Bir Mevlevi, bir Halveti bir de Bektaşi dervişi yol kenarında
otururken önlerinden hoş bir hanım salınarak geçer.
Mevlevi Baba arkasından bakarak:
" Ateş-i aşkınla dil-hûn olan bir zedeyim ben ,
Kaldır nikabını seyreyleyim gül yüzünü ben" der.
Halvetî Baba altta kalmaz, meşhur beyti patlatır:
"O gül endam bir al şale bürünsün yürüsün.
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün " der.
Sıra Bektaşiye geldiğinde:
"Ohhhh qöte bak"
Refikleri irkilirler:
"E oldu mu Baba Erenler....?"
Bektaşi Babası:
"A canlarım, sizin de dedikleriniz,dönüp dolaşıp oraya gelecek ya....!"
otururken önlerinden hoş bir hanım salınarak geçer.
Mevlevi Baba arkasından bakarak:
" Ateş-i aşkınla dil-hûn olan bir zedeyim ben ,
Kaldır nikabını seyreyleyim gül yüzünü ben" der.
Halvetî Baba altta kalmaz, meşhur beyti patlatır:
"O gül endam bir al şale bürünsün yürüsün.
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün " der.
Sıra Bektaşiye geldiğinde:
"Ohhhh qöte bak"
Refikleri irkilirler:
"E oldu mu Baba Erenler....?"
Bektaşi Babası:
"A canlarım, sizin de dedikleriniz,dönüp dolaşıp oraya gelecek ya....!"