1907gfb1995
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 373
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hatırlarmısın sana seni ne kadar çok sevdiğimi söylerdim evet öyleydi seni çok sevdim hemde her şeyden çok sana bazen kötü davranmak isterdim çünkü beni çok kovdun çok itekledin ama benim aşkım hep engelimdi sana kötü davranamazdım o beklentisiz
o seni her şeyinle kabul etmeye hazır verdiğinden daha fazlasını talep etmeye cesareti olmayan seni incitmekten ölümden korkar gibi
korkan ömrünü ve varlığını sana adamaya hazır benliğim ne kolay gelirdi sana her şeyimle sana teslim olmaya hazırdım.
Silahsız savunmasız hesapsız....Oysa bu değildi istediğin sende herkes gibi daha çoğunu istiyordun güven çok sıradan ve heyecan vermeyen bir duyguydu senin için sana bağlanmamı bu yüzden hiç istemedin beni özgür bıraktığını söyleyip kendi ruhunu rahatlattın
bana karşı hiçbir sorumluluğun yoktu beni sahiplenmek istemedin
Oysa sen benim meleğimdin hayatın tüm kötülüklerinden arındığına inandığım ömrünü başkalarının iyiliği için harcamaya hazır o incecik düşünen ve yüreğündeki kırgın kırgın masum çocuğu incitmeye kıyamayacağım dünya meleği senden gelen her acı kabulümdü bu yüzden kutsaldın sen benim yeryüzü tanrımdın tanrılar sorgulanmaz bilirsin bilirsin bende sana hiç sorgulamadan taptım ve sana kötü davranamazdım
Gittin.
dudağımda çocuksu sussuzluğumla asla doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin
ne olur öyle bakma sana geri döneceğim sana söz dedin gittin daha birkaç dakika önce
gözlerimde varlığınla alevlenen yaşam sevincinin yerine boyun eğmiş donuk ve daha o andan itbaren hasretinle kavrulmuş bir karanlığı bırakıp gittin
dolmuştu zamanın yüreğimdeki kum saatini o göz açıp kapanıncaya kadar geçen senden sanki asırlarca tükenmek bilmeyen sensizliğe tersyüz ederek gittin önce gözlerim öksüz kaldı yokluğunda sonra nefesinin o buğulu sıcaklığından mahrum kalan evin rutubet kokan duvarları
Seni sevmek hayatına tanıklık etmekti benim için
Seni sevmek aşkın uğruna senden izinsiz başka bir evdeki hayatımı sıfırlayıp yaşadığın eve yaşadığın göğün altına ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti senden başka bu kentte birbaşınalık ve kimsesizlikti seni sevmek hücrelerimle beraber çoğalan aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin şefkatli ve anlayışlı kollarından sıyrılıp kanatlanmak yıllanmış can dostların sevgisini çok uzaklarda bırakmaktı benden yazmamı isterdin tek kanatlı solgun düşlerimi yüzüne kanayan o kutsal ışıkla aydınlatan sonsuzluk meleğim sana neyi anlatayım ruhumu yaktıktan sonra şimdide damarlarımda dolaşan sensizliğin etimi yakan acısınımı
O acıyı uyutsun diye sığındığım ama sevgini oradada kaybettiğim soğuk rüyalarımımı
yaşadığın evin tavanındaki yoksulluğumu ve kimsesizleğimi harç yapıp içine doldurduğum o derin o sonsuz çatlakların altında sen diye her gece koynuna girdiğim zamansız ölümlerimimi gözlerinden özgürlüğe akan mavi nehirlerde boğulduğum canım sevgili söyle sana neyi anlatayım
Şimdi burda değilsin ama beni duyuyorsun biliyorum kapat gözlerini benim için dinle ne olur bak yoksun bunun anlamını biliyormusun? Yokluğun yüreğimdeki yıldızsız bu dipsiz karanlık gece yokluğun telefonumdaki suretlerine bakarken gözlerinde unuttuğum dalgın gözlerim
yokluğun arabama bıraktığın kimsesiz saç tokan ve saç tellerin sen gidince hala sen kokuyordur diye üzerie giyindiğim bana aldığın elbiseler
Yokluğun elinin kokunun soluğunun değdiği herşeye dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan bu yarı deli bu hayattan kopuk ruhum söyle sana seni neyi anlatayım sevgili sensizlikten çok bunaldığım gecelerde derin soluklar alırdım bu kentten bu aşkın eksikliğinle kanayan bendeki yarasına ilaç olur diye en büyük korkujmdu sana öfke duymak öyle ağır öyle gerçeklerden uzak öyle acımasızcaydıki senle yaşadıklarımız hayat beni senden nefet etmeye zorlardı çoğu zaman Hayat beni kendisiyle tek bağım olan aşkımla seninle vurmak isterdi.hayatın tetiğindeki el seninikiydi.oysa kimsesizliğimde boğuldukça sığınmaya yeltendiğim hayattan kaçıp kaçıp döndüğüm yer senin aşkındı.Bu sonsuz döngünün ortasında tüm gerçeküstünlüğüne ve inanılmazlığına rağmen tek sığınağımdı aşkın.sana nasıl öfke duyabilir senden nasıl vazgeçebilirimki ben seni en imkansız zamanlarında sevdim yinede hoyratlığın benim oldu o sınırsız merhametinse başkasının
Bilirsin mahkumlar sevilmez onlar sonsuza kadar suçludurlar çünkü.Onlar herkesin vicdanıdır varolmak ayakta kalmak için hatırlamak istemedikleri o suçlu vicdanları bende senin mahkumundum bu koca kentte zindanımdı kapılarındaki kilitleri kırıp ta bir türlü bırakp gidemediğim sende kendi mahkumunu sevemedin Aşkımı en büyük suçumu affetmedin bir türlü hep yok saydın kenti üzerime kapatıp gittin
Kırgınlık kimlik değiştirdi benim için ve vazgeçiş oldu.Unutmanın en ağırı unutamadan unutmaktır seni sonsuza kadar kaybetmek kimlik değiştirdi ve unutmak oldu benim için Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya çalışınca hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme sonrası dipsiz karanlık sonrası hatırlamaya bile dayanamadığım düş yıkımları sonrası kesif karanlık ve rutubetli bir kuyu koskoca bir boşluk sonrası yalnızlık kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık
Öyle çok rededildim ki öyle çok unutuldum ki senin tarafından sensiz kalmak yüreğimi ezen tek korku artık öyleki hayatım başlıbaşına bir korku halinde ayakta duruyor şimdi korkumu gerçeğe büründürdüğün anda yıkılıp gideceğim herşeyi tükettim hayatta tutunmak adına ne varsa herşeyi yaktım seni sevebilmek için tüm sabrımı kendime ve insanlara güvenimi sevginin hayatın tek harcı olduğuna olan inancımı...Artık senden başkasına verecek enerjim sevgi ve hayatla hesaplaşacak bir benliğim kalmadı geriye dönüp sığınacak bir kendim kalmadı.
Korkuyu beklemenin telaşı korkunun kendisinden daha ürkütücü biliyormusun?İşte bu yüzden sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi korkuyu beklemekten vazgeçiyorum ama asla seni sevmekten değil sevgili
Sen beni bir kez ve gerçekten unutmuştun sevgili bunun benim için ne demek olduğunu biliyormusun?
Acımasız umursamaz hatta yok sayan bir unutuştu bu tereddütsüzce işlenen bir cinayet gibiydi kurbanını gözünü kırpmadan öldürdükten sonra bir an bile pişmanlık duymayacak kadar soğukkanlı ve kendinden emindin sanki nasılda şaşkındım.
Ölüm senin ellerinden öyle yavaş yavaş hissetirerek değil ansızın gelivermişti bense kendimi bu büyük kopuşa hiç hazırlayamamış senden son kez uzun bir soluk alamadan sonsuzluğa karışmıştım sana tutunan kalbimi bir seferde kesip ayırmıştın işte elindeki silahsa başka aşktı sanırım
Hiçbir aşkını öyle bıçak gibi kesip atmamıştın sen hatta kimseyi tamamen terketmemiştin.Peki ya ben beni ansızın yok saymana hiç olmamışım ve hayatını paylaşmamışım gibi davranmana beni hiç sevmemişsin gibi unutmana sebep neydi?
Ne yaşasam hep seni kaybetmişim ben kime sığınsam hep senmişsin yitirdiğim
Beni gerçekliğin içinde sevemeyeceksen sevgilim ne olur içine al hayatımdan çekilmek ve ömrümü sana vermek istiyorum ömrümü senin yaşamanı senin içinde kaybolmayı yalnız ama yalnız sen olmayı istiyorum artık beni içine al...O karanlık ruhuna o büyük yalnızlığına benliğine al beni ben sensiz öldüm çünkü sevgili
en az iki haftadır bunlar için uğraşıyorum canım çıktı bazıları alıntı ama bu alıntıların dışında
o seni her şeyinle kabul etmeye hazır verdiğinden daha fazlasını talep etmeye cesareti olmayan seni incitmekten ölümden korkar gibi
korkan ömrünü ve varlığını sana adamaya hazır benliğim ne kolay gelirdi sana her şeyimle sana teslim olmaya hazırdım.
Silahsız savunmasız hesapsız....Oysa bu değildi istediğin sende herkes gibi daha çoğunu istiyordun güven çok sıradan ve heyecan vermeyen bir duyguydu senin için sana bağlanmamı bu yüzden hiç istemedin beni özgür bıraktığını söyleyip kendi ruhunu rahatlattın
bana karşı hiçbir sorumluluğun yoktu beni sahiplenmek istemedin
Oysa sen benim meleğimdin hayatın tüm kötülüklerinden arındığına inandığım ömrünü başkalarının iyiliği için harcamaya hazır o incecik düşünen ve yüreğündeki kırgın kırgın masum çocuğu incitmeye kıyamayacağım dünya meleği senden gelen her acı kabulümdü bu yüzden kutsaldın sen benim yeryüzü tanrımdın tanrılar sorgulanmaz bilirsin bilirsin bende sana hiç sorgulamadan taptım ve sana kötü davranamazdım
Gittin.
dudağımda çocuksu sussuzluğumla asla doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin
ne olur öyle bakma sana geri döneceğim sana söz dedin gittin daha birkaç dakika önce
gözlerimde varlığınla alevlenen yaşam sevincinin yerine boyun eğmiş donuk ve daha o andan itbaren hasretinle kavrulmuş bir karanlığı bırakıp gittin
dolmuştu zamanın yüreğimdeki kum saatini o göz açıp kapanıncaya kadar geçen senden sanki asırlarca tükenmek bilmeyen sensizliğe tersyüz ederek gittin önce gözlerim öksüz kaldı yokluğunda sonra nefesinin o buğulu sıcaklığından mahrum kalan evin rutubet kokan duvarları
Seni sevmek hayatına tanıklık etmekti benim için
Seni sevmek aşkın uğruna senden izinsiz başka bir evdeki hayatımı sıfırlayıp yaşadığın eve yaşadığın göğün altına ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti senden başka bu kentte birbaşınalık ve kimsesizlikti seni sevmek hücrelerimle beraber çoğalan aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin şefkatli ve anlayışlı kollarından sıyrılıp kanatlanmak yıllanmış can dostların sevgisini çok uzaklarda bırakmaktı benden yazmamı isterdin tek kanatlı solgun düşlerimi yüzüne kanayan o kutsal ışıkla aydınlatan sonsuzluk meleğim sana neyi anlatayım ruhumu yaktıktan sonra şimdide damarlarımda dolaşan sensizliğin etimi yakan acısınımı
O acıyı uyutsun diye sığındığım ama sevgini oradada kaybettiğim soğuk rüyalarımımı
yaşadığın evin tavanındaki yoksulluğumu ve kimsesizleğimi harç yapıp içine doldurduğum o derin o sonsuz çatlakların altında sen diye her gece koynuna girdiğim zamansız ölümlerimimi gözlerinden özgürlüğe akan mavi nehirlerde boğulduğum canım sevgili söyle sana neyi anlatayım
Şimdi burda değilsin ama beni duyuyorsun biliyorum kapat gözlerini benim için dinle ne olur bak yoksun bunun anlamını biliyormusun? Yokluğun yüreğimdeki yıldızsız bu dipsiz karanlık gece yokluğun telefonumdaki suretlerine bakarken gözlerinde unuttuğum dalgın gözlerim
yokluğun arabama bıraktığın kimsesiz saç tokan ve saç tellerin sen gidince hala sen kokuyordur diye üzerie giyindiğim bana aldığın elbiseler
Yokluğun elinin kokunun soluğunun değdiği herşeye dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan bu yarı deli bu hayattan kopuk ruhum söyle sana seni neyi anlatayım sevgili sensizlikten çok bunaldığım gecelerde derin soluklar alırdım bu kentten bu aşkın eksikliğinle kanayan bendeki yarasına ilaç olur diye en büyük korkujmdu sana öfke duymak öyle ağır öyle gerçeklerden uzak öyle acımasızcaydıki senle yaşadıklarımız hayat beni senden nefet etmeye zorlardı çoğu zaman Hayat beni kendisiyle tek bağım olan aşkımla seninle vurmak isterdi.hayatın tetiğindeki el seninikiydi.oysa kimsesizliğimde boğuldukça sığınmaya yeltendiğim hayattan kaçıp kaçıp döndüğüm yer senin aşkındı.Bu sonsuz döngünün ortasında tüm gerçeküstünlüğüne ve inanılmazlığına rağmen tek sığınağımdı aşkın.sana nasıl öfke duyabilir senden nasıl vazgeçebilirimki ben seni en imkansız zamanlarında sevdim yinede hoyratlığın benim oldu o sınırsız merhametinse başkasının
Bilirsin mahkumlar sevilmez onlar sonsuza kadar suçludurlar çünkü.Onlar herkesin vicdanıdır varolmak ayakta kalmak için hatırlamak istemedikleri o suçlu vicdanları bende senin mahkumundum bu koca kentte zindanımdı kapılarındaki kilitleri kırıp ta bir türlü bırakp gidemediğim sende kendi mahkumunu sevemedin Aşkımı en büyük suçumu affetmedin bir türlü hep yok saydın kenti üzerime kapatıp gittin
Kırgınlık kimlik değiştirdi benim için ve vazgeçiş oldu.Unutmanın en ağırı unutamadan unutmaktır seni sonsuza kadar kaybetmek kimlik değiştirdi ve unutmak oldu benim için Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya çalışınca hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme sonrası dipsiz karanlık sonrası hatırlamaya bile dayanamadığım düş yıkımları sonrası kesif karanlık ve rutubetli bir kuyu koskoca bir boşluk sonrası yalnızlık kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık
Öyle çok rededildim ki öyle çok unutuldum ki senin tarafından sensiz kalmak yüreğimi ezen tek korku artık öyleki hayatım başlıbaşına bir korku halinde ayakta duruyor şimdi korkumu gerçeğe büründürdüğün anda yıkılıp gideceğim herşeyi tükettim hayatta tutunmak adına ne varsa herşeyi yaktım seni sevebilmek için tüm sabrımı kendime ve insanlara güvenimi sevginin hayatın tek harcı olduğuna olan inancımı...Artık senden başkasına verecek enerjim sevgi ve hayatla hesaplaşacak bir benliğim kalmadı geriye dönüp sığınacak bir kendim kalmadı.
Korkuyu beklemenin telaşı korkunun kendisinden daha ürkütücü biliyormusun?İşte bu yüzden sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi korkuyu beklemekten vazgeçiyorum ama asla seni sevmekten değil sevgili
Sen beni bir kez ve gerçekten unutmuştun sevgili bunun benim için ne demek olduğunu biliyormusun?
Acımasız umursamaz hatta yok sayan bir unutuştu bu tereddütsüzce işlenen bir cinayet gibiydi kurbanını gözünü kırpmadan öldürdükten sonra bir an bile pişmanlık duymayacak kadar soğukkanlı ve kendinden emindin sanki nasılda şaşkındım.
Ölüm senin ellerinden öyle yavaş yavaş hissetirerek değil ansızın gelivermişti bense kendimi bu büyük kopuşa hiç hazırlayamamış senden son kez uzun bir soluk alamadan sonsuzluğa karışmıştım sana tutunan kalbimi bir seferde kesip ayırmıştın işte elindeki silahsa başka aşktı sanırım
Hiçbir aşkını öyle bıçak gibi kesip atmamıştın sen hatta kimseyi tamamen terketmemiştin.Peki ya ben beni ansızın yok saymana hiç olmamışım ve hayatını paylaşmamışım gibi davranmana beni hiç sevmemişsin gibi unutmana sebep neydi?
Ne yaşasam hep seni kaybetmişim ben kime sığınsam hep senmişsin yitirdiğim
Beni gerçekliğin içinde sevemeyeceksen sevgilim ne olur içine al hayatımdan çekilmek ve ömrümü sana vermek istiyorum ömrümü senin yaşamanı senin içinde kaybolmayı yalnız ama yalnız sen olmayı istiyorum artık beni içine al...O karanlık ruhuna o büyük yalnızlığına benliğine al beni ben sensiz öldüm çünkü sevgili
en az iki haftadır bunlar için uğraşıyorum canım çıktı bazıları alıntı ama bu alıntıların dışında