- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Eleştiri (yergi: hiciv) yüzünden canından olan ozanlardan birisi de Nefi'dir (1582-1635).
Nefi, divan şairidir.
Gel gör ki saray adamlarını yerden yere vurmuştur. Bu hicivleri Siham-ı Kaza (Kaza Oku) adlı kitabında toplanmıştır.
Padişah 4. Murat, bu kitabı okurken yanına yıldırım düşünce bunu, kitabın uğursuzluğuna vermiş; Nefi'yi çağırtıp bir daha hiciv (yergi) yazmayacağına dair yemin ettirmiştir.
Söylentiye göre, bir gün ozanımızı çağırtan 4. Murat alttan alarak, onun yergi yazıp yazmadığını sormuştur. O da Vezirazam Bayram Paşa'yı taşlayan bir şiirini okumuştur. Bunun üzerine, padişah, kan dökücü yüzünü göstermiş; ozanı, düşmanı olan Bayram Paşa'ya teslim ettirmiştir.Bayram Paşa da Nefi'yi öldürtmesi için Boynueğri unvanlı Çavuşbaşı Mehmet'e teslim etmiş ve bu arada arkasından 'Gittiğin yerde babama selam söyle!' demiştir.
Nefi, durumu anlamış; cevabı yapıştırmıştır. 'Cehenneme gitmiyorum ama ananızın yanına uğrayacağım...
Çavuşbaşı, Nefi'yi boğmak için götürürken; 'Gel hele Nefi Efendi, gel! Odunlukta da hiciv düzeceğin (yergi söyleyeceğin) bir kişi var!' demiş. Nefi, bu kaba saba adamın önünde dik durmuş ve 'Bire hödük, yürü; elinden geleni arkana koyma!' demiş.
Nefi, Siham-ı Kaza adlı kitabındaki gibi yergiler yüzünden öldürürünce, arkadan şu beyt ile duruma tarih düştüler:
'Gökten nazire indi Siham-ı Kaza'sına
Nefi diliyle uğradı hakkın belasına'
Hakkın sesiydi
Nefi, Erzurum kökenli bir insan olarak İstanbul'da zor koşullarda yaşamış; yeteneği ile Saray'ın duvarlarından içeri girmişti.
Onu ölüme yollayan Padişah 4. Murat, kan dökücülükte çılgınlık düzeyine yükselmişti. İstanbul'da tütün yasağı, kahve yasağı gibi gerekçelerle binlerce insanı sorgusuz sualsiz katlettiren bu padişah; kendi otoritesine direnen bir ozanı elbette kabul edemiyordu.(Bu kısma katılmıyorum fakat metnin orjinalliğini bozmamak için çıkarmadım)
Nefi, dönemindeki başbakan konumundaki vezirazam da dahil, bütün yöneticileri taşlamıştır. Bu yüzden üst tabaka yönetimi ona düşman olmuştur.
Atışmalar
Dönemin divan katibi Tahir Efendi, Nefi'ye kelp (köpek) diye saldırmış. Ozanımız şu dörtlükle cevap vermiş:
Bize kelp demiş Tahir Efendi
İltifatı bu sözde zahirdir (bellidir)
Maliki mezhebim, zira
İtikadımca kelp, tahirdir
Tahir, temiz anlamına geldiğinden Nefi, bu sözcüğü, tevriyeli kullanarak; köpeğin, tahir (temiz) olduğunu (maliki mezhebine göre)belirtirken aynı zamanda rakibi Tahir'in köpek olduğunu da söyleyerek intikamını alıyor.
Dönemin büyük ozanı Şeyhülislam Yahya, Nefi'yi över gibi yapıp şöyle hicvediyor:
Sözleri Seba-i Muallaka'dır
İbnül Kays kendidir, kafir
Diyor ki : Nefi; İslam öncesindeki Arap ozanlarının en büyüğü sayılan İbnül Kays düzeyinde bir ozandır. Bunu derken, kafir sözcüğünü hem övgü, hem de dinsiz anlamında kullanıyor.
Ve Nefi cevap veriyor:
Bize kafir demiş Müfti Efendi
Tutalım ben diyem ona Müselman
Varıldıkta yarın Ruz-ı Ceza'ya
İkimiz de çıkarız orda yalan
Dediğini kısaca açıklayalım: Müftü Efendi bana kafir demiş; ben de ona Müslüman diyeyim. Lakin öbür dünyaya varınca ikimiz de yalancı çıkacağız.
Kendisine kibarca kafir diyene, aynı ustalıkla 'Kafir sensin!' diyen bu büyük ozana Hakk'tan rahmet diliyorum.
Nef’î’nin öldürülmek için götürülürken bu mısraları okuduğu rivayet edilir...
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakikatte eğer ârif isen
Farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş.
Rıza Zelyut
Nefi, divan şairidir.
Gel gör ki saray adamlarını yerden yere vurmuştur. Bu hicivleri Siham-ı Kaza (Kaza Oku) adlı kitabında toplanmıştır.
Padişah 4. Murat, bu kitabı okurken yanına yıldırım düşünce bunu, kitabın uğursuzluğuna vermiş; Nefi'yi çağırtıp bir daha hiciv (yergi) yazmayacağına dair yemin ettirmiştir.
Söylentiye göre, bir gün ozanımızı çağırtan 4. Murat alttan alarak, onun yergi yazıp yazmadığını sormuştur. O da Vezirazam Bayram Paşa'yı taşlayan bir şiirini okumuştur. Bunun üzerine, padişah, kan dökücü yüzünü göstermiş; ozanı, düşmanı olan Bayram Paşa'ya teslim ettirmiştir.Bayram Paşa da Nefi'yi öldürtmesi için Boynueğri unvanlı Çavuşbaşı Mehmet'e teslim etmiş ve bu arada arkasından 'Gittiğin yerde babama selam söyle!' demiştir.
Nefi, durumu anlamış; cevabı yapıştırmıştır. 'Cehenneme gitmiyorum ama ananızın yanına uğrayacağım...
Çavuşbaşı, Nefi'yi boğmak için götürürken; 'Gel hele Nefi Efendi, gel! Odunlukta da hiciv düzeceğin (yergi söyleyeceğin) bir kişi var!' demiş. Nefi, bu kaba saba adamın önünde dik durmuş ve 'Bire hödük, yürü; elinden geleni arkana koyma!' demiş.
Nefi, Siham-ı Kaza adlı kitabındaki gibi yergiler yüzünden öldürürünce, arkadan şu beyt ile duruma tarih düştüler:
'Gökten nazire indi Siham-ı Kaza'sına
Nefi diliyle uğradı hakkın belasına'
Hakkın sesiydi
Nefi, Erzurum kökenli bir insan olarak İstanbul'da zor koşullarda yaşamış; yeteneği ile Saray'ın duvarlarından içeri girmişti.
Onu ölüme yollayan Padişah 4. Murat, kan dökücülükte çılgınlık düzeyine yükselmişti. İstanbul'da tütün yasağı, kahve yasağı gibi gerekçelerle binlerce insanı sorgusuz sualsiz katlettiren bu padişah; kendi otoritesine direnen bir ozanı elbette kabul edemiyordu.(Bu kısma katılmıyorum fakat metnin orjinalliğini bozmamak için çıkarmadım)
Nefi, dönemindeki başbakan konumundaki vezirazam da dahil, bütün yöneticileri taşlamıştır. Bu yüzden üst tabaka yönetimi ona düşman olmuştur.
Atışmalar
Dönemin divan katibi Tahir Efendi, Nefi'ye kelp (köpek) diye saldırmış. Ozanımız şu dörtlükle cevap vermiş:
Bize kelp demiş Tahir Efendi
İltifatı bu sözde zahirdir (bellidir)
Maliki mezhebim, zira
İtikadımca kelp, tahirdir
Tahir, temiz anlamına geldiğinden Nefi, bu sözcüğü, tevriyeli kullanarak; köpeğin, tahir (temiz) olduğunu (maliki mezhebine göre)belirtirken aynı zamanda rakibi Tahir'in köpek olduğunu da söyleyerek intikamını alıyor.
Dönemin büyük ozanı Şeyhülislam Yahya, Nefi'yi över gibi yapıp şöyle hicvediyor:
Sözleri Seba-i Muallaka'dır
İbnül Kays kendidir, kafir
Diyor ki : Nefi; İslam öncesindeki Arap ozanlarının en büyüğü sayılan İbnül Kays düzeyinde bir ozandır. Bunu derken, kafir sözcüğünü hem övgü, hem de dinsiz anlamında kullanıyor.
Ve Nefi cevap veriyor:
Bize kafir demiş Müfti Efendi
Tutalım ben diyem ona Müselman
Varıldıkta yarın Ruz-ı Ceza'ya
İkimiz de çıkarız orda yalan
Dediğini kısaca açıklayalım: Müftü Efendi bana kafir demiş; ben de ona Müslüman diyeyim. Lakin öbür dünyaya varınca ikimiz de yalancı çıkacağız.
Kendisine kibarca kafir diyene, aynı ustalıkla 'Kafir sensin!' diyen bu büyük ozana Hakk'tan rahmet diliyorum.
Nef’î’nin öldürülmek için götürülürken bu mısraları okuduğu rivayet edilir...
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakikatte eğer ârif isen
Farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş.
Rıza Zelyut