derbederin
Altın Üye
- Katılım
- 22 Kas 2007
- Mesajlar
- 18,845
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
RAHMETLI AHMET TANER
KISLALININ ORHAN PAMUK HAKKINDA 1999 YILINDA KALEME ALDIGI YAZISI
(Önce Ufak bir bilgi)
BALO MASKESİZ OLSUN!
Kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karıştırıyor.
Ortaoyunu güldür güldür, bu güldürmüyor...
Maskeli balonun bir gizemi vardır, bu ise sadece çirkinlikleri
gizliyor.Kimileri maskelerin ardındaki gerçeği bilmiyor.
Kimileri ise bildiği halde susuyor.
Ya çıkar gereği... Ya da korkudan!
Balo maskesiz olmalı ki, kimin kiminle dans
ettiği bilinsin... Maskeler inmeli ki, o maskelerin ardındaki
suratları beğenmeyenler, aldatılmaktan kurtulsun!
* * * Basliyor dikkatlice okuyalim ,,,,,,,,,
Önce, bir romancımızın son kitabının 50 bin adet basıldığı
yazıldı.
Arkasından kısa sürede 100 binlik bir satışın gerçekleştiği
açıklandı.
Derken, çıktığı günden beri ikinci cumhuriyetçi
çizgisini korumaya özen gösteren Aktüel dergisi, romancıyı
Türkiye'nin "bir numaralı aydını" ilan etti.
Bu romancımızın adı Orhan Pamuk'tu!
Ben bu "Büyük" (!) yazarımızın bir romanını okumayı
denemiştim. Başladığım şeyi bitirme konusundaki tüm
inatçılığıma karşın,bitirememiştim.
Ama "Kara Kitap" basında öylesine övüldü ki,
ikinci bir deneye girişmekten kendimi alamadım. Ve o çabamda da,
daha yarıya gelmeden havlu atmak durumunda kaldım.
Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydığım
isimlerin bu yazarla ilgili oldukça ağır eleştirilerini
anımsadım.
Ama beğenenlerin de "beğenme hakkı"na saygı duydum.
Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta gizlenmiş bir
bölüme dikkatimi çekinceye kadar... "Çocukluğunda kız kardeşi
ile tarlada karga kovalayan sapık bir padişah" gibi bir anlatım vardı
bu bölümde!
* * *
Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, "Müdafaa-i Hukuk"
adlı çok değerli aylık bir dergi çıkıyor. İlginç bir
rastlantı olarak, derginin Aralık 1998 sayısında, Prof. Fahir İz'in bir
incelemesi yayımlandı:
"O. Pamuk'taki Atatürk Anlayışı..."
Meğer benim artık okumayı denemediğim kitaplarında daha neler
varmış!
İşte birkaç örnek:
"Sonra kasaba alanına dolanır. Atatürk heykellerine sıçan
güvercinleri
ayıplar..."
" Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına,
cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu..."
"Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket
olduğunu..."
"Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasına girdiğimizi
hatırlıyoruz..."
Sayın Fahir İz, 275 sayfalık bir kitapta, tam sekiz
yerde ve " hiç gerekmediği halde" Atatürk'e sataşıldığını saptamış.
Şöyle diyor:
"Bunlar kitaptan çıkarılsa hiçbir şey değişmez.
Yalnız yazarın kimi ruhsal gereksinimleri tahmin edilmemiş olur!"
Kim bilir, belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydın" ilan
edilmesinde, bu incelemenin de büyük katkısı olmuştur!
* * *
Ben, inandıklarını açıkça savunanlara hep saygı
duymuşumdur... O
düşüncelere karşı olsam bile!
Ama o yürekliliği gösteremeyip de bunu sinsice
yapmaya çalışanlara... oraya buraya "bityeniği"
sokuşturanlara... hep tiksinerek bakmışımdır.
Bunu hep zayıf bir kişiliğin, zavallı bir ruh halinin yansıması
olarakgörmüşümdür.
Oyun maskesiz oynanmalıdır!
Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm "gerçek
aydınlar " görev saymalıdır!
Ve de Pamuk adlı yazarı, isteyen okumalı, isteyen sevmelidir...
Ama ne olduğunu, kim olduğunu bilerek!.. Maskenin
arkasındaki gerçek yüzü görerek!...
A. Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 27 Ocak 1999 (Ben Demokrat Değilim)
KISLALININ ORHAN PAMUK HAKKINDA 1999 YILINDA KALEME ALDIGI YAZISI
(Önce Ufak bir bilgi)
BALO MASKESİZ OLSUN!
Kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karıştırıyor.
Ortaoyunu güldür güldür, bu güldürmüyor...
Maskeli balonun bir gizemi vardır, bu ise sadece çirkinlikleri
gizliyor.Kimileri maskelerin ardındaki gerçeği bilmiyor.
Kimileri ise bildiği halde susuyor.
Ya çıkar gereği... Ya da korkudan!
Balo maskesiz olmalı ki, kimin kiminle dans
ettiği bilinsin... Maskeler inmeli ki, o maskelerin ardındaki
suratları beğenmeyenler, aldatılmaktan kurtulsun!
* * * Basliyor dikkatlice okuyalim ,,,,,,,,,
Önce, bir romancımızın son kitabının 50 bin adet basıldığı
yazıldı.
Arkasından kısa sürede 100 binlik bir satışın gerçekleştiği
açıklandı.
Derken, çıktığı günden beri ikinci cumhuriyetçi
çizgisini korumaya özen gösteren Aktüel dergisi, romancıyı
Türkiye'nin "bir numaralı aydını" ilan etti.
Bu romancımızın adı Orhan Pamuk'tu!
Ben bu "Büyük" (!) yazarımızın bir romanını okumayı
denemiştim. Başladığım şeyi bitirme konusundaki tüm
inatçılığıma karşın,bitirememiştim.
Ama "Kara Kitap" basında öylesine övüldü ki,
ikinci bir deneye girişmekten kendimi alamadım. Ve o çabamda da,
daha yarıya gelmeden havlu atmak durumunda kaldım.
Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydığım
isimlerin bu yazarla ilgili oldukça ağır eleştirilerini
anımsadım.
Ama beğenenlerin de "beğenme hakkı"na saygı duydum.
Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta gizlenmiş bir
bölüme dikkatimi çekinceye kadar... "Çocukluğunda kız kardeşi
ile tarlada karga kovalayan sapık bir padişah" gibi bir anlatım vardı
bu bölümde!
* * *
Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, "Müdafaa-i Hukuk"
adlı çok değerli aylık bir dergi çıkıyor. İlginç bir
rastlantı olarak, derginin Aralık 1998 sayısında, Prof. Fahir İz'in bir
incelemesi yayımlandı:
"O. Pamuk'taki Atatürk Anlayışı..."
Meğer benim artık okumayı denemediğim kitaplarında daha neler
varmış!
İşte birkaç örnek:
"Sonra kasaba alanına dolanır. Atatürk heykellerine sıçan
güvercinleri
ayıplar..."
" Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına,
cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu..."
"Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket
olduğunu..."
"Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasına girdiğimizi
hatırlıyoruz..."
Sayın Fahir İz, 275 sayfalık bir kitapta, tam sekiz
yerde ve " hiç gerekmediği halde" Atatürk'e sataşıldığını saptamış.
Şöyle diyor:
"Bunlar kitaptan çıkarılsa hiçbir şey değişmez.
Yalnız yazarın kimi ruhsal gereksinimleri tahmin edilmemiş olur!"
Kim bilir, belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydın" ilan
edilmesinde, bu incelemenin de büyük katkısı olmuştur!
* * *
Ben, inandıklarını açıkça savunanlara hep saygı
duymuşumdur... O
düşüncelere karşı olsam bile!
Ama o yürekliliği gösteremeyip de bunu sinsice
yapmaya çalışanlara... oraya buraya "bityeniği"
sokuşturanlara... hep tiksinerek bakmışımdır.
Bunu hep zayıf bir kişiliğin, zavallı bir ruh halinin yansıması
olarakgörmüşümdür.
Oyun maskesiz oynanmalıdır!
Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm "gerçek
aydınlar " görev saymalıdır!
Ve de Pamuk adlı yazarı, isteyen okumalı, isteyen sevmelidir...
Ama ne olduğunu, kim olduğunu bilerek!.. Maskenin
arkasındaki gerçek yüzü görerek!...
A. Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 27 Ocak 1999 (Ben Demokrat Değilim)
alıntıdır