NEFSE HAKİM OLMAK
Ahlaki vazifelerden biri nefse hakim olmaktır. Yani insanın sözlerine ve fiillerine hakim olması, sözüne, işine sahip bulunmasıdır. nefsine hakim olanlar, iradelerine de sahip olacakları cihetle,his ve heyecene kapılmadan her şeyde iradenin hakimiyetine müracaat ederler. Nefsine hakim olmayanlar ise, ya fevkalade heyecenlı ve sert olurlar, yahut büsbütün uysal ve yumuşak olurlar. Birincisi gazap ve öfke hali,ikincisi de zemmedilen kötü ahlaktır. Gazap, bazı ariflerin dediği gibi, ani bir cinnettir. Binaenaleyh buna güç yetiremeyenler, bunu yenemeyenler pek çok zarara uğrarlar.
Akılsız uysallığa gelince; bu da zillet ve meskenet olduğu cihetle, güçlükleri göğüslemeye değil, hukuki korumaya bile engeldir. Bu derece halim ve uysal olan insanlar, daima herkesin tariz ve tahrikine hedef olmaktan kurtulamaz. Kendilerinde vakar ve haysiyet namına birşey kalmaz. O halde, ''nefse hakim olmak'' fazilet; gazap ve aşırı uysallık ise rezilettir.
Cenab-ı Hak, ''İnsanı kötülüğe sevkeden nefistir'' (Yusuf,53) buyurmaktadır. Rasulullah(s.a.s.) ''Akıllı kimse,nefsini muhasebe eden ve ölümünden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve ALLAH'tan temennide bulunan kimsedir.''
(Tirmizi,Kıyamet,26/2461) buyurmaktadır.
Nefis muhasebesi, bu vasıflara uyan bir davranıştır. İbn Arabi der ki: ''Büyüklerimiz, konuştuklarını ve yaptıklarını bir deftere yazarak, yatsıdan sonra kendilerini muhasebeden geçirirlerdi. Deftere bakıp kendilerinden sadır olan söz ve fiil hepsini gözden geçirirlerdi. Bunlardan tevbe gerekenler için tevbe, istiğfar gerekenler için istiğfar, şükür gerekenler için de şükrederlerdi. Onlar bu muhasebeyi yaptıktan sonra uyurlardı.''(Kütüb-i Sitte,15/180)
Rasulullah efendimiz, şu duayı okurlardı: '' ALLAH'ım! Huşu duymaz bir kalpten Sana sığınırım,kabul olunmayan duadan Sana sığınırım,doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım.'' (Tirmizi,Da'avat,69/3478)
T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Ahlaki vazifelerden biri nefse hakim olmaktır. Yani insanın sözlerine ve fiillerine hakim olması, sözüne, işine sahip bulunmasıdır. nefsine hakim olanlar, iradelerine de sahip olacakları cihetle,his ve heyecene kapılmadan her şeyde iradenin hakimiyetine müracaat ederler. Nefsine hakim olmayanlar ise, ya fevkalade heyecenlı ve sert olurlar, yahut büsbütün uysal ve yumuşak olurlar. Birincisi gazap ve öfke hali,ikincisi de zemmedilen kötü ahlaktır. Gazap, bazı ariflerin dediği gibi, ani bir cinnettir. Binaenaleyh buna güç yetiremeyenler, bunu yenemeyenler pek çok zarara uğrarlar.
Akılsız uysallığa gelince; bu da zillet ve meskenet olduğu cihetle, güçlükleri göğüslemeye değil, hukuki korumaya bile engeldir. Bu derece halim ve uysal olan insanlar, daima herkesin tariz ve tahrikine hedef olmaktan kurtulamaz. Kendilerinde vakar ve haysiyet namına birşey kalmaz. O halde, ''nefse hakim olmak'' fazilet; gazap ve aşırı uysallık ise rezilettir.
Cenab-ı Hak, ''İnsanı kötülüğe sevkeden nefistir'' (Yusuf,53) buyurmaktadır. Rasulullah(s.a.s.) ''Akıllı kimse,nefsini muhasebe eden ve ölümünden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve ALLAH'tan temennide bulunan kimsedir.''
(Tirmizi,Kıyamet,26/2461) buyurmaktadır.
Nefis muhasebesi, bu vasıflara uyan bir davranıştır. İbn Arabi der ki: ''Büyüklerimiz, konuştuklarını ve yaptıklarını bir deftere yazarak, yatsıdan sonra kendilerini muhasebeden geçirirlerdi. Deftere bakıp kendilerinden sadır olan söz ve fiil hepsini gözden geçirirlerdi. Bunlardan tevbe gerekenler için tevbe, istiğfar gerekenler için istiğfar, şükür gerekenler için de şükrederlerdi. Onlar bu muhasebeyi yaptıktan sonra uyurlardı.''(Kütüb-i Sitte,15/180)
Rasulullah efendimiz, şu duayı okurlardı: '' ALLAH'ım! Huşu duymaz bir kalpten Sana sığınırım,kabul olunmayan duadan Sana sığınırım,doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım.'' (Tirmizi,Da'avat,69/3478)
T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI