MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dikkatinizden kaçmamıştır; Genelkurmay bünyesinde hazırlandığı iddia edilen İrticayla Mücadele Eylem Planı konusunda tek satır yazmadım.
Bekledim; bekleyeceğim de...
Çünkü ben bu tür belgelere hep kuşkuyla bakarım.
Yorum yapmadan önce taşların yerine oturmasını, en azından o belgelerin düzmece olup olmadığının ortaya çıkmasını isterim.
Sazan gibi oltaya atlamak yerine, aç kalmayı tercih ederim.
Dün ortaya çıkan iki örnek de, sanırım bu konudaki haklılığımı kanıtlamaya yeter!
***
Hatırlarsınız; CHPli Kemal Kılıçdaroğlu birkaç ay önce Almanyadaki Deniz Feneri davasını izlemeye gitmişti. Deniz Feneri Medyası da hemen Kılıçdaroğlu hakkında inanılmaz bir iddia ortaya atmış ve bunu sözüm ona belgelere dayandırmıştı.
Bu belgelere göre Kılıçdaroğlu, PKKlılarla aynı araçta yakalanmıştı!
Aradan aylar geçti ve Hessen Eyalet Başsavcısı, Kılıçdaroğlunun terör örgütü mensuplarıyla aynı araçta yakalandığı iddiasına ilişkin tutulan tutanağın, sahte olduğunu açıkladı!
Yani belge çakma çıktı!
***
Gelelim diğer örneğe:
Hürriyet Gazetesi bir süre önce, RTÜK Başkanı Zahid Akmanın Almanyaya girişinin 5 yıl yasaklandığına ilişkin bir haber yayınlamıştı. Habere göre bu kararı, Akmanın mali suç işlediği gerekçesiyle Main-Taunus Bölgesi Yabancılar Dairesi vermişti.
Akman da bu belge ile kameraların karşısına geçerek haberi yalanlamıştı.
Bu gelişme üzerine CNN TÜRK muhabiri, Akmanın kamuoyuna açıkladığı belgeyi Alman yetkililere gösterdi. Onlar da belgenin sahte olduğunu açıkladılar!
Böylece, istifa etmemek için çırpınıp duran RTÜK Başkanının bir de sahtecilik suçundan yargılanması ihtimali gündeme geldi!
Biliyorsunuz; bunlar Deniz Feneriyle ilgili ilk sahtecilik skandalları da değil..
Daha önce de, noterde sahte imzayla bir vekâlet verildiği ortaya çıkmış ve bu olay bir noterin başını yakmıştı!
***
Şimdi başlıktaki soruyu sormanın tam zamanı:
Bu sahte belgeleri üretenler kim ve amaçları ne?
Bu kişilerin saflığına, masumluğuna inanabilir misiniz?
Onlara güvenebilir misiniz?
Ya güvenip destek yazısı yazan yandaş medyadaki bazı yazarlara ne demeli?
Şimdi ne yapacaklar, bu sahteciliği nasıl savunacaklar?
Masum insanlara attıkları çamurları nasıl temizleyecekler?
***
İşte; onların durumuna düşmemek için havalarda uçuşan belgelere itibar etmiyorum.
Genelkurmayda hazırlandığı iddia edilen belge için de tavrım aynı:
Bugün herkes yazıp çiziyor, yargısız infazda bulunuyor.
Ama ben bekliyorum.
Önce belgenin çakma olup olmadığı ortaya çıksın ki...
Kime çakacağımızı bilelim!
Bu kadar sahtekârın ortalıkta fink attığı bir dönemde, kimsenin ahını boşuna almayalım!
Size de aynı şeyi tavsiye ediyorum:
Olup bitenleri iyi izleyin ama karar vermekte acele etmeyin...
Çünkü göreceksiniz; bu hamur daha çooooook su kaldıracak!
*****
DESTEK!
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Genelkurmayda hazırlandığı iddia edilen belgeler için, Hukuki olarak ne imkân varsa bunu sonuna kadar kullanmaya hazırız dedi...
Ben de Sayın Çiçeki destekliyorum:
Gerçek ya da sahte olsun; o belgeyi yazanlar tek tek tespit edilmeli...
Ama...
Bu belgenin bir soruşturma dosyasından nasıl sızdırıldığının da atlanmaması şartıyla!
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP lideri, kendisine Baykal Efendi diyen Başbakana, Ben de ona Recep Efendi diyeceğim ama... Recep Recep de, efendi değil diye yanıt verdi...
Bu seviyeli (!) polemikten ülkemiz ne kazandı?
*****
BÜYÜKANIT ARTIK KONUŞMALI! (3)
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, iki yıl önceki meçhul Dolmabahçe Buluşması ile ilgili olarak, Devlet işlerini konuştuk diyerek kestirip attı!
Oysa bu görüşmenin tüm ayrıntılarının artık açıklanması gerekiyor.
Çünkü Başbakanın deyimiyle, asker-siyasetçi ilişkisini etkileyebilecek önemdeki bu görüşmenin gizlenen detayları, birçok bilinmeyeni ortaya çıkaracak...
Büyükanıtı bir basın toplantısı düzenleyerek, tüm sorulara yanıt vermeye davet ediyorum!
..::MUSTAFA MUTLU::..
Bekledim; bekleyeceğim de...
Çünkü ben bu tür belgelere hep kuşkuyla bakarım.
Yorum yapmadan önce taşların yerine oturmasını, en azından o belgelerin düzmece olup olmadığının ortaya çıkmasını isterim.
Sazan gibi oltaya atlamak yerine, aç kalmayı tercih ederim.
Dün ortaya çıkan iki örnek de, sanırım bu konudaki haklılığımı kanıtlamaya yeter!
***
Hatırlarsınız; CHPli Kemal Kılıçdaroğlu birkaç ay önce Almanyadaki Deniz Feneri davasını izlemeye gitmişti. Deniz Feneri Medyası da hemen Kılıçdaroğlu hakkında inanılmaz bir iddia ortaya atmış ve bunu sözüm ona belgelere dayandırmıştı.
Bu belgelere göre Kılıçdaroğlu, PKKlılarla aynı araçta yakalanmıştı!
Aradan aylar geçti ve Hessen Eyalet Başsavcısı, Kılıçdaroğlunun terör örgütü mensuplarıyla aynı araçta yakalandığı iddiasına ilişkin tutulan tutanağın, sahte olduğunu açıkladı!
Yani belge çakma çıktı!
***
Gelelim diğer örneğe:
Hürriyet Gazetesi bir süre önce, RTÜK Başkanı Zahid Akmanın Almanyaya girişinin 5 yıl yasaklandığına ilişkin bir haber yayınlamıştı. Habere göre bu kararı, Akmanın mali suç işlediği gerekçesiyle Main-Taunus Bölgesi Yabancılar Dairesi vermişti.
Akman da bu belge ile kameraların karşısına geçerek haberi yalanlamıştı.
Bu gelişme üzerine CNN TÜRK muhabiri, Akmanın kamuoyuna açıkladığı belgeyi Alman yetkililere gösterdi. Onlar da belgenin sahte olduğunu açıkladılar!
Böylece, istifa etmemek için çırpınıp duran RTÜK Başkanının bir de sahtecilik suçundan yargılanması ihtimali gündeme geldi!
Biliyorsunuz; bunlar Deniz Feneriyle ilgili ilk sahtecilik skandalları da değil..
Daha önce de, noterde sahte imzayla bir vekâlet verildiği ortaya çıkmış ve bu olay bir noterin başını yakmıştı!
***
Şimdi başlıktaki soruyu sormanın tam zamanı:
Bu sahte belgeleri üretenler kim ve amaçları ne?
Bu kişilerin saflığına, masumluğuna inanabilir misiniz?
Onlara güvenebilir misiniz?
Ya güvenip destek yazısı yazan yandaş medyadaki bazı yazarlara ne demeli?
Şimdi ne yapacaklar, bu sahteciliği nasıl savunacaklar?
Masum insanlara attıkları çamurları nasıl temizleyecekler?
***
İşte; onların durumuna düşmemek için havalarda uçuşan belgelere itibar etmiyorum.
Genelkurmayda hazırlandığı iddia edilen belge için de tavrım aynı:
Bugün herkes yazıp çiziyor, yargısız infazda bulunuyor.
Ama ben bekliyorum.
Önce belgenin çakma olup olmadığı ortaya çıksın ki...
Kime çakacağımızı bilelim!
Bu kadar sahtekârın ortalıkta fink attığı bir dönemde, kimsenin ahını boşuna almayalım!
Size de aynı şeyi tavsiye ediyorum:
Olup bitenleri iyi izleyin ama karar vermekte acele etmeyin...
Çünkü göreceksiniz; bu hamur daha çooooook su kaldıracak!
*****
DESTEK!
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Genelkurmayda hazırlandığı iddia edilen belgeler için, Hukuki olarak ne imkân varsa bunu sonuna kadar kullanmaya hazırız dedi...
Ben de Sayın Çiçeki destekliyorum:
Gerçek ya da sahte olsun; o belgeyi yazanlar tek tek tespit edilmeli...
Ama...
Bu belgenin bir soruşturma dosyasından nasıl sızdırıldığının da atlanmaması şartıyla!
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP lideri, kendisine Baykal Efendi diyen Başbakana, Ben de ona Recep Efendi diyeceğim ama... Recep Recep de, efendi değil diye yanıt verdi...
Bu seviyeli (!) polemikten ülkemiz ne kazandı?
*****
BÜYÜKANIT ARTIK KONUŞMALI! (3)
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, iki yıl önceki meçhul Dolmabahçe Buluşması ile ilgili olarak, Devlet işlerini konuştuk diyerek kestirip attı!
Oysa bu görüşmenin tüm ayrıntılarının artık açıklanması gerekiyor.
Çünkü Başbakanın deyimiyle, asker-siyasetçi ilişkisini etkileyebilecek önemdeki bu görüşmenin gizlenen detayları, birçok bilinmeyeni ortaya çıkaracak...
Büyükanıtı bir basın toplantısı düzenleyerek, tüm sorulara yanıt vermeye davet ediyorum!
..::MUSTAFA MUTLU::..