ben bir kaç sayfa öteye gittim cenaze hakkında bir konu göremeyince buraya yazmayı uygun gordum kendi açımdan. ayın 12 sinde bir haber sitesinde bir köşe yazısı dikkatimi çekti... biraz bölümü alıntı yaparak aktarmak istedim:
"Bülent Ecevit’in cenaze töreni hemen bütün gazetelerin kaç gündür tam sayfa yayınlarına, hemen bütün televizyonların kanallarının tekrar üzerine tekrar Ecevit’i anlatmalarına, tören için vakit tanınmasına ve tatil gününe denk getirilmesine rağmen beklenen “ihtişam” sağlanamamıştır.
Kanalları tek tek dolaşıyorum... “CNN Türk” te “Hürriyet” in bir yazarıyla spiker karşılıklı tören üzerine konuşuyorlar. En büyük cenaze töreni Uğur Mumcu’nun cenazesi için yapıldı diyor, biri... Diğeri İsmet İnönü’nün de cenazesi kalabalıktı, diye ekliyor. İkisinin aklında, biliyorum ki Alparslan Türkeş’in cenaze töreni vardı. Çünkü unutulması, akla getirilmemesi mümkün değil. Ama bahsetmediler, bahsetmeyi hiç istemediler. (Bu da Türkiye’de ideolojik kampçılığın ve “düşmanlığın” keskinliğine bir örnektir!)
Türkeş’in cenaze töreni için hadi biz iki milyon kişi katılmıştı diyoruz, tarafsız gözlemciler, bir milyondan aşağı göstermemişlerdir.
1997 Nisan ayında Ankara’da müthiş bir kış... Kar yağıyor, hava buz kesiyordu.
Ülkenin dört bir tarafından halk sabahın alaca karanlığında fevç fevç Ankara’ya akıyordu. Bir çoğunun üzerinde kalın giyimi bile yoktu. Ayakkabıları su alıyordu. Hepsinin yüzünde bir inanç, bir kararlılık okunuyordu.
Tören son derece manalıydı. Alparslan Türkeş sadece bir parti kurucusuydu, en fazla başbakan yardımcılığı yapmıştı ve bu sıfatı da çok eskide kalmıştı. Meclise bile RP’yle anlaşıp girebilmişti. Üstelik kendisi bir “ihtilâlci” ydi. 27 Mayıs İhtilâlini yapan kadronun içinde ve en önlerindeydi.
Neden Türkeş’in cenazesi kaldırılırken Ankara’da hayat durmuş, bütün caddelerden, bütün sokaklardan insan seli Kocatepe’ye akmıştı?
Şimdi bunu tahlil etmeyeceğim... Zamanında yazdık... Kitabımızda da ayrıntısı vardır. Yakın tarih araştırıcıları Alparslan Türkeş’i de, Bülent Ecevit’i de siyasî tarihimizde bir yere koyacaklardır. Şimdiden halk hakkı teslim etmiştir: Cenaze törenleri bile “Halkçı Ecevit” in değil, “Milliyetçi Türkeş” in halka daha yakın olduğunu göstermeye yetecek niteliktedir.
Türkeş’in cenazesini, bir asker olduğu hâlde halk kaldırmıştır. Hükûmetin Ecevit’le bağdaşması mümkün değildir. Cenazeyi DSP’ye havale edebilirdi ve kimsenin de söyleyecek bir sözü olamazdı.
Halkımın irfanına her zaman güvenmişimdir. Bu kadar propagandaya, bu kadar devletin ve oligarşinin imkânını seferber etmesine rağmen, insanların Ecevit’e temayülü belli bir sınırı aşamamıştır. Türkeş’te ise çok farklı... Kıyas etmem bile fazla."
Bir ölümü bir cenaze törenini bile medya öyle durumu getirmeye çalıştıki.... sanki yakın tarihimiz silinp gitmişti... sayın nihat genç te sosyal demokratlar adına bir görüş sunmuş eleştiriler yapmış.... dogrudur haklıdır eleştirilerinde... Ölüm olsa bile kişiye saygı olsa bile bu kadar gerçekten uzaklaşmamak gerekiyorr.... Kahramanlıkla özdeştirmek... Türkiyeye kıbrıstan başka artısı olmamış(Tartışılabilir) Türkiyenin laiklik bekçisi olarak nitelendirilmesi.... Ölümü bile hükümete bir probaganda aracı olarak görülmesi( hükümetin işlerini yada dogru yolda oldugnu dusunmuyorum ) şahsım adına yanlışlardan bir kaç tanesi...