- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Sevgili okuyucular, Anayasa Mahkemesinin küçük değişikliklerle kabul ettiği Anayasa değişikliği paketi için milletçe Ramazan Bayramından sonraki gün yani 12 Eylül'de bayramlıklarımızı giyip komşu gezmelerine çıkan çocuklar misali sandık başına gideceğiz.
Yoğun bir meclis mesaisi ve heyecanla beklenen mahkeme kararı sonrası, içinde farklı maddelerin olduğu pakete ya evet diyeceğiz ya da hayır. Hayırların mı evetlerin mi önde olacağına ilişkin tartışmalar şimdiden başlamış durumda. Özellikle araştırma şirketlerinin yöneticilerinin ekranlarda referanduma ilişkin saatlerce verdikleri izahat ve gazetecilerin tahminleri bir taraftan akılları karıştırdığı gibi diğer taraftan da kahvehane ve cami köşelerinde oturan insanlarımıza sohbet malzemesi olmakta.
Yandaş olarak tarif edilen ve AKP Hükümeti lehine haber politikası benimseyen gazete ve televizyonlarda yapılan yorum ve haberlere bakacak olursak, referandumda hayır oyu vermeyi düşünenler hem demokrasi hem de Allah katında büyük günahkârlar. Özellikle 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinde mağdur olup da Anayasa değişimine hayır diyenler iflah olmaz demokrasi düşmanı cehennemlikler.
Yandaş basının yoğun propagandası ve baskısı altında geçecek bu referandumda evet ve hayır oylarının birbirine yakın seyretmesi ve sonucun çok az bir oranla belirlenme ihtimalinin yüksek olması hem kampanyanın tarafları açısından işi ciddileştirmekte hem de bu yaz Türkiye'nin sıcağına sıcak eklemekte. İşte bu noktada da başta iktidar olmak üzere işin tarafları için referandum hesabı milimetrik ayarlamalara dönüşmekte.
Referandum sonucunu milliyetçi kökenli seçmenlerin tercihinin belirleyeceği hem evet cephesindekiler hem de hayır cephesindekiler tarafından açıkça ifade edilmektedir ki bize göre de bu tespit doğrudur. Bu durumda bu referandumda milliyetçi hassasiyeti olan seçmenlerin önemi bir kat daha artmaktadır. MHP'nin bu pakete hayır oyunu vereceğini ilan etmesi ve akabinde hayır yönünde kampanya başlatmasıysa özellikle iktidar partisi ve evetçi ekibi düşündürmektedir.
MHP'nin ve milli hassasiyeti olan seçmenin oyunun rengini evet'e döndürmek isteyen iktidarın ve onun destekçisi yandaş medyanın son günlerde ekranlarda ve gazete köşelerinde eski sıfatını kullanan milliyetçi ve ülkücü şahıslara yer vermesi ve onları konu mankeni gibi kullanmasının altında yatan sebep budur.
Milli hassasiyeti olan samimi kişilerin sırf 'Habur'da yaşanan hukuk rezaletinden dolayı bu düzenlemelere hayır oyu vereceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak kafaları karıştırmak ve az da olsa taraflarına adam çekmek isteyen evetçi cephenin eski sıfatını kullanan şahısları ekranlara çıkararak sanal operasyonlara devam edeceğini, hatta daha ileri giderek sansasyonel provokasyonlar yapabileceğini söyleyebiliriz.
Türk milliyetçileri ne 12 Eylül 1980 darbesinden sonra asılmayıp beslenenlerin arkasından ne de AKP iktidarına ram olmuş eski sıfatını taşıyan şahısların peşinden gidecektir. Gidilecek istikamette atılacak oy da bellidir.
Oğuzhan ALPARSLAN
Yoğun bir meclis mesaisi ve heyecanla beklenen mahkeme kararı sonrası, içinde farklı maddelerin olduğu pakete ya evet diyeceğiz ya da hayır. Hayırların mı evetlerin mi önde olacağına ilişkin tartışmalar şimdiden başlamış durumda. Özellikle araştırma şirketlerinin yöneticilerinin ekranlarda referanduma ilişkin saatlerce verdikleri izahat ve gazetecilerin tahminleri bir taraftan akılları karıştırdığı gibi diğer taraftan da kahvehane ve cami köşelerinde oturan insanlarımıza sohbet malzemesi olmakta.
Yandaş olarak tarif edilen ve AKP Hükümeti lehine haber politikası benimseyen gazete ve televizyonlarda yapılan yorum ve haberlere bakacak olursak, referandumda hayır oyu vermeyi düşünenler hem demokrasi hem de Allah katında büyük günahkârlar. Özellikle 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinde mağdur olup da Anayasa değişimine hayır diyenler iflah olmaz demokrasi düşmanı cehennemlikler.
Yandaş basının yoğun propagandası ve baskısı altında geçecek bu referandumda evet ve hayır oylarının birbirine yakın seyretmesi ve sonucun çok az bir oranla belirlenme ihtimalinin yüksek olması hem kampanyanın tarafları açısından işi ciddileştirmekte hem de bu yaz Türkiye'nin sıcağına sıcak eklemekte. İşte bu noktada da başta iktidar olmak üzere işin tarafları için referandum hesabı milimetrik ayarlamalara dönüşmekte.
Referandum sonucunu milliyetçi kökenli seçmenlerin tercihinin belirleyeceği hem evet cephesindekiler hem de hayır cephesindekiler tarafından açıkça ifade edilmektedir ki bize göre de bu tespit doğrudur. Bu durumda bu referandumda milliyetçi hassasiyeti olan seçmenlerin önemi bir kat daha artmaktadır. MHP'nin bu pakete hayır oyunu vereceğini ilan etmesi ve akabinde hayır yönünde kampanya başlatmasıysa özellikle iktidar partisi ve evetçi ekibi düşündürmektedir.
MHP'nin ve milli hassasiyeti olan seçmenin oyunun rengini evet'e döndürmek isteyen iktidarın ve onun destekçisi yandaş medyanın son günlerde ekranlarda ve gazete köşelerinde eski sıfatını kullanan milliyetçi ve ülkücü şahıslara yer vermesi ve onları konu mankeni gibi kullanmasının altında yatan sebep budur.
Milli hassasiyeti olan samimi kişilerin sırf 'Habur'da yaşanan hukuk rezaletinden dolayı bu düzenlemelere hayır oyu vereceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak kafaları karıştırmak ve az da olsa taraflarına adam çekmek isteyen evetçi cephenin eski sıfatını kullanan şahısları ekranlara çıkararak sanal operasyonlara devam edeceğini, hatta daha ileri giderek sansasyonel provokasyonlar yapabileceğini söyleyebiliriz.
Türk milliyetçileri ne 12 Eylül 1980 darbesinden sonra asılmayıp beslenenlerin arkasından ne de AKP iktidarına ram olmuş eski sıfatını taşıyan şahısların peşinden gidecektir. Gidilecek istikamette atılacak oy da bellidir.
Oğuzhan ALPARSLAN