Aklınıza iyi bir korku oyunu geliyor mu? Bu soruyu on yıl önce sormuş olsam muhtemelen çoğu kişi bana ilk Resident Evil oyunlarını önerirdi, hatta şu an bile önerenler olabilir, ancak popüler kültüre fazlasıyla değer veren Capcom, bu korku serisini yıllar içinde, fanlarının gözünün içine baka baka bir aksiyon yapımına çevirdi ve Resident Evil 6’da ise bu dönüşümün nasıl bir noktaya eriştiğini sunulan “3 + 1” hikaye modu formülüyle saatlerce gözlemleyebiliyoruz.
ESKİ ‘RESIDENT EVIL’LAR YOK ARTIK
Artık serinin eski ürkütücü günlerine dönmeyeceği aşikar, ancak oyunun Leon hikayesinde yapım serinin eski fanlarına selam çakmayı ihmal etmemiş, tabii bu selamı alıp almamak size kalmış, çünkü yine de tam olarak o eski ruhu veremeyen bir oynanış söz konusu. Chris’in senaryo modunda ise seri tamamen bir aksiyon oyununa dönüşürken, Jake’in senaryosunda aksiyon, Ustanak isimli aşırı gelişmiş bir zombi sayesinde biraz da kedi-fare oyununa yanaşıyor. Bu üç senaryoyu bitirdikten sonra açılan Ada Wong hikayesinde ise sizi biraz daha hafif tempolu, genel olarak gizliliğe dayandırılmış bir oynanış bekliyor.
Leon, Chris ya da Jake’in senaryolarından birini tamamlamanız oyunu bitirmeniz için yeterli olsa da, hikayeyi tamamen anlamak için 4 senaryoyu da bitirmeniz şart. Böyle olunca da, oyun aşağı yukarı 20 saatlik bir deneyim yaşatıyor, tabii bu süreyi uzatıp kısaltmak sizin elinizde. Şöyle ki bazı bölümlerde tabana kuvvet koşup, hiç zombilerle muhatap olmadan oldukça fazla ilerleyebiliyorsunuz. Bu durum özellikle Leon’un senaryosunda geçerli, çünkü burada size sunulan düşmanlar olması gerektiği gibi ateşli silah taşımayan – zaman zaman karşınıza çıkan ve rastgele ateş eden birkaç zombiyi saymazsak – ve size doğrudan saldıran zombiler. Böyle olunca da çoğu kez koşturarak bunların yanından geçmeniz mümkün oluyor. Chris ve Jake’in senaryosunda ise karşınızda zombiden ziyade paralı asker gibi silahlanarak çıkmış düşmanlar olduğu için, bu fırsata daha az sahip oluyorsunuz, ancak Capcom bunlara normal insan zekası vermeyi unuttuğundan, bu tür çatışmalarda dahi pek sıkıntıya düşmüyorsunuz.
Resident Evil’ı bir aksiyon oyunu olarak düşünüyordum, ancak bu yapımla birlikte seri bende gelecek oyunlarda bir dövüş oyununa dönüşebileceği imajı da yaratmadı değil. Silahla düşmana vurma fonksiyonu artık çoğu oyunda var, ancak uçan tekme nedir? Oyunu oynarken, bir ara birisi gelse oyunu izlese “Beat ‘em up” tarzında bir oyun oynuyorum zannederdi. Ekranda bağıra, çağıra; tekme, yumruk düşmanlarına saldıran baş karakter… Neyse ki Capcom bir de dayanıklılık barı eklemiş de bu bar tükendiğinde siz de Van Damme modundan zorunlu olarak çıkış yapıyorsunuz. Doğrusu bu aşırı dövüşken karakterler bence oyunun ruhuna fazlasıyla zarar vermiş. Bu yüzden oyunda merminiz bittiğinde dahi, tabii biterse, herhangi bir gerilim yaşamıyorsunuz. Neden bahsediyorum ben! Bu bir gerilim oyunu değil ki, affedersiniz kafam bir an eski oyunlara gitti.
İster split screen olarak, isterseniz de online co-op olarak oynayabileceğiniz Resident Evil 6’yı tek başınıza oynarsanız herhangi bir mermi sıkıntısı yaşayacağınızı düşünmüyorum. Öldürdüğünüz hemen her düşman ve etraftaki sandıklar bu açıdan sizi yeterince besliyorlar. Tabii mermilerinizi su akıtır gibi harcarsanız da, mermisiz kalma olasılığınız olabilir. Bir uyarıda daha bulunayım, önceki oyunlardan kalma bu tür bir alışkanlığınız olabilir. Yerde yatan bir düşman gördüğünüzde bu nasıl olsa dirilir, harekete geçmeden “head shot” yapayım da sonradan uğraşmayayım tarzı bir düşünce bu oyunda yok, çünkü ne yaparsanız yapın şayet bir zombinin ayağa kalkması gerekirse, o ayağa kalkıyor ya da bir zombinin X noktasında ölmesi gerekiyorsa, onu siz Y noktasında öldüremiyorsunuz. Oyun bu şekilde her şey önceden planlanmış bir düzende işliyor ve siz bu düzeni bozamıyorsunuz.
FİLM İZLER GİBİ OYUN OYNAMAK…
Aslına bakarsanız sinir bozucu durumlar Resident Evil 6’da bitmek bilmiyor. Resident Evil’ın beş altı tane Hollywood yapımı filmi zaten var. Ey Capcom sen neden bu oyunu da Hollywood yapımı bir aksiyon filmine benzetmeye çalıştın? Yetmedi mi filmler, öyleyse birkaç tane daha yap. Doğrusu oyun mu oynuyorsunuz, film mi izliyorsunuz zaman zaman bunun farkına varamıyorsunuz. Kapıdan giriyorsunuz, bir ara video giriyor; iki adım atıyorsunuz bir ara video daha. Derken yerde yatan bir zombiyi görüyorsunuz ve çaresiz yanına yanaşıyorsunuz, hop zombi ayaklanıyor ve size saldırıyor, burada da bir “quick time event (qte)” ile baş başa kalıyorsunuz, ardından bir iki aksiyon ya da boş dolaşma ve yine aynı şeyler. Yapımcılar oyunu her fırsatta ara video ve qte’lerle bölmüşler ve eminim bu durum bazı oyuncuları oyundan soğutacaktır. QTE’ler God of War’daki gibi bir havada olsa neyse yine de, tek bir tuşa hızlıca basmaktan ya da analog sticki daire şeklinde çevirmekten ibaret qte’ler fazlaca gereksiz durmuş.
Oyun zor olmamasına karşın yine de oldu da ölecek kıvama geldiniz. Bu durumda oyun size son bir şans daha tanıyor. Yerde çaresizce ölümü beklemek yerine silahınızla kendinizi zombilerden koruyor ve belli bir süre sonra ayağa kalkabiliyorsunuz ya da arkadaşınız gelip sizi iyileştiriyor, ancak bu iyileştirme göğsünüze iğne yeme şeklinde gerçekleştiyse sağlığınız çok az oluyor ve bunu tamamen dolu hale getirmeniz için ya ilk yardım spreyini kullanmanız ya da etrafta bulduğunuz bitkilerden hazırladığınız hapları yutmanız gerekiyor. Sağlık barınız bölüm bölüm ve her hap bir bölümü dolduruyor.
Zombilerin fazla zeki olmasını beklememek gerek ve Resident Evil 6’daki zombiler, silahlı ya da silahsız fark etmeden, bu beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Sizi yakalamak için boşa saldırılar düzenleyen zombilerden, belli bir sisteme göre hareket eden silahlı versiyonlarına kadar bazen bu kadar da olmaz dedirten garip hareketlerle karşılaşmanız olası. Oyunda siper alma sistemi olsa da, bu sistemin pek de etkin çalıştığını söyleyemeyeceğim, zaten oyun boyunca da pek siper alma gereği duymuyorsunuz. Oyundaki boss savaşları ise genellikle çok aşamalı oluyor ve uzunluk olarak bazı savaşlar bitse de gitsek havası verirken, genel olarak oyuncuyu tatmin etmeyi başarıyor.
Capcom Resident Evil’ı şekillendirirken, bazı sevilen özellikleri dışlamayı da ihmal etmemiş. Artık silah satın alma ya da silahlarınızı özelleştirme gibi bir seçeneğiniz yok. Bunun yerine bölüm sonlarında, ateş gücü, defans, belli zombilere daha fazla zarar verebilme, belli silah türlerinin etkinliğini arttırma gibi yetenekler satın alıyorsunuz ve doğrusu bana sorarsanız eski sistem daha iyiydi.
Bir diğer değişiklik ise envanterde meydana gelmiş. Artık öyle eskisi gibi oyunu durdurup envanterimizi düzenlemek, yeni eşyalar için yer açmak gibi bir derdimiz yok. Bunun yerine tek bir tuşla eşyalar arasında geçiş yapıyor ve birini seçiyoruz. Muhtemelen Capcom, oyunun temposunda bir düşüş olmaması için böyle bir uygulamaya gitmiş olsa gerek ve bu konuda amaçlarına ulaşmış gözüküyor.
Peki geldik asıl soruya. Resident Evil 6’da oynanış adına hiç olumlu bir yan yok mu? Elbette var. Aslında saydığımız bazı olumsuzluklar, oyunun olumlu yanları arasında da gösterilebilir. Örneğin Resident Evil’la beşinci oyunda tanışanlar bu oyunu da benimseyebilirler, çünkü karşımızda iyi olmasa da, bir aksiyon oyunu mevcut. Önceden hazırlanmış aksiyon filmlerinden fırlama patlama, kaçış vb. sahneler de bazı oyuncuları etkilemeyi başarabilir. Zoru sevmeyen bazı oyuncuların, bu kolay oyunu, en azıyla kolaylık bakımından, beğeneceği de aşikar. Oynadığı oyunların sık sık ara videolarla bölünmesinden hoşlanan oyuncular için de Resident Evil 6 iyi bir yapım olabilir, ancak doğrusu bu saydıklarımın hiçbiri beni etkilemedi, bilakis gözümde birer eksi değerden başka bir şey değiller.
Son demlerini yaşayan zamane konsollarında RE6 oyuncuya tam bir görsel şölen yaşatıyor. Yönettiğimiz karakterler haricinde çevredeki diğer karakterlerin tasarımlarında da oldukça detaya inilmiş. Sürekli karşınıza çıkan birbirinin aynısı karakterleri saymazsak, modellemeler oldukça iyi. Önceki oyunlardan hatırladığımız zombilerin yanı sıra, yapımda tanımadığımız görünüm ve saldırılara sahip zombilerle de karşılaşıyoruz, ayrıca Capcom örümcek, kuş, sinek gibi birçok hayvandan esinlenerek birbirinden farklı ve garip görünümlü zombilerle de oyuncuları buluşturuyor. Oyun görsel manadaki asıl şovunu ise gölge ışık oyunlarında yapıyor. Patlama efektleri, karanlıkta ilerlerken ileride kıpraşan gölgeler, yansımalar ve birbirinden farklı türdeki mekan tasarımları belki de oyunun en büyük artısı. Bu renk cümbüşü açık havada görsellikten hoşlanan oyuncuları daha da büyüleyecektir. Bu başarılı performans oyunun seslendirmelerinde de devam ediyor. Aksiyon anında artan müziklere, her aksiyon oyununda olduğu gibi Resident Evil 6’da da rastlıyoruz, ancak müzikleri pek destansı bulmadım, doğrusu o kadar iyi müzik gerektirecek bir ortam da yok, bu yüzden oyun seçilen müzikler bakımından yeterli seviyede. Bunun dışında çevre ve zombi sesleri ise görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar ve sizi genelde yalnız bırakmıyorlar.
Resident Evil 6’yı tamamen bitirdiyseniz, sıra Mercenaries ve Agent Hunt modlarına geldi demektir. Mercenaries modunu birçoğunuz biliyordur, ancak kısaca üzerinize dalga dalga gelen düşmanlara karşı dostlarınızla birlikte yaşam mücadelesi verdiğiniz bir mod olarak tanımlayabiliriz. Agent Hunt modunda ise, başka oyuncuların oyunlarına dahil olarak, düşmanlarından birini kontrol ediyorsunuz, tabii bu arada o oyuncunun bundan haberi olmuyor ve sizi de özürlü yapay zeka karakterlerinden biri zannederken bir anda, avcıdan av haline dönüşüyor.
SON SÖZLER
Resident Evil 6 iki ucu keskin bir bıçak gibi. Bazı oyuncuların çok hoşuna giden özellikler, bazı oyuncular tarafından hiç beğenilmeyecektir. Oyun bu yüzden de bazı sitelerden 90 üzeri puan alırken, bazı sitelerde fazlasıyla eleştirilmiş durumda ve maalesef ben de oyunu beğenmeyenlerdenim, ancak oyunu co-op olarak oynadığım anlarda daha çok eğlendiğim ayrı bir gerçek. Zaten çoğu oyunun co-op’u daha zevkli oluyor ve bu gelenek Resident Evil 6’da da bozulmamış durumda. Ayrıca uzun oynanış süresi ile de yapım bazı oyuncuları tatmin edecektir, her ne kadar farklı hikayeler belli noktalarda kesiştiğinden ötürü bazı bölümleri tekrardan oynuyor olsanız da… Tek bir cümleyle kendi adıma Resident Evil 6’yı tanımlarsam, bir aksiyon yapımı olarak listemin üst sıralarında yer alabilecek kaliteye sahip değil.