Prototype benim gözümde, aksiyon işini iyi kotaran ancak geri kalan potansiyelini yeterince kullanamayan bir oyun olarak kalmıştı. Alex Mercer gibi, olağanüstü güçlere sahip ancak bu gücünü insanlığa korku saçan virüse borçlu olan bir karakteri kontrol etmek, her oyunda rastlayabileceğimiz türden bir şey değildi. Ancak ne grafikler ‘iyi’ sıfatını hak ediyordu, ne de oyundaki görevler ve kurgu. Bu nedenle sadece benim gibi aksiyon oyunlarını kaçırmayanların aklında kalıcı bir yer edinmişti kendisine. Serinin ikinci oyunu, türün onlarca iyi oyunundan biri olmaya devam edebilirdi, yada selefinin aksine akılda kalan elit yapımlar mertebesine ulaşabilirdi. Radical Entertainment bakalım ne ortaya koymuş bu sefer?
Konsollara çıkalı bir hayli zaman oldu. Biz Prototype 2’nin PC’ye çıkmasını bekledik, ki bilen bilir PC benim için her zaman bir numaralı oyun platformudur. Konsol sürümlerinin satışları yayıncı Activision’ın beklentilerinin oldukça altında kalmıştı. Tabi PC sürümünün de satışları bir anda patlatmasına imkan yoktu. Oyun sektörünü yakından takip edenlerin de hatırlayacağı üzere, Radical Entertainment, yani serinin yapımcı firması, Activision’ın talebi üzerine bozulan ikili anlaşmadan sonra birçok çalışanla yollarını ayırdığını açıkladı. Hemen ardından firmanın oyun sektöründe kepenkleri indirenlerin yanına katıldığı haberi geldi. Tüm bu olumsuz hava, oyuncuların Prototype 2’ye bakış açılarını farklı kılabilir. Belki oyundaki eksiklikler, kötü haberler nedeniyle daha çok göze battı. Belki oyunun bazı iyi noktaları, ‘satılmamış, beğenilmemiş, batık firma oyunu’ sıfatıyla ün yapmış olması sebebiyle göz ardı edildi. Bunlar hakkında kesin yargıya varmak mümkün değil, ancak Prototype’ı, piyasadaki durumunu dikkate almadan inceleyeceğimi söyleyebilirim. Bir de şundan eminim; Radical Entertainment belki de bir üçleme olarak planlamıştı bu seriyi ancak üçüncü oyunun gelme ihtimali artık oldukça düşük.
Yeni Eskiye Karşı
Prototype 2’nin hikayesi, oyun duyurulduktan kısa bir süre açığa çıkmıştı zaten; yöneteceğimiz karakter Alex değil bu sefer. Aksine, Alex’in karşısında yer alıyoruz. James Heller isimli bir asker, kızı ve karısından uzakta asker olarak görev yapıyor. Ancak daha sonra ailesinin Alex Mercer tarafından öldürüldüğünü öğreniyor ve intikam için New York’a geri dönüyor. Oyunun daha ilk dakikalarından itibaren Heller’ın Mercer’a karşı olan nefretini işliyor sahneler.
Henüz hikayenin başları olduğu için söyleyebilirim; Heller normal bir insan iken Mercer’ın ona virüsü bulaştırması sonucu Mercer gibi yarı insan – yarı mutant bir yaratığa dönüşüyor. İlk zamanlarda Mercer’a göre çok daha güçsüz olan Heller için geliştirme seçenekleri bulunuyor elbette. Bunlara daha sonra değineceğim. Oyunun senaryosu basit bir intikam mücadelesi üzerine kurulmuş gibi görünüyor. Ancak hikaye ilerledikçe dallanıp budaklanan bir kurgu göreceksiniz.
Tıpkı ilk oyun gibi açık-dünya oyunu olan Prototype 2, yine New York’ta geçiyor. İlk oyundaki olaylardan tam iki yıl sonrası ele alınıyor. Virüs tekrar ortaya çıkmış durumda ve ilk olaylardaki aynı kaos yine yaşanmakta. Devletle birlikte çalışan Blackwatch isimli özel şirket, ordu ve Alex Mercer ile adamları arasında geçen bir mücadelenin ortasında buluyor kendisini Heller. Yani dostunuz az, düşmanınız oldukça çok olacak.
Oynanış özellikleri açısından çok fazla değiştirilmiş bir nokta yok. Yine istediğiniz gibi şehirde dolaşabilir, binalara tırmanabilir ve çatılardan çatılara atlayabilirsiniz. Sivil halk, askerler, özel güvenlik görevlileri ve virüslü yaratıklara dilediğiniz gibi saldırabilir, şehri her an birbirine katabilirsiniz. İlk zamanlarda Heller’ın kısıtlı güçleri istediklerinizi sahaya yansıtmanıza engel olacaktır, ancak geliştirmeleri gerçekleştirdikçe çok daha özgür olacaksınız.
James Heller, farklı başlıklar altında geliştirmeye açık özelliklere sahip. Basit yakın dövüş ve silah kullanımı geliştirmeleri, sağlık barı artırmaları ve daha az zarar alma, daha hızlı koşabilme ve daha uzağa zıplama gibi özellikler ayrı ekranlarda geliştiriliyor. Bazıları görevler esnasında kazandığınız tecrübe puanlarıyla, bazıları ise haritada bulunan özel düşman karakterler tüketilerek açılıyor. Bir de ‘boss’ dövüşleri mevcut. Bu dövüşleri kazandıktan sonra Heller, dövüştüğü ‘boss’ karakterin özelliğini envanterine ekliyor. Pençe, büyük bıçak, sarmaşıklar ve bunun gibi özel büyük güçleri bu sayede ediniyorsunuz. Bu özel güçlerin ikisini aynı anda kullanabiliyorsunuz. Seçim tekerleği sayesinde elinizdeki güçler arasında rahatlıkla geçiş yapabilir, dilediğinizi farenin sol tuşuna, ikinci seçeneğinizi de sağ tuşa atayabilirsiniz.
Prototype 2’nin bana göre en zayıf yanı görevlerin oldukça benzer olması ve bu nedenle aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyormuş hissi uyandırması. Heller’ın tüketerek yok ettiği kişilerin aklındaki bilgileri ele geçirme özelliği üzerine yoğunlaşılmış. Yani genelde Gentek binalarını, Blackwatch ve ordu karargahlarını basarak kritik bilgi sahibi olan kişileri öldürüp bilgiyi ele geçirmekle meşgul olacaksınız. Bu görevleri yaparken de yine birilerini tüketerek o kişilerin kılığına girecek ve dikkat çekmemeye çalışacaksınız. Tabi alarmın devreye girmesinin sorun olmadığı görevlerde bunu yapmak zorunda değilisiniz.
Bazı görevlerde ise gideceğiniz yeri bilmiyor veya bulmanız gereken kişiyi tanımıyor olacaksınız. Bu gibi durumlarda Heller’ın ‘Hunt’ özelliği devreye girecek. ‘Q’ tuşuna bastığınız zaman sarı renkli alan etrafı dairesel bir şekilde sarıyor. Bir iki saniye sonra bu alan, gitmeniz gereken yeri merkez alarak, merkezden yok olmaya başlıyor. Yani sarı alanın yok olmaya başladığı nokta, görev yeriniz veya aradığınız kişinin bulunduğu nokta oluyor. Ayrıca ‘Hunt’ modu açık iken peşinde olduğunuz kişi ‘x-ray’ görüntüsüyle kendini ele veriyor.
Görevler esnasında alarma geçerse düşmanlarınız, yakın zamanda hava desteği çağırılıyor. Duruma göre tanklar ve asker dolu kamyonlar da olay yerine geliyorlar. Kimsenin sizi göremediği bir yerde kılık değiştirirseniz peşinizdeki askerlerden kurtuluyorsunuz. Daha doğrusu onlar bir süre daha alarm durumunda oluyorlar ancak bu esnada Heller’ın orijinal görünümüne girmediğiniz veya şüphe çekecek hareketler yapmadığınız sürece sizi rahatsız etmiyorlar. Tabi kaçmak veya saklanmak dışında bir başka seçeneğiniz daha var; ölümüne saldırmak. Tankları, helikopterleri ele geçirebilir veya tankların silahlarını sökerek onları kendi silahlarıyla vurabilir Heller. Özel güçlerinin yanında bu tür özelliklerin olması, Heller’ı neredeyse yenilmez kılıyor.
Prototype 2, ilk oyunda kullanılan Titanium grafik motorunun geliştirilmiş versiyonu Titanium 2 ile hazırlanmış. Ancak bina kaplamaları ve güneş ışığı efektleri dışında göze çarpan bir ilerleme olduğunu söyleyemeyeceğim. Karakter modellemeleri hala vasat, ki Alex Mercer ve James Heller gibi önemli karakterler bile sıradan çizimlerle ekrana sürülmüş. Patlama efektleri ise sanki 10 yıl öncesine ait, bir yerleri patlamamak için elimden geleni yaptım, görüntü kirliliğine pek dayanamam da. İlk oyuna göre daha iyi grafiklerinin olması, günümüz standartlarını yakaladığı anlamına gelmiyor maalesef Prototype 2’nin. Tıpkı ilk oyunun zamanında yaşadığı yetersiz grafikler sorununu, bu da yaşıyor kendi döneminde. Yapay zeka sorunları da giderilememiş; kılık değiştirip helikopterlerin yanında uçtuğunuz zaman biraz şüphe ile bakıyorlar sadece. Ya da çok yüksek bir binadan aşağı, askerlerin görebileceği bir yere atladığınız zaman gelip de ‘Aga bu ne şimdi’ demiyorlar.
Oyunun müzikleri ise kesinlikle enfes. Özellikle ‘boss’ dövüşleri esnasında ve aksiyon tavan yaptığı sırada çalan epik müzikler, oyuncuyu tamamen havaya sokuyor. Hele ki final bölümünde çalan parça muazzam. Ve bana göre yukarıda saydığım tüm olumsuz özelliklerden daha ağır basıyor bu durum; kaliteli aksiyon ve başarılı müzikler.
Sonuç
Prototype çok büyük bir hayran kitlesi olan bir oyun değildi ve görünen o ki Prototype 2 de öyle. Normal bir durum, serinin önemli eksikleri var. Fakat benim gibi ilk oyunu severek bitirmiş olanlar için ikinci oyun çok daha güzel görünecektir eminim. Çünkü aksiyon dolu sahnelerden fazlasını sunuyor Prototype 2; ilgi çeken bir senaryo ve eski dostumuz Alex ile vereceğimiz savaş. Bunların yanında leziz müziklerin olması, Prototype 2’yi tüm olumsuz özelliklerine rağmen keyifle oynanacak bir oyun haline getiriyor. Demem o ki; ilk oyunu severek oynayanlar, aksiyon severler için ve ilk oyundan sonra Alex’e neler olduğunu merak edenler için çekinmeden tavsiye ederim.