Sadece savcı aranıyor
Hukukçular... Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğu iddia edilen konuşmaların müebbetlik suç içerdiğini söylüyorlarmış... Bizim arkadaşlar habere ‘cesur bir savcı aranıyor’ başlığını atmışlar...
Neden cesur?Sadece ve sadece ‘savcı’ olması yetmez mi?
Bence ‘sadece’ savcı aranıyor.
Cesur değil ‘gerçek’ bir savcı.
* * *
Sadece Karadayı için mi?
Önceki günkü Taraf Gazetesi’nin 28 Şubat darbesini belgeleyen yayını gerçek bir demokraside iktidarı, muhalefeti, parlamentoyu, sivil toplumu, basını ve kamuoyunu bir daha oturtmamak üzere ayağa kaldırırdı.
Baktım bizde pek ses yok.
Aslında ‘anayasal suç’ işleyen Çevik Bir için de ‘gerçek bir savcıya’ ihtiyaç var.
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğer darbe yapmak suç ise bunun belgesi ortada.
Belge, tüm Türkiye’nin ayağa kalkmasını, savcıların da harekete geçmesini bekliyor.
* * *
Okudunuz değil mi?
Çevik Bir’in el yazısıyla yazdığı notlarda ‘28 Şubat post-modern darbe emirleri’nin çok gizli tutulması, asla çoğaltılmaması, okunduktan sonra derhal imha edilmesi ve imha edildiğinin bildirilmesi isteniyor.
Darbenin suç kanıtı sadece bu değil...
Belgeler, ‘laiklik elden gidiyor’ vodvilinin tüm senaryosunu gözler önüne seriyor.
Aczimendiler filan da var...
Adeta darbe panayırı.
* * *
28 Şubat’ı yapan...
Cuntacıların...
Darbecilerin maskeleri tamamıyla düşüyor.
* * *
Hasan Cemal ‘Kürtler’ kitabının 280. sayfasında, 14 Şubat 1996’da tuttuğu notu aktarır:
‘Dinç Bilgin (Sabah gazetesi sahibi) hafta başı Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’le başbaşa görüştü. Mehmet Altan ve Koray Düzgören’le ilgili memnuniyetsizliğini bildirmiş. Zafer Mutlu bu ikiliyi uyaracak. İşine son vermek söz konusu değilmiş.’
Benimle ilgili memnuniyetsizlik bildiren kim?
Şimdi bir savcı bulunursa anayasal suç işlemekten yargılanacak bir darbeci.
Rahatsız olmaması garip olurdu.
O günler...
Demokrasilerde askeri darbelere yer olmadığını söyleyenlerin mağdur olduğu...
Darbecilerin de sanki Dünya Savaşı’nın efsane komutanlarıymış gibi postallarının askeri müzeye konduğu garip bir dönemdi.
* * *
Aslında bu bir yazıdan ziyade, savcılığa yazılmış bir şikáyet dilekçesi, bir suç duyurusu.
Önceki günkü Taraf Gazetesi’ni okudunuz...
Darbe suçunun belgelerini gördünüz...
Cuntacıların...
Darbecilerin neler yaptığına tanık oldunuz.
Yaptıkları anayasal bir suç değil mi?
* * *
O halde...
Neredesiniz?
Ülkede darbe yapmak suç olduğuna göre ne zaman harekete geçeceksiniz?
Geçmek için ihbar, şikáyet veya suç duyurusu bekliyorsanız alın size belge...
Alın size şikáyet...
Alın size suç duyurusu.
Demokrat yazarları patronlara şikáyet eden darbecilerden...
Postallarını müzelere koyduran darbecilerden artık bizi kurtarın.
Bunun için ‘cesur’ olmaya gerek yok.
Sadece ve sadece savcı olmak yeter.
Zaten suç duyurusu da önünüzde.
Hukukçular... Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğu iddia edilen konuşmaların müebbetlik suç içerdiğini söylüyorlarmış... Bizim arkadaşlar habere ‘cesur bir savcı aranıyor’ başlığını atmışlar...
Neden cesur?Sadece ve sadece ‘savcı’ olması yetmez mi?
Bence ‘sadece’ savcı aranıyor.
Cesur değil ‘gerçek’ bir savcı.
* * *
Sadece Karadayı için mi?
Önceki günkü Taraf Gazetesi’nin 28 Şubat darbesini belgeleyen yayını gerçek bir demokraside iktidarı, muhalefeti, parlamentoyu, sivil toplumu, basını ve kamuoyunu bir daha oturtmamak üzere ayağa kaldırırdı.
Baktım bizde pek ses yok.
Aslında ‘anayasal suç’ işleyen Çevik Bir için de ‘gerçek bir savcıya’ ihtiyaç var.
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğer darbe yapmak suç ise bunun belgesi ortada.
Belge, tüm Türkiye’nin ayağa kalkmasını, savcıların da harekete geçmesini bekliyor.
* * *
Okudunuz değil mi?
Çevik Bir’in el yazısıyla yazdığı notlarda ‘28 Şubat post-modern darbe emirleri’nin çok gizli tutulması, asla çoğaltılmaması, okunduktan sonra derhal imha edilmesi ve imha edildiğinin bildirilmesi isteniyor.
Darbenin suç kanıtı sadece bu değil...
Belgeler, ‘laiklik elden gidiyor’ vodvilinin tüm senaryosunu gözler önüne seriyor.
Aczimendiler filan da var...
Adeta darbe panayırı.
* * *
28 Şubat’ı yapan...
Cuntacıların...
Darbecilerin maskeleri tamamıyla düşüyor.
* * *
Hasan Cemal ‘Kürtler’ kitabının 280. sayfasında, 14 Şubat 1996’da tuttuğu notu aktarır:
‘Dinç Bilgin (Sabah gazetesi sahibi) hafta başı Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’le başbaşa görüştü. Mehmet Altan ve Koray Düzgören’le ilgili memnuniyetsizliğini bildirmiş. Zafer Mutlu bu ikiliyi uyaracak. İşine son vermek söz konusu değilmiş.’
Benimle ilgili memnuniyetsizlik bildiren kim?
Şimdi bir savcı bulunursa anayasal suç işlemekten yargılanacak bir darbeci.
Rahatsız olmaması garip olurdu.
O günler...
Demokrasilerde askeri darbelere yer olmadığını söyleyenlerin mağdur olduğu...
Darbecilerin de sanki Dünya Savaşı’nın efsane komutanlarıymış gibi postallarının askeri müzeye konduğu garip bir dönemdi.
* * *
Aslında bu bir yazıdan ziyade, savcılığa yazılmış bir şikáyet dilekçesi, bir suç duyurusu.
Önceki günkü Taraf Gazetesi’ni okudunuz...
Darbe suçunun belgelerini gördünüz...
Cuntacıların...
Darbecilerin neler yaptığına tanık oldunuz.
Yaptıkları anayasal bir suç değil mi?
* * *
O halde...
Neredesiniz?
Ülkede darbe yapmak suç olduğuna göre ne zaman harekete geçeceksiniz?
Geçmek için ihbar, şikáyet veya suç duyurusu bekliyorsanız alın size belge...
Alın size şikáyet...
Alın size suç duyurusu.
Demokrat yazarları patronlara şikáyet eden darbecilerden...
Postallarını müzelere koyduran darbecilerden artık bizi kurtarın.
Bunun için ‘cesur’ olmaya gerek yok.
Sadece ve sadece savcı olmak yeter.
Zaten suç duyurusu da önünüzde.