TraFoo
Banned
- Katılım
- 3 Ağu 2009
- Mesajlar
- 2,032
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Papaz- yobaz dostluğu
Türkiye Cumhuriyeti'ne kuruluşundan itibaren açıkça düşmanlık eden iki güç vardır:
Bunların birincisini, içimizdeki yobazlar oluşturur. Daha 1925 yılının başında, İstanbul'dan yönlendirilen Şeyh Sait hareketi; bunun en açık kanıtlarından birisidir. Bu isyanın hemen öncesinde ortaya çıkan Terakkiverver Cumhuriyet Fırkası da gerici güçlerin içine doluştukları bir dalga idi. Bu çizgi, İzmir'de Kemal Atatürk'ü öldürmeye kadar varan bir aşırılığa gitmişti. Yobaz takımı o zaman başaramadığını şimdi yapmaya çalışıyor.
Yobazlara yurt dışından büyük destek verenler de 'papazlar'dır. Papazlar; Türkiye Cumhuriyeti'ni; Hıristiyan işgalini engelleyen en büyük güç olarak görmüşlerdir. Bu yüzden de o zamandan bu zamana bu devlete, bu devleti kuran kadrolara düşmandırlar. Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığının Avrupa Birliği için temel politika olması buradan kaynaklanır. Vatikan'daki din adamlarının içimizdeki bölücü tarikatçileri övmesi de buradan kaynaklanır.
Dinlerarası Diyalog adıyla piyasaya sürülen fikir ve etkinlikler de papaz-yobaz ittifakının en açık örneğidir. Ve Dinlerarası Diyalog'da hedef; Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti'dir.
İçimizdeki yobazları besleyen temel gücün Batı emperyalizmi olduğunu da dağdaki çoban bile biliyor. Emperyalist Hıristiyanlık, Türkiye'ye yandaş Müslüman güç bularak saldırıyor. Yani; Hıristiyanlık, Türkiye'de Müslümanlık giysisi altında faaliyet gösteriyor.
AB RAPORUNDA
Avrupa Birliği ruhunu Hıristiyanlığın şekillendirdiğini, Avrupalı politikacılar, siyasetbilimciler ve liderler açıkça dile getiriyorlar. AB bayrağındaki 12 yıldızın Hıristiyanlıktaki 12 Havari'yi temsil ettiği de çok bilinen bir konu.
İşte bu AB; Türkiye'de etkin olmak için hükümete emir verdi:
*Türk ordusunun toplum içindeki etkinliğini ve saygınlığını yok et.
*Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü savunanları etkisiz hale getir.
*Türk tarihine, kimliğine, kültürüne bağlı kişileri, örgütleri, aydınları etkisiz hale getir. Bunları çete üyesi göstererek tutukla...
İnanmayanlar; AB adına hazırlanan son rapora bakabilirler. Orada; Ergenekon adı altında bir tutuklama ve sindirme hareketi yapılması açık açık istenmektedir. Atatürk ve Atatürkçülük (Kemalizm) düşmanlığı da başta Andrew Duff olmak üzere AB'li parlamenterlerin temel isteği olmuştur. Türk ordusunu pasifze etme talebi ise hemen hemen her raporda yer almış; yetmemiş AB'nin Türkiye temsilcileri tarafından da dile getirilmiştir.
Bu basit bilgiler altında Ergenekon operasyonuna bakınız: O zaman yapılan tutuklamaların AB emperyalizminin isteği ile yürütüldüğünü anlarsınız.
YARGILANACAKLAR YARGILIYOR
Türkiye'nin geldiği şu talihsiz noktaya bakar mısınız?
Bugün; Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için yemin etmiş olan yobaz takımı; ellerine verilen gazetelerde cumhuriyetçileri, Atatürkçüleri, çağdaş yaşam biçimini savunan insanları yargılıyor, hatta mahkum ediyorlar. Gericiliği ve bozgunculuğu yüzünden Almanya'da yasaklanan Vakit Gazetesi, 'Sezer, Çete'nin Neresinde' diye başlık atabiliyor. Sabah Gazetesi, Star, Zaman, Yeni Şafak gbi güdümlü gazeteler de cellat olmuşlar, insanları yargılayıp ipe çekiyorlar.
Gerçekten laik bir ülkede bunların imi timi bellisiz olabilecekken şimdi operasyoncu polisle işbirliği halinde haberler üretip insanları yargılamadan asıyorlar. Tuncay Özkan'ın eşyalarının konulduğu depoda bulunan dosyalarla ilgili olarak hemen Samanyolu TV'den, 'İçeride kozmik dosyalar bulundu. Bu dosyalar genelkurmayda bile yok!' türünden yayınlar yapılıyor. Tuncay, sıkı cumhuriyetçi ya, onu ezecekler...
Anlayacağınız üzere; yobazların gazateleri ve televizyonları, Ergenekon operasyonunu yürüten asıl ekip. Gerçek bir cumhuriyet rejiminde, cumhuriyet düşmanlığından yargılanacak adamlar; şimdi cumhuriyetçileri yargılıyorlar. Yargıç değil cellat pozisyonunda.
İşte bu yüzden şu dünyaya kavanoz dipli dünya demişler.
Türkiye kimlere kaldı; dün üstüne sümüğünüzü atmayacağınız adamlar bugün nasıl cellat kesildiler görüyor musunuz?
Rıza Zelyut | Papaz- yobaz dostluğu
Bunların birincisini, içimizdeki yobazlar oluşturur. Daha 1925 yılının başında, İstanbul'dan yönlendirilen Şeyh Sait hareketi; bunun en açık kanıtlarından birisidir. Bu isyanın hemen öncesinde ortaya çıkan Terakkiverver Cumhuriyet Fırkası da gerici güçlerin içine doluştukları bir dalga idi. Bu çizgi, İzmir'de Kemal Atatürk'ü öldürmeye kadar varan bir aşırılığa gitmişti. Yobaz takımı o zaman başaramadığını şimdi yapmaya çalışıyor.
Yobazlara yurt dışından büyük destek verenler de 'papazlar'dır. Papazlar; Türkiye Cumhuriyeti'ni; Hıristiyan işgalini engelleyen en büyük güç olarak görmüşlerdir. Bu yüzden de o zamandan bu zamana bu devlete, bu devleti kuran kadrolara düşmandırlar. Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığının Avrupa Birliği için temel politika olması buradan kaynaklanır. Vatikan'daki din adamlarının içimizdeki bölücü tarikatçileri övmesi de buradan kaynaklanır.
Dinlerarası Diyalog adıyla piyasaya sürülen fikir ve etkinlikler de papaz-yobaz ittifakının en açık örneğidir. Ve Dinlerarası Diyalog'da hedef; Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti'dir.
İçimizdeki yobazları besleyen temel gücün Batı emperyalizmi olduğunu da dağdaki çoban bile biliyor. Emperyalist Hıristiyanlık, Türkiye'ye yandaş Müslüman güç bularak saldırıyor. Yani; Hıristiyanlık, Türkiye'de Müslümanlık giysisi altında faaliyet gösteriyor.
AB RAPORUNDA
Avrupa Birliği ruhunu Hıristiyanlığın şekillendirdiğini, Avrupalı politikacılar, siyasetbilimciler ve liderler açıkça dile getiriyorlar. AB bayrağındaki 12 yıldızın Hıristiyanlıktaki 12 Havari'yi temsil ettiği de çok bilinen bir konu.
İşte bu AB; Türkiye'de etkin olmak için hükümete emir verdi:
*Türk ordusunun toplum içindeki etkinliğini ve saygınlığını yok et.
*Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü savunanları etkisiz hale getir.
*Türk tarihine, kimliğine, kültürüne bağlı kişileri, örgütleri, aydınları etkisiz hale getir. Bunları çete üyesi göstererek tutukla...
İnanmayanlar; AB adına hazırlanan son rapora bakabilirler. Orada; Ergenekon adı altında bir tutuklama ve sindirme hareketi yapılması açık açık istenmektedir. Atatürk ve Atatürkçülük (Kemalizm) düşmanlığı da başta Andrew Duff olmak üzere AB'li parlamenterlerin temel isteği olmuştur. Türk ordusunu pasifze etme talebi ise hemen hemen her raporda yer almış; yetmemiş AB'nin Türkiye temsilcileri tarafından da dile getirilmiştir.
Bu basit bilgiler altında Ergenekon operasyonuna bakınız: O zaman yapılan tutuklamaların AB emperyalizminin isteği ile yürütüldüğünü anlarsınız.
YARGILANACAKLAR YARGILIYOR
Türkiye'nin geldiği şu talihsiz noktaya bakar mısınız?
Bugün; Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için yemin etmiş olan yobaz takımı; ellerine verilen gazetelerde cumhuriyetçileri, Atatürkçüleri, çağdaş yaşam biçimini savunan insanları yargılıyor, hatta mahkum ediyorlar. Gericiliği ve bozgunculuğu yüzünden Almanya'da yasaklanan Vakit Gazetesi, 'Sezer, Çete'nin Neresinde' diye başlık atabiliyor. Sabah Gazetesi, Star, Zaman, Yeni Şafak gbi güdümlü gazeteler de cellat olmuşlar, insanları yargılayıp ipe çekiyorlar.
Gerçekten laik bir ülkede bunların imi timi bellisiz olabilecekken şimdi operasyoncu polisle işbirliği halinde haberler üretip insanları yargılamadan asıyorlar. Tuncay Özkan'ın eşyalarının konulduğu depoda bulunan dosyalarla ilgili olarak hemen Samanyolu TV'den, 'İçeride kozmik dosyalar bulundu. Bu dosyalar genelkurmayda bile yok!' türünden yayınlar yapılıyor. Tuncay, sıkı cumhuriyetçi ya, onu ezecekler...
Anlayacağınız üzere; yobazların gazateleri ve televizyonları, Ergenekon operasyonunu yürüten asıl ekip. Gerçek bir cumhuriyet rejiminde, cumhuriyet düşmanlığından yargılanacak adamlar; şimdi cumhuriyetçileri yargılıyorlar. Yargıç değil cellat pozisyonunda.
İşte bu yüzden şu dünyaya kavanoz dipli dünya demişler.
Türkiye kimlere kaldı; dün üstüne sümüğünüzü atmayacağınız adamlar bugün nasıl cellat kesildiler görüyor musunuz?
Rıza Zelyut | Papaz- yobaz dostluğu