Rijkaard: 'Oyunu Geride Kabul Edebilecek Takım Değiliz'

DeeD

New member
Katılım
7 May 2008
Mesajlar
208
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
34


Rijkaard: 'Oyunu Geride Kabul Edebilecek Takım Değiliz'

Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Galatasaray Televizyonu’nda yayınlanan “Rijkaard’la Soru Cevap” programında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Proğramın metin çözümünü yayınlıyoruz.

Bursa’dayken gece haber geldi ve hocamız apar topar Hollanda’ya gitmek durumunda kaldı. Çünkü burada iki insanın eşinin ve doğacak çocuğunun bir rahatsızlığı söz konusuydu. Sağlığı tehlikedeydi. Fakat medya bunu çok olumsuz bir şekilde speküle etti. Frank Rijkaard gitti, dönmeyecek gibi konuşmalar yapıldı. Yapılan bu acımasızca eleştirilerle ilgili hocamız neler söylemek ister?
Gördüğünüz gibi geri döndüm. Tabi ki takımı yalnız bıraktığım için üzgünüm. Ama tabi oraya gitmem, eşimi ve çocuğumu görmem benim için ekstra inanılmaz bir motivasyon oldu çalışmam için. Bu sadece bir kere oldu ve gördüğünüz gibi geri döndüm. O yüzden yapılan spekülasyonlar kesinlikle doğru değil.

Panathinaikos maçıyla başlayalım. Futbol iyi rakiple oynanır dercesine Galatasaray Panathinaikos’u; iyi bir rakibi yenmeyi başardı. Grupta lider konumuna geldi ve liderliği garantiledi.
Tabi çok önemli bir galibiyetti. Bizim de amacımız buydu zaten.

Birde Türk - Yunan rekabeti de var. Hocamız, bilmiyorum bunu kendisine telkin ettiler mi ama bu açıdan da son derece önemli iki karşılaşmaydı.
Tabi ki bu çok önemli, hem tarih açısından önemli, onun haricinde Panathinaikos Yunanistan’ın en önemli takımlarından biri. Hem içeride hem dışarıda kazanmamız çok önemliydi bizim için.

Peki UEFA Avrupa Ligi’nde şampiyonluğu hedefliyor diyebilir miyiz Galatasaray. Mevcut koşullar kupa için yeterli mi? Neler düşünüyor hocamız?
Biliyorsunuz bir maçımız daha var ama ayrıca hepimizin bildiği gibi çok kuvvetli takımlar da mevcut Avrupa Ligi’nde. Biliyorsunuz şimdi Şampiyonlar Ligi’nden de birçok güçlü takım gelecek. Ve çok önemli bir turnuva oluyor. Bizim amacımız bu önemli ve güçlü bir turnuvada finallere ulaşabilmek.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçına geçelim. Panathinaikhos maçını kısa konuştuk, çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye maçı her yönüyle çok tartışılan bir karşılaşma oldu. Özellikle 75 dakika oyuna hükmeden bir Galatasaray, maç sonunda 3 puanla ayrılamadı. İlk olarak hocamızdan maçın genel bir değerlendirmesini alalım?
Sizin de belirttiğiniz gibi ilk 75 dakika oyunu kontrol ettik. İkinci gole ihtiyacımız vardı. Son dakikada bu tip bir gol yemeyi felaket diye nitelendirebiliriz. Maçın geneline baktığımızda takımımız kötü bir performans sergilemedi fakat az önce de belirttiğim gibi son 15 dakikada kontrolü elimizden kaçırdık. İlk yarıda sergilediğimiz performansı, maçın son 15 dakikasına yayamadık. Gol pozisyonlarına baktığınız zaman kazanmayı hak eden taraf bizdik ama her zaman öyle olmuyor.

İlk yarıda tempo biraz düşüktü diyebilir miyiz? Daha çok ikinci yarıda Galatasaray’ın golü bulmak için daha baskılı oynadığını ifade edebilir miyiz?
Açıkçası ben öyle düşünmüyorum. İlk yarıda da iyi futbol oynadık. Önde basan, pozisyonlara giren Galatasaray vardı. İlk yarıda da iyi performans gösterdik. Tam tersi ikinci yarıda bazı dakikalarda çok geriye kaçan bir Galatasaray vardı. Ayrıca çok fazla defans ve pas hatası yapan bir takım sahadaydı.

Frank Rijkaard ülkemize yeni geldi. Yeni bir takım, yeni bir sistem deniyor. Galatasaray’ın futbol karakteri oturduğunu kesin olarak ifade edebilir miyiz? En azından Panathinaikos ve İstanbul Büyükşehir Belediye maçları topa hükmeden, hükmetmeyi seven Galatasaray izlenimi bıraktı.
Dediğiniz gibi, topa sahip olmak çok önemli. Bizim en önem verdiğimiz konu, rakip takımın yarı sahasında oyuna hükmetmek. Bunu da yapmaya başladık. Yapmamız gereken de bu daha önde oynamak ve defans yaparken de defans bloğunu olabildiğince önde kurmanız gerekiyor. Ama ne yazık ki İstanbul Büyükşehir Belediye maçının son 15 dakikasında bu isteklerimizi yerine getiremedik aksine daha fazla geriye çekildik.

Panathinaikos maçında da tam tersi iyi yaptığınızı söyleyebilir miyiz? Galatasaray, rakip takımın Cisse gibi önemli ve hızlı bir silahını defansı iyi kurgulayarak etkisiz hale getirmeyi başardı.
Panathinaikos maçında çok önemli bir iş yaptık. Önde basmayı başardık. Sizin de dediğiniz gibi Cisse çok önemli bir futbolcu.

Sabri Sarıoğlu’nun yerine forma giyen Uğur Uçar’ın hem savunma hem de hücum anlamında performansını nasıl buldu?
Belediye maçında alınan sonuç bizim adımıza kötü bir sonuçtu. Maçtan sonra gösterdiği iyi performans sebebiyle kendisini tebrik ettim. Kewell’ın attığı golde Uğur’un asisti vardı. İyi ortalar yaptı. Akıllı oynadığını düşünüyorum.

Elano ile ilgili Türk medyasında eleştiriler devam ediyor. Her hafta hocamıza soruyoruz. Hocamızda Elano’dan memnun olduğunu sıklıkla dile getiriyor. Elano denilince kamuoyu ve medya, her hafta asist yapmasını, gol atmasını, şık hareketler yapmasını bekliyor. Hocamız Elano’nun stilini nasıl tanımlar? Kendisinin ve medyadaki yada diğer insanların isteklerinde bir farklılık mı söz konusu?
Başarı ve eleştiri arasında çok ince bir çizgi var. Herkesinde kendisine göre bir düşüncesi var. Özellikle basın tabi ki de. Ben maçın geneline bakıyorum. Maçın genelinde Elano çok önemli pozisyonlara girdi. Belki biraz şanslı olsaydı, yakaladığı vole pozisyonu var, kafa şutu var. Golü bulabilseydi, belki basın şu anda çok farklı şeylerden konuşacaktı. Elano her geçen hafta kendisine bir şeyler daha katıyor. Performansı da giderek artıyor.

Galatasaray’ın yakaladığı en önemli pozisyon Nonda ile kaçtı. Bu pozisyonla ilgili neler söylemek ister?
Bu tip pozisyonlara girdik fakat ikinci golü bulamadık ve bunun bedelini ödemek zorunda kaldık. Takımımız kesinlikle kazanmayı hak etti ama futbolda bu sayılmıyor. Kesinlikle kazanmanız gerekiyor.

Baros’lu 10 maçta Galatasaray ligde 26 gol atmış. Baros 10 kez forma giymiş ve 26 gol var. Baros’suz geçen 5 maçta Galatasaray 6 gol atmış ve 7 puan kaybetmiş. Bu durum ile Galatasaray’ın son durumu arasında ilişki kurulmaya çalışılıyor.
Baros, bizim için çok önemli bir futbolcu. Onun dışında belirli bir döneme kadar bireysel olarak değil takım olarak iyi performans sergiledik. Bazı maçlarda Nonda da sonradan oyuna girerek goller atmayı başardı. Takım olarak bir düşüş yaşandı. Otomatikman etkiledi takımı, güven eksikliği yaşandı. Önümüzdeki maça en iyi şekilde hazırlanıp galip gelerek güvenimizi geri kazanmak istiyoruz.

Golden sonra baskısını arttıran bir Galatasaray ve hocamızın söylediği gibi Elano’nun da pozisyonları vardı.
İşte bu çok ince bir çizgi, bir bakıyorsunuz Elano doğru yerde pozisyonu iyi almış, gol de atabilirdi biraz şansı olsaydı ve gol olsaydı bu tip yorumlar yapılmayacaktı. Bu performansını devam ettirirse ilerdeki maçlarda gol atacağını düşünüyorum.

Bu pozisyon golle sonuçlanmış olsaydı şuan Elano’nun başarılı performansı konuşuluyor olacaktı.
Çok önemli bir ataktı bizim için. Her zaman söylediğimiz gibi orta yapıldığında forvetlerimizin ön direğe koşu yapması, orta sahadan bir kişinin destek vermesi ve ceza yayında, dışarıda oyuncumuzun durması gerekiyor. Böyle yaparak, orta yapacak futbolcuya iki tane şans veriyorsunuz. Ön direğe ya da dışarıya daha da iyi olması için ters taraftaki futbolcumuzun da arka direğe koşu yapması lazım ama güzel bir atak olmuş.

Bunlar herhalde yavaş yavaş olacak, hocamızın Barcelona macerasını hatırlıyoruz, kötü bir başlangıçtı herkesin ortak fikri buydu. Ama sonrasında söylemeye gerek kalmayan başarılar geldi herhalde bunlar zaman içerisinde olacak?
Tabi ki bu tip alışkanlıklar zamanla olacaktır ve adım adım gerçekleştirilecek işledir. Barcelona’yla karşılaştırmak çok fazla doğru olmaz çünkü çok farklı futbolcular ama şuana kadar da takımım çok iyi performans gösterdi, zamanla daha iyi de olacaklar.

Galatasaray maça neden Abdul Kader Keita ile başlamadı, sistem anlamda, taktiksel anlamda Abdul Kader Keita’nın yedek kalması ne anlam ifade ediyor?
Tabi bu güvenle de alakalı bir şey… Kendisi de çok kaliteli bir futbolcu ve onbirde oynayabilecek kapasiteye sahip bir futbolcu. Sonuncu olarak da Belediye maçında oyuna girdi ama sonuçta yine berabere kaldık fakat bunu kişiselleştirmemek lazım, Keita’ya mal etmemek lazım. Genel olarak az öncede dediğim gibi ilk yarıda iyi oynayan bir Galatasaray vardı, ikinci yarıda ise yavaş yavaş düşüşe geçen bir Galatasaray izledik.

Şöyle bir durum var galiba Frank Rijkaard’ın takımı için; bu neden yedek kaldı, bu neden as gibi bi kavram aslında son derece yanlış bir kavram olsa gerek. Çünkü rotasyon kelimesini belki de Türkiye’ye ilk sokan isim Frank Rijkaard’dı, o yüzden belli oyuncuları belli zamanlarda tercih etmesi çokta tartışılmamalı herhalde?
Kesinlikle Keita’nın bu kapasitesi var ama bunu tekrardan bize kanıtlaması lazım. En son Fenerbahçe maçında olanları biliyoruz, onun haricinde az önce de dediğimiz gibi kesinlikle oynayabilecek birçok futbolcumuz var.

Tartışmalı bir serbest vuruş kararı. Ceza sahasında kısa süreli bir karambol oluştu. Oyuncular yerlerini kaybetti. Rakip şık bir gol kaydetti. Golün temel sebebini neye bağlıyorsunuz?
Bu pozisyonu takımımızla maçtan sonra da konuştuk, tartıştık. Burada yapmamız gereken defans hattımızı daha önde kurmak. Rakibi öne doğru itmek. Ne yazık ki geriye çok yaslandık. Defans hattını kalemize yakın bir yerde kurduk. Tabi rakip de biraz şanslıydı, biz de şanssızdık. Böyle bir gol oldu.

Mustafa Sarp’ın forması yırtıldı. Hırsından formasını yırttı. Nasıl yorumluyorsunuz bu durumu?
Öncelikle şöyle değerlendirmemiz gerekiyor. Maçta çok büyük bir hayal kırıklığı yaşandı. O hayal kırıklığından sonra yapılan bir hareket bu. Bence yanlış yapılmış bir hareket. Belki hakem bazı kararlarında çok fazla şanslı değildi. Ama sonuçta o da görevini yaptı. Hakemi eleştirmekten ziyade bence birazcık kendimizin aynaya bakması lazım. Az öncede söylediğimiz gibi çok fazla geriye çekildik. O yüzden biraz daha öz eleştirimizi yapmamız lazım hakemi eleştirmek yerine. Tabi ki verilen kararları da göz ardı etmemek lazım. Son dakikada Kewell’ın korner direğinin orada bir pozisyonu var. Korner olması gereken bir pozisyon. Onu vermedi. Mehmet Topal’ın kafa vuruşuna çıktığı bir pozisyon var. Ona faul verdi. Son dakikalarda hakemin verdiği bütün kararlar bizim aleyhimizeydi. Ama ne olursa olsun bizim de maçı bırakmamamız gerekiyordu. Ama bu tip serbest vuruşlar kazanınca rakip devamlı uzun toplar oynamayı tercih etti. Böyle bir şey gerçekleşti. Ama ben zaten hakemle ilgili konuşmayı tercih eden bir teknik direktör değilim. Bu tamamen bir bahane bulmadır bence. Ama maçın geneline baktığımız zaman maçın yüzde seksenine hükmeden, maçı domine eden bir Galatasaray vardı. Onun haricinde tamamen defans oynamaya gelmiş, bütün takımıyla savunma yapan bir İstanbul Büyükşehir Belediyespor vardı. Ama ne yazık ki bu mantaliteyle gelmiş bir takıma son dakikalarda yardım ettik. Bunu kesinlikle görmemiz gerekir. Maçı daha fazla hak eden bir takım vardı.

Takımın geriye yaslanması bir refleks miydi?
Biz kesinlikle oyunu geride kabul edebilecek bir takım değiliz. Önde oynamamız lazım. Bu tip futbolcularımız var. Onun haricinde belki bir baskı olmuş olabilir, yorgunluklardan kaynaklanan bir sebep olabilir. O yüzden geri çekilmiş olabiliriz. Ama kesinlikle yapmamamız gereken bir şey. Skoru korumak isteyebilirsiniz. Ama skoru korumanın yolu bu değildir. Mutlaka topa sahip olmanız lazım. Topu gezdirmeniz lazım. Ama ne yazık ki son dakikalarda bizim yaptığımız anlamsız top kayıpları oldu. Bazı fauller oldu ve uzun toplar geldi rakipten. Bazı futbolcularımız maç içinde hakemin kararlarına tepkiler gösterdi. Ama hakeme de şu açıdan saygı duymak lazım. Hakem de bir insan. Doğru kararlar da verebilir, yanlış kararlar da. Önemli olan sizin performansınız ve bu tip durumlardan etkilenmemeniz. Ne yazık ki bazı futbolcularımız etkilendi. Kararlardan etkilendi. Hayal kırıklığına uğradı. Daha fazla faul yapmaya başladık. Özellikle şöyle bitirelim bu maçı. Maçın geneline baktığımızda hak eden bir Galatasaray, daha iyi oynayan bir Galatasaray vardı. Belki son on beş dakika bunu yapamadık. Ama futbol bu. O yüzden bu performansımızı doksan dakikaya taşımamız gerekiyor. Son on beş dakikada yaşadığımız gibi durumlarda daha akıllı olmamız gerekiyor.

Galatasaray.org​
 
Gözünün yağını yiyeyim Rijkaard tamam iyi hocasın, karizmatiksin, otoritersin, seviyoruz da seni. Ama üç metre öteye pas atma becerisi olmayan Servet ve Gökhan Zan' a nasıl uyarıda bulunmazsın be hocam. Adamlar 40 metre top atmaya çalışıyor hepsi de karavana hem de her maçta yapıyorlar sen çıkıp bir uyarmıyorsun. Uyarmıyorsun çünkü uyarsan yapmazlar bir daha.
 
Bu takım çok kaliteli Sadece Bir Stoper Alırsak Bizi kimse tutamaz
 
Bu adam ciddi mi yoksa futbolcuları kırmamak için mi böyle söylüyor.
 
Geri
Üst