türk ocağı
serdengeçti
BİZİM DOĞU TÜRKİSTAN DİYE BİR DAVAMIZ VAR…
Aziz Türk milleti ve Türklüğün iman kalesi Türk Milliyetçileri.
Dünyanın gözü önünde yılardır Çin işgali ve zulmü altında inim inim inleyen Uygur Türklerine selam olsun.
Osman Batur'a selam olsun.Mehmet Emin Resul zade ye selam olsun.
Büyük Tarihçi Mehmet Emin Buğra'ya selam olsun.
Alibek Hakim e selam olsun.İsa Yusuf Alptekin’e selam olsun.Şarki Türkistan bağımsız devletinin ilk cumhurbaşkanı Ali han Töre Saguni’ye selam olsun.
Yardımcıları Hakim bey Hoca’ya ve Ebul Hayri Töre ye selam olsun.
Savunma bakanımız Rahimcan Sabiri ye selam olsun.
Maliye bakanımız Enver Musabey e selam olsun.
Milli eğitim bakanımız Habib Yunusi ye selam olsun.
Adalet bakanımız Muhammedcan Mahsun a selam olsun.
Hükümet başkatibi Abdurrauf Mahzum a selam olsun.
Salincan Bay!a,Cani Yoldaş a selam olsun.
Zünun Tabib e selam olsun.
Kerim Hacı ya,Ömercan a selam olsun.
Seyfeddin Aziz e,Abdülkerim Abbas a selam olsun.
Kasımcan Kamberi ye selam olsun.
Ahmet Efendi Kasımi'ye selam olsun.
Anayurduma selam olsun.Atayurduma selam olsun.
Al bayrak tan Gök bayrağa selam olsun...
Türk Birliği ülküsü,Türk-İslam medeniyeti mefkuresi olanlardan Türk dünyasına selam olsun.
Türkçülerden, Türk milliyetçilerinden, Doğu Türkistan'a selam olsun.
Benim dertli Doğu Türkistanlıma selam olsun.İlerde kuracağımız Şarki Türkistan İslam Cumhuriyetine selam olsun.
Hasan Sağındık ağabeyimizin ''Güzel Türkistan sana ne oldu'' diye başladığı ve bizleri de ağlamaklı bir hale sürüklediği o meşhur Türkistan parçasını dinlerken kaleme alıyorum duygularımı.
Hani diyor ya şair;''Orda bir köy var uzakta,gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür''.
İşte bizde diyoruz ki;
Orda bir yurt var uzakta;gitmesek de görmesek de o yurt ana yurdumuzdur, ata yurdumuz dur.
Kerem'in Aslı'sına hasretlik çektiği, Mecnun'un Leyla'sına yandığı gibi, damarında Türk kanı olan bizler de ah Türkistan, ah Doğu Türkistan diye diye hasretlik türkümüzü söyler dururuz, yanar dururuz.
Işgalci Çin devletinin dünya kamu oyunu yanıltarak “Bu topraklar ezelden beri Çin toprağıdır” dediği ve yine kendisinin çelişkiye düşerek bu topraklara Çin’ce de “ilhak edilmiş toprak” anlamına gelen “Sinkiang” adını verdiği Doğu Türkistan toprakları tarihin hiçbir döneminde işgal altında kaldığı yıllar dışında uzun süreli olarak Çin toprağı olmamıştır.Tarihte Türk milletinin esareti kabul ettiğine ve ebediyen zulme boyun eğerek yaşadığına dair hiçbir kayıt yoktur. Tam aksine en zor ve çaresiz gibi görünen dönemlerde dahi ölümü kendileri için Allah’ın bir mükafatı olarak algılayıp “Ya Istiklâl Ya Ölüm” nidalarıyla Şahadet şerbetini içmek için adeta birbirleri ile yarışmışlar ve gerçekten de ya özgür olmuşlar ya da şehitlik mertebesine ermişlerdir.
1931 yılının Nisan ayı başlarında işgalci Çinlilere karşı Doğu Türkistan’ın en doğu vilayeti olan Kumul da başlatılan milli kurtuluş hareketi kısa zamanda bütün Doğu Türkistan vilayetlerine de yayılmış ve nihayet, Doğu Türkistan'ın şanlı mücadelesinin kahraman ve yılmaz liderleri 12 Kasım 1933 günü Kaşgar'da bir araya gelmişler ve aynı gün ‘Şarki Türkistan Islâm Cumhuriyeti’nin kurulmuş olduğunu bütün dünyaya ilan etmişlerdir.
Doğu Türkistan Milli Marşı eşliğinde Ay-yıldızlı Gökbayrak göndere çekilerek Dünyada Türkiye Cumhuriyeti Devletinden sonra ikinci bir Türk devleti “Doğu Türkistan Islam Cumhuriyeti” adı ile Tarihin altın sayfaları arasındaki yerini almıştır. Bu devletin kuruluşu ilk olarak bir telgrafla Türkiye Cumhuriyeti Devletine “Gök bayraktan Al bayrağa selam” denilerek müjdelenmiştir. ‘’
Oysaki bu devlet kendisinin milli parasını basmış, uluslar arası seyahatlerde kullanılan pasaportu da bulunan ve bağımsız bir devlet olmanın gerektirdiği bütün şartlara haiz bir devletti.
O tarihlerde Türkiye’den sonra dünyanın en stratejik bir bölgesinde ikinci bir bağımsız Türk devletinin kurulmuş olmasından rahatsızlık duyan Rusya, Çin ve Ingiltere gibi devletler kafa kafaya vererek çevirdikleri entrikalarla bu devletinde yıkılışını hazırlamışlardır.
...ve o günden bu tarafa Çin emperyalizmi,Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için kabus olmaya başlamıştır.
Pasaportu,parası olan bir devletin yıkılışına göz yuman ehli salip ve emperyalistler bugün 2008 yılında Katil Çin devletine nişane(boşver aldırma,sen zulümlerine devam et kabilinden) olsun diye olimpiyatları hediye etmişlerdir.
Oysa ki Türk devletinden ve diğer Türk cumhuriyetlerinden şu tavrı beklememiz gerekmezmiydi? Pekin olimpiyatlarına katılmayarak dünyanın dikkatini Doğu Türkistan üzerine yoğunlaştırmamız gerekmezmiydi?
Türk Devleti olmanın gereği bu değilmiydi? Elbette buydu,ama hangi devlet...!Bugün hiçbir şey olmamış gibi milli olimpiyat komitesinin değerli üyeleri!!!sırıtarak,yılışarak Pekin de yerlerini aldılar.Sporcularımız da aynı şekilde. Bilmezlermi ki yanı başlarında kendileri gibi konuşan,aynı secdeye baş koyan kardeşlerinin işkencehanelerden geçirildiğini. Elbette bilmezler. Nerede milli tarih? Nerede milli şuur? Tabi onlarında kabahati değil bu. Kabahat'in kimde olduğunu, sahte, sanal, fasulyeden,milliyet yoksunu karizma!!!lar da aramak lazım...!
Aziz dava arkadaşlarım; acizane olimpiyatları seyretmeyerek protesto edelim. Gelin hep beraber demokratik tepkimizi ve milli kinimizi harekete geçirerek olimpiyatları seyretmeyelim.Dünya reyting sıralamasında olimpiyatların en az izlendiği ülke Türkiye olsun. Esbab-ı mucibesi ise, Doğu Türkistan davası olsun.
...ve ehli salibe,emperyalistlere diyelim ki;
Pekini de,Olimpiyatları da münasip yerlerinize sokun...!
Yusuf Serhat Kocabey
Alperen Ocakları
Alperen Ocakları