mzahid53
New member
- Katılım
- 25 Ara 2009
- Mesajlar
- 342
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bazıları bu ülkede belli bir yönetimden kuşkulanarak hayat tarzlarının değişeceğinden/ değiştirileceğinden endişe ediyormuş. Bu tespiti yapanlar, söz konusu endişeye temel oluşturabilecek makul bir gerekçe göstermekte acze düşüyor. Çünkü endişeye kapılanların gösterebildikleri nesnel bir gerekçe mevcut bulunmuyor.
Kimilerinin de, çoğu kimsenin bir aydınlık beklentisinden karanlık bir gelecek saplantısına düştüğü söyleniyor.
Bu durum bana vaktiyle okuduğum bir tıp kitabındaki bir parçayı hatırlattı. Orada paranoya şöyle tanımlanıyordu: "Sis-tematik hezeyanlarla bir arada bulunan bir orta yaş has-talığıdır. Muhakeme sahasındaki bu bozukluk dışında diğer melekelerde bariz bir bozukluk yoktur. Hafızaları, öğrenme kabiliyeti ve azimleri artmıştır. Olmuş ve olabilecek hadiseleri iyi bir toparlayışla hezeyanlarına temel teşkil etmişlerdir. Mağrurdurlar. Kendilerine itimatları çok fazladır. Etraflarına karşı itimatları hiç yoktur. İyi ol-mayan bir hastalıktır. Hastalığın ileri safhalarında zekâ-da bozukluk başlar. Sistematik olan hezeyanında, olaylar, makul sayılabilecek bir tarzda sıralanmıştır ve değişmez. Zekâ melekelerinin muhakeme dışındaki bütün fakülteleri normal, hatta hafıza ve iradî dikkati artmış olduğundan hezeyanını takviyeye yarayacak hadiseleri hiç kaçırmaz ve unutmaz. Hezeyanları da değişmez. Paranoyakların bazıları hakaret ve kavga da yaparlar. Takipten kaçıp kurtulabilmek endişesi ile uydurma bir suçla kendilerini zabıtaya ihbar edenler de vardır. Mağ-dur ve hezeyanlarına tam inanmış oldukları için sorgu-ları esnasında tam ve saklamadan hezeyanlarını ileri sürerler. İnsaf, merhamet istemezler. Ceza ehliyetleri ve hukukî ehliyetleri yoktur. Suç işlemelerine mani olmak için bir hastanede tecrit ve tedavileri cihetine gidilmeli-dir. "(Adli Tıp El Kitabı, Dr. R. Seyisoğlu, İst. 1956, s. 138).
Tasvir edilen tablodaki endişeler gerek hayat tarzının değişeceği saplantısına düşmüş olanlara, gerekse ülkeyi karanlık bir geleceğin beklediği zehabına kapılanlara uygun düşen bir tabloyu yansıtıyor.
Kitabın dediğine bakılırsa, durum, iyi olmayan bir hastalıktır.
Her "akıl tutulması"nda olduğu gibi, burada da problem şu noktada yoğunlaşıyor: paranoyağın muhakemesi belki bir başına fazla tutarsız sayılmaz. Hatta aslında, paranoyağın kendi içinde geliştirdiği dünyaya (zihnindeki komplo'ya) nispetle bu muhakeme tarzı isabetli bile sayılabilir. Ancak bu muhakeme tarzının gerçek dünyada tekabül ettiği bir gerçeklik mevcut değildir. This is the question!
Paranoyağın iflah olmaz bu hazin durumu sağlıklı kafayı da bir açmazda bırakıyor. İnsan ağlasa mı, gülse mi, çırpınsa mı, dövünse mi, bilemiyor. Çünkü yardım etmek istemesine rağmen, önünde aşılmaz bir paranoya duvarının yükseltilmiş olduğunu görüyor. Ve kahroluyor.
Değişme ve karanlık korkusu - Rasim Özdenören