nurcular okullarada el atti

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
BU DEGİRMENİN SUYU NERDEN GELİYOR __?????


990621 Ecevit, Fethullah Hoca'dan seçim için para yardimi alip almadigini açiklasin

990629 Hiçbir yalan Fethullah Gülen'in suçunu örtemez


--------------------------------------------------------------------------------

990621 İsçi Partisi Genel Baskani Hasan Yalçin:

Fethullah Hoca'yi uçuran CIA'nin süpürgesi
* Hükümet ortaklarinin Fethullah Gülen'le iliskisi, Amerika'yla iliskidir

* Amerika'yla iliskilerini Gülen'in kendisi anlatiyor

* Fethullah okullarinda CIA pasaportlu sözde Ingilizce ögretmenleri çalisiyor

* Gülen'i Moon'la bulusturan isimlerden biri de Abdullah Çatli

* Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin arasini açma misyonu

* Ecevit, Fethullah savunuculugunu derhal birakmali, Gülen'den aldigi ödülü iade etmelidir. Basbakanlik makami tarikatlarin savunulacagi yer degildir

* DSP seçimlerde Fethullah Gülen'nden para alip almadigini açiklasin



--------------------------------------------------------------------------------


Sunu öncelikle ve net olarak saptamaliyiz: Fethullah Gülen, bastan sona bir Amerikan operasyonudur. Yeni Dünya Düzeni'nin Türkiye'ye dayattigi mafya-Gladyo-tarikat sisteminin bir parçasidir. Gülen'in önemi, ABD'nin Yesil Kusak projesinde üstlendigi rolden kaynaklanmaktadir. Saidi Nursi müridligiyle Erzurum'dan yola çikan Gezici Vaiz Fethullah Gülen'i, New York-Vatikan-Kudüs hattina tasiyan sihirli güç, "büyük müttefikimiz"dir. Fethullah Gülen'i Ahlat'tan simdi bulundugu Pennsylvania'ya uçuran süpürgenin üzerinde, CIA tarafindan imal edilmistir.

AMERIKA'YI KARSIYA ALMADAN FETHULLAH SORUNU ÇÖZÜLEMEZ

Bir, Bugün hükümet koltugunda oturan Ecevit'in, Mesut Yilmaz'in ve Devlet Bahçeli'nin, Gülen olayina yaklasimlarini açiklayan gerçek budur. Onlarin Fethullah Gülen'le iliskileri, aslinda Amerika'yla iliskidir. Bunu bilerek hareket etmektedirler. İlkokulu disaridan bitirmis, vaaz verirken aglayip, bayilan, Cumhuriyet Devrimi ve Atatürk'e kinle dolu, bu gezici vaizin el üstünde tutulmasinin açiklamasi budur.

İki, Fethullah olayini çözmek isteyenler, Amerika'yi karsilarina almak zorundadirlar.

DEGIRMENIN SUYU WASHINGTON'DAN

Fethulah Gülen'in bugün hükmettigi güç, Genelkurmay Baskanligi tarafindan 1998 basinda hazirlanan bir raporda söyle siralanmaktadir: "Yurtiçinde, 85 vakif, 18 dernek, 89 özel okul, 207 sirket, 373 dersane, yaklasik 500 ögrenci yurdu ve biri İngilizce yayinlanan 14 dergi, 15 ülkede yayinlanan 300 bin tirajli Zaman gazetesi, ulusal düzeyde yayin yapan 2 radyo ve uluslararasi yayin yapan Samanyolu televizyonu; Yurtdisinda, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazirlik kursu ve 21 ögrenci yurdu olmak üzere toplam 279 egitim kurulusu" bulunmaktadir.

Gülen'in müritlerinin sahip oldugu 300'e yakin sirketle 600 trilyon liraya hükmettigi hesaplaniyor. Yurtdisindaki okullarinin yillik gideri ise, Fethullahçilar tarafindan 1.5 milyar dolar oldugu açiklandi. 1986 yilinda, Özal tarafindan giyabi tutululuktan kurtarilan Gülen'in 12 yilda bu kadar büyük bir güce ulasmasinin izahi da uluslararasi baglantisidir.

AMERIKA'YLA ENTEGRASYONA KATTIYEN KARSI DEGIL

Fethullah Gülen, ne zaman basi sikismissa ABD'ye kaçmistir. 28 subat'ta da ABD'ye uçmustu. Ankara DGM Bassavciligi'nin hakkinda sorusturma baslatacagini ögrenince de hastalik bahanesiyle Amerika'ya gitti. simdi hakkinda kirmizi bülten hazirlaniyor.

Esasen Gülen, ABD'yle iliskilerini gizlemeye gerek görmüyor. Aksine bu iliskiyi güçlülügünün bir kaniti olarak kullaniyor. Kendi tarikatina ait Zaman gazetesinin 4 Eylül 1997 tarihli sayisinda Bati ile iliskiler hakkinda su degerlendirmeleri yapiyor:

"Bu manada inanmis bir insanin Bati karsisinda, Bati'yla entegrasyon karsisinda, Amerika'yla entegrasyon karsisinda olmasi katiyyen düsünülemez."

MOON TARIKATi VE FETHULLAH GULEN

Dinlerarasi Diyalog, Fethullah Gülen'in CiA ile iliskilerini sürdürmede kullandigi örtünün adi. Ama bu örtüyü bile kendisi icat etmis degildir.

1950'lerden itibaren dünyanin efendiligine soyunan ABD, kitalararasi imparatoruglunu sürdürmek için, her kitasal din içinde kendisine bagli bir tarikat örgütledi. Bu tarikatlarin hepsinin söylemi de ayni: Dinlerarasi diyalog.

CiA denetiminde yürütülen bu faaliyetin ilk basarili örnegi Moon tarikatidir. 1951'de Kore'yi isgal eden ABD, Güney Kore'yi sömürgelestirirken, sömürgelestirmenin araci olarak bir de Hiristiyan tarikati kurdu. CiA'nin misyonerleri, bu tarikati kullanarak Güney Kore nüfusunun yüzde 40'ini, Budistlikten vazgeçirip Hiristiyan yaptilar. Moon, iste bu tarikatin adidir. Resmi adiyla söylersek; Birlestirme Kilisesi.

CiA, Moon tarikatini kullanarak Dünya Anti Komünist Lig'ini örgütledi. Türkiye'de Komünizmle Mücadele Dernekleri, Dünya Anti Komünist Lig'inin uzantilari olarak kuruldu.

ISRAIL ILE ILISKININ AYIRT EDICILIGI

Moon tarikatinin, Latin Amerika'daki askeri diktötürlüklerle, İsrail üzerinden kurdugu uyusturucu ve terör bagi dikkat çekicidir. Bir baska dikkat çekici nokta Fethullah Gülen'in İsrail ile yakin iliskisidir. Körfez Savasi'nda, irak yönetiminin İsrail'e attigi Scud füzesi üzerine İstanbul'da verdigi vaaz ve döktügü göz yaslari ve ettigi beddualarin kaseti, İslamcilar tarafindan elden ele dolastiriliyor.

İsrail ile iliski, ABD açisindan kilit öneme sahip. Graham Fuller'in İslamci hareketi konu alan Kusatilanlar kitabinda, İslamci hareketlerin Bati ile entegrasyon için yapmasi gerekenlerin basinda İsrail ile iyi iliski geliyor.

Gülen'in İslamci kitleleri kendisinden sogutma tehlikesine karsin, Kudüs Bashahami ile kurdugu yakin iliski ve Fethullahçilarin İsadamlari dernegi olan İSHAD'in İsrail'le baglari iste bu politikanin geregi oluyor.

ABDULLAH ÇATLI ILE BIRLIKTE

Moon tarikati ile Fethullah Örgütü arasindaki bag, hedef benzerliginden ibaret degil. Aralarinda organik iliski var. Moon tarikatinin Türkiye halifesi eski CHP Genel Sekreterlerinden Kasim Gülek ile Fethullah Gülen'in dostlugu artik sir degil.

Gülen, 1992 yilinda ABD'ye gittiginde, Kasim Gülek'in Amerikan Ordusu'nda albay olarak görev yapan, daha sonra süpheli bir sekilde ölen baldizi Aylin Rodomisli (Adi Aylin romaninda anlatilan kisi) araciligiyla Pentagon ve CiA ile iliskiye geçtigini de bizzat kendisi anlatiyor. Kasim Gülek'in kizi Tayyibe Gülek, simdi DSP'den Adana milletvekili. Tayyibe Hanimi Fethullah Gülen'in Pentagon'la ilisisini kuran teyzesi yetistiriyor.

Moon tarikati ile Fethullah Gülen'i birlestiren bir diger isim; Abdullah Çatli. Çatli, 1981 yilinda Dünya Anti Komünist Ligi'nin toplantisina katiliyor. 1992'de Gülen'i ABD'de havaalaninda karsilayan da, Abdullah Çatli.

ULUSLARARASI OKULLAR NASIL KURULDU?

Diger cemaatler Kur'an kursu ve İmam Hatip Liseleri gibi dogrudan dini egitim kurumlarina önem verirken, Fethullah Gülen cemaati, Turgut Özal döneminde, yurt içinde Anadolu liseleri ve kolejler açmaya basladi. Sovyetler Birligi'nin çözülmesi üzerine Gülen örgütü uluslararasi okullar atagina geçti. Gülen'in öncelik verdigi ülkeler son derece dikkat çekici: Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar. Yani Amerika'nin ilgi alanindaki bölge ve ülkeler. Nitekim,1992'den itibaren, öncelikle Orta Asya Türk cumhuriyetleri olmak üzere Kafkas ve Balkan cumhuriyetlerinde, "Fethullahçi" diye bilinen vakif ve sirketler, art arda kolejler açtilar. Ardindan Asya ve Afrika ülkeleri geldi.

ABD'nin Soguk Savas döneminde, Sovyetler Birligi'ni çökertmek için örgütledigi ve büyük olanaklarla yürüttügü "CIA muhalefeti"nin, Gülen Örgütü'nün önünü açtigi net olarak saptanabiliyor. Sovyet blokuna karsi yürütülen psikolojik savasin en önemli aygiti Hür Avrupa Radyosu, Fethullah Gülen'i bültenlerinin bas konusu yapiyor. Amerika'nin Sesi radyosunun degisik lehçelerdeki Türkçe yayinlarinda, Gülen ve misyonu döne döne övülüyor.

CIA'NIN ILGI ALANLARINDA

Fethullah okullarinin ülkelere dagilimi söyle: Kazakistan (28), Rusya Federasyonu'na ait çesitli bölgeler (24), Özbekistan (18), Türkmenistan (15), Azerbaycan (14), Kirgizistan (11). Bunlari Arnavutluk ve Mogolistan (4'er); Afganistan, irak, Gürcistan, Ukrayna ve Romanya (5'er); Moldova (2); Pakistan, Banglades, Makedonya, Macaristan, Fas, Güney Afrika, Sudan, Endonezya, Tayland, Çin ve Tayvan 1'er okul.

Dünyadaki uyusturucu merkezlerinden Tayland'in Çin sinirindaki Çenday kentine okul ve yurt açmanin Türkiye açisindan bir anlami bulunmuyor. Fethullah Gülen'in birakalim Çenday'i, Tayland diye bir ülkenin varligindan haberder olmasi bile mümkün degil. Anlam CIA tarafindan dahil ediliyor Fethullah Gülen örgütlenmesine...

"ARKAMDA AMERIKA VAR" MESAJI

Fethullah Gülen, Susurluk olayi üzerine ve 28 subat sürecinde mühhis panikledi. Uzun süre ABD'de kaldi. Hükümet ve CiA yetkilileriyle görüsmeler yapti. Cumhuriyet Devrimi güçlerini, "Arkamda Amerika var" mesaji vererek tehdit etleye çalisti. İkinci Cumhuriyetçi köse yazarlarini seferber ederek kendini Amerika'nin adami olarak savundurttu.

Nevval Sevindi'nin Sabah Kitaplari'ndan çikan, "Fethullah Gülen İle New York Sohbeti" nde ABD emperyalizmiyle Nur tarikatinin bagi, açikça dile getiriliyor. Iste kitaptan bazi seçmeler:

"Amerika su andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapilacak isler buradan idare edilebilir. Amerika hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adidir." (s. 6)

"Amerika daha uzun zaman dünyanin kaderinde çok önemli rol oynayacaktir. Bu realite kabul edilmeli. Amerika gözardi edilerek surada burada bir is yapilmamaya kalkilmamali." (s.7)

"Amerikalilar istemezlerse kimseye dünyanin degisik yerlerinden hiçbir is yaptirmazlar. simdi bazi gönüllü kuruluslar dünya ile entegrasyon adina gidip dünyanin degisik yerlerinde okullar açiyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatistiginiz sürece bu projelerin gerçeklestirilmesi mümkün olmaz." (s.8)

"Amerika ile iyi geçinmezseniz isinizi bozarlar. Amerika'nin bize yarim arpa kadar sadece bizim menfaatimize destegi yoktur. Buna ragmen surada bulunmamiza izin veriyorsa, bu bizim için bir avantajsa, bu avantaji sagliyor demektir." (s.9)

GRAHAM FULLER ARACILIGIYA CIA ILE GORUSME

Gülen, 1997'de, ABD'de kaldigi süre içinde, Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü'nün (CIA) Ortadogu Masasi sefi ile gizlice görüstügü, Aydinlik dergisinde bir yil önce yayimlandi ve simdiye dek yalanlanmadi. Bu görüsme için, CIA Baskani'na bagli dört önemli birimden biri olan Ulusal İstihbarat Konseyi'nin eski Baskan Yardimcisi ve RAND Corporation analisti Graham Fuller'in, Gülen'e aracilik ettigi biuliniyor. Söz konusu görüsme, Türkiye'nin Washington Askeri Atasesi tarafindan saptaniyor. Gülen'in CIA yetkilileriyle gizlice görüstügü bilgisi, Askeri Atase tarafindan Türkiye'ye iletiliyor.

MARK PARRIS'IN ROLU

Gülen Türkiye Cumhurbaskani'nin korumasini da ABD ile bagi sayesinde elde etti. Sayin Süleyman Demirel'i Fethullah'in elinden ödül almaya ABD Ankara Büyükelçisi Mark Parris'in ikna etti...

Mark Parris'in Fethullah Gülen'e ilgisi, Ankara'ya geldikten sonra baslamiyor. Gülen'in, ABD'de devlet ricali tarafindan kabul görmesini saglayan da, Mark Parris'in basinda oldugu, ABD Ulusal Güvenlik Konsyi'nin Yakin Dogu ve Güney Asya Bölümü. Fethullah Gülen'in, Beyaz Saray'in yol vermesiyle, ABD'de 14 önemli temasta bulundugu biliniyor.

Demirel ile Fethullah arasindaki ikinci köprü, yine bir Amerikan yetkilisiydi: ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz. Abramowitz, Fethullah Hoca'yla görüsmesinin yararli geçtigini açiklamisti.

ABD'nin önde gelen think-tank kurulusu Carnegie Vakfi'nin eski Baskani Abramowitz'in, ilimli İslam'in destekçilerinden oldugu biliniyor. Abramowitz, ABD'nin en faal gruplarindan Yahudi Lobisi'nin de önde gelen isimlerinden. Özal'la mutfak arkadasligiyla ünlenen Abramowitz, Washington'a döndükten sonra da elini Türkiye'den hiç çekmedi. Sik sik ülkemize gelen Abramowitz, Türkiye'den gidenlerin de ugramayi ihmal etmedigi isimlerden.

FETHULLAH'IN OKULLARINDA CIA AJANI OGRETMENLER

Fethullah'in okullarinin propagandasi, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk dünyasinin hizmetinde" sözleriyle yapiliyor. Oysa bu okullar, Türkiye Cumhuriyeti'nin degil, ABD'nin hizmetindedir.

Fethullah Gülen cemaati tarafindan yurt disinda, özellikle de Türk Cumhuriyetlerinde açilan okullarda, diplomatik pasaportlu Amerikali CIA ajanlari, "Ingilizce ögretmeni" diye barindiriliyor. Bu isbirligi, Türkiye'de yapilan üst düzey resmi bir toplantida, bizzat Fethullahçi okul yöneticisi tarafindan itiraf edildi. Toplantida, dönemin Milli Egitim Bakani Mehmet Saglam ve MIT temsilcisi de bulundugu halde, olay karsisinda sessiz kalindi. Durum, devletin resmi olarak yayimladigi kitapla da belgelendi.


ISTE ÇARPICI AÇIKLAMA

Tarih, 3 Mart 1997. Yer, Ankara'daki Baskent Ögretmenevi. Önemli bir toplanti yapilmaktadir. Ev sahibi, Milli Egitim Bakanligi Yurt Disi Egitim Ögretim Genel Müdürlügü. Konu, yurt disinda açilan Türk okullarinin sorunlari. Toplantiya, basta Milli Egitim Bakani Mehmet Saglam olmak üzere Bakanligin bütün üst düzey bürokratlari katiliyor. Dahasi; Basbakanlik'tan, MIT'ten, Disisleri Bakanligi'ndan temsilciler de katilimcilar arasinda. Ve elbet, yurt disinda okul açmis vakif ve özel sirket yetkilileri de hazir.

Sira, Özbekistan'daki 18 okulun sahibi gözüken Silm A.s.'nin yetkilisi Mehmet Mesut Ata'ya gelir. Bu okullar da, "Fethullahçilara ait" diye bilinmektedir. Ata, birçok talebini dile getirir. Sözlerini Amerika'nin Özbekistan'daki bir uygulamasini örnekleyerek baglar. MEB'in yayimladigi "Yurt Disinda Açilan Özel Ögretim Kurumlari Temsilcileri-Ikinci Toplantisi" adli kitabin 63-64. sayfalarindan okuyalim:

"Amerika Birlesik Devletleri, dostluk köprüsü adi altinda getirdikleri 70 ögretmene diplomatik statü kazandirmislardir. Biz de, eger devletimiz, büyükelçiligimiz, bu konuda diplomatik statü konusunda bize yardimci olursa Türk ögretmenlerinin, Türk egitim elemanlarinin itibarlarinin biraz daha artacagini zannediyoruz."

Ozbekistan'da diplomatik pasaportla bulunan ABD'li "ögretmen"lerin çogu, Fethullah Gülen cemaatinin okullarinda çalismaktadir. Ingilizce dil "ögretmeni" olarak gözükmektedirler.

HEMEN HER OKULDA INGILIZ VE ABD'LI VAR

Kirgizistan'da da 50-60 kadar Amerikali "ögretmen" var. Bunlar da diplomatik pasaportlu. Ve Kirgizistan'da "Fethullahçi" diye bilinen okullarda "ögretmenlik" yapiyorlar.

Fethullah Gülen'in okullari, Adriyatik'ten sadece Çin'e kadar degil, Vietnam'a, Endonezya'ya kadar uzanmaktadir ve egitim dili olarak da Türkçeyi degil, Ingilizce'yi kullanmaktadir. Özellikle hazirlik siniflarinda haftalik ortalama 24 saati bulan İngilizce derslerine, çogu okulda ABD'li ve İngiliz "ögretmenler" giriyor.

CIA FETHULLAH'IN OGRETMENLERINE RESMI PASAPORT VERIYOR

Olayin ABD cephesini ise, 1 Mart 1998'de açiklamistik; Fethullah Gülen'in yurtdisindaki okullarinda çalisan bine yakin ABD'li ögretmende, yalnizca devlet görevlilerine verilen ABD resmi pasaportu var. Çogunlugu Türk Cumhuriyetleri'nde faaliyet yürüten okullardaki ABD'li ögretmenler, Ingilizce adiyla "official passeport"a sahipler. Amerikan Egitim Bakanligi personeli olmayan ABD'li ögretmenlerin, normal olarak turist pasaportu sahibi olmalari gerekiyor. Ancak, Amerikan devleti, Gülen'in okullarinda çalisanlari resmi görevli sayiyor. Türkiye'deki karsiligi "yesil pasaport" olan resmi görevli pasaportu, ABD'li ögretmenlere diplomatik dokunulmazlik sagliyor.

Amerikali kaynaklar, bu pasaportlarin CIA'nin talimatiyla düzenlendigine isaret ediyorlar.

EMPERYALIZMIN İSTEDIGI ISLAM

Gülen'in Türk Dünyasi'na yaklasimi, Amerika'nin Orta Asya'ya olan yaklasimi ile tam bir uygunluk göstermektedir. Türkiye'nin, diger Türk cumhuriyetleriyle iliskilerini gelistirmesi, son derece önemlidir. Bu iliskilerin, kosullarin elverdigi ölçüde siki olmasi, Türkiye'nin çikarinadir. Ama Amerika'nin güdümünde kurulacak iliskiler, Türkiye'nin komsulariyla olan iliskilerinin bozulmasina, bölgesel karisikliklara ve savaslara yol açmaktadir. Amerika'nin istedigi de budur. Fethullah Gülen, ABD'nin bu planlarinda rol üstlenmistir.

Son Özbekistan darbesi , Fethullah' Gülen'in , yani ABD'nin güdümündeki Nurculugun, Türkiye'nin Türk Cumhuriyetleri'yle iliskisinde oynadigi rolün son örnegidir.

ECEVIT'E ÇAGRI

Sayin Bülent Ecevit, Fethullah Gülen'i savunarak Anayasa suçu isliyor. Anayasa'nin 174. mkaddesi Cumkhuriyet Devrimi kanunlarini güvence altina almaktadir ve Cumhuriyet, tekke ve zaviyeleri kapatmis tarikatlari yasaklamistir. Basbakanlik makami tarikat savunuculugu yapilacak yer degildir. Basbakan, devleti ele geçirmek isteyip istemedigini, Fethullah Gülen'in kendisine sormak gerektigini söyleyemez. Komiktir böyle açiklamalar. Gülen, bu konuda gerekli açiklamayi yayinlanan kasetlerde açikça yapmaktadir.

Basbakan, Fethullah Gülen'in suç ortagi durumuna düsmektedir. Gülen'den aldigi ödülü derhal iade etmeli, ayrica seçimlerde Fethullah Gülen'den para alip almadigini açiklamalidir.
 
ama bunu ögrende yap çünkü yanlış tanttıgınız ınsan bızım atamız....
 
DeathMatch' Alıntı:
avatarım senin giblere cevap veriyor cevap verecek başaka bişi bulamdın .....konuyu başaka yerlere ceken sizsiniz burda bir islam alimini bilmeden eleştiriyorsunuz ben kimseden korkum burası paylaşım forumu herkes görüşlerini istediği acıklaya bilir.. kaldıkı yenı mod olmuş uzun süreli olamk istiyorsa dikkatlı olacak öyle her istediğini yapamaz

mod kolay olunmuyo öyle kolayda bırakılmıyo arkadaşım mesajlarımı tek tek incele bakalım konu nereden saptırılmış konunun ömrü uzun değil zaten kapanmak üzere sayenizde
 
neymis savasta savasmıs ta biseler yapmıs falan neymis bu adam bilmem ne hazretleriymis. bu adamın savastıgını iddaa ettiginiz savasın en buyuk kahramanı olan ATATURKun adını anan bile yok hepinizi tebrik ediyorum. siz kendi uydurma kahramanlarınızı buraya tasımaya devam edin hepinizi tebrik ederim.
 
Hapis yatmış olabilir ama bu onun suçlu olduğu anlamına gelmez o dönemde bir çok haksız idam,ceza olmuştur..Ayrıca yazdıklarıma bir şey söylememişsin demek ki kabul ediyorsun..Yazmadıklarımdan bahsettiğine göre

Örneğin İskilipli Atıf hoca şapak kanununda 3 yıl önce yazmış olduğu bir kitap için idam edilmiştir..Sadce 1 örnek..

Ayrıca yaşlı ve hasta birinin devamlı sürgün halinde olmasını neyle açıklıyorsunuz???..Yargılanacaksa yargılansın ama ona bile izin vermeden il il dolaştırılmıştır..

Ayrıca şu an nurcu die tabir edilen kesimin büyük bir bölümü said nursinin izinden çıkmıştır..Bunu ben deil onların içlerindeki arkadaşlarım söylüyor


Konuyu saptırma aslan amca..Konu fethullah gülen deil Said nursidir...
 
DeathMatch' Alıntı:
avatarım senin giblere cevap veriyor kaldıkı yenı mod olmuş uzun süreli olamk istiyorsa dikkatlı olacak öyle her istediğini yapamaz

sen kimsinki bi yoneticiye boyle hitap ediyosun???sana bu hakki kim veriyor??sana kalmadi bu forum.kalmazda!!!

ela albatr' Alıntı:
ama bunu ögrende yap çünkü yanlış tanttıgınız ınsan bızım atamız....

ne atasi be ne atasi !!! benim atam ataturk tamammi!!! beni said nursimi kurtardi dusmanin elinden??o kimki!!!sen suanda camilere gidip rahatca ibadet ediyosan bu once allahin sonrada ataturkun sayesindedir!!!bunu o kafaniza sokun yoksa baska seyler girer,gerek askerimiz gerekse polisimiz tarafından!!
 
emrah538' Alıntı:
Konuyu saptırma aslan amca..Konu fethullah gülen deil Said nursidir...

konu said nurside degildir 1. sayfaya dön istersen
 
Said nursinin bütün kitaplarını okudum gerçektende süper bir insan arkadaşım yanılmışsın demek istemiyorum ama bu vatana hizmet eden bir insanı yanıyamamışsın sadece onu üzüldüm inan bana çok değerli bir insan ve islamiyet yolunda gerçekten güzel şeyler yapmıştır zamanın en büyük alimidir
 
siberego' Alıntı:
Said nursinin bütün kitaplarını okudum gerçektende süper bir insan arkadaşım yanılmışsın demek istemiyorum ama bu vatana hizmet eden bir insanı yanıyamamışsın sadece onu üzüldüm inan bana çok değerli bir insan ve islamiyet yolunda gerçekten güzel şeyler yapmıştır zamanın en büyük alimidir

aha boyle konusun benim canimi yiyin ya.diger arkadaslar.bumu yani sizin hosgorunuz.boylemi kazanicaksiniz insanlari.boylemi kurtaracaksiniz vatani.okuyun okuyunda biraz ornek alin.
 
Bediüzzaman Said Nursî, yüzyılımızın yetiştirdiği önde gelen İslâm mütefekkirlerinden biridir. 1876'da Bitlis'in Hizan kazâsına bağlı İsparit nâhiyesinin Nurs köyünde dünyaya gelmiş, 23 Mart 1960'da Şanlıurfa'da Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Keskin zekâsı, hârikulâde hâfızası ve üstün kâbiliyetleriyle çok küçük yaşlardan itibâren dikkatleri üzerinde toplayan Said Nursî, normal şartlar altında yıllar süren klasik medrese eğitimini üç ay gibi kısa bir zamanda tamamlamıştır.Gençlik yıllarını alabildiğine haraketli bir tahsil hayatı ile değerlendirmiş; ilimdeki üstünlüğünü, devrinin ulemâsıyla çeşitli zeminlerde yaptığı münâzaralarda fiilen ispatlamıştır. Bu meziyetleriyle ilim çevresine kendisini kabul ettirerek, "Bediüzzaman" , yani "çağın eşsiz güzelliği" lâkabı ile anılmaya başlamıştır.

Said Nursî medrese eğitimiyle dini ilimlerde kazandığı ihtisası, çeşitli fenlerde yaptığı tetkiklerle tamamlamış; bu arada devrinin gazetelerini takip ederek ülkedeki ve dünyadaki gelişmelerle ilgilenmiştir. Diğer taraftan, doğup büyüdüğü şark topraklarının sıkıntı ve problemlerini bizzat yaşayarak gören Said Nursî, en zarurî ihtiyacın eğitim olduğu kanaatine varmış; bunun için de şarkta din ve fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite kurulmasını temin için yardım istemek maksadıyla 1907'de İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da da ilim dünyasına kendisini kısa sürede kabul ettiren Bediüzzaman, çeşitli gazetelerde yazdığı makalelerle, o günlerde Osmanlıyı ve İstanbul'u çalkalayan hürriyet ve meşrûtiyet tartışmalarına katılmış; meşrûtiyete İslam nâmına sahip çıkmıştır. 1909'da patlak veren 31 Mart Olayında yatıştırıcı bir rol oynamış; buna rağmen, haksız ithamlarla Sıkıyönetim Mahkemesine çıkarılmış, ancak beraat etmiştir. Bu hadiseden sonra İstanbul'dan ayrılarak şarka geri dönmüştür.

Birinci Dünya Savaşının patlak verdiği günlerde Van'da bulunan Bediüzzaman, talebeleriyle birlikte gönüllü milis alayları teşkil ederek cepheye koşmuştur. Vatan müdâfaasında çok büyük hizmeti geçmiş; savaşta bir çok talebesi şehit olmuş; kendisi de Bitlis müdâfaası sırasında yaralanarak esir düşmüştür. Yaklaşık üç yıl Rusya'da esâret hayatı yaşadıktan sonra Varşova, Viyana ve Sofya yoluyla İstanbul'a dönmüştür.

İstanbul'da devlet ricalinin ve ilim çevrelerinin büyük teveccühüyle karşılanmış; Dârü'l-Hikmeti'l İslamiye âzâlığına tayin edilmiştir. Bu devrede, resmî vazifesinden aldığı maaşla kendi kitaplarını bastıran ve bunları parasız dağıtan Bediüzzaman, İstanbul'un işgâli sırasında neşrettiği Hutuvât-ı Sitte adlı broşürle büyük hizmet etmiş ve işgal kuvvetlerinin plânlarını bozmuştur. Kezâ, işgalcilerin baskısı altında verilen ve Anadolu'daki kuvâ-yı milliye hareketini "isyan" olarak vasıflandıran şeyhülislâm fetvasına karşı, mukabil bir fetva vererek millî kurtuluş hareketinin meşrûiyetini îlân etmiştir. Bu hizmetleri Anadolu'da kurulan Millet Meclisi'nin takdirini kazanmış ve Bediüzzaman bizzat Mustafa Kemal tarafından ısrarla Ankara'ya dâvet edilmiştir.

Bu mükerrer dâvetler neticesinde 1922 sonlarında Ankara'ya gelmiş ve Meclis'te resmî bir "hoşâmedî" merâsimiyle karşılanmıştır. Ankara'da kaldığı günlerde, yeni kurulan devlete hâkim olan kadronun dîne bakış tarzının menfî olduğunu görünce, on maddelik bir beyannâme hazırlayarak Meclis âzâlarına dağıtmıştır. Bu beyannâmede yeni inkılâbın mîmarlarını İslam şeâirine sahip çıkmaya çağırmış; akabinde Mustafa Kemal'le bir kaç görüşmesi olmuştur. Kendisine şark umumî vâizliği, milletvekilliği ve Diyanet âzâlığı teklif edilmiş; ancak Bediüzzaman bu teklifleri kabul etmeyerek Van'a dönmüştür.

O sıralarda çıkan Şeyh Said hâdisesiyle hiç bir ilgisi olmadığı, hattâ hâdise öncesinde kendisinden destek isteyen Şeyh Said'i bu niyetinden vazgeçirmeye çalıştığı halde, Bediüzzaman hâdise sonrasında, Van'da ikâmet ettiği uzlethanesinden alınarak Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla nâhiyesine götürülmüştür. Burada "mânevî cihad" hizmetini başlatmış, birbiri peşi sıra telif ettiği eserlerde îman esaslarını terennüm etmiştir. Bu eserler, îmanını tehlikede hisseden halkın büyük teveccüh ve rağbetine mazhar olmuş; elden ele dolaşarak hızla yayılmıştır. O devrede elle yazılarak çoğaltılan eserlerin toplam tirajı 600.000'i bulmuştur. Başlattığı hizmetin halka mal olması, devrin idârecilerini rahatsız ettiğinden 1935'te Eskişehir, 1943'de Afyon, 1952'de de İstanbul mahkemelerine çıkarılmıştır. Bunlardan netice alınamamış, ancak Bediüzzaman yine rahat bırakılmamış; Kastamonu'da, Emirdağ'da, Isparta'da sıkı tarassud ve takip altında yaşamaya mecbur bırakılmıştır.

Ömrünün son günlerine kadar keyfî muâmele ve eziyetlerden kurtulamayan Bediüzzaman, buna rağmen, îman hizmetini büyük bir kararlılıkla devam ettirmiş; o zor şartlar altında telif ettiği 6000 küsur sayfalık Risâle-i Nur Külliyatı'nı tamamlamaya ve yaymaya muvaffak olmuştur. Kur'ân'ı bu asrın idrâkine uygun ve ikna edici bir üslupla izah ve ispat eden ve vehbî olarak kaleme alınan bu eserler, onun çileli hayatını en güzel meyvesidir.

okuyun sonra konuşun
 
kaynak ver arkadaşım
 
Konuyu kapattım. Şuan forumda başka bi işle meşgulüm açıkcası 5 paragraflık 3-4 sayfa okuyamayacağım. Ceza alması gereken kişi varsa şikayet edersiniz incelenir.
 
Haberi bende okudum ve yorumumu yaptım yazılanların yalan olmadığnı söyledim arkadaş da karşı çıktı konuda budur bence.. ;)

Yazdılarımdan tek bir cümle seçip ona karşı bir şey yazıyorsanız gurur duyarım çünkü diğer yazdıklarıma bir şey söylemediğinizi ve kabul ettiğinizi düşünürüm..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst