'O anı evimde ailemle yaşadım'

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
36
Konum
ѕαмѕυηѕρσя





Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'İmralı'daki ile ilgili ceza kesinleşmiş midir, kesinleşmiştir. Nedir bu ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Dolayısıyla bunun üzerinde AK Parti hiçbir zaman oynamaz. Asla. Şu anda İmralı Cezaevi'nde konumu neyse burada durmaya devam edecektir' dedi.

Erdoğan, Kral FM canlı yayınında soruları yanıtladı.

Abdullah Öcalan'ın E tipi cezaevlerine alınması halinde oralarda her gün gösteriler olacağını, bu adımların bundan dolayı atıldığını söyleyen Erdoğan, ülkede gerginlik istemediklerini belirterek, 'Bunun dışında asla bizim dönemimizde böyle birşey düşünülemez. Tamamıyla çok büyük bir iftiradır.

Bu iftira mertçe bir iftira değildir, namertçe bir iftiradır, bu kadar açık söylüyorum. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, bu görevde oldukça ve partisi tek başına iktidarda olduğu sürece de böyle bir şeye müsaade etmez' diye konuştu.

KİMİN İÇKİSİNE KARIŞTIK

Erdoğan, 8,5 yıldır bu ülkeyi yönettiklerini belirterek, 'Kimin içkisine karıştık, kimin yaşam biçimine karıştık? Böyle bir şey duydunuz mu, gördünüz mü? Bunların hepsi yalan yanlış şeyler. Herkes istediği gibi yiyor, istediği gibi geziyor, istediği gibi içiyor' dedi.

'Yeni kabine sistemini açıkladınız. Başkanlık sistemine yavaş geçiş olarak algılandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine Erdoğan, yeni kabine ile çok daha seri, pratik, verimli neticeler alınacağını söyledi. Yeni yapılanmada bakan ve müsteşar arasındaki bakan yardımcılığınını da istisnai bir memurluk gibi olacağını ifade eden Erdoğan, bakan yardımcılığı için üniversite mezunu olma şartının aranmayacağını, ilkokul mezunu, ama kendisini ispatlamış bir kişinin bakan yardımcısı olabileceğini belirtti.

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin sorular üzerine Erdoğan, yeni anayasa için TBMM'de 367 şartı bulunduğunu anımsattı. 367 milletvekili çıkarmaları halinde, Parlamentoda grubu olan siyasi partilerle uzlaşma içinde, sivil toplum örgütlerinden yararlanarak bu çalışmayı yapacaklarını anlatan Erdoğan, aynı şekilde Parlamento dışında kalan ve belli bir oy alan siyasi partileri de işin içine katarak halkın 'Benim anayasam' diyeceği bir anayasa hazırlayacaklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, daha özet, eklerle dolu olmayan bir anayasa hedeflediklerini bildirdi.

İşsizliğin çözümüne yönelik önerilerinin sorulması üzerine Erdoğan, 'İşsizlik konusu matematik bir olay değildir, iki kere iki dört şeklinde çözülecek bir olay değildir. Dünyanın en ileri ekonomisi Amerika bile işsizliği çözemiyor' dedi.

MECBURİYET YOK

AK Parti'ye oy vermeyenlerin olacağının belirtilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, 'Türkiye'de herkesin AK Parti'ye oy verme mecburiyeti yok. Herkesin kendi iradesi vardır. O milli iradesini istediği istikamette kullanacaktır ve hepsi de saygındır. Ama bu anlattıklarım farklı bir şeydir. 'Kürtlere savaş ilan etmiştir' ifadesi çok çok çirkin, yakışıksız bir yaklaşımdır. Asla böyle bir şey söz konusu değildir. Bir defa Kürtler, onlardan çok benim kardeşimdir ve onların hizmetkarı biz olduk, onlar olamadılar' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 'Son zamanlarda BDP, CHP ve MHP arasında ittifak iddiası var. Onun dışında da MHP'lilerin şu iddiasına cevap vermediniz: 'AK Parti güzel çalışıyor, yol yapıyor, hastane yapıyor, Türkiye çok iyi yere doğru gidiyor ama PKK'ya taviz veriyor' diyorlar. PKK'lıların şehre inmesi ve söylemleri, MHP'li seçmenleri rahatsız ediyor' ifadeleri üzerine, şunları söyledi:

'MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime ben şunu söylüyorum; Bir defa biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk devletinin içerisinde yürütmenin görevleri bellidir. Bunun yanında yargının görevleri vardır. Biz tabii, hukuk devletinin içerisinde yürütme olarak çerçeve ne ise bu çerçeve içerisinde hareket etmeye mecburuz. Şimdi kendileri bu ülkede 3,5 sene iktidarda bulundular. Ne yaptıkları ortada. Bizim de burada atılacak adımlarda her şeyi yoğun gerilim politikaları içerisinde değil...

İşlerine geldiği zaman ne diyorlar? 'Gerilimi AK Parti yapıyor'. Şimdi olayı çözerken gerilim yaratmadan çözmek de gerilim yaratarak çözmek de mümkün. Ama biz bunu en başarılı şekilde neticelendirmek, en az zayiatla neticelendirmek, bunun da gayreti içerisindeyiz. Güvenlik teşkilatlarımız bu noktada hiçbir dönemde olmadığı kadar şu anda birlik beraberlik içerisinde bu adımı atıyorlar. Buna benzer şeyler oluyor mu, oluyor.

Siz şimdi bir anda olağanüstü açılan bir pankartı hemen görmeyebilirsin. Görüldüğü anda da buna tabii ki müdahale edilmesi gerekir. Bu da güvenlik güçlerimizini görevidir. Bunu bazı istisnalar dışında geneli itibariyle hep yapmışlardır, yapmaktadırlar.'

Bunun dışında yargının üzerine düşen görevler de bulunduğunu ve bunu genel olarak yerine getirdiğini ifade eden Erdoğan, 'Bunun 'PKK'ya müsaade' olarak dillendirilmesi yanlıştır. Bizim Meclis'te de söylediğimiz hep şu olmuştur: 'Çözüm için öneriniz ne?' Bize MHP bir öneri getirememiştir. 'Gelin şunu, şunu, şunu yapın' yok. 'Biz geldiğimizde bunu göreceksiniz.' Sizin geldiğinizi gördük zaten, böyle bir şey yok.'

ŞİMDİDEN KONUŞMAK YANLIŞ OLUR

Başbakan Erdoğan, 'Diyelim ki seçimlere yeterli oyu alamadınız. CHP, MHP ve BDP koalisyonu mu bekliyor Türkiye'yi?' sorusuna karşılık 'Onu ben bilemiyorum. O sayı meselesi. Tabloyu görmeden bunları konuşmak çok çok yanlış' dedi.

Bu durumun mümkün olup olamayacağına yönelik soruya da Erdoğan, 'Ben milletimin şu andaki teveccühünü kamuoyu araştırmalarında filan inşallah isabetli olacağını, çok iyi olacağını görüyorum' yanıtını verdi.

'Sürekli koalisyonlar konusunda vatandaşları uyarıyorsunuz. Onun dışında muhaliflerin de 'biz de bunun içinde olalım' talepleri var' ifadeleri üzerine Başbakan Erdoğan, tek parti iktidarları ile koalisyon hükümetlerinin başarısı arasında ciddi bir fark olduğunu söyledi.

İktidarı DSP-MHP-ANAP hükümetinden aldıklarını, bu koalisyonun milli geliri 230 milyar dolar olarak AK Parti'ye devrettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

'Ama şu anda dikkat edin 740 milyar dolardayız. Nereden nereye çıktık? Milli gelir ekonomisini belirleyen adeta şu anda barometredir. Bu çok açık, net ortada. Şimdi neyin peşinde koşuyoruz? Başarının peşinde. Kişi başına milli gelir ne olacak, bunun peşinde mi koşuyoruz, yoksa bu ülke, dünya ülkeleri arasında tekrar 26. sıralara mı düşsün, bunu mu bekliyoruz? Şu anda 17. sıradayız. Bizim hedefimiz 10. sıraya çıkmak. En azından, ilk onun içerisinde yer almak. Bunu da başaralım istiyoruz.'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 'Türk Telekom'un neden özelleştirildiğini' sorduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, şirketin belli bir bölümünün özelleştirildiğini, belli bir bölümünün ise Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu hatırlattı.

'CHP VE MHP SİVAS'IN DOĞUSUNA GEÇTİLER'

Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP'nin Sivas'ın doğusuna gitmediklerini belirterek, 'Kaç yıldır bunu söyledim. İlk defa şimdi CHP de MHP de Sivas'ın doğusuna geçtiler. Bundan mutluyum. Demek ki başardık bu işi' dedi.

Demokratikleşmenin oralara da yayılmasını istediğini ifade eden Erdoğan, 'İleri demokrasi bu. Demokrasi mücadelesini 780 bin kilometrenin tamamında verelim' diye konuştu.

Hakkari'ye 4. kez gitmesinin ve açılışlar yapmasının nedeni olduğunu dile getiren Erdoğan, şehre gittiğinde kepenklerin kapattırıldığını, ancak MHP'nin Diyarbakır'da sağlıklı bir miting yapabilmesi için kapattırılmadığını söyledi.

'Bu sağduyuya yönelik bir mesaj olabilir mi, yoksa bir destek mesajı mı?' şeklindeki soruya Erdoğan, 'Aynı şeyi niye AK Parti mitinginde yapmadılar? Daha önceki gidişimde Diyarbakır'da aynı şeyi niye yapmadılar? Niye belediye sokaklarda çöpleri bıraktı? Belediye, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı geliyor, çöpleri almıyor, temizlemiyor' yanıtını verdi.

Başbakan Erdoğan, 'MHP ile BDP'yi yan yana görmek bizim mantığımız biraz zorluyor' ifadeleri üzerine, 'Siyasi rant her şeyi bir araya getiriyor. Bu, bir siyasi ranttır. Bayrak konusundaki hassasiyetimiz hiçbir parti de yok. CHP'ye gönül veren kardeşimin eline Türk bayrağı almaması mümkün mü? Değil. Ama sen kalkar da BDP'lilerle bir kapı arkası anlaşmayı yapar, onların eline CHP bayraklarını tutuşturursan, onlarla böyle bir anlaşmaya girersen, 'hadi bir Türk bayrağı ver eline' dediğin zaman Türk bayrağını BDP'li eline almaz. Bakın Hakkari mitinginde, elinde bir tane Türk bayrağı olan vatandaş yoktu, Kılıçdaroğlu onlara hitap etti. Olay, bu kadar açık, net ortada.'

Kılıçdaroğlu'nun, bayrak üzerinden siyaset yaptığını iddia ettiğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

'Bu bayrak hepimizin değil mi? Meydanlarda Türk bayrağı olmasın mı? Bunu mu istiyor Sayın Kılıçdaroğlu? Demek ki Sayın Kılıçdaroğlu da bunu savunuyor. Meydanları bugüne kadar Türk bayraklarıyla her siyasi seçimlerde, mitinglerde süslemişizdir. Onun olmadığı miting mi oldu, bugüne kadar? 'Onun üzerinden siyaset yapıyor' diyeceğine, 'burada bir yanlışımız, bir eksiğimiz var. Bunu gözden kaçırdık' diyebilirdi. Ama tabii asıl kapı arkasında verdiği sözü yerine getiriyor. Çünkü onların eline Türk bayrağını tutuşturamazdı. 'Belediyenin kapısında Türk bayrağı olsun mu, olmasın mı' tartışmasını yapan zihniyetle siz masaya oturursanız bu duruma gelirsiniz. CHP ne yazık ki Hakkari'de bunu yapmıştır, bu açığı vermiştir. Ama Batı'ya gittiği zaman farklı konuşur, Ardahan'a gittiği zaman farklı konuşur. CHP budur'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '(Kürtlere savaş açmak) ifadesi çok adi, alçakça bir tespittir, Kürtler benim kardeşimdir' dedi.

Suriye'de yaşanan olaylara ilişkin soruya Erdoğan şu yanıtı verdi:

'Suriye bizim için kaygı verici. Dün itibarıyla bin 200 kadar Suriyeli vatandaş ülkemize sığınmış durumda. Suriye'den ülkemize sığınan tüm kardeşlerimize kapımızı açık tutacağız. Bu şekilde ölümün yoğunlaştığı ve oradaki kardeşlerimizin böyle bir sığınma imkanı aradığı dönemde kapıları kapamamız mümkün değil. Suriye'yle olan ilişkiler diğer ülkelerle olan ilişkilere benzemez. Gerek Hatay, gerek Gaziantep, Mardin tarafında. Sığınma noktasındaki durumun Halep'e sıçraması olabilir. Bu konuda tedbirleri aldık. Tek hamd ettiğim nokta yaz mevsimindeyiz. Anında çadırkentler kurarak misafir ediyoruz. Kızılay süratle devreye girdi, gerekli gıda, ilaç, su desteğini veriyor. Temenni ederim ki bu endişe verici süreci süratle atlatırız. Üç gün önce Esad'la görüştüm. Kendileri bana çok daha farklı şeyler anlattı. Polislerin öldürülmesi konusunda farklı istihbari bilgiler geliyor. Endişeyle takip ediyoruz.'

Başbakan Erdoğan kaset skandalına ilişkin olarak da şunları söyledi:

'Böyle bir şeyden haberim yok. Bu yayından sonra gerçeği nedir onu öğrenirim. Gerçek yönünü bilemediğim için yorum yapmayayım. TİB'i devreye koyduk, süreç yargıyla ilgili. Yargı takibini sürdürüyor. Bu tür olaylara şahit olmamayı temenni ederiz. Hangi siyasi parti olursa olsun. Bu tür pislik nerede varsa bunun ihbarından da kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyaseti bunlardan arındırmamız lazım.'

Avrupa Parlamentosu'nda, 'Bu arkadaş Türkiye'ye de Fransız galiba' sözlerinin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Gerek Davos, gerek AKPM'deki çıkışımız oradaki gelişmelerin neticesinde olan hakkın ifade edilmesi gerektiği konulardır. Karşımızdakiler doğruyu değil de doğru olmayanı doğru gibi takdim ederlerse biz onların yanında yer alamayız. Onların karşısında bizim duruşumuz çok önemli. Davos'ta o ana kadar Peres'le ilişkilerim çok iyiydi. Fakat o günkü tavır, yılların İsrail'de Filistin'in genelinde onbinlerce Filistinlinin öldürülmesine yönelik beklenen çıkışı Türkiye yapamadı.

O ANI EVİMİZDE AİLEMLE YAŞADIM

Bizim orada o çıkışı yapmamız gerekiyordu. Ondan kısa süre önce yavrunun babasına sığınarak öldürülmesi benim gözlerimin önünden kaçmıyordu. O anı ailece evimizde izlediğimizde o anda pozisyonum çok farklıydı. Tüm vicdanımın sesini dinlemek suretiyle, mensubu olduğum değerlerin bana yüklediği yükün değerlerini yerine getirdim.

AKPM'de soruyu sorarken işin gerçeğini bilmiyor. Fransa'da belli grubun Ermeni diasporasıyla yaptığı ortak çalışma var. Fransa'da Ermeniler kadar Türk var. Ermenilerin oradaki örgütlü çalışmalarıyla oradaki siyasi irade sürekli onları savunur hale geliyor.'

'Bizden önce siparişe göre yazı yazanlar manşet atanlar vardı. Şu dönemde bu var mı? Herkes rahatlıkla yazısını yazıyor, manşetini atıyor. Özgürlükler noktasında Türkiye çok değişti' diyen Başbakan Erdoğan, 'Ülkenize Fransız kaldınız derken, Türkiye'deki bu gelişmeleri takip etmeyen bir Batı var.

BU KADAR AÇIK OLMAZ

Geçenlerde The Economist gibi, New York Times gibi kendi içlerinde çelişki yaşıyorlar. AK Parti'yi övseydi de aynı şekilde karşı çıkardım. Türkiye'deki ulusal gazeteler böyle yayın yapmıyor. Çok nadirdir bu, marjinaldır. Satır aralarında mesajı verir ayrı ama bu kadar açık söylenmez' dedi.

KÜRTÇE EZAN ÇIKARTTILAR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Şimdi bir de Kürtçe ezan çıkardılar. Hatta içlerinden, bağımsızlardan bir tanesi, 'Gerekirse bu camileri işgal edeceğiz, ele geçireceğiz' diye bir ifade kullandı. Kimsin sen ya, nereyi ele geçiriyorsun? Böyle bir yola tevessül ettiklerinde gereken cevabı kesinlikle alırlar. Bu işin hiç affı yoktur' dedi.

Başbakan Erdoğan, cuma namazı meselesinin çok önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: 'Şimdi tutuştular. Cuma namazında, Ulucami'de Diyarbakır'da farklı cuma namazı kılınıyor diye kampanya yapıyorlar. 'Burada devletin imamı var, devletin camisidir, burada gidip namaz kılmayacaksınız' diye tehdit ediyorlar. Başka yerde namaza duruyorlar, kendi imamlarıyla cuma namazı kılıyorlar.

Cuma namazında birlik esastır. Cuma namazında asla ayrılık düşünülemez. Anadolu'muzda, köylerimizde mescitlerde cuma kılınmaz, kasabaya, ilçeye, kente inerler, oralarda kılarlar. Genel bir mesaj verilir cumada. Bunlar ise bu işe bir ayrılıkçılık getirmek suretiyle, kadın-erkek harman... Şimdi toparlamaya başladılar, bir kısmı tribünde, orada cuma namazı kılıyorlar.

KİMSİN SEN YA

Şimdi bir de Kürtçe ezan çıkardılar. Hatta içlerinden, bağımsızlardan bir tanesi 'Gerekirse bu camileri işgal edeceğiz, ele geçireceğiz' diye bir ifade kullandı. Kimsin sen ya, nereyi ele geçiriyorsun? Böyle bir yola tevessül ettiklerinde gereken cevabı kesinlikle alırlar. Bu işin hiç affı yoktur. Bir diğer adım Kürtçe ezan. Bu ülkede bunun uygulamasını CHP yapmıştır, 18 Temmuz 1932'de yaptı.

18 YIL TÜRKÇE EZAN OKUNDU

18 Temmuz 1932'de bu ülkede Türkçe ezan okudular, 18 yıl bu ülkede Türkçe ezan okundu, merhum Menderes'e gelene kadar. Üstat Necip Fazıl Kısakürek'e sorarlar, 'Kur'an Arapça mı?' diye. 'Kur'an Arapça değil, Kuran Rab'cedir' der. Yani, Allah'ın diliyle yazılmıştır. Aslına uygun olarak, Peygamberimizin sünnetine uygun ezan...

Bunlar ne yaptı, kalkıp bunu Kürtçe okumaya yeltendi, aynen CHP zihniyeti gibi. Bizi 1932'ye götürmek istiyor, kim BDP. Ayıp, aynı zihniyet, değişen bir şey yok. Halbuki ezan evrenseldir. Dünyada böyle bir şey yok, hiçbir yerde böyle bir şey yok, olmaz. İngiltere'ye git aynıdır, Almanya'ya git aynıdır, nerede Müslüman varsa ezanı bu şekilde okur, 'Allahu Ekber' diye.'

İDEOLOJİYLE KARIŞTIRILMAMALIDIR.

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran'da yapılacak seçimlerde CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy verecek vatandaşlara, 'Bir oy verirken 'ben ne kazanacağım, ülkem ne kazanacak, milletim ne kazanacak' bunun hesabını çok iyi yapmamız lazım. Ekonomide bir kaide vardır; 'yatırım rantabl olan araziye yapılır, verimsiz araziye yatırım yapılmaz.'

Siyasette de verim olan yere yatırım yapmak lazım. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmamak gerekir. Siyaset ideolojiyle karıştırılmamalıdır' diye seslendi.






AA








 
Geri
Üst