CounTRy
Gülen Manyak
- Katılım
- 5 Haz 2006
- Mesajlar
- 10,687
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İngiltere’de bulunan Leeds ve Bournemouth üniversiteleri halkla ilişkiler departmanlarını kapatmayı düşünüyorlarmış. Sebebi basit: Artık böyle bir eğitim almak için başvuran öğrenci yokmuş! Son dört sene 'PR öldü' diyen kâhinler burada kristal kürelerinde gördükleri geleceğin gerçekleşmeye başladığını düşünebilirler.
Ben okuldayken, PR okul ve departmanları cici kızların seçimiydi. Nazik ve alımlı kız kardeşlerimiz, halkla ilişkilerden daha çok basınla ilişkiler öğreniyorlardı. Nitekim 80’lerin başında, halkla ilişkiler yapmak, hazırlanan basın dosyalarının şu ya da bu şekilde verildiği görkemli yemekli davet ve toplantılar organize etmekle aşağı yukarı eşdeğerliydi. Bütün çaba, bir sonraki gazete veya dergi nüshalarından birkaç satır koparabilmekti. Dolayısıyla halkla ilişkiciler pek halkla ilgili değillerdi doğrusu. Hayatları müşterilerini ve çeşitli mecralarda bulunan gazetecileri anlamakla geçiyordu. Bu dar alanda paslaşabilmek için de kamuoyundan gizli bir şekilde marka ve kurumları için bilgi akışını yönetmekte uzmanlaşmışlardı. PR bölüm ve ajansları adeta gazetecilerin asistanları gibi çalışıp onların haber atlatmasına ve yazmasına yardımcı oluyorlardı. Şirket veya marka hakkında bilgi almak için ilk başvuru kaynağı rolünü üstleniyorlardı.
ELVEDA BASIN TAKİBİ
Ancak internet canavarı çıktı ve ilk kurbanlarından biri olarak, klasik PR kültürünü yatağa düşürdü. Gazeteciler, artık bir marka veya kurum hakkında bilgi aradığı zaman, halkla ilişkiler şirketine değil, Google’a başvuruyorlar. Tüketicilerde de durum farklı değil. Bir konu, bir şirket veya marka hakkında bir şeyi mi merak ediyorsunuz, bir inceleme mi yapmanız gerek... Nereye gidiyorsunuz? Yani, Goog-hoo’nun dünyanın en büyük halkla ilişkiler şirketi olduğu söylenebilir. Hatta bu sitelerin ücretsiz verdikleri birçok hizmet, PR ajanslarını tatlı karlarından men etti. Elveda basın takibi.
Bu durumu ağırlaştıran, insanların bilgi alma alışkanlıkları oldu. Arama motorunun size verdiği cevaplar arasında yer alan ve birinci elden gelen ürünün başka kullanıcılarının fikirlerini, bir şirketin gizli dünyasını ortaya seren eski çalışanların anılarını, kurumun kendi hazırladığı veya güvenirliği iyice tartışılan gazetelerin makalelerine tercih etme şansınız çok yüksek.
Gerçek kaynak nerede, doğru bilgi hangisi? Kurumsal mecralardan atılmış kimi kuvvetli kalemler, bu mantık içinde, elektronik zümrüd-ü anka gibi, internette ikinci bir hayat bulabiliyorlarsa ve kendileri için daha karlı ve etkin bir konumda karşınıza çıkıyorlarsa şaşırmayın. İnsanların bilgi edinme, bilgi paylaşma kültürü kökten değişiyor ve bu PR şirketlerin çalışma kültürü ve alanını da evrime zorluyor.
HALKLA İLİŞKİCİLERDEN BEKLENEN
PR’cılar için 'reality show' zamanı geldi. Açıklıyorum: Bütün reality-showlar aynı prensiplere dayanıyor. Bir casting yapılıyor, güzel bir hikaye yaratabilecek 'gerçek insanlar' seçiliyor. Bu insanlar dramatik bir yapı içine sokuluyor ve kendi hayatlarını oynamaya başlıyor. Program yönetmeni ufak müdahalelerle veya kurgu becerisi sayesinde, yaşanan gerçek anları izleyicilere daha ilginç gelecek şekilde sergiliyor, seyircilerin ve oyuncuların algılarını değiştiriyor. Program tutkunlarının tepkilerine göre, şu veya bu kahramanı öne çıkartıyor. Bu şekilde başarılı bir hikaye yazıyor. Anladığım kadarıyla, halkla ilişkicilerden beklenen de artık bu olmalı. Çeşitli hedef kitlelerin fikir edinme alışkanlıkları kavrayıp gerçeklerden beslenen, onlara ilginç gelecek, marka veya kurum hakkında kendilerine hikaye oluşturabilecek malzemeleri hazırlayıp sunmak.
PR ölecek diye bir şey yok. Ama uçamayan sürüngen dinozora (pterodaktil) dönüştüyse, PR daha renkli, yaratıcılığın daha önemli olduğu, daha esnek ve görünen bir disiplin olmaya doğru evrimleşiyor.
Kaynak: Milliyet İnsan Kaynakları