MARCUSX
New member
Sözcü Gazetesi EMİN ÇÖLAŞAN: Maşallah Bu Türkiye’ye!
Bayram geçti ama gündemi henüz bitmedi. Dört günlük tatilde ülkemizde neler yaşandı neler! Yaklaşık 3 bin kasap kurban keseyim derken kendini kesti ve hastanelik oldu. Kentlerde kan gövdeyi götürdü; dünyanın en ilkel kavimlerinde ancak rastlanacak vahşet manzaraları yaşandı.
Kurbanlık hayvanlar sokaklarda, caddelerde kovalandı; parklarda, apartman girişlerinde, yolağızlarında zavallı hayvanlara çile çektirildi.
Dünkü yalaka AKP-Fethullah medyasında haberler yer aldı;
“Türkiye’de kesilen kurban etleri, Afganistan, Nijerya, Malezya gibi İslam ülkelerinde ahaliye dağıtıldı. Dağıtım Türk koleji yerleşkelerinde yapıldı.”
Nedir bu Türk kolejleri ve dünyanın öbür ucunda ne aramaktadır? Bunlar Fethullah’ın dünyanın dört bir yanında kurduğu okullardır. Dikkat ediniz; Türkiye’de aç insan, kurban etine muhtaç insan yokmuş gibi, bayatlamış ve kokmak üzere olan etleri oralara götürüp dağıtıyorlar… Ve oralarda Fethullah propagandası yapmaktan utanmıyorlar.
Başka neler olmuş bayramda? Tayyip İstanbul yakınlarında orman içindeki bir oteli tümüyle kapatıp, ailesiyle birlikte tatile girmiş. Otelin adı Village Park Country Resort ve SPA. Otele herkesten, özellikle gazetecilerden gizlenerek gitmişler. Buraya Tayyip ailesi dışında müşteri alınmamış. Çocuklarını yurt dışında başkalarının parasal desteğiyle okutan bir başbakanın böyle otel kapatacak parasal güce sahip olması gerçekten çok hoş olmuş.
Habertürk’ün haberine göre, Tayyip otelin Matsu masaj salonunda masaj yaptırmış. Burada Uzakdoğu masajları, strese karşı masajlar, taş masajı, yüz masajı, vücut bakımı gibi nesneler uygulanıyormuş. Ayrıca ballı süt banyosu keyfi de yaşatılıyormuş. Arıca otelin restoranı, Tayyip ailesi için özel yemekler hazırlamış. Yarası, yarasın!..
***
Peki, bayramda ve bayramın hemen öncesinde bu ülkede başka neler olmuş? İktidarın Kürt açılımı sayesinde PKK yine canlanmış, Mersin’de polis karakolunu basmış: Hakkâri, İstanbul, Diyarbakır, Şırnak ve Batman’da PKK yandaşları örgütün kuruluşunun 31’inci yılını kutlamak için gösteriler düzenlemiş, polisle çatışmış.
DTP Milletvekili Hasip Kaplan, Şırnak’ta konuşma yapmış:
“Buralar domuz gribi gelmedi, çünkü mikropların çoğu Ankara ve ötesinde kaldı. Halkımız iki şeye dikkat etsin. Domuzlara ve ırkçılık yapan faşist mikroplara. Ben bayramda bayramlaşmak için Cizre’de Tank Taburu’na gittim ve beni kapıdan içeri almadılar. Mecliste Türkiye’yi temsil eden birini garnizon kapısında tutmak ne demektir. Genelkurmay Başkanı mı bunu yapıyor, yoksa içlerindeki Ergenekon çeteleri mi? Bu çeteler hâlâ temizlenmedi mi? İçinizi temizleyin. Özür dilemenizi bekliyorum. Genelkurmay Başkanı, ya çıkıp ‘Bu benim emrimdir’ diyeceksin, ya da yanlış diyeceksin. Demezsen, Meclis’te bu işin peşini bırakmayacağım.”
Vay vay vay, ne günlere gelmişiz! Adam kendini ‘Türkiye Milletvekili’ ilân ediyor, Genelkurmay Başkanı’na kendince posta koyuyor, Kürtçü mikroplardan değil de, faşist mikroplardan falan söz ediyor! Kim onlar? Türk Ordusu ve milyonlarca yurtsever insanımız. O yurtsever insanlardan bir bölümü, İzmir’de PKK bayrakları ile gezen konvoyu taşladı ve kaçırttı… Ve aynı kafalar hemen öttü:
“Faşist İzmir…”
Bütün bunlar olurken, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi Kaymakamı Soner Karataşoğlu, hastanede doğan bir çocuğun annesini ziyaret edip altın armağan etmiş, çocuğa da Kürtçe isim vermiş. Bunu kendiliğinden mi yaptı? Elbette hayır. Beşli ki, bu konuda üstlerinden emir almış. Yine de helâl olsun böyle kaymakamlara. Geleceğin valisidir!
AKP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı dün bir gazetenin manşetinden verilen sözlerinde şöyle demiş:
“Her şey Anayasa’daki Türklük kavramının kaldırılmasına bağlı. Yoksa demokratikleşme olmaz. “
“Türklük kavramını kaldırmak!”
Bunu söyleyen bir iktidar milletvekili. Ben burada daha fazlasını yazmak istemiyorum. AKP tarafından Türkiye’nin nerelere ve nasıl sürüklendiğini lütfen iyi görün.
Diyarbakır’da köy tabelâları yenilenmiş ve her birine Kürtçe isimler eklenmiş.
Evet, evet, nereye sürüklendiğinizi iyi bilin, iyi görün ve ona göre tavır koyun.
Tayyip ve Yargı
Türk adaleti bunların işine gelen bir karar verirse, Ergenekon davasında olduğu gibi, sıfatını hiç düşünmeden konuşur ve işin üzerine balıklama atlar:
“Ben bu davanın savcısıyım.”
Sen hiçbir davanın savcısı, hâkimi, avukatı olamazsın. Sen ancak siyasetçiler, gazeteciler, vatandaşlar aleyhine “hakarete uğradığın” iddiasıyla açtığın ve açtırdığın tazminat davalarında taraf olabilirsin.
Son Danıştay kararını biliyorsunuz. Tamamen AKP’nin eline geçen YÖK, bir süre önce karar aldı ve üniversite sınavında meslek liselerine eşitlik getirdi. Unlar meslek lisesi deyince imam hatip liselerini anlar. Amaçları, imam hatip mezunlarını da bol kepçe üniversiteye sokmak, sonrasında onlara devlet kapısını açmaktır. Onları hâkim, savcı ve kaymakam olarak devlete sokup örgütlenmeyi sıklaştırmaktır.
Danıştay, AKP’nin organı olan YÖK’ün bu kararını yasalara ve hukuka aykırı buldu, yürütmesini oybirliği ile durdurdu… Ve Tayyip derhâl konuştu:
“Bu karar ideolojiktir!”
Yapma Tayyip yaa! O kararı veren beş kişilik kurul, yıllarca bu işlerde dirsek çürütmüş yüksek hâkimlerden oluşur. Onlar sana hukuku ve her şeyi öğretir. Senin arka bahçen olan imam hatipliler aleyhine karar verince ve sen bundan hoşlanmayınca, o karar ideolojik mi oluyor?
Şu çelişkiye bakınız. İşine gelince o davanın savcısı, işine gelmeyince o davanın kararı ideolojik!
Vay be!..
EMİN ÇÖLAŞAN
Bayram geçti ama gündemi henüz bitmedi. Dört günlük tatilde ülkemizde neler yaşandı neler! Yaklaşık 3 bin kasap kurban keseyim derken kendini kesti ve hastanelik oldu. Kentlerde kan gövdeyi götürdü; dünyanın en ilkel kavimlerinde ancak rastlanacak vahşet manzaraları yaşandı.
Kurbanlık hayvanlar sokaklarda, caddelerde kovalandı; parklarda, apartman girişlerinde, yolağızlarında zavallı hayvanlara çile çektirildi.
Dünkü yalaka AKP-Fethullah medyasında haberler yer aldı;
“Türkiye’de kesilen kurban etleri, Afganistan, Nijerya, Malezya gibi İslam ülkelerinde ahaliye dağıtıldı. Dağıtım Türk koleji yerleşkelerinde yapıldı.”
Nedir bu Türk kolejleri ve dünyanın öbür ucunda ne aramaktadır? Bunlar Fethullah’ın dünyanın dört bir yanında kurduğu okullardır. Dikkat ediniz; Türkiye’de aç insan, kurban etine muhtaç insan yokmuş gibi, bayatlamış ve kokmak üzere olan etleri oralara götürüp dağıtıyorlar… Ve oralarda Fethullah propagandası yapmaktan utanmıyorlar.
Başka neler olmuş bayramda? Tayyip İstanbul yakınlarında orman içindeki bir oteli tümüyle kapatıp, ailesiyle birlikte tatile girmiş. Otelin adı Village Park Country Resort ve SPA. Otele herkesten, özellikle gazetecilerden gizlenerek gitmişler. Buraya Tayyip ailesi dışında müşteri alınmamış. Çocuklarını yurt dışında başkalarının parasal desteğiyle okutan bir başbakanın böyle otel kapatacak parasal güce sahip olması gerçekten çok hoş olmuş.
Habertürk’ün haberine göre, Tayyip otelin Matsu masaj salonunda masaj yaptırmış. Burada Uzakdoğu masajları, strese karşı masajlar, taş masajı, yüz masajı, vücut bakımı gibi nesneler uygulanıyormuş. Ayrıca ballı süt banyosu keyfi de yaşatılıyormuş. Arıca otelin restoranı, Tayyip ailesi için özel yemekler hazırlamış. Yarası, yarasın!..
***
Peki, bayramda ve bayramın hemen öncesinde bu ülkede başka neler olmuş? İktidarın Kürt açılımı sayesinde PKK yine canlanmış, Mersin’de polis karakolunu basmış: Hakkâri, İstanbul, Diyarbakır, Şırnak ve Batman’da PKK yandaşları örgütün kuruluşunun 31’inci yılını kutlamak için gösteriler düzenlemiş, polisle çatışmış.
DTP Milletvekili Hasip Kaplan, Şırnak’ta konuşma yapmış:
“Buralar domuz gribi gelmedi, çünkü mikropların çoğu Ankara ve ötesinde kaldı. Halkımız iki şeye dikkat etsin. Domuzlara ve ırkçılık yapan faşist mikroplara. Ben bayramda bayramlaşmak için Cizre’de Tank Taburu’na gittim ve beni kapıdan içeri almadılar. Mecliste Türkiye’yi temsil eden birini garnizon kapısında tutmak ne demektir. Genelkurmay Başkanı mı bunu yapıyor, yoksa içlerindeki Ergenekon çeteleri mi? Bu çeteler hâlâ temizlenmedi mi? İçinizi temizleyin. Özür dilemenizi bekliyorum. Genelkurmay Başkanı, ya çıkıp ‘Bu benim emrimdir’ diyeceksin, ya da yanlış diyeceksin. Demezsen, Meclis’te bu işin peşini bırakmayacağım.”
Vay vay vay, ne günlere gelmişiz! Adam kendini ‘Türkiye Milletvekili’ ilân ediyor, Genelkurmay Başkanı’na kendince posta koyuyor, Kürtçü mikroplardan değil de, faşist mikroplardan falan söz ediyor! Kim onlar? Türk Ordusu ve milyonlarca yurtsever insanımız. O yurtsever insanlardan bir bölümü, İzmir’de PKK bayrakları ile gezen konvoyu taşladı ve kaçırttı… Ve aynı kafalar hemen öttü:
“Faşist İzmir…”
Bütün bunlar olurken, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi Kaymakamı Soner Karataşoğlu, hastanede doğan bir çocuğun annesini ziyaret edip altın armağan etmiş, çocuğa da Kürtçe isim vermiş. Bunu kendiliğinden mi yaptı? Elbette hayır. Beşli ki, bu konuda üstlerinden emir almış. Yine de helâl olsun böyle kaymakamlara. Geleceğin valisidir!
AKP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı dün bir gazetenin manşetinden verilen sözlerinde şöyle demiş:
“Her şey Anayasa’daki Türklük kavramının kaldırılmasına bağlı. Yoksa demokratikleşme olmaz. “
“Türklük kavramını kaldırmak!”
Bunu söyleyen bir iktidar milletvekili. Ben burada daha fazlasını yazmak istemiyorum. AKP tarafından Türkiye’nin nerelere ve nasıl sürüklendiğini lütfen iyi görün.
Diyarbakır’da köy tabelâları yenilenmiş ve her birine Kürtçe isimler eklenmiş.
Evet, evet, nereye sürüklendiğinizi iyi bilin, iyi görün ve ona göre tavır koyun.
Tayyip ve Yargı
Türk adaleti bunların işine gelen bir karar verirse, Ergenekon davasında olduğu gibi, sıfatını hiç düşünmeden konuşur ve işin üzerine balıklama atlar:
“Ben bu davanın savcısıyım.”
Sen hiçbir davanın savcısı, hâkimi, avukatı olamazsın. Sen ancak siyasetçiler, gazeteciler, vatandaşlar aleyhine “hakarete uğradığın” iddiasıyla açtığın ve açtırdığın tazminat davalarında taraf olabilirsin.
Son Danıştay kararını biliyorsunuz. Tamamen AKP’nin eline geçen YÖK, bir süre önce karar aldı ve üniversite sınavında meslek liselerine eşitlik getirdi. Unlar meslek lisesi deyince imam hatip liselerini anlar. Amaçları, imam hatip mezunlarını da bol kepçe üniversiteye sokmak, sonrasında onlara devlet kapısını açmaktır. Onları hâkim, savcı ve kaymakam olarak devlete sokup örgütlenmeyi sıklaştırmaktır.
Danıştay, AKP’nin organı olan YÖK’ün bu kararını yasalara ve hukuka aykırı buldu, yürütmesini oybirliği ile durdurdu… Ve Tayyip derhâl konuştu:
“Bu karar ideolojiktir!”
Yapma Tayyip yaa! O kararı veren beş kişilik kurul, yıllarca bu işlerde dirsek çürütmüş yüksek hâkimlerden oluşur. Onlar sana hukuku ve her şeyi öğretir. Senin arka bahçen olan imam hatipliler aleyhine karar verince ve sen bundan hoşlanmayınca, o karar ideolojik mi oluyor?
Şu çelişkiye bakınız. İşine gelince o davanın savcısı, işine gelmeyince o davanın kararı ideolojik!
Vay be!..
EMİN ÇÖLAŞAN
