Sıvas 1993 :Türkiye 2008

64general1

New member
HH Üyesi
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
On beş yıl önce, bugün, Sıvas’ta Madımak Oteli’nde 37 insan yakılarak öldürüldü. Bu olayın, “hakikatini” doğru anlamaya çalışmak son derecede önemli. Özellikle de, şu günlerde, ülkede şekillenmekte olan yeni “toplu durum”un içerdiği riskler açısından...

Sıvas katliamının ‘hakikati’

Sıvas katliamının “hakikatini” düşünmeye üç saptamayla başlayabiliriz: Birincisi, Sıvas katliamı bir “meczubun”, bir grup radikal militanın planının ürünü değildi. Katliam “kitlesel” bir linç atmosferinde gerçekleştirildi; kitlesel bir olaydı. İkincisi, bu linç olayını yaşayan kitle, belli bir dünya görüşünü benimsemiş, belli bir “hakikat rejimine” ait insanlardan oluşuyordu. Üçüncüsü, olayın gerçekleştiği 1993 yılı, AKP olayı ile ivme kazanan siyasal İslamın yükseliş dalgasının başlangıç noktasına denk düşüyor.

Bu saptamalardan hareketle, Sıvas’ın “hakikatinin” öncelikle siyasal İslamın özelliklerinde, “dini hakikat rejiminin” içinde aranması gerekir. Dini “hakikat rejimleri”, “gerçeğinin mutlaklığı” ve bireyin bir yüce varlığın kulu olduğu varsayımlarına dayanır. Bu rejimin mutlak gerçeği, başka gerçekliklerin varlığını, bunları düşünme önerilerini dışlar. Diğer bir deyişle, her din, öteki dinlerin hakiki olmadığını (yücenin mesajını yansıtmadığını), ya da “artık” hakiki olmadığını varsayar.

Kulluk varsayımı ise, otonom öznellik, bireysel özgürlük kavramlarını, demokratik kurumlaşmayı dışlayan çok özel bir gerçekliğe yol açar. “Yüce” varlık mesajını her “kuluna” doğrudan, açık bir ilişki içinde ulaştırmaz. Bu nedenle son tahlilde, mesajın yorumlayıcıları, uygulatıcıları, karşımıza bireyin bu dünyada kulluk edeceği merci olarak çıkar. Bu gerçeklik içinde bireyin otonomi, özgürlük talebi, yücenin mesajına uygun olduğunu iddia eden “düzenin” reddi anlamına gelir. Diğer taraftan, yücenin mesajının anlamıysa, kaçınılmaz olarak, demokratik bir sürecin sonucunda saptanamayacak, Fethullah Bey’in dile getirdiği gibi yaşamını bunu anlamaya adamış olan uzmanların, seçkinlerin yorumlarına bağlı olacaktır.

Siyasal İslam, bu iki varsayım üzerinden devleti yönetmeye aday bir harekettir. Bu anlamda, siyasal İslam sürekli bir, “öteki” yaratma ve dışlama, dışlayamaz, dönüştüremez ise imha etme mantığı üreten siyasi, kültürel bir “makinedir”. Sıvas 1993’ün “hakikati”, bir dini “hakikat rejimiyle” siyasal İslamın kesiştiği yerdedir. Bu, benzer olaylara her zaman gebe bir “hakikattir”.

Bugünkü ‘toplu durum’ ve Sıvas 1993

Bugün de siyasal İslamın temsilcileri, yayın organları kendi projelerini benimsemeyen herkesi, “öteki” ilan eden “makineyi” ısrarla çalıştırıyorlar. Bu “öteki”, ya dinsizdir, ya demokrasi düşmanıdır, ya da darbeci, ulusalcı, hatta bazen de Yahudi yanlısıdır, hatta Yahudidir. Dahası, siyasal İslam salt kendi projesini değil, yaşam tarzını benimsemeyenleri de “öteki” ilan eder, dışlar, gücü yettiği oranda ve yerde bastırmaya çalışır.

Demokrasiyi bir “oy verme” işlemine indirgeyen, burjuva liberal gelenek, işine gelmediğinde, seçim sonuçlarına aldırmaz, örneğin Avusturya’da Heider’i iktidardan indirir, İtalya’da Berlusconi’yi indirmeye çalışır. İşine geldiğinde, seçim sonuçlarını, yasalar ve anayasa karşısında mutlaklaştırır, ülkenin siyasal rejimini görelileştirir.

Liberallerin böyle davranması doğaldır ve “gerçekçidir”. Ama Solun büyük çoğunluğunun kapitalist düzende, özellikle “gösteri toplumu” oluştuktan sonra yönetilenlerin kendilerini yönetecek olanları seçme sürecinin içinin nasıl boşaldığını unutmaya kalkmaları, halen sürmekte olan kültürel, siyasi “mevzi savaşı içinde” siyasal İslamın barikatlarına ek cephane taşımaktan başka bir sonuç yaratmaz.

Bugün kendilerini “darbe- demokrasi” ikilemine hapseden, kimi solcuların trajikomik bir yanı da var. “Yasal kurumlarla denetlenmeyen” bir yürütmeyi, salt seçilmiş olmasına dayanarak demokrasi adına savunmaya çalışan bu arkadaşlar, kendilerini ABD’nin bölge politikalarına teslim eden, feminizmi sapıklık kabul eden, Alev Alatlı gibi yazarları bile sansür eden, Latife Tekin’i şiddet kullanarak susturmaya çalışan, bu arada toplumsal dokuyu kendi kültürel önceliklerine göre dönüştürmeye devam eden bir siyasi akıma destek veriyorlar.

Şimdi, Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkında bir dava açmasından sonra çok kritik bir “toplu durum” oluşmaya başladı. AKP’nin kimliğinde siyasal İslamın momenti kırılmaya başladı. Buna karşılık siyasal İslam, kitlesel desteğine güvenerek, tüm siyasi kurumlarının, yayın organlarının, uluslararası desteklerinin yardımıyla toplumu kutuplaşmaya itmeye başladı. Ancak, siyasal İslamın burada duramadığı, Anadolu’dan başlayarak, milliyetçi ve bütünselleştirici (ortak akıl!) bir mantıkla, kitle eylemlerine dayanan bir dinamik yaratmaya, “sivil isyan ya da yeni siyasi dalga” (Yeni Şafak, 27/06/08) yaratmaya niyetlendiği görülüyor.

Bu sırada medyada bir dini akımın lideri, Fethullah Gülen’in hareketinin adeta bir toplumsal iktidar odağı olarak görülmesi olağanlaştırılıyor; Fethullah Bey’in dönmesi, Humeyni’nin dönmesi gibi “bir toplumsal olaya” dönüştürülmeye çalışılıyor.

Sıvas 1993’ün 15. yıldönümünde, karşımızda, Meclis’te çoğunluğa, medyada büyük ağırlığa sahip bir siyasi parti, varlığı “gösteri toplumunda” meşrulaşmaya başlayan bir siyasi-kurumsal-mali bir dinci akım, sürgünden geri dönmeye hazırlanan bir dini liderden ve Anadolu’dan başlayarak, bir kitlesel dalga yaratma girişiminden oluşan bir “toplu durum” var. Bu “toplu durum” içinden gerçek anlamda bir “olayın” patlak vererek, “durumu” kökten değişmeye zorlama riski giderek artıyor...
Ergin YILDIZOĞLU
 
Sivas Milletvekili Yazıcıoğlu, Madımak Oteli'nde yaşanan olayın 15. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Sivaslıların Alevi'siyle, Sünni'siyle birlik ve beraberlik içinde olduğunu vurgulayan Yazıcıoğlu, 'karanlık güçlerin Sivas'a yönelik yaptığı bir tahrik' sonucu çıkan yangında birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, Sivaslıların da bunun faturasını ödemek durumunda kaldığını ifade etti. Yazıcıoğlu, BBP olarak, olay gerçekleşmeden önce çok net uyarılarda bulunduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Bu olayın bir tezgâh ve bir provokasyon olduğu ortadadır. Bu üzücü olayı bahane ederek Sivaslı vatandaşlarımızın arasına kimse yeni fitneler sokmamalıdır. Buna karşı herkes ve hepimiz son derece uyanık olmalıyız. Alevi-Sünni ayrımcılığı kesinlikle söz konusu değildir. Alevi ve Sünniler hep beraber bu olaydan son derece üzüntü duymuştur. Bunun açtığı yarayı sorumlulukla sarmak için gayret içindedirler ve asla yeni gerginliklere, olaylara, provokasyonlara geçit vermeyeceklerdir."
 
Sivas Milletvekili Yazıcıoğlu, Madımak Oteli'nde yaşanan olayın 15. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Sivaslıların Alevi'siyle, Sünni'siyle birlik ve beraberlik içinde olduğunu vurgulayan Yazıcıoğlu, 'karanlık güçlerin Sivas'a yönelik yaptığı bir tahrik' sonucu çıkan yangında birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, Sivaslıların da bunun faturasını ödemek durumunda kaldığını ifade etti. Yazıcıoğlu, BBP olarak, olay gerçekleşmeden önce çok net uyarılarda bulunduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Bu olayın bir tezgâh ve bir provokasyon olduğu ortadadır. Bu üzücü olayı bahane ederek Sivaslı vatandaşlarımızın arasına kimse yeni fitneler sokmamalıdır. Buna karşı herkes ve hepimiz son derece uyanık olmalıyız. Alevi-Sünni ayrımcılığı kesinlikle söz konusu değildir. Alevi ve Sünniler hep beraber bu olaydan son derece üzüntü duymuştur. Bunun açtığı yarayı sorumlulukla sarmak için gayret içindedirler ve asla yeni gerginliklere, olaylara, provokasyonlara geçit vermeyeceklerdir."


yazıcıoğluna sor madem

bu fitne nerden çıktı

bu fitne fesat hangi gün çıktı

bu fitneye imamlık ederek provakasyon yapanlar kimlerdi

ben emekli bir imam biliyorum şöyle diyordu Laik Cumhuriyetin askeri şehit olmaz

şimdi sor bakalım yazıcıoğluna bu fesat tohumları nerden çıkıyor bu fesata kimler imamlık ediyor ....(unutmakiiiii şeytanda imamdııııı)

bir Cuma günü 7 cami den çıkan cemaatt hangi fitnelerin imamlığında provakasyona geldi ...nasıl olduda böyle organize biçimde toplandı

kim yönlendirdi hepsi tesadüfmüüüü?

bak kardeş imam o..sa cemaaattt s...ar demişler...(boşuna provakatör aramayın)

şimdi gerçekleri görebiliyormusun

şimdi yobazlığı görebiliyormun
 
hiç unutmam haber flash verilmişti ve TGRT muhabiri haberi çekerken ''işte böyle yakın yakıınn cehenemme gitsinler'' demiş ve bu sözü aynen canlı yayında verilmişti

Hasret gültekin gibi bir bağlama ustası bir daha gelmez bu ulkeye

ne diyelim 20.YY dan BARBARLIK MANZARALARI
 
Sivas Milletvekili Yazıcıoğlu, Madımak Oteli'nde yaşanan olayın 15. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Sivaslıların Alevi'siyle, Sünni'siyle birlik ve beraberlik içinde olduğunu vurgulayan Yazıcıoğlu, 'karanlık güçlerin Sivas'a yönelik yaptığı bir tahrik' sonucu çıkan yangında birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, Sivaslıların da bunun faturasını ödemek durumunda kaldığını ifade etti. Yazıcıoğlu, BBP olarak, olay gerçekleşmeden önce çok net uyarılarda bulunduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Bu olayın bir tezgâh ve bir provokasyon olduğu ortadadır. Bu üzücü olayı bahane ederek Sivaslı vatandaşlarımızın arasına kimse yeni fitneler sokmamalıdır. Buna karşı herkes ve hepimiz son derece uyanık olmalıyız. Alevi-Sünni ayrımcılığı kesinlikle söz konusu değildir. Alevi ve Sünniler hep beraber bu olaydan son derece üzüntü duymuştur. Bunun açtığı yarayı sorumlulukla sarmak için gayret içindedirler ve asla yeni gerginliklere, olaylara, provokasyonlara geçit vermeyeceklerdir."

Yaşamasak o günleri inacagımda yaşadık o günleri ve gördük katliamı.Müdahaleye gelen itfaiyecileri bile engellediler yoksa insanlar yangından kaçamayacakmıydı?Ya yanacaklardı yada linç edileceklerdi ki yanmayı tercih ettiler.Bugün onların zihniyeti iktidarlar.

hiç unutmam haber flash verilmişti ve TGRT muhabiri haberi çekerken ''işte böyle yakın yakıınn cehenemme gitsinler'' demiş ve bu sözü aynen canlı yayında verilmişti

Hasret gültekin gibi bir bağlama ustası bir daha gelmez bu ulkeye

ne diyelim 20.YY dan BARBARLIK MANZARALARI

Aferim bak ilk kez bir solcu gibi davrandın.
 
Sıvas 1993 'den,Türkiye 2008'e değişen; Sivas'ta insanlar canlı canlı yakıldı,gerçi bu insanlık dışı olayın yobazlıgı yaydıkları ve geliştirdikleri sahte bahanelerle masum hale vicdanlarında getirdiklerini sanıyorlar ama insanlık tarihi bu yobazlıgı tarihe kaskara puntolarla kazıdılar.O günden bugüne yobazlık örgütlendi gelişti ülkemizde.İktidarıda arkalarına alarak,derin devletlerini bile oluşturdular ve Artık Atatürk'ü ve izlerini tewmizleme aşamasına geldiler.tabi karşılarındaki yargı bu teşebbüslerine ve cüretlerine izin verirse,bu yobazlıgı finanse eden emperyalizm kazanmış olacak.Yobazlık kazanamayacak çünkü yobazlık artı bir değer degildir.
 
Sivas Milletvekili Yazıcıoğlu, Madımak Oteli'nde yaşanan olayın 15. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Sivaslıların Alevi'siyle, Sünni'siyle birlik ve beraberlik içinde olduğunu vurgulayan Yazıcıoğlu, 'karanlık güçlerin Sivas'a yönelik yaptığı bir tahrik' sonucu çıkan yangında birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, Sivaslıların da bunun faturasını ödemek durumunda kaldığını ifade etti. Yazıcıoğlu, BBP olarak, olay gerçekleşmeden önce çok net uyarılarda bulunduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Bu olayın bir tezgâh ve bir provokasyon olduğu ortadadır. Bu üzücü olayı bahane ederek Sivaslı vatandaşlarımızın arasına kimse yeni fitneler sokmamalıdır. Buna karşı herkes ve hepimiz son derece uyanık olmalıyız. Alevi-Sünni ayrımcılığı kesinlikle söz konusu değildir. Alevi ve Sünniler hep beraber bu olaydan son derece üzüntü duymuştur. Bunun açtığı yarayı sorumlulukla sarmak için gayret içindedirler ve asla yeni gerginliklere, olaylara, provokasyonlara geçit vermeyeceklerdir."

Yazıcıoğlu çıkıpta Madımak yakılarak öldürülenlere(katledilenlere) Allah'tan rahmet dilese başına taş düşmüş derdim
 
Geri
Üst