Pardon, bir de şu olaylar vardı!

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
Basının hali öyle içler acısı bir noktaya geldi ki yazarken veya TV’de konuşurken ne diyeceğini şaşırıyor insan artık... Manşetler ve birinci sayfa haberleri; yaratılan “tarafgir medyayı” ve “bağımsız medyaya yapılan baskıyı” açıkça ortaya koyduğu gibi birçok ‘taraflı, bağımlı’ gazetenin gerçekleri saptırma ve tümüyle üstünü örtüverme konusundaki başarısı haber ve yorumlarda da gözden kaçacak gibi değil.

En açık örneği “açılım” konusunda DTP (ve PKK) söylemleri ile uzaktan yakından ilgisi olmayan “yerleşim yerlerine Kürtçe isim, Kürtçe propaganda izni, ayırımcılık komisyonu” gibi adımların açıklanması, muhalefet partilerine yapılan görülmemiş hakaretler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın ve Yargıtay’ın dinlenmesi benzeri büyük ve sarsıcı çelişkiler veya olayların üstünün kapatılmasında görüyoruz.

Bir yanda; Emniyet’in Öcalan için hazırladığı “PKK faaliyetlerine katılmamıştır, Ergenekon ve diğer örgütler tarafından kullanılmıştır” raporu gibi (PKK da Ergenekoncu oldu) sonunun nereye varacağı belli skandal bir rapor, yine teröristbaşının (ve DTP’nin) kendine af, tüm yetkileri elinde tutan özerk bölge gibi istekleri, İmralı’ya her nedense yeni PKK’lıların gönderilmesi, Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’in Habur’dan giriş yapan PKK’lıları bu kez de Belediye’nin kapısında elinde güllerle karşılaması, “ıslak imza” iddiasına rağmen “elde aleyhte delil yok” denerek Albay Dursun Çiçek’in serbest bırakılması, ‘medya’dan sonra ‘yargı’ bağımsızlığının ortadan kalktığının bizzat Adalet Bakanlığı’nın ‘İstanbul Başsavcısı’nı dinledik’ itirafıyla görülmesi gibi her biri ayrı bir manşet olacak dev olaylar var.

İNFAZ KARARI

Ki örneğin Çiçek’in tutukluluğu devam etseydi “Ergenekon” ve “TSK’nın darbeciliği, cunta faaliyetleri” manşetlerden düşürülmezdi, şimdi çıt çıkmıyor.

Diğer tarafta; birçok gazetenin manşetinde sadece Onur Öymen’in “Dersim’le ilgili” sözleri ve ona yapılan istifa çağrıları var. Evet, Dersim olayında devletin diğer isyanları bastırmasından farklı olarak “sivillere yönelik şiddet ve çok sayıda sivilin can kaybı” vardı, bu nedenle Öymen’in Dersim örneği vermesi önemli bir yanlıştır. Her ne kadar özür dilediyse de, “idam cezasının kaldırılması için en çok ben uğraştım, nasıl olur da Dersim’de olanları onayladığım düşünülür, ben bu amaçla söylemedim, diğer isyanlarla birlikte, son isyan olduğu için ondan da söz ettim” dediyse de bu açıklama tepkileri azaltmadı.

ALEVİLERE KIŞKIRTMA

Bu durumda ne yapılacağına karar vermek CHP’ye ve Onur Öymen’e düşer. Ama öte yanda bu konuşmayı Öymen’in sorumluluğu olmaktan çıkarıp, “sözlerinin amacını aştığı” konusundaki özürlerini de yok farz edip “Türkiye’nin bugününü ve geleceğini karartacak boyuttaki diğer olayları bununla örtmeye çalışmak” da topluma “cambaza bak” numarası çekmektir.

Çünkü Öymen konusu kişisel bir konu, kişisel bir hatadır, belki bölgeye gider tekrar özür diler, belki partisine zarar vermemeyi düşünüyorsa da CHP Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa eder. Ve Tabii bu durumda PKK’lıları çiçekle karşılayanların da, o Öcalan raporunun sorumlularının da, Türkiye’nin iki partisine “şehit cenazesi gelsin istiyorsunuz” diyerek “kendi vatandaşlarının katledilmesini istiyor” şeklinde dehşet verici bir suçlamada bulunan Erdoğan’ın da istifasının istenmesi gündeme gelebilir. Zira bu ülkede en tepeden başlayarak hiç kimse elinden, ağzından ne çıktığını duymuyor, bilmiyor gibi...

Ama bu konuşmanın üstüne atlayıp anında olayın “partinin hatası” ve “Alevilere düşmanlık” haline getirilmesi doğrusu akla “laik, demokratik rejime saygılı, Atatürk ilkelerine bağlı” oldukları için CHP’yi kendine yakın bulan Alevi vatandaşları kışkırtma, bir fırsat yakalamışken ana muhalefet partisine karşı düşmanca bir ortam yaratma çabasını getiriyor. (Şimdi, ihbarcı subaydan geldiği iddia edilen 3’üncü mektupta sözü geçen “Alevi-Sunni ayırımına göre fişlenme” hikâyesi de çıktı ortaya biliyorsunuz.)

“AÇILIM, BELGE, TELEKULAK” ÜÇLÜSÜ

Böylece aynen daha önce başka “sıkıntılı” konularda olduğu gibi “açılım, belge, telekulak” üçlüsündeki sıkıntıyı da unutturup zamana yayma konusunda epeyce kolaylık sağlanmış, bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor.

Yani, elmalarla armutları yine karıştırmamak, önemli olayların unutturulmasına fırsat vermemek konusunda vatandaşın dikkatli olması gerekiyor. Bence olayların özeti budur.

..::RUHAT MENGİ::..
 
Geri
Üst