- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
1924 yılından sonra Dadaizmin yerine geçen, Fransa‘da Andre Breton ve arkadaşlarınca oluşturulan edebiyat akımı. Bu akım, düşünce ve duyguların aklın denetimine girmesine karşı çıkar. Her türlü töresel ve sanatsal baskıyı bir yana atıp düşgücünün alabildiğine özgürce kullanımını savunur. Bunun için de gerçeğin her türlüsünden sıyrılmaya uzaklaşmaya çalışır. Bilince sırt çevirip bilinçaltına yönelir. Bilinçaltının karmaşık dünyasını sanata aktarmaya yönelir. Bu akımın öncüsü ve kuramcısı Andre Breton (1896-1966) gerçeküstücülüğün yaslandığı ana düşünceyi şöyle açıklıyor: «Sürrealizm (gerçeküstücülük) sözle, yazıyla ya da başka bir biçimle düşüncenin gerçek işleyişini ortaya koymak için yararlanılan katıksız bir otomatizm. Aklın ve her türlü ahlaksal ve estetik kaygının denetimi dışında düşüncenin belirlenmesi. Sürrealizm, düşüncenin çıkar gözetmez oyununa, rüyanın sınırsız gücüne ve bugüne değin önemsenmemiş bulunan belli çağrışım biçimlerinin üstün bir gerçekliği olduğuna inanır.» Bilinçaltı dünyasını sanata aktarmak isteyen gerçeküstücüler, bu tutumlarında Freud’ün (1856-1939) görüşlerinden büyük ölçüde yarar*lanmışlardır. Nedir bilinçaltı? İnsanın bastırılmış istemlerinin, tutku, istek ve özlemlerinin, baskı altında tutulan yönlerinin depolandığı alandır bilinçaltı. Bunlar törelerin, toplumsal baskıların, gelenek ve göreneklerinin baskı sonucunda oraya itilmiş, orada saklı tutulmaktadır. Saklı tutulan bütün bu ruhsal malzeme sanata yansımalı, aklın denetimi dışında kalan tüm düşler, kendinden geçişler, sayıklama ve sabuklamalar girmelidir sanata. Öte yandan düşgücü, tüm özgürlüğüyle işletilmeli, değişik düşlem*ler (fantazyalar) sanatsal yaratıların dokusu içinde yer almalıdır. Bunun için de sanatçı, yaratısını düzenli ve planlı bir biçimde hazırlamayı bir yana bırakıp, rastlantılardan, çağrışımlardan yararlanma yollarını denemelidir. Nitekim bilinçaltına inmek, aklın egemenliğini sıfıra indirmek için değişik deneyler (hipnotizma ile uyutup konuşturma, belirli bir konu saptamadan dilinin ucuna geleni kâğıda dökme, soru-yanıt oyunları kurma vb.) yapmış, bunlardan yararlanmışlardır. Gerçeküstücülük, Fransa’da Andre Breton’un yanı sıra, Soupault, Aragon, Eluard vb. ozanlarca sürdürülmüştür. Bu akım Fransa’da oluşmuş, fakat dünyanın birçok ülkesinde izleyici bulmuştur. Türk edebiyatında tümüyle gerçeküstücü akıma bağlı kalıp bu doğrultuda ürün veren sanatçılar yok değildir. Ayrıca, gerçeküstücü nitelikler taşıyan tekerlemelerimiz, halk tasavvuf şiirinde yer alan kimi şathiyeler vardır. Özellikle Garipçilere karşı bir tutumla şiir yazan ve İkinci Yenici sayılan ozanların bir bölüğünün kimi şiirleri (Ece Ayhan, İlhan Berk, Oktay Rifat, Edip Cansever, Cemal Süreya vb.) gerçeküstücü şiirle sıkı bir kanbağı taşır. Yunus Emre’nin şu dizelerinde olduğu gibi:
Çıktım erik dalma
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
Cemal Süreya’nm şu dizeleri de anlamı boşlayan, çağrışımlardan alabildiğine yararlanan, imgelemin özgürce kullanımını içeren özellikler taşır:
Renklerinden dolayı okulsuz bırakılan
Zenciler zenciler iki okka zencefil
İntihar süsü verilerek
Güneşin linç edildiği bir akşam
alıntı
Çıktım erik dalma
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
Cemal Süreya’nm şu dizeleri de anlamı boşlayan, çağrışımlardan alabildiğine yararlanan, imgelemin özgürce kullanımını içeren özellikler taşır:
Renklerinden dolayı okulsuz bırakılan
Zenciler zenciler iki okka zencefil
İntihar süsü verilerek
Güneşin linç edildiği bir akşam
alıntı