1001Design
330i ///M3 Design
Georges Moustaki... Onu sadece 'müzisyen' kelimesiyle tanıtmak haksızlık olur. Komple bir sanatçı. Enstrümantalist, yazar-besteci-yorumcu-şair özellikleriyle tanınan chanson ustası Moustaki, 24. Uluslararası Ankara Müzik Festivali için Ankara'ya geldi ve dün konser verdi.
Yunan asıllı bir ailenin oğlu olarak Mısır'ın İskenderiye kentinde doğan Moustaki, tam bir Osmanlı hayranı. Bir yerde bir aydan fazla kalamayan 73 yaşındaki Moustaki, gittiği her yerde Osmanlı'nın izlerini sürmüş adeta. Osmanlı medeniyetinin bir parçası olduğunu söyleyen sanatçının izlenimi çok açık: "Suriye'de, Türkiye'de, Lübnan'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da gezdiğim zaman hep aynı şeyleri hissediyorum. Bütün bu yerlerde Osmanlı'ya bir gönderme var."
Yazar, şair, ressam olmaktan ziyade kendisini en çok müzikle ifade ettiğini anlatan Moustaki, "Aslında hangisini seçeceğimi bilmiyordum. Hepsini yapmak istiyordum; ama zaman içinde müzik beni seçti. O yüzden yazar değilim, ressam değilim; zaman olunca başka şeylerle de uğraşan bir şarkıcıyım." diyor. Moustaki, şarkı söylerken gizemli bir dünyaya açıldığını söylüyor. Müzikle insanlara neyi anlattığını ise "Düşündüğümü ve hissettiklerimi yazıyorum. İnsanlar da eğer canları istiyorsa bunları dinliyor. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, orası başka bir dünya. Sizi dinleyen insanla söyleyen arasında şefkat duyguları oluşuyor." sözleriyle açıklıyor.
En büyük hayali Yunanistan ve Türkiye'nin barış içinde yaşaması olan sanatçı, "Aynı şeyi Filistin için de istiyorum, bütün dünya için de. Benim bir Yunan olarak hiçbir sorunum yok Türklerle. Türklerin de Yunanistan'ı ve Yunanlıları çok sevdiğini biliyorum. Tabii politikadan bahsetmiyorum. Yunanca şarkılar söylediğimde insanların çok hoşuna gidiyor. Yunanistan'da da çiftetelliyi çok seviyorlar. Çiftetelli Türk, Yunanlı değil. Saz ailesinden bir enstrüman olan buzuki aslında Türk enstrümanı, Yunan enstrümanı değil. Yunan müziğinin Türklerden aldığı oryantal bir tarafı var." diyerek kültürlerin iç içe geçtiğini anlatıyor. Müziğinde de Osmanlı'ya gönderme olduğunu, ama bunu bilinçli olarak yapmadığını söylüyor. 'Efsane' olarak nitelediği büyükbabasının İstanbul'da yaşayan bir Yunan olduğunu hatırlatan sanatçının Türkiye'yi tanımasına Paris'te tanıştığı Betül adında bir Türk arkadaşı yardımcı olmuş. İlk kez 20 yıl önce Çeşme'ye gelerek Türkiye ile ilgili vizyon edinmiş. İstanbul'u çok seven, Adalar'ı, Side'yi, Konya'yı gezen Georges Moustaki, bu akşam saat 20.00'de İş Sanat Kültür Merkezi'nde İstanbullu müzikseverlerin karşısına çıkacak.
Yunan asıllı bir ailenin oğlu olarak Mısır'ın İskenderiye kentinde doğan Moustaki, tam bir Osmanlı hayranı. Bir yerde bir aydan fazla kalamayan 73 yaşındaki Moustaki, gittiği her yerde Osmanlı'nın izlerini sürmüş adeta. Osmanlı medeniyetinin bir parçası olduğunu söyleyen sanatçının izlenimi çok açık: "Suriye'de, Türkiye'de, Lübnan'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da gezdiğim zaman hep aynı şeyleri hissediyorum. Bütün bu yerlerde Osmanlı'ya bir gönderme var."
Yazar, şair, ressam olmaktan ziyade kendisini en çok müzikle ifade ettiğini anlatan Moustaki, "Aslında hangisini seçeceğimi bilmiyordum. Hepsini yapmak istiyordum; ama zaman içinde müzik beni seçti. O yüzden yazar değilim, ressam değilim; zaman olunca başka şeylerle de uğraşan bir şarkıcıyım." diyor. Moustaki, şarkı söylerken gizemli bir dünyaya açıldığını söylüyor. Müzikle insanlara neyi anlattığını ise "Düşündüğümü ve hissettiklerimi yazıyorum. İnsanlar da eğer canları istiyorsa bunları dinliyor. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, orası başka bir dünya. Sizi dinleyen insanla söyleyen arasında şefkat duyguları oluşuyor." sözleriyle açıklıyor.
En büyük hayali Yunanistan ve Türkiye'nin barış içinde yaşaması olan sanatçı, "Aynı şeyi Filistin için de istiyorum, bütün dünya için de. Benim bir Yunan olarak hiçbir sorunum yok Türklerle. Türklerin de Yunanistan'ı ve Yunanlıları çok sevdiğini biliyorum. Tabii politikadan bahsetmiyorum. Yunanca şarkılar söylediğimde insanların çok hoşuna gidiyor. Yunanistan'da da çiftetelliyi çok seviyorlar. Çiftetelli Türk, Yunanlı değil. Saz ailesinden bir enstrüman olan buzuki aslında Türk enstrümanı, Yunan enstrümanı değil. Yunan müziğinin Türklerden aldığı oryantal bir tarafı var." diyerek kültürlerin iç içe geçtiğini anlatıyor. Müziğinde de Osmanlı'ya gönderme olduğunu, ama bunu bilinçli olarak yapmadığını söylüyor. 'Efsane' olarak nitelediği büyükbabasının İstanbul'da yaşayan bir Yunan olduğunu hatırlatan sanatçının Türkiye'yi tanımasına Paris'te tanıştığı Betül adında bir Türk arkadaşı yardımcı olmuş. İlk kez 20 yıl önce Çeşme'ye gelerek Türkiye ile ilgili vizyon edinmiş. İstanbul'u çok seven, Adalar'ı, Side'yi, Konya'yı gezen Georges Moustaki, bu akşam saat 20.00'de İş Sanat Kültür Merkezi'nde İstanbullu müzikseverlerin karşısına çıkacak.
zaman.com.tr
