Pardon! Sanırım Aynı Klandanız

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Tarih 16 Mayıs 1935 Perşembe C.H.P 4. Büyük Kurultayı kürsüde dönemin içişleri bakanı Şükrü KAYA mevzu; hükümetin iç siyasası.

Bakan konuşmasını bitirir bitirmez söz alan üyelerden gelen peçe ve çarşaf ile ilgili sorular üzerine;

Çarşaf ve peçe meselesinin yapılan büyük devrimler karşısında konuşulmaya değer büyük bir konu olmadığını ve bu iş bir devrim davası olsaydı büyük devrimi yapanın bunu da programına koyacağını; bu işin bulunduğumuz yerlerde kalkmasına çalışılmakla kotarılabilecek kadar önemsiz olduğunu anlatır.

Çarşafın bir kanun ile yasaklanmasına imkan olmadığını; bazı yerlerde çarşafın ekonomik bir zorağ olduğunu söyleyerek soruları yanıtlamış olan bakan dönemin öncelikli konuları olan yol vergisi,(bu arda Türkiye Cumhuriyeti dönemin dünyada vatandaşlarından en az vergi alan ülkelerinden biridir.)jandarma işleri ,toprak işleri gibi meselelerden bahsederek konuşmasını köylüyü toprak sahibi yaparak beslemenin Cumhuriyetin temel ödevi olduğunu belirterek sonlandırmıştır.

Peki bu gün neyin kavgası veriliyor? Derdimiz ne? Bundan tam 73 sene evvel meseleyi net bir şekilde ortaya koyan ve tavrını belirten Kemalizm.

Kimler rahatsız? Üniversite ile yakından uzaktan alakası olmayan biyat kültürü ürünü müritler. Mesele; türbanlı kızlarımızın üniversitelere girememesi. Peki sözde dini inançları gereği okullarına kabul edilmeyen büyük çoğunluk ne yapıyor zorunlu olarak yurtdışında okuyor. İşte tamda bu nokta tartışılan konun özünü teşkil ediyor.

Nasıl oluyordu bir buçuk milyonluk bir kitle üniversite kapılarında beklerken türban takma ayrıcalığını kazanmış bir kısım imtiyazlı zümre başta Kanada olmak üzere , Avusturya,Amerika,Fransa ve Almanya gibi doktora öğrencilerinin dahi binbir güçlükle kabul edildiği ülkelerde eğitim alma şansı elde ediyor?

Sorunun cevabı uzun ve çıkar ilişkileri çok karmaşık ancak açık olan tek şey var olan örümcek ağının büyüklüğü .

Dolayısıyla konuyu dallandırıp budaklandırarak herkesin malumu olduğu mevzuları tekrarlamaya lüzum yok.Kemalistler’in tavrı bu gün her zamankiden daha net; türban dini ve siyasi bir sembolden önce toplumsal sahada birbirini ekonomik ve sosyal çıkarlar uğruna amansızca kayıran içtimai alanda yalnız bireyi gördüğü yerde ekarte eden vahşi bir klanın sembolü.

İşte bunun içindir ki Kemalistler kimin nereye nasıl girdiyle ilgilenmez bizim alakadar olduğumuz husus demokrasi kisvesi altına gizlenerek hareket sahalarını genişletme uğraşı içerisinde olan sözü edilen türden gruplardır.

Gelelim çözüm önerimize;

Meselenin halledilmesi oldukça basit; sözde bu madur bireyler(kadın ve erkek bir arda olmak üzere kaldı ki bu klanın erkeklerinin bu durumdan sağladığı yarar tasavvur edilemeyecek derece büyük) kazandıkları tüm imtiyazları aldıkları topluma geri verirler ve benzeri tüm oluşumlara karşı Kemalistler ile birlikte mücadele ederler eğer tabi gerçekten tüm çıkar ilişkilerinden arınabilecek kadar samimi islere. Ve tüm bu söylediklerimizin gerçekleştiği gün emin olunuz ki hala ortada bahsedilen türde bir sorun varsa (ortadan kalkacağı kuvvetle muhtemel) dini inançları gereği gerçekten mağdur olan insanların yanında önce Kemalistler olacaktır.

Peki bu sorunu başka yollardan halletmek mümkün mü?

Kusura bakmayın yemezler!

Suat COŞKUN
 
tüm bu söylediklerimizin gerçekleştiği gün emin olunuz ki hala ortada bahsedilen türde bir sorun varsa (ortadan kalkacağı kuvvetle muhtemel) dini inançları gereği gerçekten mağdur olan insanların yanında önce Kemalistler olacaktır.

Suat COŞKUN dogru demiş.
 
Çarşav peçe bunlara bende karşıyım ama başörtüsüne değilim müslümanlık dininde erkeğinde bayanında nasıl giyineceği belirtirmiş. Başörtüsünü anladık sokmuyorlar. Dehdit oluşturuyor diye kafamızı yıkıyorlar. Erkeklerin başörtüsü sorunu olmadığı için rahatça aynı düşüncedeki erkek arkadaşlar giriyor devlet dairelerinde de çalışıyorlar. Bir zararını gördük mü hayır. Bu başörtüsü sorunu çözülmedikçe kaybeden kemalistlerler olacak. Oluyorlar da çaresizce yönetim hakkı ellerinden gitme korkusuyla darbeyi dahi savunur hale gelmişler. Milletin ne hale geleceğini hiç düşünmüyorlar. saten işsizlik almış başını gitmiş birde darbe olursa hayal dahi kuramıyorum. Sadece şunu demek istiyorum siz nasıl kemalist insansınız. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletini düşünmeyen bir partiye topluluğa destek dahi vermem. Kaybeden sizce kim ?
 
Geri
Üst