MurtyK
New member
- Katılım
- 10 Ocak 2006
- Mesajlar
- 21
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Günümüzün en aykırı, en gözü kara yazarı.kitap almak icin para bulamadiginda, kanini( evet kanini) satan kisi.
antiemperyalistdir ayrıca.
mükemmel betinlemeler yaparak öyküler,anılar,denemler,romanlar yazar.mükemmle bi insan öncelikle mükemmel bir yazar.
Böyle bi olayıda anlatılır ;
amerika'nın bağdat'ı bombalamasının ikinci günüydü galiba. eskişehir'e söyleşiye gitmiş nihat genç. sunucu kendisini takdim ettikten sonra üç beş saniye sustu ve sonra:
"o. çocukları bağdatı bombalıyor, söyleyecek birşey yok" diyerek anlatmaya başlamış, kendisiyle birlikte bütün dinleyiciler gözyaşlarına boğulmuştur. hele söyleşinin sonunda kardeş ırak halkı ve dicle için yazdığı şiir ise hepimizi ağlatmıştır.
büyük adamdır....yazıları enfestir.okunası en büyük Türk yazarlarından biridir.
ve kendini şu şekilde anlatabilen bi yazar
" küçükken maça girmenin iki yolu vardı. birincisi, kuyruktaki abilerin eteğine yapışıp, ' abi beni de alır mısın' demek. ikincisi... kullanılmayan açık bir bilet gişesinin dört bir yanına bok sürülürdü. içeri girmek isteyenler de bu boka sürünürdü. dernekler, kitaplar, örgütler, dergiler o gün bügün üstüm başım bok kokuyor. o maçlarda su sattım, mısır sattım, ikibuçukluk yaptım. dergilerde de öyle, çayları koydum, yerleri süpürdüm, küllükleri topladım. örgütlerde de öyle, kaçaklar, nezarethaneler, polisler, silahlar... hep kötü okullarda okudum. hiçbir master'a giremedim. çok eksik bir takımla sahaya sürülmüştüm. yirmibeş yaşına geldiğimde evimde ikibinin üstünde kitap birikti, açığımı kapatmaya çalıştım. küllüklerini topladığım dergilerin genel yayın müdürü, çaylarını koyduğum abilerimden de daha sert kitaplarım oldu. küfretmeyi gelenek haline getirdiğim için kimse de dergisinde, 'nihat'da bizim kardeşimizdir' diye tek bir satır yazmadı. korkma sönmez'den başka şiir, tanpınar'dan başka yazar tanımayan bu huzurlu insanlara ne yapabilirdim başka. her şey bu koku yüzünden. soğuk ankara'nın taş evlerinin, sabahlara kadar zırlayan yoksulluğumun tek sorumlusu şu ülkenin çocuğu olmak. inandığım, ele geçirdiğim bu pırlanta geleceğin, mutluluğumun adı da bu ülkenin çocuğu olmak. kitabın yeri kitapçıdır. hiç kimseye tek bir kitabımı göndermedim, kimseye 'abi' demedim. ne için? şartlandırılmamış, yönlendirilmemiş ve tek başına bir yaşamdan söz edebilmek için. bu vahşi dünyada ayakta kalmanın başka yolunu bilmiyorum. bilmem yeniden sevebilecek miyiz kendimizi, bir başkasınıi yaratandan ötürü değil, kendinden ötürü."
antiemperyalistdir ayrıca.
mükemmel betinlemeler yaparak öyküler,anılar,denemler,romanlar yazar.mükemmle bi insan öncelikle mükemmel bir yazar.
Böyle bi olayıda anlatılır ;
amerika'nın bağdat'ı bombalamasının ikinci günüydü galiba. eskişehir'e söyleşiye gitmiş nihat genç. sunucu kendisini takdim ettikten sonra üç beş saniye sustu ve sonra:
"o. çocukları bağdatı bombalıyor, söyleyecek birşey yok" diyerek anlatmaya başlamış, kendisiyle birlikte bütün dinleyiciler gözyaşlarına boğulmuştur. hele söyleşinin sonunda kardeş ırak halkı ve dicle için yazdığı şiir ise hepimizi ağlatmıştır.
büyük adamdır....yazıları enfestir.okunası en büyük Türk yazarlarından biridir.
ve kendini şu şekilde anlatabilen bi yazar
" küçükken maça girmenin iki yolu vardı. birincisi, kuyruktaki abilerin eteğine yapışıp, ' abi beni de alır mısın' demek. ikincisi... kullanılmayan açık bir bilet gişesinin dört bir yanına bok sürülürdü. içeri girmek isteyenler de bu boka sürünürdü. dernekler, kitaplar, örgütler, dergiler o gün bügün üstüm başım bok kokuyor. o maçlarda su sattım, mısır sattım, ikibuçukluk yaptım. dergilerde de öyle, çayları koydum, yerleri süpürdüm, küllükleri topladım. örgütlerde de öyle, kaçaklar, nezarethaneler, polisler, silahlar... hep kötü okullarda okudum. hiçbir master'a giremedim. çok eksik bir takımla sahaya sürülmüştüm. yirmibeş yaşına geldiğimde evimde ikibinin üstünde kitap birikti, açığımı kapatmaya çalıştım. küllüklerini topladığım dergilerin genel yayın müdürü, çaylarını koyduğum abilerimden de daha sert kitaplarım oldu. küfretmeyi gelenek haline getirdiğim için kimse de dergisinde, 'nihat'da bizim kardeşimizdir' diye tek bir satır yazmadı. korkma sönmez'den başka şiir, tanpınar'dan başka yazar tanımayan bu huzurlu insanlara ne yapabilirdim başka. her şey bu koku yüzünden. soğuk ankara'nın taş evlerinin, sabahlara kadar zırlayan yoksulluğumun tek sorumlusu şu ülkenin çocuğu olmak. inandığım, ele geçirdiğim bu pırlanta geleceğin, mutluluğumun adı da bu ülkenin çocuğu olmak. kitabın yeri kitapçıdır. hiç kimseye tek bir kitabımı göndermedim, kimseye 'abi' demedim. ne için? şartlandırılmamış, yönlendirilmemiş ve tek başına bir yaşamdan söz edebilmek için. bu vahşi dünyada ayakta kalmanın başka yolunu bilmiyorum. bilmem yeniden sevebilecek miyiz kendimizi, bir başkasınıi yaratandan ötürü değil, kendinden ötürü."