Sagopa Kajmer - Kotu İnsanlari Tanima Senesi..

Mephisto

R€B€L
Katılım
10 Ara 2005
Mesajlar
7,669
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bir yanda uçan dünya, bir yanda ortaçağda, sen ner

kotu insanlari tanima senesi

yunus temmuz başı yol sonunda elde çiçekle bekler
sensiz geçen her gün için kapıma çelenk gönder
kahır bu adamı yere devirdi kulaklarım sağır
hoş sesinle bana bağır hafiflesin yüküm ağır

gözüm ağladıkça gamzelerim gülmemekte
ruhum yıpranmadıkça kalemim hareket etmemekte
nefesle inşa ettim sözümü kulaklarına boştur
şeytan güvendiklerimi gömdü lan ne iştir

ne olur üzme kendini güneş habercisi geceler
zorlasam da çıkmamakta ağızdan o kolay heceler
hiç bilmediğim bir yerde en çok bildiklerimleyim
onları silmek isteyenlere karşı muhaberelerdeyim

benim kitap arkadaşım muhabbeti yarım kalır
zaman sanığım olsa şimdi idam ederim adı kalır
senden korkum olmasa kurşun kafama ellerim hediye alır
anlaman zor ya neyse ahım gider vahım kalır

kötü insanları tanıma senesi can çekişmekte adımın beş hanesi
yaşamdan soğumamın çoktur bahanesi
günden güne yırtılmakta kalbimin on iki perdesi
korkutur cesaretimi iradesizlik sillesi

bak dayandım olmadı çek silahımı vur elim belime varmıyor affet
bugünüme kusrum var dostum canıma mı kastın var
kim hekimse hakimim olsun tek duvara hadi kafa depremim olsun
sus yaralama şansın var sago kaç firara hakkın var

benim gerçekleğimin ölümsüzlüğü yaşatmakta hüznümü
kendimi kendime hediye ederek kutladım son doğum günümü
inanmasan da geçer sayılı zaman nöbet vaktin dolacak aslan
sabrın tadı ki acıda olsa da tatlıdır eyvan

bakacağın tek yönünüm doğru rotayı izler gözüm
rüzgara emanet sözüm hasretlerle yandım gönlüm
yalnızlığım kalbime zulüm korkutmakta her an ölüm
ben bir pembe diziyim her günüm bir bölüm

dişlerimden gardiyanlar hislerimden çağlayanlar
kirlerimden bataklıklar kemiklerimden korkuluklar
parmaklarımdan sivri bıçaklar yaratıp savundum kalemi
sırra açmak cinayetti bir kilo altın sükunetti

toprakla aramda ki mesafe kadar hayat uzun değil
adiler yoluma tuzak kursun geri teper her efsun
yunusun gözleri kara bulutlarla dolsun
yok elinde sabırdan öte bir kozu yunusun

bak dayandım olmadı çek silahımı vur elim belime varmıyor affet
bugünüme kusrum var dostum canıma mı kastın var
kim hekimse hakimim olsun tek duvara hadi kafa depremim olsun
sus yaralama şansın var sago kaç firara hakkın var









bir kulac daha atsam karadayim

kalk ve beni dinle sana güç veririm
kafanla dalaştığında sana yardım edebilirim
beni bilirsin tam otuzluk üç tanımlı pis sakallı donuş bakışlı
iklim az ılıman çoğu yağışlı yaşar fani yazlı kışlı
onların şahidi görür gözlü benimkisi amaydı
unutmadıklarım hepsi güzel birer simaydı
sen kendinle çatışmadayken savaş verirken sago ordaydı

taşla kafan çarpıştığında yada kafan taşa yaslandığında anlarsın ki
kötü gider iyi gelir zaman sofranda ki en lezzetli mühim yemek
azaldıkça aç kalmanın korkusu ile kuruyacaksın bu sebeple yaşlanacaksın
çünkü sende baştan olmak üzere sonlanacaksın trilyonda olsan harcanacaksın
savaşı kes barışacaksın kendinle aynalarında bire bir anlaşacaksın

bir kulaç daha atsam karadayım ben hiç böyle bir denize dalmadım
üzerimde pantolonum artı ayakkabılarım..ha gayret!
bir sene fırtına üzerimde dolunay kim yüzünü asmış dalgalar boyumu aşmış
nefesime gücü bahşet mevla bir kulaç daha atsam olur evelallah

bahsettiğim bu derinlik hiçbir denizde yok
benim yumruklarım içi boş korkma yakmaz canını
allah seni ensen gibi dümdüz etmeden geri dön hemen
dünya kızına aşık olmak seni delirtir bu kız izdivaç için ne kötü bir cariyedir
ecel aramaz enseler yerine gelmez sarsılan güvenler
içine düştüğüm masalsı serüvenlerdir gamzelerim al bu hayattan can verenler

yüzmekten yorulduğum bu en derin denizdir boğulduğum
dörtlüklerim kulacı atar benim dip de vurgunum moralsizim solgunum
yinede kendimi tiskin edebilecek bir seviye olgunum
pişmanlık asla kaçamayacağın bir canavar elleri bazen öldürür bazen sertçe yakalar bil ki sagopa cesaretini zulada saklar yanan ışıklarımı kaplayacak kadar karanlığım var

bir kulaç daha atsam karadayım ben hiç böyle bir denize dalmadım
üzerimde pantolonum artı ayakkabılarım ha gayret
bir sene fırtına üzerimde dolunay kim yüzünü asmış dalgalar boyumu aşmış
nefesime gücü bahşet mevla bir kulaç daha atsam olur evelallah







iki tanik

iki tanik var biri dilimdir biride dürüst kalemim
ihanet etmez sözüm kağıda ve halim rabba teslim
ölümün sessizliğine essiz bir sedayla girdim
boğulmaktan korktuğum denizim tahmininden derinim
benim kalbim ısrarla cennet kuşatmasında hala
ruhum bedeni terke maruz sevap artı günahlarla
öncelerimi dışlar sonralarım aklım firarda
güller yare sevgi kanıtı beynim elimde papatya
içimden kaba bir ses beni azarlıyor yıpratmakta
yağmur betonla sevişirken güneş altın saçmakta
kollarım o nankörlerle çetin güreş tutmakta
sago gidenlerin qölgelerini koleksiyonuna katmakta
sevdirme gayret etme kendini sevilmeye terket
uzadıkça kısalan ömre huzur aşısı zerket
her adım için 10 çuvallı küfret rabbım hayrı lutfet
zarar belli sonlarından iki gözünü ırak et
keşfi bekleyen cümleler içindir bütün çabam
kelimelerden kalpler yaptım kimini deştim acımadan
dilini kestiklerim skut nöbetinde gık çıkarmadan
suratsızları kapıdan kovsam girmek ister bacadan

söz ehlime itaat et benim sözüm cevher
kalemim olgunluk tahsilinde yalanına var reddim
iki tanık var biri dilim biri kalemim
olanı biteni sindirdim yeter bana kendi derdim.

bilirim bensiz dostum iblis dostu anmaz komşusu
batırdıkça batırır derindir resvas kuyusu
en tatlı yerinde uykumu basar karabasan kabusu
güzel cevapların vardır elbet hain sorusu
kanadı olsa hain kedinin soyu kururdu serçelerin
susuz çölde inci bulsa damlar gözlerin
rüzgar esmez herzamanki gemiye layık
bir üfürse yol bulurdu bizim orta direk kayıp bu şarkı bayık
çin çin ipeği giysem dahi senin değerin eşşek kılı
gelecek hayranlarındansan aç bi kahve falı
hızlı koşan arap atının 4 yana savruldu nalı
umulmadık zamanda kesti birisi bindiği dalı
günahki en güzel kadındır sizler güzele kanan
tabiyatın şeytan olacaksa yılan doğursun anan
say geriye doğru onu ileriye giden yolcu zaman
başkasının ızdırabıyla huzur bulandır mutsuz insan

söz ehlime itaat et benim sözüm cevher
kalemim olgunluk tahsilinde yalanına var reddim
iki tanık var biri dilim biri kalemim
olanı biteni sindirdim yeter bana kendi derdim.










beyaban

kuşkularıma bir kuş kondu saçlarımda kış soludu
hınç gruptu mutluluğum tırs bu kez bu hırs sorunlu
hayat zulümlü kader oyunlu
kim yerlerden toplayacak sürgün kader yorgunluğunu

her işte bir hayır ve her hayırda birde şer yatılıdır
terim işimin kanıtıdır
peynirimde gözü olan karga kanatların elimle kırılır
üzüntülerimi paketlesinler söyle fiyatı kaç mangır

kırık hayaller kaç satır bana küfreder gözlerin
dudakların yardım yalvarır
hırsların yıprantısı yüzlerinizden yansır.
benden firari bu sır ben yapmadan önce kendi gönlümde salınıp atılır.

günahları taşıyanın adı hamal değil melekdi
saflığında lekeydim
af buyur zaman bir hayli geçti
yunus şıkkı seçti üç yanlışım bir doğrumla çekti gitti
bütün hikayem burda bitti

beyabân bağrının yaşı gözümün özü sanmış hüznümün yüzü gülsün
ah halim suskun dokunan bana mendil tutsun.
beyabân fırtınan beni kavurur göz yaşın kum olur dağılır
kumuna tozuna karışır biraz merhamet eyle etme eyleme..

yüreğim tel örgüsünü paramparça eden haydut
hain çelmesi ile pusuda bekler yüzüme bakar nemrut
selamla gecenin örtüsünü yıktın dilini tut
şüphelerim seslendikçe geçilemeyecekdir benim hudut

bak güneş parlaklığı ile yüce deniz dalgaları ile ulu
heybetimin rüzgarı ile söğütçesine titredi rabbin kulu.
göğe açılan iki elimin bil ki birdir yolu.
mikrofon icat oldu elim yazdı vurdum sağlı sollu

öldürme gözlerini görünce beni simamı belle
lisanın benimle koç kül yutmaz hile
bir beyitte çift sille bile bile gülümse
ağır başlı bir dille mürekkep yalar bu deve.

uykusuz gece ile aşka dal tam ortasında uyuya kal
bu acımasız hayal bir kabusun esiri kör ve topal
kendime verdim emri kim çekerse çeksin resti
başı dönük divanemin avare gezer hisleri

beyabân bağrının yaşı gözümün özü sanmış hüznümün yüzü gülsün
ah halim suskun dokunan bana mendil tutsun.
beyabân fırtınan beni kavurur göz yaşın kum olur dağılır
kumuna tozuna karışır biraz merhamet eyle etme eyleme..









vesselam

şu baş belası dilimi kesin zilmi çalsın serzeniş içime dolsun üzüntü
süreklilik ne zor bir iş perişanlık pişmanlık çekilmesi en güç dertmiş
sabır tüm sıkıntıların anahtarıdır doğrudur düş kırıklıklarım sonucu ruhum yorgundur
ağaçlarımdan pişmanlık meyveleri sarkıyor haydi topla
gözlerimden uyku çalındı ara ve bul patakla
gönlümün dipte kalan kısmında arşivlenmiş onca yara
yılan ve akreplerle dolu içinde bulunduğum yuva
birileri haddini bildirmeli ölüm okuna kafa tutan kalkanlara
yaptıklarımdan sebep yapacaklarına hazırlıklı
sago yüzüm saldır köpek yüzün kedice pazarlıklı
lan bir sen mi kaldın akıllı bu tarla mayınlı
ummadığın yer tuzaklı vesselam

dil ateştir biraz suyla söndürülmesi mümkündür
tırnaklarını aşındıran çözemediğin bu kör düğümdür
üzgünümdür hayli vesselam
vuslatım gelmez mihman
beklerim gurbetteyim ne deyim

sen gözümde dikensin bana hoş bir gül gerek
düşüncelerin yüzüne vurmalı buna adam gerek
lakayıtın hedefi uğruna sadece yanan bir yığın emek
içinde şeytan himayede o sen değilsin o an demek
kum saati döner akan zaman saçlarımı söker
nursuz bir yüz meyvesiz bir ağaca benzer güver
taş yerinde ağır -ağır ağır gazla diyarımdan
ey iştahı maymun nefis çekil gıyabımdan
el emeği mahsulünden geçin yunus
dalaletin delaleti olmak neyime desturum
sorularınızın cevaplarını bakışlarımdan bulun
silahlarımın acılarını kurşunlarımdan sorun
elbiselerin kibir kokulu kalbin içi fesat dolu
fikir zikir aynı anda bitir okulu fark edilmez sandığın komik iblis oyunu
ezelden beridir ona elini veren kaptırmıştır kolunu

dil ateştir biraz suyla söndürülmesi mümkündür
tırnaklarını aşındıran çözemediğin bu kör düğümdür
üzgünümdür hayli vesselam
vuslatım gelmez mihman
beklerim gurbetteyim ne deyim








dusenin dostu olmaz


ilham al bu sözlerin sahibi bir hamal
varlığı hayal kahramanı olmak istediğim bir masal var
düşündükçe sulara batar benim sal kader beni sal
marifetle erir gönlüm
gördüm benim gören gözüm parçalar ya gönlüm
avuçlarımla göge doğru tuttuğum dualarım
ve ömrüm yetmez dilemeye özrüm
bak bataklıklar üzeri ne kadar da parlak
bak ve gör burdan her tarafta güzel yüzlü tuzak
gökyüzü ne kadar yakın arş-ı azam ne kadar uzak
kendine yaptıkların ve kattıkların ne kadar vasat
evet bu bir aşk şarkısı . evet bu bir kalp ağrısı
evet bu nağmelerde bir yanan var en derinden
ah bir bilsen içimdeki alevi bi görsen
yalnız ağacın çocuklarını taşladınız öldüler
sapanla avlanan kuşlar can çekişerek öldüler
gözden ayrı düşeni kulaklar cümleden düşürdüler
düşenin dostu olmadı hiç

düşenin dostu olmaz bunu böylece bilddim
inanmasam olmaz (baby)
düşenin dostu olmaz bunu böylece bildim
inanmasam olmaz.

ölüm allah’ın emri ankebutta belli
eline tutuşturdu sago en güzel delili
delillerim ve deliliğim beni bu yaşıma getirdi
sen köşene çekil düşün seni neler bitirdi
başka tertemiz bir sudur yaratılış
gün geçtikçe karma karışır
durgun sular ani bulanır
ilk başlarda suya bakarsan ayı ve güneşi saf görürsün
sora güneş gider ay kalır üzülürsün
düşmanın buzunda donmaktansa
dostum güneşi yaksın içime
alınan her nefes soluk yeniden yaşama dönmek gibi
kefene sarılı tütüme benzerim
uçar dumanım aniden uçar bu ruh bedenden
ruh bedenden uçar geride kalar na’çar
çarkıfelek yaman döner
ben solar sen açar
onlar kalır sen göçer menzilimiz farklılaşır
çok geç olmadan açıl gözüm açıl.

düşenin dostu olmaz bunu böylece bilddim
inanmasam olmaz (baby)
düşenin dostu olmaz bunu böylece bildim
inanmasam olmaz.








dessas


yunus dur benim adım sagopa dır mahlasım dinle
eğer düşman yoksa bil ki savaş olmaz
şevketle eldiler şu zevkler kolay solmaz
kolaya yaltaklık edenler dost sayılamaz
korku ve dehşete kapılanın kalbi yavaş atmaz

gürültü ile beslenen kulakta sukut durmaz
kara sinekler mikrop demek arılar boka konmaz
el yumruğunu yemeğen yumruğunu balyoz sanar arlanmaz
zahmet çeken asla bir kişi olmaz

ekmek elden su göldense tasaya yer kalamaz
yabancı görmedikçe köpek delice havlamaz
yaşama dahil oldukça sistemlerin aynı kalmaz
derste kopya çekilerek alınan notla bir bok olmaz
önüne hedef koymadıkça amaca tez varılmaz
hurafelerle yola çıkanlar köprü sonuna ulaşamaz
akacak olan kan ilelebet damarda durmaz
sapına kadar erkete olsan kadına el kalmaz

x2

gerçek bana bir adım daha yaklaş
gaflet bana bir adım daha geri at (aman uzak dur benden )
dessas ne bu caka bu fiyakalı hal
yolcu yolunda gerek hadi yollan

kilidi kırmadıkça sırrın kapısı açılmaz
rabbin emri verse inan taş üstünde taş kalmaz
komutan komut vermedikçe esas duruş bozulmaz
sago bir kez siler adın tadıma karışamaz (nokta)

bir kağıtta yatılı söz ağızdan uçar durmaz
dilim tutulmadıkça mikrofonum sır tutmaz
ilim kendini bilmektir bilmeyenden halt olmaz
yalan söylediysen yanına kar kalmaz

yalanın ömrü tez biter mumlar yatsı sonuna ışıyamaz
zahmet etme boştan dolu çıkmaz
gün gelir bir tatlı sözle yılan delikten çıkmaz
beşikten mezara dek bu gemide aynı tayfa kalmaz

ben celali kalemi yazar levhim okunamaz
zaman hırsızı çok çalar koluna zincir vurulamaz
aklın dünya limanına demir atmışsa gemin girdaptan kurtulmaz
iki gözüm aksada bakışı durmaz

x2

gerçek bana bir adım daha yaklaş
gaflet bana bir adım daha geri at *
dessas ne bu caka bu fiyakalı hal
yolcu yolunda gerek hadi yollan




 
paylasım için saol bu adam sesi cok hosuma gidiyo
 
bende ayne sagopa başka tanımam
 
Geri
Üst