~Peygamber Ocağına Yakışmıyor~

T

Banned
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
3,665
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Geçtiğimiz hafta Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’un tutuklanması, en önemli gündem maddelerinden biriydi. "Yağmalamaya azmettirmek ve yasadışı örgüt üyeliği" suçlamalarıyla tutuklanan Üçok, aynı zamanda Ergenekon davasına paralel olarak yürütülen Karargah Evleri davasının da hakimiydi.

Yaptığı kirli işler karşılığında aldığı milyon dolarlar ve hayat kadınlarıyla ilişki kurmaya kadar pek çok suçtan yargılanmak üzere tutuklanan Paşa, “Türkiye’nin en önemli” kurumlarından birinde görev yapıyor. “Güvenilir ve şeffaf bir kurum” olduğu söylenen TSK’nın içinden çıkan paşaya, daha önce de hakkındaki iddialar nedeniyle açılan soruşturmalardan dolayı sadece ‘kınama’ cezası veriliyor.

Yine geçtiğimiz hafta Vakit Gazetesinde yer alan bir habere göre; evli Askeri Hakim Zekeriya Duran'ın evli bir kadınla fuhuş yaptığı iddialarından sonra istifa etmek istemesine rağmen ‘Yarbaylık'tan ‘Albay'lığa terfi ettirildiği ortaya çıkıyor.

Her yıl düzenlenen YAŞ toplantılarında binlerce masum dindar subay ve astsubay, sudan gerekçelerle ordudan uzaklaştırılırken, TSK içerisinde kirli ve karanlık işlere karışanların adeta ödüllendirilmesi vicdanlarda travmalara yol açıyor.

İşte bizim ülkemizde hiçbir vatan evladının karşılaşmak istemediği ve kabullenemediği içler acısı tablo bu.

Elbette bu tablo en çok vatanı için, milleti için gözünü kırpmadan; seve seve canını, malını feda edecek vatanperver insanımızı rahatsız edip, adeta duygularda ve gönüllerde komplikasyonlara neden oluyor.
Tarihi kayıtlarımıza baktığımız zaman, kazandığımız zaferlerin parayla pulla olmadığı, gerçek manada vatan, millet, inanç ve tarih şuurunun her şeye bedel olduğu gün yüzü gibi ortada.

Kurtuluş Savaşı’nı milletle birlikte bizzat yaşayan, cephede düşmana karşı mücadele veren vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı birinciliğinden dolayı kendisine zorla verilen 500 lirayı, fakr-u zaruret içinde olmasına rağmen, fakir kadın ve çocuklara bir maişet temin etmek üzere kurulmuş olan "Darü'i Mesai"ye bağışlamıştı. Kurtuluş Savaşımız işte böyle bir hassasiyet, iman ve inançla yapıldı.

İstiklâl Marşı kabul edildiğinde, Mehmet Akif'in cebinde, Zonguldak milletvekili Hayri Bey'den borç aldığı iki lirası vardı. Millî Marş için 500 lira teklif edildiği günlerde 140 lira ile Ankara'da bir çiftlik satın alınabiliyordu. Paltosu dahi olmadığı için kışın bile ceketle dolaşan bu idealist İstiklâl şairi, çok soğuk günlerde, arkadaşı Şefik Kolaylı'nın paltosunu ödünç alarak kullanıyordu...

Şefik Bey'in bir gün, “Akif Bey, hiç olmazsa kendine bir palto alsaydın” demesi üzerine, ona darılıp iki ay konuşmamıştı.

Çok ötelere giderek; tarihin altın sayfalarında yerini alan hem devlet başkanı hem de ordusunun başında kumandan olarak seferlere katılan Sultan Alparslan’ın, Osman Gazi’nin, Sultan Yavuz’un, Sultan Fatih’in sergiledikleri o destansı duruşlara bakmamıza gerek yok.

Daha yüz yıl önce haksız eleştiri ve karalamalara maruz kalan Sultan Mehmet Reşat’ın bile, ordusunun başında kumandan olarak seferdeyken şehzade Ziyaeddin Efendi'nin doğum müjdesini aldığı zaman sevinmek yerine;

"Memleketin başına bir masraf kapısı daha açılması hoş değil..." diyecek kadar devlete yük olmaktan üzüntü duyması ve Osmanlı askerinin, sefere çıktıkları yol güzergâhında “ağaçlardan kopardıkları meyveler için mendil içinde para bırakan bir hassasiyet” ne kadar anlam yüklü ise, son zamanlarda TSK içerisinde sıkça rastladığımız “nahoş görüntüler” de bir o kadar izaha muhtaç.

İşte bunun için bugünkü TSK idarecilerinin aynaya bir kez daha çok iyi bakması gerekiyor.
Çünkü aynadaki şanlı tarihimizle bağdaşmayan o “çirkin görüntüler” bu milletin vicdanını kanatıyor!
Bu görüntüler “Peygamber ocağı”na yakışmıyor!


KAYNAK
 
koca iktidarı görmezsinizde TSK dan çıkma iki kişiyi görürsünüz...sizin olayınız şu fıkraya benziyor...Aslan bir gün karnını doyurmuş zevkle kuyruğunu sallıyormuş...o sırada dötü gözükmesinmi...maymunda bunu görmüşmü...başlamış sevinçle haykırarak "aslanın dötünü gördümmm" diye bağırıp çağırmaya....oysa kendi dötü her daim açıkta....O dinciler önce kendilerine baksınlar...
 
öncelikle paylaşım için teşekkür edrim.çok doğru ifadeler fakat orduyu peygamber ocağı olarak gören kim?o eskidendi.şimdilerde namaz kılanı,eşinin başı kapalı olanı ordudan ihraç ediyorlar.böylesine bir ortamda ordunun içinden böyle insanların çıkması çok doğal değilmi.
 
En GüveniLir Kurum TSK'dır. (Yersen)
 
Yazıyı yazan ve yayınlayan kaynağın amacı zaten belli de, buraya ekliyen arkadaşım sen şu sözlere inandınmı?

"Her yıl düzenlenen YAŞ toplantılarında binlerce masum dindar subay ve astsubay, sudan gerekçelerle ordudan uzaklaştırılırken, TSK içerisinde kirli ve karanlık işlere karışanların adeta ödüllendirilmesi vicdanlarda travmalara yol açıyor."

Gerçekten insanlar dindar oldukları içinmi ihrac edilir? İhraç edilen bu kişiler çokmu masum? Geri kalanlar dinsizmi? Bence deil.

Hiç bir TSK personeli tarikat ve benzeri oluşumların üyesi olamaz. Bu tarafsızlığı bozar. Atatürk ilkelerinin dışına çıkmasını sağlar.

Size göre trikatler ve cemeatler gibi guruplaşmalar çok masum görünebilir. Ama bizim savunduğumuz sisteme göre yanlıştır. Tabiki dini özgürlükler engellenemez ama ben daha dindarım sen deilsin gibi bir iddada da bulunamazsın. Başta inançlara ters düşer.
 
Ordu Türk ordusu...Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Laik demokratik üniter cumhuriyete bağlıdır görevi ise onu iç ve dış tehlikelere karşı korumak ve kollamaktır....suçlayanların meşrebine bakınız...ümmetçi, şeriatçi, osmanlıcı tarikatçı, kılıç artıkları...aslında tartışmaya gerek yok.
 
Yazıyı yazan ve yayınlayan kaynağın amacı zaten belli de, buraya ekliyen arkadaşım sen şu sözlere inandınmı?

"Her yıl düzenlenen YAŞ toplantılarında binlerce masum dindar subay ve astsubay, sudan gerekçelerle ordudan uzaklaştırılırken, TSK içerisinde kirli ve karanlık işlere karışanların adeta ödüllendirilmesi vicdanlarda travmalara yol açıyor."

Gerçekten insanlar dindar oldukları içinmi ihrac edilir? İhraç edilen bu kişiler çokmu masum? Geri kalanlar dinsizmi? Bence deil.

Hiç bir TSK personeli tarikat ve benzeri oluşumların üyesi olamaz. Bu tarafsızlığı bozar. Atatürk ilkelerinin dışına çıkmasını sağlar.

Size göre trikatler ve cemeatler gibi guruplaşmalar çok masum görünebilir. Ama bizim savunduğumuz sisteme göre yanlıştır. Tabiki dini özgürlükler engellenemez ama ben daha dindarım sen deilsin gibi bir iddada da bulunamazsın. Başta inançlara ters düşer.



Yazıda temel olarak ordu mensuplarının yasadışı örgütlere mensup olmaları tenkit edilmekte sen gruplaşmalar bizim savunduğumuz sisteme göre yanlıştır diyerek yazıyı eleştirme çabasına girerek komik olmanın ötesine hangi mantıkla geçtiğini düşünmektesin

İçinde bulunduğun çelişkinin sebeblerini bizlerle paylaşıp bizleride aydınlatırsan yada en azından kullandığın kimyasalın adını verirsen çok memnun kalıcam.


Ordu Türk ordusu...Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Laik demokratik üniter cumhuriyete bağlıdır görevi ise onu iç ve dış tehlikelere karşı korumak ve kollamaktır....suçlayanların meşrebine bakınız...ümmetçi, şeriatçi, osmanlıcı tarikatçı, kılıç artıkları...aslında tartışmaya gerek yok.

Laik modern atatürkçü çağdaş bilmemne olarak geçinip ülkeyi bölme planları yaparken yakalanıp cezaevlerinde çürümektense

Hz. Peygambere ÜMMET
Şanlı Dinin kuralları uğruna ŞERİAT'çı
Hayallerinizin yetişemeyeceği uygarlığa sahip OSMANLI'yı ecdad gören kişilerden bilmek
En büyük ŞEREFTİR.

Bilmeyenler için
Bkz:şeref
 
Yazıda temel olarak ordu mensuplarının yasadışı örgütlere mensup olmaları tenkit edilmekte sen gruplaşmalar bizim savunduğumuz sisteme göre yanlıştır diyerek yazıyı eleştirme çabasına girerek komik olmanın ötesine hangi mantıkla geçtiğini düşünmektesin

İçinde bulunduğun çelişkinin sebeblerini bizlerle paylaşıp bizleride aydınlatırsan yada en azından kullandığın kimyasalın adını verirsen çok memnun kalıcam.




Laik modern atatürkçü çağdaş bilmemne olarak geçinip ülkeyi bölme planları yaparken yakalanıp cezaevlerinde çürümektense

Hz. Peygambere ÜMMET
Şanlı Dinin kuralları uğruna ŞERİAT'çı
Hayallerinizin yetişemeyeceği uygarlığa sahip OSMANLI'yı ecdad gören kişilerden bilmek
En büyük ŞEREFTİR.

Bilmeyenler için
Bkz:şeref



Kendi ağzınla ümmetçi, şeriatçı ve şerefin sadece sözlük anlamını bilen arkadaşım. Hayallerimiz tabikide osmanlıya yetişemez. Çünkü öle bi devlet yok. Zamanında varmış ama yok olmuş gitmiş. Hatta topraklarını, padişahları parça parça sata sata yıkılıp gitmiş. Üstüne gelmiş geçmiş en büyük adam öle bir devlet kurmuş ki, onu yıkmaya hiçbir kuvvetin gücü yetmez...

Bana cevap olsun diye uzun bir cümle kurmaya çalışmışsın ama becerememişsin. Asıl komik olan budur. Sen daha yorumumu anlayamamışsın. Ama ben sana teker teker anlatayım.
Bak şimdi güzel kardeşim. Oraya eklediğim paragrafı yorumladım ben. Sanada buna katılıp katılmadığını sordum. Aldığım cevaba bak.

Kimyasal falan demişsin ama şunu kafana sok. Sena cevap yazıp, kaale aldığım için şanslısın. Bu onura kolay kolay kimse eremez.

Neyse. Sana tavsiyem bu mesajı okuduktan sonra bir bardak su iç, derin nefes al, sakinleş. Yoksa aynı sinirle cevap vermeye kalkarsan, busefer eskaza Atatürk'e küfür etmek gibi bi densizlik yapıcaksın. Niyetin öyle gözüküyor.

Ama bu senin için hiç iyi olmaz. Benden söylemesi...
 
Yazıda temel olarak ordu mensuplarının yasadışı örgütlere mensup olmaları tenkit edilmekte sen gruplaşmalar bizim savunduğumuz sisteme göre yanlıştır diyerek yazıyı eleştirme çabasına girerek komik olmanın ötesine hangi mantıkla geçtiğini düşünmektesin

İçinde bulunduğun çelişkinin sebeblerini bizlerle paylaşıp bizleride aydınlatırsan yada en azından kullandığın kimyasalın adını verirsen çok memnun kalıcam.




Laik modern atatürkçü çağdaş bilmemne olarak geçinip ülkeyi bölme planları yaparken yakalanıp cezaevlerinde çürümektense

Hz. Peygambere ÜMMET
Şanlı Dinin kuralları uğruna ŞERİAT'çı
Hayallerinizin yetişemeyeceği uygarlığa sahip OSMANLI'yı ecdad gören kişilerden bilmek
En büyük ŞEREFTİR.

Bilmeyenler için
Bkz:şeref

iftiracı müfteriler....kimmiş o ülkeyi bölme planları yaparken yakalananlar Sen TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE İFTİRA ATACAK KADAR BÜYÜDÜĞÜNÜMÜ SANIRSIN .....anlaşıldı :mustafa Kemal'in ordusunun bir kez daha istiklal mahkemelerini kurması farz olmuş....Osmanlı.Kurucu asli unsuru olan Türk'leri bile aşağılamış ..ganimet ekonomisinden sanayiye geçemediği için çağın altında kalmış bir köhne imparatorluk.....onun hayali ile yaşayan bir yığın dingabak...pehhh
 
Mustafa Kemalin ordusu kafir ordusudur sakın katılmayın diyen dinci kahpeler bugün yaşıyor olsalardı herhalde gene ordumuza dil uzatırlardı.

Bereket Kurtuluş Savaşını Kazanıldı Mustafa Kemal Atatürkün Kurduğu Ordu Başarılı olduda hainlere hesap sorulabildi.

Hesap soruldu bir çok hain yobaz ipe çekildi ancak kuyruk acıları hiç bitmedi....
 
Yazıyı yazan ve yayınlayan kaynağın amacı zaten belli de, buraya ekliyen arkadaşım sen şu sözlere inandınmı?



Gerçekten insanlar dindar oldukları içinmi ihrac edilir? İhraç edilen bu kişiler çokmu masum? Geri kalanlar dinsizmi? Bence deil.

Hiç bir TSK personeli tarikat ve benzeri oluşumların üyesi olamaz. Bu tarafsızlığı bozar. Atatürk ilkelerinin dışına çıkmasını sağlar.

.

Canakkale-namaz.jpg

Bu Ordu tarafmıydı sence?? ladin miydi? tarikat toplantısındamı görünüyorlar?


hadi bu asker Çanakkaledeydi diyelim osmanlının askeriydi.. ya Koreye giden asker kimin askeriydi? yıl 1920-30-40 değil topu topu bundan 58 sene evvel Koreye giden asker dinsizmiydi? dindarlığın ölçüsü dinsizlikle kıyaslanmaz .. birilerine dindar deniyorsa diğerleri dinsiz anlamı çıkmaz, ama dindarın tersi dinine çok bağlı olmayn , inansa bile din konusunda biraz lakayt kalan anlamında kullanılır.. bak bakalım KOredeki ordumuz nasılmış? tarikatçı demedik ama dinede lakayt ve uzak değillerdi demek ki..


_____
,
Kore’de de bulutlar askerlerimizi örtmüştü

Kore Savaşı’nın efsane isimlerinden Albay Celal Dora, 1951’de yaşanan bayram namazı hadisesini şöyle anlatıyor:
“6 Temmuz 1951 günü. Ramazan Bayramı’nın birinci günü idi. Bayram namazını ihtiyat bölgesinin ortasında ve etrafı yüksek kavak ağaçları ile çevrili zümrüt gibi yemyeşil büyük çayırlıkta bütün tugayca toplu olarak kılmamızı kararlaştırdıktan sonra içimde bir ürperti hissetmiştim.
Beş bin kişi namazda iken maazallah düşmanın bir uçak filosunun, taarruzuna uğradığımız takdirde ne büyük bir felâkete uğrayacağımızı gözümün önüne getiriyor ve bir türlü gönlüm razı olmuyordu. General Tahsin Yazıcı’ya taburların kendi bölgelerinde ve ayrı ayrı namazlarını kılmalarını teklif ettimse de imam adedinin azlığı yüzünden imkân görülmemişti.
O sabah, hava çok açık ve berraktı. En küçük bir parça bulut dahi yoktu. Birlikler çayırlık bölgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da çayırlık üzerine çökmeye başlamıştı. Cemaat çoğaldıkça bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi görünmez bir hâl almıştı.
Bir hikmeti ilâhi bu sis tabakası yalnız kavaklık bölgenin dışında inhisar etmiş ve bu bölgenin dışında kalan sahada sisten hiçbir emâre görülmemişti. Cenâbı Hakk’ın Türk birliğini koruduğunun en büyük nişanesi olan bu sis tabakası içinde namazımızı kıldıktan, duâsını yaptıktan ve bunu müteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bölgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu.
(Bkz: Celal Dora, Kore Savaşı’nda Türkler, 1950-1951, İstanbul, 1963) Düşmanın meşhur Golyat adlı zırhlısının batırılması olayında da ortalığı bir anda kaplayan sis Osmanlı askerlerinin çok işine yaramıştı. Haince saldırılar planlayan Golyat, bu şekilde teslim alınabilmişti. Golyat’in batırılması karşısında da General Hamilton hüsranla şu satırları yazmıştı: “Dün geceki kesif sis sırasında, bir Türk torpidobotu, Çanakkale Boğaz’ından sızıp Golyat zırhlısını torpidoladı. Düşman madalyayı hak etti. Kahrolsunlar!” Sadece bulut olayları değildi meydana gelenler. İngilizler yön bulmak için kullandıkları pusulalarında bile zaman zaman akıl almaz oynamalar görüyor ve ne yapacaklarını şaşırıyorlardı. Örneğin John Hargrave adlı İngiliz subayının verdiği raporda, elindeki pusulanın sık sık yön değiştirdiği ve aynı anda birçok yeri kuzey olarak gösterdiği yazılıdır. Üç Anzak istihkam askerinin yemin ederek ve Anzak Sahra Birliği’ndeki diğer 19 arkadaşlarını da şahit göstererek anlattıkları “Düşman yutan bulut” hadisesi şu şekildedir: 267 kişilik Norfolk Kraliyet Taburu, Alçıtepe’den bir önceki tepe olan 60. tepeye doğru rahat bir şekilde ilerler. Havada soluk renkli bulutlar vardır. Bu bulutlar saatte 6 veya 8 km. hızla esen rüzgâra rağmen sabit bir şekilde durmaktadırlar. Bunlardan yaklaşık 250 m uzunluğunda 60’ar metre eninde ve 60 m yüksekliğinde olan bir bulut tepeyi kaplamıştır. Norfork Kraliyet alayının subayları ve askerleri bulutun içine girmeye başlarlar. Son asker de girince bulut yükünü almış bir uçak gibi havalanmaya başlar. Havadaki diğer soluk renkli bulutlarla birleşerek kuzeye yani Trakya tarafıa doğru gider. Savaş sonrasında bu 267 kişilik alayın bir tek ferdine bile -ne ölüler arasında ne de esirler arasında- rastlanamamıştır.
 
iftiracı müfteriler....kimmiş o ülkeyi bölme planları yaparken yakalananlar Sen TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE İFTİRA ATACAK KADAR BÜYÜDÜĞÜNÜMÜ SANIRSIN .....anlaşıldı :mustafa Kemal'in ordusunun bir kez daha istiklal mahkemelerini kurması farz olmuş....Osmanlı.Kurucu asli unsuru olan Türk'leri bile aşağılamış ..ganimet ekonomisinden sanayiye geçemediği için çağın altında kalmış bir köhne imparatorluk.....onun hayali ile yaşayan bir yığın dingabak...pehhh

İftiracı müfteri vsvs..
Okuduğum yorumundan anlaşılıyoki yaşca baya bi küçüksün .
Yada OSMANLI devletini Türkleri aşşağılamış çağın gerisinde kalmış bir imparatorluk zannedebilecek kadar cahilsin.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın bir sözü var

Benim kudretimin Ulaştığı Yerlere Onların Hayalleri Bile Erişemez


Fatih'in bahsettiği kudretin ulaştığı mertebe ne derecede idi bu dünya üzzerinde hayalleriniz erişebilirmi diye kıyas yapma gafletine düşersen şayet

Eline bir atlas al ve herhangibi bölgesini seç dünyanın ve oraya pasaportsuz vizesiz gitmeyi dene

Sizin özel izinle bile gidemeyeceğiniz yerleri Fethetmiş yüzyıllar boyu korumuş bir Şanı sizin algılayışınızın ötesindeki OSMANLI'dan bahsederken haddini takın

Bundan evvel talihsiz yargılamalar olmuştur bundan sonra gücünüz yetmez
Hayalle yaşama.
Kabuslara uyanma riskini azaltırsın.
Ebedi muhalefette tutunabilmeyi dene 10 sene daha muhalif kalablirsen öp sar sarmala başucuna koy
Ama fazla haddini aşma
Cehaletini ortalığa saçma
 
vahki vah...hala geçmiş te yaşayıp bu zamana gelememiş olana ne denir ki...sizleri anlamak istiyorum anlıyamıyorum...geçmiş ile övünmek başka bir şey, bende geçmişim ile atalarım ile övünüyorum elbet onların yazdığı tarih bana gurur veriyor, onların oluşturduğu kültür, nas, anane adına ne dersen de hepsi benim sahip çıkıyorum ama asla unutmuyorum...zamanlar değişir mekanlar değişir geçmiş geçmişte kalır...atılacak bir adım bile varsa eğer ileri doğru olmalıdır Diyor mustafa Kemal...adam gelmiş geçmişi anlatıyor geçmişi yaşıyor geçmişin hayalini kuruyor ... eh bu zamanı yaşayan batıda onun etinden derisinden herşeyinden yararlanıyor vatandaş bunun farkında değil...beni Fatih sultan Mehmet olmamakla suçlayabilecek kadar zavallılaşabiliyor bile...ne diyeyim...geçmişini eleştime yeteneğinde olamayanların gelecek çizebilecek gücü olamazki...
 
vahki vah...hala geçmiş te yaşayıp bu zamana gelememiş olana ne denir ki...sizleri anlamak istiyorum anlıyamıyorum...geçmiş ile övünmek başka bir şey, bende geçmişim ile atalarım ile övünüyorum elbet onların yazdığı tarih bana gurur veriyor, onların oluşturduğu kültür, nas, anane adına ne dersen de hepsi benim sahip çıkıyorum ama asla unutmuyorum...zamanlar değişir mekanlar değişir geçmiş geçmişte kalır...atılacak bir adım bile varsa eğer ileri doğru olmalıdır Diyor mustafa Kemal...adam gelmiş geçmişi anlatıyor geçmişi yaşıyor geçmişin hayalini kuruyor ... eh bu zamanı yaşayan batıda onun etinden derisinden herşeyinden yararlanıyor vatandaş bunun farkında değil...beni Fatih sultan Mehmet olmamakla suçlayabilecek kadar zavallılaşabiliyor bile...ne diyeyim...geçmişini eleştime yeteneğinde olamayanların gelecek çizebilecek gücü olamazki...



ya birader hadi biz çok eskilerde kaldık taaa osmanlıda.. siz hala40 lı yıllardan çıkıp gelemediniz ben ona hayret ediyorum.. bizim fetih ve şaşalı yılların göz kamaştıran o cehd ve gayretle ilayı kelimetullah gayesiyle cihanşümul bir devleti ebed müddet kurduğumuz o güzel hülyalardan sıyrılamadık ama siz daha şurda 40 yıllık tek parti döneminden çıkıp gelemiyorsunuz gerçek dünyaya.. sen o yorumu sanırım kendine yaptın değilmi?
 
vahki vah...hala geçmiş te yaşayıp bu zamana gelememiş olana ne denir ki...sizleri anlamak istiyorum anlıyamıyorum...geçmiş ile övünmek başka bir şey, bende geçmişim ile atalarım ile övünüyorum elbet onların yazdığı tarih bana gurur veriyor, onların oluşturduğu kültür, nas, anane adına ne dersen de hepsi benim sahip çıkıyorum ama asla unutmuyorum...zamanlar değişir mekanlar değişir geçmiş geçmişte kalır...atılacak bir adım bile varsa eğer ileri doğru olmalıdır Diyor mustafa Kemal...adam gelmiş geçmişi anlatıyor geçmişi yaşıyor geçmişin hayalini kuruyor ... eh bu zamanı yaşayan batıda onun etinden derisinden herşeyinden yararlanıyor vatandaş bunun farkında değil...beni Fatih sultan Mehmet olmamakla suçlayabilecek kadar zavallılaşabiliyor bile...ne diyeyim...geçmişini eleştime yeteneğinde olamayanların gelecek çizebilecek gücü olamazki...

Seni FATİH SULTAN MEHMET olmamakla suçlamak acizliktir.
Seni Osmanlı devletine pislik sıçratmakla itham etmek
Osmanlı'nın herhangibir vatandaşının sahip olduğu hakların milyonda birine sahip olamadığını sana hatırlatmak doğru olanıdır.

Okuduğunu anlamadığın-anlayamadığın yerleri önce bi sor fikir sahibi olamıyosan kendi çabalarınla kapaste meselesidir der elimizden geldiğince yardımcı oluruz ama önce üslubunda yardım istemesini öğren

Sonrasında biraz daha gayretle içi dolu yorumlar yapmayı ecerebiliceksin gibi

Ayrıca geçmişte kalmamamı öneren zatı şahalinize aynı tavsiyeleri önerir ve yorum olarak algıladığın yazı bütününe istiklal mahkemelerini örnek katmamanı öneririm

Sözlerinin samimiyeti açısından ziyadesiyle doğru orantıdadır.Böyle olması

Biraz ileri bak ne demişim sana geçmişte kurulmuş olan talihsiz yargı organları bugünlerde imkansız ötesindedir.

Ama bunun savunucuları ileriki bir tarihte muhakkak yargılanacaktır.
Hesap vermekten kurtuluş yoktur.

~Okumayı becerebildiysen ileriki zaman dilimi kullanılarak kullanılmış sözcüklerdir~

Ama biz ileri gidicez diye ecdadımıza laf ettiririz zannediyosan
Hevesin olması gereken yerde kursağında takılı kalsın
....
 
Osmanlı'nın herhangibir vatandaşının sahip olduğu hakların milyonda birine sahip olamadığını sana hatırlatmak doğru olanıdır.
neymiş bu haklar....yazda görelim...batıya yaranmak için kapütülasyonlar ile tüm dış ticaret haklarını fransıza veren OSmanlıdan bahsediyorsun değilmi? Almanların pohpohlaması ile birinci dünya savaşına girerek Anadoluda ne kadar Türk ve Türkmen varsa onları tüm cephelerde kırdıran Osmanlı değilmi...Türk'ü aşağılayan arabı yücelten Osmanlıdan bahssediyorsun değilmi...

saygınlık ne zaman yaşandı biliyormusun osmanlı uşağı bak aşağıdaki yazıyı oku. o zaman...

Eski İngiltere Kralı sekizinci Edward son yıllarda neşrettiği hatıratında Veliaht olarak Hindistan' yaptığı resmi bir seyahattan bahseder.Yıl 1923 tür,genç prens Top ve trampet sesleri arasında bir harp gemisinden çıkıp Büyük Britanya İmparatorluğunun bu engin sömürgesine ayak bastığı vakit birde ne görür? Kendisini beş on maharaca ile bazı yerli hükümet erkanından başka kimse karşılamaya gelmemiştir.Sıra sıra geçtiği milyonlarca nüfusluk şehirlerin sokakları sanki düşman baskınına uğramış gibi bomboştur.ahali,hep evlerine çekilmiştir ve kapalı pencerelerin aralıklarından onu nefretle değilse bile,menfi bir tecessüs hissi ile gözetlemektedir . Kral beşinci George'nin oğlu halkın bu alakasızlığına bu saygısızlığına bir mana veremez ve babasına yazdığı mektupta ''Acaba diye sorar,Bu Gandi'nin tertiplediği bir İstiklal gösterisimidir?''Beşinci George,''Hayır,diye cevap verir.Bunun sebebini Mustafa Kemal'in açtığı İstiklal savaşında aramak daha doğru olur''

Bern'de genç bir Hindistan elçisi tanımıştım. Bu, Gandinin sağ kolu Desai'nin oğlu idi.Bir gün bana demişti ki : Mektapten eve dönüşümde babam beni yanına çağırır ve ne öğrendiğimi sorardı.Bende okuduğum dersler konusunda kendisine malumat verirdim,O :''Bir insan sıfatiyle bu derslerden faydalanman lazımdır derdi.Fakat bir Hintli sıfatıyla muhtaç olduğun en büyük ders ,Türkiye'nin İstiklal savaşı tarihidir.Şimdi otur,onuda ben sana anlatayım.''

Endonezyalı bir tanıdığım Tahran2da bulunduğum sıralarda bana şahit olduğu bir vakayı şu suratle hikaye etmişti : ''Bundan dokuz on yıl evvel bir ticaret işi için Saygon'a gitmiştim.Baktım ahali mabetlere toplanmış bir matem ayini yapmaktadır.Ne oldu kim öldü? Diye sordum ''Mustafa Kemal Ebediyete göçtü dediler''

Şu satırları yazdığım sırada görüştüğüm Ahmet Emin Yalman bana Atatürk'ün dünyayı saran ünü hakkında bir vesika daha vermiştir.''vatan''ın yorulmak bilmez başyazarı o uzun seyahatlerinin birinde İngiliz Güyana'sına uğramış.Orada bir yerli ile aralarında şöyle bir konuşma cereyan etmiş :

- Siz ne millettensiniz ?
- Türküm.
- Öyle ise dost ve kardeş sayılırız.
- Neden ? Müslümanmısınız?
- Hayır,Hıristiyanım.Fakat,İstiklaline susamış bir Güyanalı Hıristiyanım ve bir çok yurttaşlarım gibi sizin kurtuluş mücadelenizin hayranlarındanım.Günün birinde,bizde büyük Önderiniz Mustafa kemal'in açtığı yolda yürüyeceğiz.

Onbeş yıl oluyor.Brezilyalı bir diplomat arkadaşım Atatürk'ün vefatı münasebeti ile beni teziyeye gelmiş ve teessürlerini şu açık dille ifade etmişti :''Size doğrusunu söyliyeyim mi? Kemal Paşa sağ olduğu müddetçe siz bana elli,altmış milyonluk bir Avrupalı millet gibi görünürdünüz.Şimdi üzerimde küçük bir Balkan devleti tesiri yapmağa başladınız.Size,bundan daha samimi bir itirafta bulunacağım.Biz,güney Amerika'sında Türk denince bir zamanlar memleketimize göçmen olarak gelmiş ve sonradan zengin olmuş şarklı ayak satıcılarından başka kimseyi anlamazdık.Sizin millet olarak bütün büyüklüğünüzü ,şeref ve değerinizi ancak Mustafa Kemal adı işitildikten sonra takdir imkanı bulabildik.

Bu brezilyalı diplomata güvenmeyelimmi?.Son yıllarda Hacca giden türk'lerin yabancı dindaşları tarafından ''Kemalliler''diye çağırıldıklarını bunlara refakat eden gazete muhabirlerinden haber almamışmıydık.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu
(Varlık,1 Kasım 1954 )
 
Geri
Üst