zerkli
New member
- Katılım
- 7 Eyl 2008
- Mesajlar
- 2,738
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Erdoğan bir kez daha köşe yazarlarıyla karşı karşıya kaldı.
Başbakan Erdoğan Türkiye’de kaçak yaşayan Ermenilerle ilgili sözleri nedeniyle bir kez daha köşe yazarlarıyla karşı karşıya kaldı. Erdoğan, daha önce 1 Mayıs’ta Taksim’de işçi ve gençlere uygulanan orantısız şiddet ve medya patronlarına şikayeti nedeniyle AKP hükümetinin icraatlarına destek veren köşe yazarlarının tepkisini çekmişti. Kaçak Ermenilerle ilgili sözlerini eleştirenlere “Siz kimin avukatısınız” diyen Erdoğan’a yazarlardan daha sert tepki geldi:
Sen Kimsin?
Ahmet Altan (Taraf)
“Komşularıyla sıfır sorun” politikasını izleyen, dünyanın saygı gösterdiği “yaratıcı ve parlak” diplomat Erdoğan mı sensin? Yoksa, Ermeni politikaları çıkmaza girince ayda dört yüz liraya çalışan zavallı Ermeni kadınını “sınır dışı” etmekle tehdit eden, Hazreti Muhammed’in “veda hutbesini” unutan milliyetçi mi sensin? Sen kimsin?
Şimdi böyle mi olduk?
Cengiz Çandar (Radikal)
“Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ sözü Yunus Emre’nin. Başbakan’ın her vesilede tekrarlamayı sevdiği bir başka söz. İş Ermenilere gelince, İttihatçı kesilmek, ’Tehcir tehdidi’ neyin nesi? ’Kaçak Ermenileri sınır dışı etmek’ten yana mısınız, değil misiniz? Bu hiddetli yaklaşım, nice dış ve iç gulyabaniye karşı sizi desteklerken geçerli miydi? O durumlarda ’yanlışın avukatı’ mıydık? Ne oldu da, birden ’doğruluk’, ’dürüstlük’ tarafınızdan sorgulanır oldu? Özür dilemek bir erdem konusudur. Özür dileyip dilememek sizin bileceğiniz iş. Ama madem ’Biz yolumuzda aynen devam edeceğiz’ diyorsunuz, peki... Kolay gelsin.”
Nedir bu hiddet
Mehmet Ali Birand (Posta)
“Nedir bu hiddet, nedir bu şiddet. Bir eleştiriye böylesine tepki verilmesine hayretler içinde kaldım. Erdoğan, 100 bin işsiz Ermeni’yi sınır dışı edebileceği yolundaki sözlerini eleştiren köşe yazarlarına neredeyse ”Ermeni dölü“ diyecek noktaya kadar geldi. Bizleri ”Ermeni avukatı“ olarak niteledi. 100 bin izinsiz işsize dokunmayın. Tehdit anlamına gelen ”Atarız ha...“ sözlerini bırakın. Ermeni vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırın. İşte asıl açılım bunlara denir.”
Tehcirci ruhu
Okay Gönensin (Vatan)
“Bu ve benzeri konuları tartışırken
”içine sindirmek” kavramını kullandığımızda soran oluyor
”ne kastediyorsun” diye. İşte bunu kastediyoruz: 1915’te radikal Ermeni örgütlerinin faaliyetlerine tepki olarak faturayı yüz binlerce masum insana çıkaran zihniyetten kimilerinin kurtulamamış oluşunu... Birkaç gündür bu konuda yazanların ortak teşhisi sonuna kadar doğru:
”Tehcirci ruh” hortladı.”
Tehdit ve şantaj
Şahin Alpay (Zaman)
“Bu hükümetin öncekilerden farklı olarak dış ilişkilerde tehdit ve şantaj politikasını terk ettiğini sanıyordum. “Komşularla sıfır problem” politikasını tutarlılıkla izleyeceğine, Ermenistan’la normalleşme çabasını sürdüreceğine inanıyordum.”
‘Eleştirenleri suçluyor’
Eyüp Can (Hürriyet)
“Eleştiri yapanları dürüst olmamakla” suçluyor. Çünkü onun zihninde dürüstlük, böyle bir laf etmiş de olsa, bu konularda onca mücadele veren bir başbakanın yanında olmayı gerektiriyor.”
Fiyaskoyla sonuçlanır
Mehmet Barlas (Sabah)
“Türkiye’de çalışan Ermenistanlı Ermeniler “Kaçak” işçiler de olsalar, onlara dönük sınır dışı etme içerikli tehditler... Erdoğan’ın “Kökten Devletçi” ve “Katı Milliyetçi” söylemlerle bu ve benzer sorunlara yaklaşması, onun kendini inkâr etmesini ve insancıl projelerinin fiyasko ile sonuçlanmasını getirir... Bu da öfkeli tepkilerle değil, hoşgörüyle, anlayışla, konuşmak kadar dinlemekle mümkün olur.”
Utandım
Nabi Yağcı (Taraf)
Başbakan’ın kaçak işçi olarak ülkemizde yaşayan Ermenileri rehine gibi görüp sınır dışına sürme tehdidi vicdanları kanattı. Vicdanlar ses vermeli ve Başbakan özür dilemelidir. Yalnız Ermeniler’den değil hepimizden de. Hrant Dink katledildiği zaman “Türk olduğumu ilk kez hissettim ve utandım” diye yazmıştım. Yine utandım. Benim ülkemin başbakanının sözlerinden dolayı.
Eski hastalık depreşiyor
Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak)
“Türkiye sorunlarının çözümünün büyük ölçüde değişmeye ve yenilenmeye bağlı olduğunu biliyor. Bu rağmen zaman zaman eski hastalığımız depreşiyor. Son günlerde bazı konularda seçim öncesini andıran popülizan hava ve siyasetçi tavrı Türk siyasetine yine egemen oluyor.”
“Masum atalar mitosu”
Yasin Altay (Yeni Şafak)
“Devlet adına konuşmayan, saf bir vicdan sahibi bir Erdoğan, en saf İslami referanslarına sahip bir Erdoğan “birilerinin günahının cezasını alakasız bir başkasına çektirme”yi bir fikir olarak bile olsa, aklının ucundan geçirir miydi acaba? Ne yazık ki İslami çevrelerin içinde 1915 olaylarına yaklaşımda girişilen savunma söylemi yine hiçbir İslami değerle telafi edilemeyecek bir “masum atalar” mitosu üretmeye çok kolay savrulabiliyor.”
“Konuştukça beter ediyor”
Cengiz Aktar (Vatan)
“Bugünkü gayriciddî retorik köklü bir kurum olan hariciyeyi yıpratma potansiyeli taşıdığı gibi hükümetin bu hassas konuda kurusıkı tehditler savurmaktan başka bir şey yapamayacağına da işaret ediyor. Ermenistanlıları tehcirle tehdit ediyor, ayıplayana köpürüyor ve konuştukça beter ediyor.”
O söz aralarını açtı
bu yandaş ya da akp muhaliflerine muhalif gazetecilerden bir çoğunun işini kaybedeceğine bahse girerim.
Başbakan Erdoğan Türkiye’de kaçak yaşayan Ermenilerle ilgili sözleri nedeniyle bir kez daha köşe yazarlarıyla karşı karşıya kaldı. Erdoğan, daha önce 1 Mayıs’ta Taksim’de işçi ve gençlere uygulanan orantısız şiddet ve medya patronlarına şikayeti nedeniyle AKP hükümetinin icraatlarına destek veren köşe yazarlarının tepkisini çekmişti. Kaçak Ermenilerle ilgili sözlerini eleştirenlere “Siz kimin avukatısınız” diyen Erdoğan’a yazarlardan daha sert tepki geldi:
Sen Kimsin?
Ahmet Altan (Taraf)
“Komşularıyla sıfır sorun” politikasını izleyen, dünyanın saygı gösterdiği “yaratıcı ve parlak” diplomat Erdoğan mı sensin? Yoksa, Ermeni politikaları çıkmaza girince ayda dört yüz liraya çalışan zavallı Ermeni kadınını “sınır dışı” etmekle tehdit eden, Hazreti Muhammed’in “veda hutbesini” unutan milliyetçi mi sensin? Sen kimsin?
Şimdi böyle mi olduk?
Cengiz Çandar (Radikal)
“Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ sözü Yunus Emre’nin. Başbakan’ın her vesilede tekrarlamayı sevdiği bir başka söz. İş Ermenilere gelince, İttihatçı kesilmek, ’Tehcir tehdidi’ neyin nesi? ’Kaçak Ermenileri sınır dışı etmek’ten yana mısınız, değil misiniz? Bu hiddetli yaklaşım, nice dış ve iç gulyabaniye karşı sizi desteklerken geçerli miydi? O durumlarda ’yanlışın avukatı’ mıydık? Ne oldu da, birden ’doğruluk’, ’dürüstlük’ tarafınızdan sorgulanır oldu? Özür dilemek bir erdem konusudur. Özür dileyip dilememek sizin bileceğiniz iş. Ama madem ’Biz yolumuzda aynen devam edeceğiz’ diyorsunuz, peki... Kolay gelsin.”
Nedir bu hiddet
Mehmet Ali Birand (Posta)
“Nedir bu hiddet, nedir bu şiddet. Bir eleştiriye böylesine tepki verilmesine hayretler içinde kaldım. Erdoğan, 100 bin işsiz Ermeni’yi sınır dışı edebileceği yolundaki sözlerini eleştiren köşe yazarlarına neredeyse ”Ermeni dölü“ diyecek noktaya kadar geldi. Bizleri ”Ermeni avukatı“ olarak niteledi. 100 bin izinsiz işsize dokunmayın. Tehdit anlamına gelen ”Atarız ha...“ sözlerini bırakın. Ermeni vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırın. İşte asıl açılım bunlara denir.”
Tehcirci ruhu
Okay Gönensin (Vatan)
“Bu ve benzeri konuları tartışırken
”içine sindirmek” kavramını kullandığımızda soran oluyor
”ne kastediyorsun” diye. İşte bunu kastediyoruz: 1915’te radikal Ermeni örgütlerinin faaliyetlerine tepki olarak faturayı yüz binlerce masum insana çıkaran zihniyetten kimilerinin kurtulamamış oluşunu... Birkaç gündür bu konuda yazanların ortak teşhisi sonuna kadar doğru:
”Tehcirci ruh” hortladı.”
Tehdit ve şantaj
Şahin Alpay (Zaman)
“Bu hükümetin öncekilerden farklı olarak dış ilişkilerde tehdit ve şantaj politikasını terk ettiğini sanıyordum. “Komşularla sıfır problem” politikasını tutarlılıkla izleyeceğine, Ermenistan’la normalleşme çabasını sürdüreceğine inanıyordum.”
‘Eleştirenleri suçluyor’
Eyüp Can (Hürriyet)
“Eleştiri yapanları dürüst olmamakla” suçluyor. Çünkü onun zihninde dürüstlük, böyle bir laf etmiş de olsa, bu konularda onca mücadele veren bir başbakanın yanında olmayı gerektiriyor.”
Fiyaskoyla sonuçlanır
Mehmet Barlas (Sabah)
“Türkiye’de çalışan Ermenistanlı Ermeniler “Kaçak” işçiler de olsalar, onlara dönük sınır dışı etme içerikli tehditler... Erdoğan’ın “Kökten Devletçi” ve “Katı Milliyetçi” söylemlerle bu ve benzer sorunlara yaklaşması, onun kendini inkâr etmesini ve insancıl projelerinin fiyasko ile sonuçlanmasını getirir... Bu da öfkeli tepkilerle değil, hoşgörüyle, anlayışla, konuşmak kadar dinlemekle mümkün olur.”
Utandım
Nabi Yağcı (Taraf)
Başbakan’ın kaçak işçi olarak ülkemizde yaşayan Ermenileri rehine gibi görüp sınır dışına sürme tehdidi vicdanları kanattı. Vicdanlar ses vermeli ve Başbakan özür dilemelidir. Yalnız Ermeniler’den değil hepimizden de. Hrant Dink katledildiği zaman “Türk olduğumu ilk kez hissettim ve utandım” diye yazmıştım. Yine utandım. Benim ülkemin başbakanının sözlerinden dolayı.
Eski hastalık depreşiyor
Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak)
“Türkiye sorunlarının çözümünün büyük ölçüde değişmeye ve yenilenmeye bağlı olduğunu biliyor. Bu rağmen zaman zaman eski hastalığımız depreşiyor. Son günlerde bazı konularda seçim öncesini andıran popülizan hava ve siyasetçi tavrı Türk siyasetine yine egemen oluyor.”
“Masum atalar mitosu”
Yasin Altay (Yeni Şafak)
“Devlet adına konuşmayan, saf bir vicdan sahibi bir Erdoğan, en saf İslami referanslarına sahip bir Erdoğan “birilerinin günahının cezasını alakasız bir başkasına çektirme”yi bir fikir olarak bile olsa, aklının ucundan geçirir miydi acaba? Ne yazık ki İslami çevrelerin içinde 1915 olaylarına yaklaşımda girişilen savunma söylemi yine hiçbir İslami değerle telafi edilemeyecek bir “masum atalar” mitosu üretmeye çok kolay savrulabiliyor.”
“Konuştukça beter ediyor”
Cengiz Aktar (Vatan)
“Bugünkü gayriciddî retorik köklü bir kurum olan hariciyeyi yıpratma potansiyeli taşıdığı gibi hükümetin bu hassas konuda kurusıkı tehditler savurmaktan başka bir şey yapamayacağına da işaret ediyor. Ermenistanlıları tehcirle tehdit ediyor, ayıplayana köpürüyor ve konuştukça beter ediyor.”
O söz aralarını açtı
bu yandaş ya da akp muhaliflerine muhalif gazetecilerden bir çoğunun işini kaybedeceğine bahse girerim.