Rotting Christ

SEPTAGH

New member
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
1,771
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
MARDUK
En az Pentagram kadar çok konser veren ve yakında Türk vatandaşlığına geçecek olan Yunan'lı dostlarımız.:p


Yunan topluluk Rotting Christ 1987 yılında gitar ve vokalde Sakis, bass gitarda Jim, davullarda Themis'den oluşan kadrosu ile bir death-grind grubu olarak kuruldu. Grup 1988 yılında ilk demoları "Sound Pollution"u çıkardı. Tarz olarak grindcore olan grup lyric konsepti olarak black metal özellikleri taşıyordu. Grup bu demodan sonra fanları oldukları Venom, Bathory gibi grupların ayak izlerini takip etmeye ve black metal etkili müzik yapmaya karar verdi. 1989 yılında grup ilk offical demosunu çıkardı. Beş şarkıdan oluşan "Satanas Tedeum" demosu dinleyenler ve grup elemanları tarafından Abyssic Death Metal olarak tanımlandı. Grubun kendine tam olarak black metal diyememesinin sebebi o günlerde Yunanistan'da black ve death metal arasındaki farkın henüz çok belirginleşmemiş olmasıydı.

90ların başında grup kadrosuna birde klavyeci alarak (Magus Daoloth) Yunan firması Decapitated Records ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile birlikte hemen bir mini-LP piyasaya sürüldü. 6 şarkıdan oluşan "Passage To Arcturo" grubun halen taşıdığı karakteristik özelliklerin ilk kez kendini gösterdiği çalışmadır. Bu demo ile underground piyasada yavaş yavaş kitle kazanmaya başlayan grup 1991 yılına 2 şarkıdan oluşan "Dawn Of Iconoclast" ile sıkı bir giriş yaptı.

Aynı yıl İtalyan grup Monumentem ile bir split 7"EP yayınlayan grup 1992 yılında ikinci offical demosunu (Ade's Winds) yayınladı. İki parçadan oluşan çalışmayı (Fgmenth, Thy Gift ve The Fourth Knight Of Revelation Part 1 & 2) ayrıca promo kaydı olarakta kullandılar. Bu promo kaydı sayesinde Osmose Productions ile anlaşan grup ilk first-length albümünü bu firmadan çıkarttı. Aslında grup o günlerde Euronymous (MAYHEM) ile kontak halindeydi. Euronymous'un firması Death Like Silence'dan ya debut albüm ya da Burzum ile birlikte split çıkaracaklardı (herhalde o günlerde yeni kurulmuş olan Osmose productions'un teklifi daha cazip gelmiş).

1993 yılında grubun debut albümü "Thy Mighty Contract" piyasaya sürüldü. Klasik bir black metal albümü olarak düşünebileceğimiz albüm tüm dünya ya "Greek sound of Black Metal" olarak lanse edildi. Grup ayrıca bu albüm sayesinde ilk turuna katılma fırsatını kazandı. Gene Osmose grupları olan Immortal ve Blasphemy ile birlikte düzenlenen "Fuck Christ Tour" Rotting Christ için oldukça zorlayıcı bir deneyim oldu. Bir çok konserde pek de iyi showlar sergileyemeyen grup sahne konusundaki acemiliklerini bu turla atlattılar. Aynı yıl grup Osmose'dan bir 7"EP yayınladı. Bu EP "Visions Of The Dead Lovers" adlı yeni bir parça ve "The Mystical Meeting"in yeniden kaydedilmiş versiyonunundan oluşuyordu (bu parçanın orjinali Passage To Arcturo'da idi).

Tüm bunlar olup biterken Rotting Christ ile Osmose'un arası açılmaya başladı. Sonuç olarak grup firma ile bütün ilişkisini kesti ve iyi bir teklif sunan Unisound'la anlaştı. 1994 yılının sonunda grup ikinci albümleri "Non Serviam"ı yayınladı. Grup bu albümle o yıl bir Yunan metal magazininde düzenlenen en iyi 100 metal albümü listesinde 59'uncu oldu. Grup Non Serviam'dan sonra bazı kadro değişiklikleri yaşadı. Bu değişikliklerden sonra da yeni bir firma için aramalara başlandı. Aralarında Nuclear Blast ve Century Media'nın da bulunduğu bir çok firma ile görüşen grup Century Media ile halen devam eden bir anlaşma imzaladı.

Grup 1996 yılında üçüncü albümleri "Triarchy Of The Lost Lovers"ı yayınladı. Davulları ilk defa bu albümle canlı kaydeden grup albümün kayıdını Holy Moses'den Andy Classen ile yaptı. Bu albümle birlikte Yunan topluluk black metal öğelerinden biraz uzaklaşıp dark metal dediğimiz bir türe kaydı. Albümün piyasaya çıkışıyla birlikte Rotting Chirsti gene Century Media grupları olan MOONSPELL ve SAMAEL ile 14 ülkede konser verdi. Grup aynı yıl Theather Of Tragedy, Gorefest, Amorphis, Therion, Immolation ve Cannibal Corpse gibi gruplarla sahne aldı. Yıl sonunda tekrardan ciddi kadro sorunları yaşayan grupta bir tek Sakis kaldı. Bu durum beste yapımı aşamasında bir sorun yaratmıyordu, zaten bütün besteleri Sakis yapıyordu ama Rotting Chirst Century Media ile anlaştığından beri bir çok iyi konser şansı yakalamıştı ve yakalamaya devam edecekti, bu yüzden Sakis grubu yeniden toparladı.

1997 yılının yazında bir çok fan için en iyi albümleri olan The Dead Poem'i yayınlayan grup aynı yaz Megadeth, Bruce Dickinson ve Girp Inc gibi efsane isimlerin sahne aldığı Rockwave festivaline çıktı. The Dead Poem grubun black metal sound'undan iyice uzaklaşıp daha melankolik ve atmosferik bir şeyler denediği albümüydü. Moonspell'in vokalisti Fernando Riberio'nun back vokal yaptığı Amon Two Storms ve A Sorrowful Farewell albümle birlikte bir çok metal listesinde üst sıralara çıkmayı başardı. Ayrıca iyi bir ticarı başarıda kazanan albüm (sırf yunanistanda 5000 adet sattı) grubun bazı old school fanları tarafında hiç benimsenmedi (bu albümle birlikte grup eski logosunuda kullanmayı bıraktı). Grup için bu yıl yaşanan en önemli şey ise sıkı fanları oldukları Venom'la aynı sahneyi paylaşmak oldu (Aynı konserde Emperor, Theather Of Tragedy Virgin Steel ve Deviser gibi gruplarda sahne aldı). Sonrasında Old Man's Child ve Sacramentum'u alt grup olarak aldığı bir Avrupa turuna çıkan grup bu turun sonunda üç konserlik bir Türkiye ziyareti yaptı (2 İstanbul 1 tanede Ankara konseri). Grubun halen çok iyi anılarla hatırladığı bu üç Türkiye konserinden sonra Yunan topluluk bu seferde Tiamat ile bir turneye çıktı. Bu turnenin sonunda bir kaç konser daha veren grup 1997 yılını bu şekilde bitirdi.

Rotting Chirst 1998 yılına yep yeni bir albümle girdi. Fakat yeni albüm "Sleep Of Angels" piyasaya sürülmeden önce 7-track single "Der Perfecte Traum" piyasaya sürüldü. Sleep of angels albümdeki Der Perfecte Traum, Moonlight ve Moonspell-Samael-Rotting Christ turnesinden beş canlı parçadan oluşan single özellikle Almanya'da çok büyük ilgi çekti (Der Perfecte Traum'un sözleri Almanca yazılmıştır). Hemen ardında piyasaya sürülen "Sleep of Angels" ile grup yeni kazandığı fanları beyenisini tekrar kazanırken The World Made End gibi yoğun black metal etkisi hissedilen parçaları ile eski fanlarıylada arasını bir nebze düzelti. Grup ayrıca şimdilik çektikleri tek klibi bu albümdeki After Dark I Feel parçasına çekti.

Rotting Christ çıkardıkları bütün o albümler ve verdikleri bütün o konserlerden sonra tekrardan değişmeye karar verdi. Fakat bu sefer hedef kitle kaybedilen eski fanlardı. Bu amaçla 2000 yazında stüdyoya giren grup Khronos albümünü kaydetti. Albümün en önemli özelliği ise hem A Dead Poem ve Sleep of Angels'daki atmosferi koruyup hemde black metal kökenine sadık kalmasıysıydı. Grup albüm çıkar çıkmaz Vintersorg, Madder Mortem ve Tristania gibi gruplarla HeadLiner olarak turneye çıktı.

2002 yılında Rotting Christ kökenlerine tam anlamıyla geri dönüş yaptı. Genesis adındaki yeni albümü gören fanlar ilk önce eski logoya geri dönülmüş olunmasının heyecanını yaşadı. Fakat geri dönüş sadece logo'da saklı değildi, artık Rotting Christ tekrar bir black metal grubu olmuştu ama Yunan topluluğun yaptığı black metal artık yapılan türden bir black metal değildi. Rotting Christ tek kelime ile benzersiz olmuştu.

Geçtimiz aylarda son albümü Sanctus Diavolos ile tekrar karşımıza çıkan Rotting Christ yılların getirdiği tecrübe ile artık bu işte ne kadar iyi olduğunu her keze kanıtladı. En son geçtiğimiz haftalarda seyretme imkanı bulduğumuz Rotting Christ özellikle 17 Ağustos depreminden sonra deprem zedeler için verdiği konser ile Türk fanlarının kalbinde özel bir yer kazandı.
 
süper gruptur dinlemeyenler dinlesin mutlaka..
 
Ama Sakıs'in ayakları çok kötü kokuyo
 
hahah bilemem o kadarını.. sen ayakarını mı yıkadın olm nerden bilion.. :)
 
2000 Ankara Saklıkent konseri sonrası Wıtchtrap alt gruptu.Konser sonrası bateristleri Cenk KARATEKE'nin evine gittik 20 kişi ;Benimle beraber 19 kişi bu kokuyu aldı:):) Adam git yıka lan ayaklarını da diyemedik.Kışın ortasında Ankara ayazından kapı-pencere açtık.Donduk ama temiz oksijen aldık:)
 
Esasında R.C. yurtdışında bizde ve yunanistanda tanındığı kadar tanınıo mu merak ediorum. Türkiyeye haftasonları piknik tüpünü alıp pikniğe gelir gibi sık gelmesi ve yurtdışı kaynaklı olması yurdum tayfasına onları sevdirdi. Esasında bana kalırsa Orphaned Landin uyguladığı strateji de bu.Ortak iklim ülkelerine git onlarla kaynaş, konserde hakan şükür forması giy (bkz. k.farhi-ist konseri), sultanaamet te köfte ye cart curt.
R.C. müziğinde ciddi ve kendine has bi tekniğe sahibi.Neticede benim yıllar evvel bu müzii dinlemeye başlamamda da etkisi olan bi grup.Bence grubun pişerek kendini gösterdii albümler SleepOfTheAngels ve DeadPoem ; grubun çok komplex bi albüm yaparak beni kendinden soğuttuğu albüm de geçtiimiz sene piyasaya düşen Sanctus Diavolos.
 
harika bir grup bende katiliyorum ve donload nerden bulabilirim arşiv yenilemek istiyorum da :D
 
Geri
Üst