Osmanlı Zanibar Adası

SEYDİALİ

seyri alem
Moderatör
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
18,132
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ARAF
Osmanlı devleti tarafından “Zengibar” olarak isimlendirilmiş olan Zanzibar, Tanzanya sahiline 72 km uzaklıkta bulunan bir adadır. Zanzibar adası coğrafi konumunun ticarete uygunluğu sebebiyle çok eski dönemlerden itibaren

Fars, Arap ve Hindistan yarım adalarından hatta Yunanistan’dan gelen tüccarlar tarafından ilgi görür. Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan’ın Zanzibar adasının sahillerine şehir kurulması için adaya Suriyelileri gönderdiği de bilinmektedir.


Adada 12. yüzyıla kadar Şirazlılar etkili olurken artık yerli halk da onlar vasıtası ile İslam kültürünü benimserler.12. yüzyıldan sonra ise Araplar adada hakim güç konumuna gelirler. Zanzibar Afrika’dan getirilen kölelerin satılması için önemli bir üs haline gelir ayrıca fildişi, altın ve baharat da adadaki ticari hareketliliği sağlayan etkenlerden olur.

Ancak Zanzibar adası 16. yüzyılda Portekizlilerin adaya ayak basması ile gerileme dönemine girer. Ada artık yağma ve sömürgeye maruz kalır hatta bu durum hakkında Cizvit papazı şehrin tam bir harabeye dönüştüğünü ifade eder. Portekizlilerin bu sömürülerine daha fazla katlanmak istemeyen ada halkı direnmeye çalışır ve isyanlar çıkarırlar. Ummanlı Araplar Zanzibarlıları desteklemek için donanmalarını gönderirler ve kısa bir süre sonra Zanzibar gönüllü olarak Umman’a bağlansa da ada Portekizliler ile Ummanlılar arasında sürekli el değiştirir.

18. yüzyılın ikinci yarısında esir ticareti ile adada yeniden canlılık başlar.19. yüzyılda ise Ummanlı Araplar başkentlerini Maskat’tan Zanzibar’a taşırlar ve bu tarihten itibaren küçük bir ada olan Zanzibar Doğu Afrika sahillerine hakimi olduğu gibi Afrika kıtasının içlerine doğru hızlı bir ilerleme de başlar. Zanzibar’ın bu tarihten itibaren yeni kurucusu Said b. Sultan olur. Onun bu bölgenin hükümdarı olması ile Zanzibar yeniden ticaretin merkezi haline geldiği gibi Doğu Afrika’nın kültür merkezi de olur.Sultan Araplara Umman’ı bırakıp buraya yerleşmeye teşvik eder yeni ticaret alanları keşfeder ve Zanzibar’ın hızla ilerlemesine en büyük katkıda bulunanlardan olur.







Askeri alanda da büyük adımlar atan Zanzibar’ın ordusu paralı askerlerden oluşur, Avrupa ve Amerika’dan en iyi teknoloji ile üretilmiş olan silahlar kullanılır, ordunun eğitimi için Hindistan ve İran’dan subaylar getirilir. Böylece kıta içerisindeki ilerleme kolaylaşır.

Zanzibar adasının Afrika kıtasında hızlı ve etkili bir şekilde ilerleyişinin bir diğer önemli sebebi ise Kadiriye tarikatıdır. Ada Sultanları İbadiyye (*) mezhebine mensup olsalar da Sünni bir tarikat olan Kadiriyye tarikatını destekleyerek kendi hakimiyetlerini daha çok etkinleştirir.

Zanzibar’ın gerek ticari ve stratejik önemi gerekse sahip olduğu madenleri ve Doğu Afrika kıtasındaki hakimiyeti sömürgeci Avrupa devletlerinin dikkatini bu adaya çeker. İngiltere adada yapılan köle ticaretini bahane göstererek önce Zanzibar’ın iç işlerine karışmaya başlar daha sonra medeniyet getirme iddiası ile adaya girer böylece Hindistan’a giden yolları kontrol altına almaya çalıştığı gibi ada madenlerinin bulunduğu sahil kesimlerini de işgal eder. İngiltere’nin ardından adaya Almanya’da gelir ve Avrupa’daki konumunu güçlendirebilmek için adanın iç kesimlerini sömürgesi haline getirmeye çalışır. İngiltere ve Almanya’nın adayı bölüşme tartışmaları devam ederken Sultanlar Kadiriyye tarikatını destekleyerek adada direnişi sağlamaya çalışırlar. Sömürgeci güçlerin onları fark edebilmesi ise çok geç olur zira bu tarikat Somali’ye kadar ulaşır ve direnişi sağlar.

Sömürgeci devletler Osmanlı Devleti’nin ve halifenin Müslümanlar üzerindeki etkisini bildikleri için Osmanlı Devleti’nden halkı yatıştırmaları için yardım isterler ancak bu konuda beklentileri boşa çıkar.

Osmanlı Devleti ve Zanzibar Münasebetleri

Osmanlı Devleti 16. yüzyıldan itibaren Doğu Afrika sahilleri ile irtibat içerisindedir. Piri Reis ve Ali Reis gibi önemli denizciler bu bölgelerde faaliyetlerde bulunur hatta Piri Reis Kitab-ı Bahriye isimli eserinde Zanzibar’dan bahseder. Ancak Zanzibar Adası ile olan resmi ilişkiler 1877-1878 yıllarında yapılan Osmanlı-Rus savaşları esnasında başlar. Osmanlı Devleti bu savaşlarla yitirmeye başladığı itibarını dünya çapındaki Müslümanlarla irtibat kurarak yeniden canlandırmaya çalışır. Sultan II.Abdülhamid döneminde bu konu üzerine yoğun çalışmalar başlatılır. Sultan II.Abdülhamid gerek Asya ve gerekse Afrika’daki tüm devletlerle iletişim kurmaya çalışır. Sultan II.Abdülhamit bu amaçla Zengibar Sultanlığı’nın da yeniden dostluğunu ve yakınlığını kazanmak ister , bu konuda ilk teşebbüs Osmanlı Devleti’nden gelir ve bu dostluk 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar devam ettirilir.

Zanzibar ile ilk ilişkiler ziyaretlerle başlar. Zengibar Sultanlarından olan Sultan Berkaş Avrupalı Devletlerini ziyaret için çıktığı seyahatin dönüşünde Osmanlı topraklarından olan Mısır’ı ziyaret etmek ister. Mısır’da büyük bir misafirperverlikle karşılanır. Hac görevini de yerine getirmek isteyen Sultan Berkaş Mekke’ye gitmek ister. Sultan Abdülhamit Hicaz valisinden Zanzibar sultanının Osmanlı Devleti’ne yaraşır bir şekilde karşılanmasını ister ve Hicaz valisi bu konuda bir çok kişi görevlendirir ayrıca Zanzibar sultanı için yapılan her harcama ayrıntıları ile kaydedilerek Maliye Nezareti’ne bildirilir.



Bu ziyaretlerle Osmanlı Devleti ve Zengibar Sultanlığı arasındaki ilişkiler için sağlam bir temel atılır. Sultan II.Abdülhamid 1878 yılında Emin Efendi isimli bir zatı da Zanzibar’a göndererek ilişkileri pekiştirir.Sultan Berkaş’ın ardından Halife b. Said tahta geçer. Bunu haber alan Sultan Abdülhamid, Şükrü Bey’i tebrik mesajını iletmek üzere Zanzibar’a gönderir. Şükrü Bey burada Halife b. Said tarafından büyük bir ihtimamla ağırlanır. Halife b. Said, Sultan II.Abdülhamit’in kendisine gönderdiği mektubu eline aldığında öpüp başının üstüne kaldırdığı ve ardından okumaya başladığı Şükrü Bey tarafından bizlere aktırılan bilgiler arasındadır.

Sultan II.Abdülhamid, Zanzibar adasında yapılan büyük sömürge hareketinden rahatsızlık ve üzüntü duyarak bir elçi daha gönderir. Ancak Avrupalı devletler Osmanlı Devleti ile Zanzibar arasında gelişen bu ilişkilerden rahatsızlık duymaya başlarlar, gönderilen bu elçi Avrupa basınında geniş yer kaplar ve eleştirilere maruz tutulur. Osmanlı’nın buraya elçiler göndermesinin Almanya’yı desteklemek için olduğu yazılır.

Osmanlı Devleti ise bu durumu; Osmanlı’nın dünyadaki bütün Müslümanlarla irtibat kurabileceği ve bunun hiçbir yabancı devleti ilgilendirmeyeceği, gönderilen elçinin Almanya için değil Osmanlı için gönderildiği, şeklinde açıklar. Kısa bir süre sonra ise Mehmed Rüşdi Zanzibar adasına elçi olarak gönderilir. Mehmed Rüşdi bu ziyareti hakkında tafsilatlı bilgi verirken Avrupalıların bölgeyi ziyaret eden Osmanlı elçileri hakkında duydukları rahatsızlığa da işaret eder.

Zengibar Sultanı’nın Osmanlı Devleti’ni Ziyareti

İkili ilişkilerin ilerlemesi neticesinde Zengibar Sultanlığı Osmanlı Devleti’ne telgraflar göndermeye başlar. Özellikle tahta değişiklikleri sürekli olarak bildirilirken Sultanlık, Osmanlı Devleti’nin himayesi altında bulunmaya ve her daim müttefik olmaya ihtiyaç duyduklarını da dile getirir. Zengibar Sultanları arasında Sultan II.Abdülhamid’in Panislamizm politikasını destekleyenlerde vardır. Bu isimlerden en önemlisi Sultan Seyyid Ali b.Hamid’dir. Sultan 1907 yılında Avrupa devletlerini ziyaret ederken Osmanlı Devleti’ni de ziyaret ederek Sultan Abdülhamid ile de görüşür. Bazı sebeplerle çok fazla İstanbul’da kalamadığı için sonraki yıl tekrar ziyarete geleceğini vaad ederek ayrılır. Bu ziyaretler ise Zanzibar adası ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin hangi boyutlarda olduğunu bizlere açık bir şekilde göstermektedir.

Zanzibarlı Müslümanların Hicaz demiryolunun yapımı için katkıda bulunmaları, Zengibar sultanlarının İbadiyye mezhebine mensup olmalarına rağmen Cuma hutbelerinde halifenin adını okutmaları, Zanzibarlılara yardım için Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin burada da açılması iki devlet arasındaki ilişkileri, Zanzibar halkının Osmanlı devletine olan sevgi ve bağlılığını anlayabilmemiz için önemli göstergelerdendir.

Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde Zanzibar :

Piri Reis’in anlatımına göre Zanzibar’ın da içerisinde bulunduğu Afrika sahil şehirleri ve özellikle Mogandişu’da çok zengin altın kaynakları bulunur ve Portekizliler buradan gemilerle ülkelerine altın taşırlar.

Zanzibar’ın siyah insanların memleketi olduğunu “Zengibar” kelimesinin de böyle bir çağrışım yaptığını ve Farsça Zencibar-siyah insanların memleketi-’dan gelmiş olabileceğine işaret eder.Zanzibar’ın Pempa adası gibi Komor adalarına bağlı olduğunu da ifade eder.

Zanzibar Adası’nın sahillerindeki amber ağacı nedeniyle çok güzel koktuğunu ağacın kaynağının nerede olduğunu bulmaya çalıştığından da bahsetmekte ve insanların bu ağaçlardan nasıl güzel konular elde ettiğini de merak ettiğini belirtir. Amber ağacının kaynağı hakkında halk arasındaki rivayetlere de yer verir.

Piri Reis gibi Avrupalı seyyahlarda adanın bu güzel kokusundan sık sık bahsederler. Avrupalı bir asker Zanzibar sultanını sarayda ziyaret ettiğini ve ada gibi sarayında çok güzel koktuğunu hatta saraydaki bazı bahçelerde bu kokunun daha çok yoğunlaştığını ve bayılan insanların olduğunu belirtir.

(*) İbadiyye Mezhebi Hz. Ali ve Muaviye arasındaki Sıffin Savaşı sırasında iki tarafa da dahil olmayan Haricilerin ılımlı bir koludur.

Uğur, Hatice, Osmanlı Afrikası’nda bir sultanlık : Zengibar, Küre Yay. , 2005, İstanbul.

alıntı
 
Geri
Üst