Noel’e divane, Mevlânâ’ya bigâne!

Prestiego

New member
Bir Şeb-i Arus daha geldi ve geçti. Zaman kuşları, "Sonsuzla düğünümüzdür ölümümüz" diyen Mevlânâ’nın bir "Düğün Gecesi"ni daha kanatlarına alıp götürdüler. Hikmetler dillendi, semâlar dirildi, gönüller bereketlendi. Arayanlar nasiplerince buldular, zenginleştiler, enginleştiler. Uzak mesafelerden ya da yakın mesafelerden sonsuzlukla selamlaştılar. Yazık ki azdı bu topraklarda bereket aramaya çıkmış gönüllerin sayısı, hayhuya dalanlardan. Ve yazık ki, yetmiyor dünyamızı yumaya, yıkamaya.

UNESCO, doğumunun 800. yıl dönümü vesilesiyle 2007 yılını "Mevlânâ Yılı" ilan etti. Bu yılın Şeb-i Arus’u, Mevlânâ Yılı’nın eşiğine kurulu olduğu için daha bir kıymetliydi. Yine de çıkma mala alışkın bir "gündem"in okkalı başlıklarından biri olamadı. Olması da beklenemezdi. Çünkü bu ülkede "gündem", uzun zamandır zihinsel sığlaştırmanın operasyon karargahıydı. Olması beklenemezdi, çünkü toplum dediğimiz kalabalık, aklını mana dairesinin dışına çıkarmış, çok zaman önce peynir ekmekle beraber yemişti. Üstelik Mevlânâ, bir mana eri, bir gönüller sultanıydı, sektörel getirisi sıfıra yakındı. Öyleyse tek bir neon bile etmezdi.

Şimdi bakınız, mağazalara, alışveriş merkezlerine, ışıl ışıl yanmakta olan vitrinlerine, enayi tuzaklarına bakınız. Yüzde 99’u Müslüman bir toplum, ne hikmetse cümbür cemaat ritüel takınıp Hıristiyan Christmas’ını kutlamaya hazırlanıyor. Çamlar devriliyor, biblolar alınıyor, şarap sepetleri kollara takılıyor. Her yeri naylon Noel Babalar dolduruyor. Pardon, her yeri değil, paranın ve zenginlerin olduğu her yeri. Yani asıl bayramı Hıristiyanlardan da daha çok, ellerini ovuşturan sektör tilkileri ediyor.

Peki kim bu Noel Baba? Yani kimdir Aziz Nikolaoos ya da diğer adıyla Santa Claus? Dördüncü yüzyılda Likya’da yaşamış ve Hıristiyanlığın yayılmasında hizmetleri geçmiş bir adam. Ortaçağda çocukların koruyucusu olarak kabul edilmiş, onlara hediyeler, şekerler dağıtan bir dindar... Kilise’nin son çağlarda Hıristiyanlık meşalesini canlı tutmak adına süsleyip bezediği bir dinsel figür... Ama bu kadar değil. Çok zaman önce Batılı ticaret tilkilerinin keşfettiği bir arpalık aynı zamanda. Noel Baba diye bildiğimiz pamuk sakallı, kırmızı cübbeli o karakterin dini bir geçmişi yok. Yani Noel Baba ritüelinin büyük parçası dini değil, ticari. Noel Baba daha ziyade bir tasarım. Karakterin oluşmasında 1800’lü yılların sonuna doğru Harper’s Weekly dergisi için Christmas resimleri çizen Thomas Nast’ın etkisi büyük. Daha sonra Coca-Cola için reklam çizimleri yapan Haddon Sundlom, o karaktere 1924 yılında bildiğimiz kırmızı beyaz elbiseyi giydiriyor. Maksat çocuklara kışın da cola içirebilmek... 1939 yılbaşında vitrininde yenilik yapmak isteyen Chicago mağazası da Noel Baba tasarımına kızağı ve rengeyiklerini ekliyor. O gün bugün her yılbaşında satış üstüne satış.

Hadi Hıristiyan tüketicilerin bu dolmuşa binmek için bir nedeni var diyelim. Peki ahalisi Müslüman bir ülke böyle bir dolmuşa binerek nereye gitmeyi murad ediyor.

En başa Mevlânâ’yı yazdım. Şeb-i Arus geldi geçti, toplumun kılı kıpırdamadı, gönlü ırgalanmadı. Şimdi Noel geliyor, gidip alışveriş merkezlerinde birbirini çiğneyen azgın tüketicileri bir görün! Bu ülke neden bir türlü dik duramıyor, dikiş tutturamıyor diyenlere arzediyorum efendim: Biz esasen kim olduğunu bilmeyen bir güruh haline geldik, sürüklenip gidiyoruz. Bu mideler ne zaman bulanacak?
 

ikRa

Banned
Mide hep buLanıyor ama taşma noktasına geLdiğinde içinden sadece meze kırıntıLarı çıkıyor..İstiğfar öyLe herkesin de umrunda değiL

iyi payLaşım teşekkürLer
 

HTML

Üst