On bir şehit ve sabreden derviş!

l3adl3oy

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
1,797
Reaction score
0
Puanları
0
On bir şehit ve sabreden derviş!

Başbakan Erdoğan partisinin onuncu kuruluş yıldönümü nedeniyle verilen iftarda, artan terör saldırılarına tepki göstermiş ve “Bıçak kemiğe dayandı” demişti. Terör örgütünün ve yandaşlarının bu saldırıların bedelini ödeyeceğini, Ramazan nedeniyle sabrettiklerini söylemişti...

Bu sözleri tıpkı benim ve sizin gibi; dün şehit düşen biri binbaşı on bir güvenlik görevlimiz de televizyonlarda izlemiş ya da gazetelerde okumuştu...

Elbette onların da aklından, “Ya bu sözleri duyan terör örgütü, Ramazan sonuna kadar saldırılarını daha da artırırsa” sorusu geçmişti ama...

Büyük bir olasılıkla; sıranın kendilerine geleceğini düşünmemişlerdi!

***


Başbakan‘ın, “Ramazan nedeniyle sabrediyoruz” dediğini duyan o on bir güvenlik görevlisi, bayramı göremeyecek...

Annelerinin elini öpemeyecek, bir kutlama telefonu bile edemeyecek...

Bayram öncesi, bir kutu şeker değil, bayrağa sarılı bedenleri gidecek evlerine...

Ve onların yakınları, “Ramazan nedeniyle sabrediyoruz” diyen Başbakan‘ın o sözlerini ölünceye kadar unutamayacak...

***


Başbakan, dünkü on bir şehit haberinden sonra, bu kez “Ramazanla ilgili sabrımız tükenmiştir” dedi...

Yine ölenlere Allah‘tan rahmet...

Yaralılara acil şifa...

Kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diledi!

***


Ramazan falan bahane Sayın Başbakan!

Çünkü terör örgütünün saldırıları; bu Ramazan başlamadı ve 30‘dan fazla Ramazan, 60‘tan fazla bayram gördü!

“Demokrasi” dediniz, “kardeşlik” dediniz, “özgürlük” dediniz, taviz üstüne taviz verdiniz!

Eli kanlı teröristlerin sınır kapılarında kahraman gibi karşılanmasına olanak tanıdınız...

Şıpın işi yargılanıp serbest bırakılmaları için, yasaları çiğneyerek sınır kapılarına mahkemeler kurdurdunuz...

PKK‘nın elebaşısına “devlet”i gönderdiniz ve pazarlık yaptırdınız...

Bulunduğu ultra lüks ve yüksek korumalı “tatil adası”ndan, avukatları aracılığıyla sürekli mesajlar göndererek terör örgütünü yönetmeye devam etmesini izlediniz...

PKK‘nın sözüm ona demokrat ve özgürlükçü hatipleri; özerk devlet ilan ettiler, kendi meclislerini kurdular umursamadınız...

Birkaç çapulcu, yol kesip kimlik kontrolü yaptı, boş verdiniz...

Yıllar önce bir kez yeltendiğiniz sınır ötesi operasyonda, ABD‘den gelen “sert uyarı”yla ordumuzu apar topar geri çektiniz...

Şimdi çıkmış, “Ramazan nedeniyle sabrediyoruz”, “Ramazan nedeniyle gösterdiğimiz sabrın sonuna geldik” diyerek bize “sabır çetelesi“ tutturuyorsunuz...

Hiç merak edip saydırdınız mı Sayın Başbakan; iktidarda olduğunuz dokuz yılda kaç Ramazan, kaç Bayram, kaç Muharrem, kaç Şaban şehit düştü?

***


Sorun; Ramazanda değil, sorun zihniyette...

Terörle mücadeledeki kararlılıkta...

Yoksa “kandil” biter “Ramazan” başlar, “Ramazan” biter “bayram” başlar, o da biter “hac zamanı” gelir... Bunun cuması var, namaz vakitleri var, kutsal günleri var...

Kabul edin, bu sorun sizin “teslimiyetçi yöntemlerinizle” çözülmüyor...

Aksine daha da derinleşiyor ve çözülmesi güçleşiyor...

Ve lütfen anlayın artık:

Biz sabreden derviş değil, sorun çözen devlet adamı görmek istiyoruz!

*****


SAMİMİYET!

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, 11 askerimizin şehit edilmesiyle ilgili bir mesaj yayınlamış ve “Gencecik insanların yaşamını yitirmesini ortak acımız olarak yüreğimizde hissettik” demiş...

Sayın Demirtaş...

Olayların bu noktaya gelmesi için öylesine fazla çaba harcadınız ki...

Ben sizin bu sözlerinizde samimi olduğunuzu ne yazık ki hissedemiyorum!

*****


Günün Sorusu

Dünkü olay Türkiye’de değil de ABD‘de meydana gelseydi ve Amerikan Ordusu‘nun biri binbaşı on bir mensubu, terör örgütü tarafından şehit edilseydi... ABD Hükümeti, dünyayı o teröristlerin başına yıkar mıydı, yıkmaz mıydı? Yanıt “Yıkardı” ise... Sorum açık:

Suçumuz, Amerikalı olmamak mı?

*****


Yan gelip yatma yeri...

Dün on bir askerimizin daha şehit düştüğünü öğrendiğim sırada, bir gazetenin manşetindeki haberi okuyordum.

Bu habere göre, yeni kurulan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘nın Müsteşarı, makam odası için 140x220 santim boyutlarında pamuklu bir pike ile bir de ortopedik, siyah bel yastığı istemişti.

Hem de resmi yazıyla!

İki haber birleşti kafamda; askerler şehit düşüyor, Müsteşar Bey şekerleme yapmak için pamuklu pike istiyor!

“Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen Başbakan‘ın, acaba bu konu için de veciz bir cümlesi var mı?


Mustafa Mutlu

Vatan
 
1990 ve 2002 yılları arasnda neredeyse tasfiye sürecine giren pkk ne hikmetse akp iktidarı ile birlikte tekrar canlanmaya başladı, verilen tavizlerle günümüze kadar geldi. APKKPK ülkeyi beraber bu hale getirdikleri için birbirnden ayırmaya kıyamadım. amerikalı olan bizler değil onlar, okul ve gençlik yıllarında bir numaralı abd, israil,emperyalizm karşıtı olan iki zat bugün türkiye yi yönetiyorlar(yönettiklerini zannediyorlar).
 
Geri
Üst