmaya başlaması. Bu, “striptiz söylemi”ne de varıyor. “Fenerbahçe, Sevilla’yı elesin, bikini giyerim” diyen yani günlük giysilerini çıkaracağı vaadinde bulunan eski futbol hakemi Ahmet Çakar’dan sonra, Genelkurmay Başkanı, “Kuzey Irak’tan çekilme kararında ABD etkisini kanıtlasınlar, üniformamı çıkarırım” dedi. Başbakan, ise Genelkurmay Başkanı’nın yolundan giderek, “siyasetçi elbisesini çıkaracağı” sözünü verdi.

Giyinik dursalar, üstlerindekileri çıkartmaya kalkmasalar ama birbirlerine terbiyeli bir uslûpla, en azından “sen” diye değil de “siz” diye hitap etseler ve birbirlerine hitap ederken boyun damarlarını şişirerek bağırmadan bunu yapsalar daha iyi olmaz mı?
Sayın(!) Baykal'da iktidara gelemezsem Rodos'a kadar yüzeceğim demişti:D
Yahu bunlar siyasetten anlamıyorlar anlamadıkları gibi kalkıp bide koskoca ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar..
Herkesin yüreğine saplanmış bir BÖLÜNME korkusu var.
Millet bu korkuyla yaşıyor 80 yıldır
Eğer ben siyaset yapıyorum diyorlarsa önce bu korkuyu söküp atsınlar vatandaşın yüreğinden ve dilinden...
Vatandaşa rahat bir nefes aldırsınlar önce toplumsal,ekonomik her yönden bi huzur versinler..
.
.
Siz diye hitap etme meselesine gelince:
Yahu bu siyasetçiler(!!!)Mecliste ADAM ÖLDÜRÜYOR be!
Birbirlerini öldürüyorlar bu cani insanlar!
Kaldı bide birbirlerine SİZ diyemi hitap edecekler???
Birbirlerine tekme tokat girişip
Birbirlerini ÖLDÜRÜYORLAR yahu
Ne çabuk unutuldu bunlar?
Mecliste terör estiriyorlar

Hepsi aynı!!
Al birini vur ötekine...
Tarafsız,Objektif olmak en iyisi...:victory
 
Çandar diyor ki;

DTP ve DTP'ye oy verenler dağda bölücülük yapmasınlar mecliste bölücülük yapsınlar.
Kimsenin söylemeye yüreği yetmiyor ama ben söyleyeyim forumun delisi olarak, bu ülkedeki en büyük tehdit PKK değildir.
BU ÜLKEDEKİ EN BÜYÜK TEHDİT DTP' DİR...

DTP ve DTP'y oy verenlerin %90'ı PKK sempatizanı, ayrılıkçı, ayrı devlet, ayrı bayrak isteyenlerdir. Bunlar her seçimde ortalama %5-7 civarı bir tabana hitap eder. Yanü bu ülkedeki her 20 kişiden biri ya PKK'lıdır ya PKK sempatizanı.

DTP'nin her mitinginde çıkan olaylar, her kongresinde, her toplantısında, her yerel organizasyonunda verilen görüntü ayrı bayrak, ayrı dil, ayrı halk mesajıdır. Doğal olarak ayrı devlet de istiyorlar.

Bu iş sosyal hak sorunu falan değil, bu iş tamamen ayrı devlet istiyoruz başkaldırısıdır. Bu tamamen Türk Milliyetçiliği sindirilip ümmetçiliğe çevrilirken, kürt milliyetçiliğinin faşist boyutta hareketidir. Marksist leninist diye kurulan terör örgütü dünyanın en şövenist ve faşist örgütlerinden biri olarak çatışmaya devam etmektedir. DTP'liler ve DTP'ye oy verenler de bu çatışmada terörü ve terör örgütünü desteklemektedir.

Şimdi siz dağda değil mecliste bölücülük yapsınlar derseniz ne olacak? Kürtlerin nüfus artış hızını hesap ediyor musunuz? Bundan 30 sene önceki kürtlerin nüfusa oranı ile bugünkü bir mi? Bu aç, işsiz, kürt milliyetçiliği kaşınmış şuursuzlar %5 değil, %45 oy alırlarsa ne olacak?

Bu ülke siyaseti takiyeciler cenneti olmuş. Birileri bizim ılımlıyız orta sağ partisiyiz derken şeriat getirmeye çalışır, birileri biz özgürlük ve halkların kardeşliği partisiyiz der, sosyal hak ve özgürlükler derken ülkeyi bölmenin hesaplarını yapar.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığını da hiç yakıştıramadım ve doğru bulmadım. Demokrasilerde saygı, demokratik kültür ve hoşgörü ülkenin ulusal bütünlüğüne ve rejimine karşı tehditlere gösterilmez.

Hiç bir ülkenin siyaseti ve demokrasisi kendini bölmek, ve rejimini değiştirmek isteyenlere karşı böyle hoş görülü değildir.

Çandar gibi düşünenler sayesinde 15 sene içinde demokratik hakkımız diyerek mecliste APO için af isteyenler çıkacak. Yeni bayrak isteyenler çıkacak. Okullarda Türküm doğruyum denen andı kendisine hakaret sayanları meclise ve köşke almak ancak aptal şuursuz milletlerin yapacağı bir iş.

Aptal mıyız bilmiyorum ama şuursuz olduğumuz kesin.

saygılar
 
Geri
Üst