O Kapi ÇalindiĞi An

erenpasa

Banned
Katılım
28 Eki 2007
Mesajlar
13
Reaction score
0
Puanları
0
Bu ülkenin kapıları farklı çalar bir çok ülkeden. Bazen bazı kapılar çalar ve açıldığında kulakları sağır eden bir çığlık yükselir. Tıpkı geçen haftanın 12 şehidinin ailesine haber verildiğinde, tıpkı binlerce aziz şehidin ailesine acı haber ulaştığında olduğu gibi.

Şimdi lütfen gözlerinizi kapayın. Size bu ülkede binlerce kez yaşanmış gerçek bir hayat hikayesi aktaracağım. Bizim bir kaç cümleye sığdırdığımız ama kapısı farklı çalınıp da bunu yaşayanlara asırlar kadar uzun gelen bir hikaye...
“Psikolog, doktor, hemşire ve üst rütbeli bir subay hiçbirşeyden haberi olmayan ailenin kapısındadır. Kapı bir süre açılmaz. Gelen ekip evden bir ses duyar, 'Tamam anne, merak etme, ben bakıyorum'. Bir kaç ayak sesinden sonra küçücük bir oğlan çocuğu kapıyı açar. Belki de aylardır onlardan uzak babası onlara sürpriz yapmıştır. Belki de söz verdiği oyuncağı getirmiştir. Kapıyı açan küçük çocukla göz göze gelirler. Ekip donar kalır. Aslında ne söylenecek söz vardır, ne de yapacak bir şey. İçlerinden birinin ağzından iki kelime dökülür: 'Annen evde mi?' Garip bir şeyler olduğu bellidir. Çocuk biraz şaşırmış halde içeri gider, 'Anne birileri geldi. Seni istiyorlar'. Anne, 'Hayırdır, oğlum, bu saatte kim gelir ki bize' der. Koridordan daire kapısına giderken o yol kilometreler gibi gelir anneye. Kapıda ekiple gözgöze gelir. Yüreği aylardır ağzındadır. Zaten kim olduklarını da biliyordur. Belli belirsiz zar zor bir cümle ağızlardan çıkar: 'Vatan sağolsun'. Gökleri yırtan bir çığlık, dizleri üzerine çöken bir anne ve koridordan koşarak gelen oğul. Gerisini siz biliyorsunuz.

Şehit cenazelerine gider. Sessiz sedasız bir köşede acılı aileleri izlerim. Hep çok zor olur bu törenleri gazeteci olarak izlemek. Habere gidip, sonra da dünyanın en masum ifadesi ile biraz sonra babalarını son yolculuğuna uğurlayacak şehit çocuklarıyla karşılaşmak. Şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın eşi Firdevs Yılmaz'ın ağlamaması için söz verdirdiği oğlunun gözyaşlarını tutamamasını hatırlıyorum. Anne, 'Yeni ayakkabısı ayağını sıkıyor da, ondan ağlıyor' diye açıklamaya çalışmıştı.

En acısı ve zoru da, hiçbir şeyden haberi olmayan ama gözleri ile size hayatınızda hissedemeyeceğiniz derinlikte şeyler söyleyen o küçücük çocuklarla göz göze gelmektir. Çünkü onlar, bir yazarın dediği gibi, o an artık 'tanrı bakışlı çocuklar' olmuşlardır.

Hayatınızın en unutamadığınız sahnesi nedir diye sorduklarında acı acı gülümserim. Benim sahnem farklıdır. Film değildir. Oyuncuları da hikayesi de gerçektir. Benim unutamadığım, Kocatepe’de herşeyden habersiz 3 yaşındaki bir çocuğun yanağını babasının bayrağa sarılı tabutu üzerinde yaslamış, naaşın üzerine elindeki oyuncak arabasını sürmesidir. Annesine, "Babam, bu arabanın yenisinden alacağına söz vermişti. Ne zaman gelecek?" diye sormasıdır.

Cenazelerde kalabalığa iyi bakın. Şehitler cenazelerdeki kalabalığın içindedir. Aralarına yeni katılan arkadaşlarını almaya gelmişlerdir. Sonra usulca sıyrılıp, tabutun hemen yanındaki o küçücük çocukların ellerini tutar, başlarını okşarlar. Çocukların bizim boğazlarımızı düğümleyen sorularına bu zor sorularına kulaklarına eğilip bir tek onlar yanıt verir.

Tıpkı bir masal gibi değil mi? Doğrudur, bazı gerçek hayat hikâyeleri peri masalı gibidir. Bu da Türkiye'nin kanla yazılan peri masalıdır. Kanla yazılan ve bu ülkenin hiç de bunları hak etmemiş küçücük çocuklarına okunan.

Bu ülke eğer hala ayakta kalabiliyorsa, bu adı sanı şimdiye kadar hiç duyulmayan ve hiç konuşmayan çok az sayıda kahramanın sayesinde olabiliyor.

“Şehitlerin yüzünde acı olmaz onların yüzünde hep bir tebessüm vardır” derler. Tıpkı şehit ailelerinin çektiği bunca zorluğa rağmen hiç bir zaman “bize yardım edin” demediği gibi. Ama büyük millet şimdi onların hiç çıkmayan ama kulakları sağır eden seslerini duyuyor.

Şehitlerin çocuklarının ellerini anneleri, aileleri hiç bırakmaz. Ama diğer ellerini de biliyoruz ki bu millet hiç bir zaman bırakmayacak.

Şehit ailelerinin kapısını bu kez farklı çalan yüzbinlerin önünde de saygı ile eğiliyorum.

VATAN için
BİRLİK için
BERABERLİK için
SABIR SABIR SABIR

"asala" gibi KANLARINDA BOĞULACAKLARDIR.
 
İnsanı duygulandıran güzel bir yazı,teşekkür ederiz.Bir tarafta güzel insanlar ve onların üzerinde yükselen bir Vatan,diğer taraftada o Vatanı çıkarları için batırmaya çalışan aşagılık,ruhsuz hainler...
 
Çok saolun insanın merakı milliyetçiliği uyanıyo
 
Teşekkürler. Güzel Yazı.
 
güzel bir yazı umarım bizden sonraki kuşaklar şehit vermenin ve şehit in ne demek oldugunu sadece bu yazılardan ögrenirler çünkü biz hissederek bunları ögrendik ve belkide en acı şeklide ögrendik..
 
Geri
Üst