O hafta neler oldu?

VolkaN

Altın Üye
Katılım
28 Haz 2007
Mesajlar
8,232
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere;ayağım takıl
O hafta neler oldu?

Yıl 2003, aylardan Mart ayı ve bu ayın ilk 7 günü; yani sadece bir haftası.

1 Mart Cumartesi günü Meclis'te "tezkere" oylanıyor. ABD'ye Kuzey'den Türkiye topraklarından Irak'a girme izni verecek olan meşhur tezkere. Hani şu tarihe "1 Mart Tezkeresi" diye geçen, çok kritik Meclis kararı. Hükümetin Meclis'e sunduğu tezkere, marjinal sol örgütleri bile şaşkına çevirecek şekilde reddediliyor. Sadece Türkiye-ABD ilişkilerinde değil uluslararası dengelerde kuvvetli bir deprem yaşanıyor.

Hafta içinde Başbakan Abdullah Gül, Daho'da İslâm Konferansı Örgütü toplantısına katılıyor. Tezkerenin reddedilmesi Ortadoğu'yu ayağa kaldırmış durumda. Başbakan, Irak'ta "siyasî çözümden yana olduğumuzu" vurguluyor.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs'la ilgili Birleşmiş Milletler planını görüşmek üzere ABD'ye gidiyor. Kıbrıs'ta deniz tükenmiş, Türkiye sıkışmış durumda. Hükümet, çözüme destek olacaklarını, yani statükoyu sürdürmekten vazgeçtiklerini açıklıyor.

Yeni bir sınırötesi operasyon için 500 araçtan oluşan bir askerî konvoy, Kuzey Irak'a giriş yapıyor.

Hafta sonunda, Siirt ilimiz AK Parti lideri Tayyip Erdoğan'a milletvekili olma yolunu açacak bir ara seçime hazırlanıyor. İki partili Meclis'te CHP yapıcı ve ılımlı bir muhalefet sergiliyor.

"Balyoz Harekât Planı"nın görüşüldüğü 5-7 Mart 2003 tarihlerinde Türkiye, bu çok kritik gelişmeleri ve tartışmaları yaşıyor. Ne diyeceksiniz? Bir yanda çok önemli kararlar alınıyor, önemli badirelerden geçiliyor; öbür tarafta birileri oturmuş balyozla bu ülkenin kuyusunu kazıyor. Düşmana ihtiyacınız mı var? Buyurun size hiçbir düşmanın veremeyeceği zararı, kuyumcu titizliği ile planlayan düşmanlar; hem de içinizden. "Balyoz planı"na, bir de Türkiye'nin kronik hale gelmiş bir "dış güvenlik veya savunma zaafı" olarak bakmalıyız. Demek ki hükümet zor şartlarda sorunlarla baş etmeye uğraşırken birileri pusuya yatmış fırsat kolluyorlar. Neyin fırsatı? Hükümetin boğuştuğu iç ve dış şartlar, darbecilerin işlerinin kolaylaştığı fırsatlar demek. Hükümet sırtında bir yığın yükle giderken üç-beş darbeci ayağına çelmeyi takacak. Ama asıl cevaplanması gereken soru: Hükümetin mi, yoksa ülkenin mi? Ve ne için?

1 Mart Tezkeresi'nden önce yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısını hatırlayalım. Hükümetin ısrarına rağmen MGK, bu çok kritik tezkere konusunda hiçbir görüş bildirmemişti. Hesap, Meclis'in tezkereyi geçirmesi ve çiçeği burnundaki AK Parti Hükümeti'nin kendi seçmeni nezdinde zor durumda kalması idi. İstanbul'da Selimiye Kışlası'nda "Balyoz planı"nın geliştirildiği saatlerde Ankara'da -işini yapan tek komutan- Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, tezkere konusunda hükümetle aynı görüşte olduklarını belirtiyordu. Görüş açıklamama gerekçesini şöyle ifade ediyor: "...Böyle bir konuda karar almak için hepinizin takdir edeceği gibi politik, ekonomik ve sosyal ve yasal boyutları da bulunmaktadır. Biz asker olarak (kendimizi) her konuyu en iyi bilenlerden saymıyoruz."

Darbe günlüklerinde tam da bu tarihe tesadüf eden bir ayrıntı var. Kuvvet komutanları, Hilmi Özkök'e "hükümeti devirelim" telkininde veya dayatmasında bulunuyor. Hilmi Özkök de onlara, Amerikalı generale verilecek cevabı soruyor. Çok detaylı planlar hazırlanması gereken bu konuda kuvvet komutanları ayaküstü bir mütalâada bulunuyor. Bu ayrıntı, darbe ile uğraşan generallerin kendi işleriyle uğraşmadıklarına dair galiba sıradan bir örnek.

Başta "Balyoz Harekât Planı" olmak üzere, ortaya saçılıp dökülen darbe planlarına, Türkiye'nin dış güvenlik zaafı olarak bakması gerekenler var. Bunların başında askerler geliyor. İktidarı ele geçirmek için iç düşman yaratmaya teksif olan komutanların mevcudiyeti bir savunma gediği, bir adım ötesinde bir "iç tehdit" haline geliyor. Mart 2003'ün ilk bir haftası bize bu tehdidin somut vaziyetini gösteriyor.

kaynak
 
güzel tesbit yapmış yazar.o anki tarih kafam da canlandı biran.:blush:
 
AKP grup toplantısı sona erdi

26/02/2003

AKP'nin, Başbakanlık Tezkeresi'nin görüşüldüğü olağanüstü grup toplantısı sona erdi. Grup yarın saat 10.00'da toplanarak Tezkereyi görüşmeye devam edecek.

Başbakan Abdullah Gül ile AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği toplantıya, öğle yemeği için verilen bir saatlik aradan sonra da devam edildi. Sabah saat 09.15'de başlayan toplantı öğle yemeği için verilen ara hariç yaklaşık 5 saat sürdü. Erdoğan, toplantıdan ayrılırken bir gazetecinin, "Toplantı gergin mi, zor mu geçiyor? Siz konuştunuz mu?" sorusuna, "Demokratik bir toplantı yapılıyor. Toplantıyı ben yönetiyorum. Toplantıyı idare edenler son konuşmayı yapar" yanıtını verdi.

Toplantının açış konuşmasını yapan Erdoğan, milletvekillerini uyararak, "Çok hassas bir dönemden geçiyoruz, gazetelere televizyonlara çıkıp konuşmayın. Buranın bir parti olduğunu unutmayın. Parti disiplinine uyun" dedi.

Erdoğan'dan sonra ilk sözü Milli Savunma Bakanı Gönül aldı. Gönül, 'Türkiye'nin neden bu işin içinde yer alaması gerektiğini' anlatarak, "Bu işin dışında kalamayız. Operasyon sonrası Kuzey Irak'taki Kürtlerin silahsızlandırılması için anlaşmaya varıldı. Türkiye'nin bu işin içinde olması daha faydalı. Eğer bu işin dışında kalırsak daha sonra kontrolü sağlayamayız, ağır bedel öderiz" diye konuştu.

Gönül'den sonra kürsüye çıkan Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da, ABD ile müzakerelerin
sürdüğünü belirterek şöyle konuştu:
"Bu iş sadece para ve dolar işi değil. Daha önemli unsurlar var. Askeri ve stratejik konular daha önemli. Şunu kesin olarak bilin, Irak'ın toprak bütünlüğü korunacaktır. ABD bize operasyon sonrası Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti veya otonomi oluşmayacağına dair garanti verdi.
Musul ve Kerkük petrolleri ise Irak halkınındır. Eğer destek vermezsek Kürt devleti kurulma riski var. Bakü-Ceyhan Boru Hattı Projesi'nde
sıkıntıya düşeriz. AB üyeliğimizde sıkıntı olur, ABD bize verdiği desteği çeker. Yunanistan'la Ege sorununda elimiz zayıflar. Musul ve Kerkük petrolleri Kürtlerin eline geçebilir. Bunları gözönünde bulundurmanız gerekir."¶

GÜL: FARKI ANLADILAR

Başbakan Gül, toplantı sonrası gazetecilerin, "Milletvekilleri ikna oldular mı" sorusuna, "Arkadaşlarımız sorumluluk sahibi olmak veya olmamak arasındaki farkı anladılar" yanıtını verdi. Gül, toplantının nasıl geçtiği yönündeki bir soruyu da şöyle yanıtladı:
"Önemli olan demokrasi ve katılımı sağlamak. Ben Türkiye'nin emirlik ya da krallık olmadığını hep söylüyorum. Bölgede alınanlar olsa bile Türkiye böyle bir ülke."

"HAYIRDA HER ZAMAN HAYIR YOKTUR"

Grup toplantısının çıkışında Erdoğan'ın yanına gelen eski Nevşehir Milletvekili Hüsamettin Başar, Erdoğan'dan "Savaşa hayır" demesini istedi. Erdoğan ise Başar'a, "Hayırda her zaman hayır yoktur. Türkiye'nin bu yıl 73 milyar dolar borç ödemesi var" karşılığını verdi.



http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=67372




pardon ama aynı 1 mart tezkeresinden mi bahsediyoruz? çünkü konuda yazanla gazetede yazanın alakası yok.
halkımız balık hafızalı nasıl olsa unutmuştur dediniz haaa.
sizi gidi takiyyyyeciler siziiii






takiye nedir diye merak edenler için:


takiye Ar.

a. 1. Mezhep belirtmeme, gizleme. 2. mec. Olduğundan farklı görünme. 3. esk. Sakınma, çekinme.
Güncel Türkçe Sözlük

http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=takiye&ayn=tam





yani kimseyle dalga geçme yok.
 
Geri
Üst