Nihat Kahveci

ßLu£

Banned
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
6,839
Reaction score
0
Puanları
0
Golleriyle hafızalarımıza kazınan, efendiliğiyle gönlümüzü fetheden, Avrupa’daki başarılarıyla gurur duyduğumuz, Beşiktaşlılığıyla bağrımıza bastığımız Nihat Kahveci yuvaya döndü...

Nihat Kahveci`nin Beşiktaş Dergisi`nin Eylül ayı sayısında yer alan röportajı;

Gnihatrop2.jpg


Öncelikle Beşiktaş’taki ilk döneminden bahsedersek bu çatı altına girmeni dönüm noktası olarak görüyor musun?
Tabii ki öyle görüyorum. PAF Takım’a geldim ve ikinci senemde kendimi direkt olarak A Takım’da buldum. Benim hayatımda her şey çok çabuk değişti diyebilirim o dönemde. Lise 1’de Esenlerspor’a giderek futbola başlamıştım ve bu geç sayılabilecek bir yaştı. Beşiktaş’a gelmeseydim herhalde eğitimime devam ederdim ve hayat beni bir yöne doğru götürürdü. Ama Beşiktaş’la tanıştığım ve futbolcu olduğum için çok mutluyum.

Kısa sürede Beşiktaş formasıyla özdeşleşen bir futbolcu oldun. Tribünlerimiz seni hep sevdi. O günlere dair neler söyleyebilirsin?
Altyapıyı saymazsak Beşiktaş’ta 3.5 sene boyunca oynadım. Doğruyu söylemek gerekirse bu çok uzun bir dönem değildi ve bu kısa dönemde sevilmek gerçekten gurur verici. Çünkü Beşiktaş büyük bir camia... Yurtdışına gittiğimde de, ülkeme geldiğim zamanlarda da hep “Beşiktaşlı Nihat” olarak anıldım. Bu yüzden çok mutluyum ve şimdi de yuvama dönüş yaptım.

Geldikten sonra İnönü Stadı’ndaki ilk maçına Antalyaspor karşısında çıktın... O andaki duyguların nasıldı?
İnönü Stadı’na İspanya’da oynadığım dönemde de çıktım ama Milli Takım formasıyla. Beşiktaş formasıyla sekiz yıl aradan sonra ilk kez o sahada olmak gerçekten çok heyecan vericiydi. Bunun yanında ilk defa ilk onbirde yer almak ve maçtan galip gelmemiz de mutluluğumu artırdı. Tribünler boş olmasına rağmen inanılmaz bir heyecan vardı içimde.

nihatrop1.jpg


Peki tribünlerimizin dolu olduğu ilk maçla ilgili neler hayal ediyorsun?
Stadın o hali zaten yıkılıyor. Beşiktaş taraftarı hakkında konuşmaya gerek yok. Burada ve yurtdışında kiminle konuşursanız neyin ne olduğunu biliyorlar tribünlerimizle ilgili. Coşkulu ve 90 dakika boyunca takımına destek veren taraftarlarımız var. O anı heyecanla bekliyorum. Tabii orada kaç maç oynarsam oynayayım her zaman bir heyecan olacak içimde...

Senin futbolculuğunun yanında takdir edilen bir özelliğin daha var ki bunca ilgiye ve başarıya rağmen duruşunu hiç bozmaman. Kime sorarsak “Nihat iyi insandır” derler...
“İyi futbolcu” denilmesi çok önemli ama benim için “iyi insan” denilmesi daha önemli. Çünkü futbol kısa bir dönem. Bitiyor ve yeri geliyor unutuluyoruz. Daha sonra yapmış olduklarımıza göre gündemde belki kalıyoruz belki kalmıyoruz. Ama iyi insan olunca ömür boyu hatırlanırsınız. Benim hakkımda da böyle deniliyorsa ne mutlu bana. Demek ki istediğimi elde etmişim.

Beşiktaş formasıyla geçirdiğin 3.5 sezon boyunca 118 lig maçında 27 gol, Türkiye Kupası’nda 16 maçta 3 gol, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda 1 maçta 1 gol, 36 özel maçta da 6 gol kaydettin. Bu dönemdeki başarını hangi faktörlere bağlıyorsun?
Üstüne üstlük kanat oynuyordum o dönemde. Sahaya çıktığımda her maçı final olarak gördüm. Elimden geldiğince iyi işler yapmaya çalıştım. Hala da öyledir. Dünümü iyi de olsa, kötü de olsa unuturum. Çünkü biz futbolcular yarını düşünerek, bugünümüzle yaşıyoruz. Bu mantaliteyle bu yaşıma kadar geldim ve başarılı oldum. Tabii istatistikler güzel ama hedefim bunları devam ettirmek. Ayrıca önemli olan Beşiktaş’ın galip gelmesidir. Böyle olduğu sürece ben mutlu olacağım.

nihat-kahveci-besiktas.jpg


Avrupa’ya gidişine gelirsek... Öncelikle burukluk yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istiyorum. Her ne kadar her futbolcunun hayali olsa da bu kadar sevilen bir futbolcuyken ciddi bir karardı çünkü...
Aslında ilk başlarda istemiyordum. Çünkü gideceğim takımın ligdeki durumu o kadar iyi değildi. Ligden düşebilirdi ve “Nihat Kahveci” diye biri olmayabilirdi. Ancak o dönemki şartlarda gitmem gerektiğini düşündüm. Şu anda da “İyi ki gitmişim” diyorum. Yeni bir kültür, lisan, yer... Hayatı zorluklarıyla ve kolaylıklarıyla daha iyi öğrendim.

Dünyanın en önemli liglerinden birinin oynandığı İspanya’daki ilk tecrüben olan Real Sociedad dönemini nasıl değerlendiriyorsun? Birçok Türk futbolcu Avrupa’ya gidip geri döndü ama sen istikrarlı bir şekilde başarılarına devam ettin...
Evet, o dönemde geri dönenler nedeniyle Türk futbolcusuna bakış açısı iyi değildi. Ben de onun ezikliğini yaşadım. 1-0 mağlup başladım diyebilirim. Ama çok şükür sahada her şey yolunda gidince o izlenimler silindi ve sekiz sene nasıl geçti anlamadım bile. Ve sakatlıkları çıkardığımızda oynadığım her dönem saha içinde ve dışında çok iyi geçti. Tabii ki başarılı olmamdaki pay sahiplerinden biri eşimin benimle gelmesiydi. Yalnız olmak zor olurdu ve o bana her şeyiyle destek oldu. Çok önemliydi benim için.

Real Sociedad’ta Kovacevic ile iyi bir ikili oluşturdun. Şimdiye kadar oynadığın en iyi forvet olarak bu ismi verebilir misin?
Onunla 4.5 sene birlikte oynadık ve inanılmaz sezonlar yaşadık. Takım olarak da çok iyiydik. Ve gördüğüm kadarıyla Türkiye’de de hala bu konuşuluyor. Birlikte 100’ü aşkın gol attık. Güzel bir ikili olduk.

nihatrop3.jpg


İlk senende La Gazetta Della Sport tarafından Avrupa’nın en tehlikeli 20 golcüsü arasında gösterildin. Dünyaca ünlü yıldız Zamorano senin için “Topu ayağına her aldığında dinamit gibi patlamaya hazırlanıyor” dedi. Avrupa’da bu kadar kısa zamanda göze girmek herkese nasip olmaz...

İspanya gibi bir ligde o kadar çok gol atınca göz önüne çıkıyorsunuz doğal olarak. Orada “El Turko” olarak çağrılıyordum. Başarılı olmam Türkiye açısından da önemli oldu.

İkinci sezonunda attığın 23 golle takımının lig ikinciliğinde büyük pay sahibi oldun... Peki esas çıkışın olarak bunu gösterebilir miyiz?
Tabii devre arasında gittiğim için bir adaptasyon süreci geçirdim. Ama ikinci sene gerçek bir çıkış yakaladım. Bir puanla İspanya Ligi’nde şampiyonluğu kaçırdık. Gerçekten bu kolay bir iş değil.

nihatrop4.jpg


2004 yılında “yılın futbolcusu” seçildin. Yabancısı olduğun bir ligde bunu yaşamak nasıl bir duyguydu?
Gurur verici. Ama biz sevincimizi doya doya yaşayamıyoruz. Tabii ki çok mutlu oldum ama sahada olan insanların sevinci, dışında olanlara göre daha kısa sürüyor. Çünkü hep yeni bir hedefiniz oluyor. Dışardan baktığımda ben de kendime “Helal olsun” desem de önemli olan bugün de iyi anılmak.

Tıpkı Beşiktaş’ta olduğu gibi Real Sociedad taraftarlarıyla da özdeşleştin. Geçirdiğin ciddi sakatlığa rağmen Diario Vasco gazetesinin düzenlediği ankete akın ettiler. Yüzde 94.5 oranında takımda kalmanı istediler ve seni tarihlerinin en iyi yabancı oyuncusu ilan ettiler. Onlarla olan ilişkini anlatır mısın?
Benden önce oynayan Tayfun Abi’yi de çok seviyorlardı. Ama ben oynadığım dönemlerde takım daha başarılı olmuştu. Camiada çok güzel bir hava vardı ve bu yüzden gitmemi istememişlerdi. Sonuçta fazla takım değiştiren bir oyuncu da değilim. 18 yaşından beri oynuyorum. 30 yaşına geldim. 12 senede sadece üç takım değiştirdim. Bu da bir istikrarımı gösteriyor. Hiçbir takım başarılı futbolcusunun gitmesini istemez. Örneğin İspanya’da bizde olduğu gibi futbolcu ismini haykırmalar yoktur ama Real Sociedad tribünleri yeri geldiğinde benim ismimle inliyordu.

Real Sociedad formasıyla çıktığın son maç olan Celta de Vigo mücadelesinde ismini “Yolun açık olsun büyük futbolcu. Seni asla unutmayacağız” diyerek anons ettiler. O andaki duygularını ve onlardan ayrılık sürecini nasıl anlatırsın?
Üzüldüm ama tam zamanında ayrıldım. Benim artık başka bir takıma gidip yeni heyecanlar yaşamam gerekiyordu. 4-5 sene, uzun bir zaman dilimi. Yapabileceğim her şeyi yaptığımı düşünüyorum. Ben gittikten sonra küme düştüler. Ona da çok üzüldüm. Umarım en kısa zamanda çıkarlar çünkü çok köklü bir kulüp.

nihatrop5.jpg


Villareal’deki ilk dönemin ise talihsizlikle başladı ve ciddi bir sakatlık geçirdin. O dönemi anlatır mısın?
Evet... Talihsizlikti ama hiç yılmadım. Ondan sonraki sene zaten lig ikincisi olduk ve ben 18 gol attım. Orada da çok güzel günlerim geçti.

Şimdi ülkesine dönmüş bir futbolcu olarak geriye baktığında İspanya tecrübesinin sana neler kazandırdığını düşünüyorsun?
Beni hem saha içinde hem saha dışında olgunlaştırdı. Belki birçok kişi orada işlerin hep yolunda gittiğini söyleyebilir ama hiç de kolay olmadı. Giderken “Başarılı olacağım ve kısa süre sonra dönmeyeceğim. Bir şeyler elde ettikten sonra döneceğim” dedim. Bunu da yerine getirdiğim için çok mutluyum. Türkiye’yi ve Beşiktaş’ı iyi temsil ettiğim için de ayrıca gururluyum.

Villereal’deki sakatlığının hala devam ettiği yönünde iddialar ve bu sebeple transferini eleştirenler var. Bu konuya açıklık getirebilir misin?
Bilmiyorum ki benim üstüme mi oynuyorlar (gülüyor)...
Şimdiye kadar bir tane idman kaçırmadım. Bir haftalık idmanla hocam görev verdi ve sahaya çıkıp elimden geleni yapmaya çalıştım. Şu anda sakatlıktan eser yok. Tabii ki ağır sakatlıklar yaşadım. Ama hepsi geçti. Sağlam bir şekilde çalışmalarımı yapıyorum. Tabii sakatlık uzun sürünce gündeme bunu getiriyorlar.


img2_35226801.jpg


Beşiktaş’la anlaşma sürecini öğrenmek istiyorum. Bu karara nasıl vardın?
Uzun seneler İspanya’da oynadım ama bu seneye kadar Beşiktaş’tan bu kadar ciddi ve arzulu bir teklif almamıştım.
Sonuçta her şeyi kağıdı döktüğümde pozitif taraflar, Beşiktaş’a dönmem yönündeydi.
Şu an çok mutluyum. İnsanlar “Son sene fazla oynamadığı için ya da iyi para aldığı için döndü” gibi yorumlar yapabilirler. Ancak daha önce burada alacağım paradan daha da büyük teklifler aldım ama dönmedim. Ben ne olursa olsun mutluyum. Her futbolcu gibi iyi ya da kötü oynayabilirim ama kimsenin benim iyi niyetimden şüphesi olacağını sanmıyorum. Sahaya çıktığımda kendi gücüm yettiğince o formayı terleteceğim. Buraya başarılı olmak, şampiyonluk yaşamak için geldim.


Tekrar yuvaya dönmek nasıl bir duygu?
Öncelikle verdiğim sözü tuttuğum için çok mutluyum. Giderken “Bir gün Türkiye’ye dönersem Beşiktaş’ta forma giyeceğim” demiştim. Ve bunu gerçekleştirdim. Benim için çok heyecan verici. Daha önce birlikte çalıştığım arkadaşlar da yeni tanıştığım arkadaşlar da var. Çok güzel bir ortama geldim. Hocamız iyi bir grup kurmuş. Saha içinde ve dışında birbirine çok destek olan bir ekibiz. Zaten içlerinden tanıdıklarım olduğundan benim için fazla zor olmadı. Tabii ki yeni futbol anlayışı ve yeni bir atmosferin içinde olduğum için biraz zamana ihtiyacım var. Zamanla bu süreci atlatıyorum. Her geçen maçta kendimi daha iyi hissediyorum.

Döndükten sonra Beşiktaş formasını ilk giydiğin maç, bir derbi maçı olan Süper Kupa karşılaşmasıydı. Nasıl hissettin kendini? Eski günler geldi mi aklına?
Gelmez olur mu?.. Ne maçlar oynadık... Ne kadar stresli, ne kadar heyecanlı... Şu anda anlatamayacağım duygular içindeydim...

nihatrop2.jpg


Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli transferin için “Nihat bir dünya yıldızı. İlk çalışmada aldığı inisiyatif güzel. İspanyolca ve Türkçe konuşarak avantaj sağlıyor” yorumunu yaptı... Sen Denizli ile ilgili neler söylemek istersin?
Hocamıza teşekkür ediyorum. Tabii İspanya’da oynadığım için önemli bir oyuncu haline geldim. Ama dediğim gibi mütevazılığımı elden bırakmam ve daha önce yaptıklarımı unuturum. Ben de Mustafa Denizli ile birlikte çalıştığım için çok mutluyum. Türkiye’ye gelmiş geçmiş en iyi, en büyük başarıları elde etmiş hocalardan biri. Ondan çok şey öğreneceğime inanıyorum. Çünkü öğrenmenin yaşı yok.

İlk idmanından itibaren de genç oyuncularımıza tam bir abi gibi davranmaya başladın...
Elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. Ben kendimi hep onların yerine koyuyorum. Çünkü ben de onların yaşında A Takım’a çıkmıştım. O zamanlar abilerimden ne bekliyorduysam ben de onlara onu sunmaya çalışıyorum. Hataları olduğunda bunların normal olduğunu, başarılı olduklarında daha hiçbir şey elde etmediklerini, önemli olanın burada kalıcı olmak olduğunu söylüyorum.

Senin forma giydiğin zamandan bu yana neler değişmiş Beşiktaş’ta?
Öncelikle çalışma şartları çok değişmiş. BJK Nevzat Demir Tesisleri hakikaten futbolcunun her türlü rahatlığını sağlıyor. İdmandan sonra yemek yeme, yatma, zaman geçirme imkanımız var. Benim zamanımda çalışanların çoğu da devam ediyor. Bu benim için avantaj. Bunun dışında tabii amaçlar hep aynı. Şampiyon olmak, kupalar almak. Baskı da her zamanki gibi fazla... Büyük takımlarda olduğu gibi...

8514774.jpg


Şu anki takımın durumunu nasıl değerlendiriyorsun? “Çifte Kupalı Beşiktaş” unvanımızı devam ettirebilecek miyiz sence?
Tekrar ediyorum; dünü unutmak lazım... Tabii ki çifte kupa tarihe yazılacak. Her takıma nasip olmayacak büyük bir başarı. Önemli olan bu unvanı korumak… Tabii ki kolay olmayacak. Diğer takımlar da güçlendi. Biz lige şampiyon takım olarak başlayacağız ve bunu devam ettirmek için elimizden geleni yapacağız. Zaten kaybetmemiz için hiçbir neden yok. Zamanla daha da iyi bir oyun ortaya koyacağız.

Şampiyonlar Ligi’yle ilgili hedeflerimiz hakkında neler söyleyebilirsin?
Şimdi “Çıkıp kupayı alacağız” demek hayalcilik olur ve komik kaçar. Sonuçta oradaki rakiplerimizin gücü de ortada. Bir futbolcuya ödemiş oldukları parayla Türkiye’de kaç tane kulübün ekonomisi dönüyor. Bu nedenle bizim ilk hedefimiz gruplardan çıkmak. Bu hırs ve inanç bizde var. İnşallah o maçlar geldiğinde bunu göstereceğiz.

İlk Beşiktaş dönemini bilenlerin hatırlayacağı gibi gol attıktan sonra yere yatıp verdiğin bir poz vardı. Bunu devam ettirmeyi düşünüyor musun?
Nasip olur da gol atarsam bir kereye mahsus bunu yapmak istiyorum. Tabii o zamanlar gençtik ve yakışıyordu. Bu yaştan sonra sürekli yapmayı düşünmüyorum (gülüyor).

Altyapımızda oynayan gençlerimiz için önemli bir isimsin. Altyapı antrenörlerimiz de eğitimlerinde hepsi seni örnek gösteriyorlar. Sen genç futbolcularımıza neler söylemek istersin?
Kendilerine hedef olarak beni almaları çok gurur verici... Onlara işlerini çok sevmelerini, çok çalışmalarını ve kendilerini geliştirmelerini öğütleyebilirim. Futbolla yatıp futbolla kalkmaları gerekiyor çünkü her geçen sene gelişen bir spor futbol. Sadece saha içinde top oynamakla olmuyor. Dünü unutacaklar ve ileriye bakacaklar...

 
Geri
Üst