-=C4ŠĦ=-
ΡŜίĶǾΡΛţ ЎАzãŗ
Büyük şehrin hareketli yaşamını, yoğunluğunu, karmaşasını bire bir yansıtan kalabalık caddeyi adımlarken kulağa çalınan üç kelimelik soruyla bir anda duraklıyor insan. Aslında kelimeler tanıdık. Cadde köşelerini, parkları mesken tutan dilencilerden ve tinercilerden duymayan yoktur ‘Bir liran var mı?’ sualini. Fakat bir iki adım ötede giysileriyle, takılarıyla ve fırçayla sürülmüşçesine ağır makyajıyla baştan aşağı simsiyah, 15-16 yaşlarında bir genç kızın duruyor olması şaşkınlığı da beraberinde getiriyor. ‘Aynı fabrikadan çıkmışlar.’ hissini uyandıran birkaç arkadaşı da hemen yanında. Garip tarzlarıyla şehrin iğne atsan yere düşmez türünden caddesinde bile dikkat çekmeyi başaran bu gençler için ‘İstedikleri parayı versem mi, vermesem mi?’ ikilemini aşmaya çalışırken ‘Ne yapacaksınız bir lirayı?’ sorusunun cevabını aramak daha akıllıca geliyor bir anda. Gencecik ağızdan yüzsüzce ‘Alkole yardım’ sözünü duyduktan sonra yaşamların nasıl da daha başlamadan dibe vurduğuna ilk elden şahit oluyorsunuz. Sizden umduğunu bulamayan bu gençler, caddeden geçen diğer insanlara yöneliyor vakit kaybetmeden. 12. yüzyılda Latin sanatına tepki olarak ortaya çıkan gotik sanat akımının günümüzdeki özenti temsilcileri bu gençler. Varoşlardaki evlerinden çıkıp işlek caddelerde vakit öldürüyorlar. İçinden geldikleri kültürle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir hayat tarzını benimsiyorlar. Bu tarza ayak uydurmak için de trajikomik hallere bürünüyorlar.
Kalabalık caddelerin dikkat çeken simaları vardır. Kimi zaman bir çalgıcı, kimi zaman bir piyangocu kimi zaman da kendilerince performanslar sergileyen amatör sanatçılar. Tabii bir de caddenin müdavimi gençler. Gruplar halinde dolaşırlar, otururlar, müzik dinlerler, kendilerince bir hayat tarzı benimserler. Son dönemde cadde köşelerinde sıkça rastladığımız simsiyah görüntülü genç grupları da aynı türden. Yaşamın bunalım halini tercih eden bu gruplaşmanın diğerlerinden ayrılan yönü daha çok özenti duygusuyla gelişmesi. Büyüme döneminden kaynaklanan sorunlar, sosyal çevreyle sağlıklı iletişim kuramama, biraz da ilgisizlik ait olmadıkları bir kültürün peşinde koşturuyor bu gençleri. Yeni bir kimlik kazanmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken hem taviz veriyorlar hem de trajikomik durumlara düşüyorlar. Kısaca farklılıklarıyla dikkat çekmeye çalışan gençler son dönemde gotik olma çabasında. Fakat aileden gelen kültürü, hayat biçimini terk etmek o kadar kolay olmadığı için dikkat çeken kendileri değil de içine düştükleri garip atmosfer oluyor. Normalin çok çok dışında bir hayat için zoru seçiyorlar yani. Önce rengârenk giysilerinin hepsini çöpe atacaksın. Baştan aşağı simsiyah olacaksın. Tişörtünün üzerinde ahlaki değerlerle dalga geçen, biraz da müstehcen mesajların olsun. Mümkünse ayağına Converse geçireceksin. Orijinalini almaya paran yetmiyorsa dert etme. ‘Çakma’ diye tabir edilen taklitlerini çok rahat bulabilirsin demirbaşı olduğun cadde köşelerinde. Tenin esmer olsa da yüzünü pudrayla bembeyaz yapacaksın. En ağırından makyaj yapacaksın ki çekmek istediğin ilgiyi fazlasıyla bulasın. Deldirdiğin kaşına, dudağına, burnuna metal parçaları tutturacaksın. Eline de sigara. hiç düşürmemecesine. Ne çaldığını, ne söylendiğini anlamasan da adı sanı duyulmamış rock gruplarını dinleyeceksin. Bu arada muhakkak internetin olacak. İnsana, dünyaya, her şeye beslediğin nefreti, bütün kötü düşüncelerini üyesi olduğun karanlık sitelere boca edeceksin. Messenger, karamsar dünyanın dışa açılan penceresi olacak. ‘Kişisel bir ileti yazın’ kısmına bilmediğin İngilizcenle en koyusundan mesajlarını ekleyeceksin. Bir de tarihin en büyük felaketini yaşamış da hayata küsmüş izlenimi uyandıran fotoğrafını yerleştireceksin avatarına. İşte bu da en önemlisi. Somurtacaksın hep. Kazara gülersen hemen kendine geleceksin. Unutma ki herkes kötü. Her yer karanlık. Sen de bu karanlığın içinde kayıpsın. Bunalımdasın her an. Derslerin de kötü olacak. Ailenle aran zaten bozuk. Bin bir sıkıntıyla evini çekip çevirmeye çalışan annenle asgari ücretli baban seni hiç anlamayacak. Öyle varsayacaksın. Senin için varsa yoksa müzik ve kaldırımlarda oturup hayata boş verdiğin kırmızı saçlı arkadaşların olacak. Eh artık bunları yaptıysan sen de gotik özentisi olabilirsin. Tıpkı her akşam varoştaki evine giderken sokakları adımladığın taklit ayakkabıların gibi. Tıpkı sırf sen mutlu ol diye ailenin zar zor para biriktirip aldığı bilgisayarına taktığın korsan Amy Lee CD’si gibi.
İşte RAPci Olmanın Birçok Nedeni.....
alıntıdır...
Bu arada doğum günümü hatırlayan arkadaşlara Teşekkürler...Hackhell'de Girdiğim tek bölüm burası. Çünkü en saf burası kaldığı İçin diğer tarafa yorum yazmadım...