Dünyada benzeri olmayan bir referandum yapacağız.
Benzeri yok çünkü;
Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmedik bir referandum bu. Birbiriyle ilgisi olmayan otuz madde önümüze kondu ve buyurun deniyor.
Otuza yakın madde için, ya "evet" diyeceksin ya da "hayır."
Hangileri için evet? Hepsi için.
Hangisine hayır?
Hepsine.
O zaman kim için evet, ya da ne için evet.?
Yanıt çok açık.
AKP ve destekçileri için.
Evetçi koalisyona bakın anlarsınız. Amaçlanan düzenin resmini görürsünüz.
Koalisyona bakın.
Recep Tayip Erdoğan'ın AKP'si, Erbakan'ın Saadet'i, Abdüllatif Şener'ın Türkiye Partisi, Hak-İş, Memur- Sen, Tarikatlar, Zaman, Yeni Şafak ve Vakit gazeteleri.
Tarikatlar , cemaatler, Şeyhler müritler.
Bir de onların düzeninden nemalanan sözde aydın geçinen liboş takımı.
Hani şu TRT'de, Sine-5 te ve TMSF nin kontrolünde ki diğer kanallarda program yapıyorum diye paraları "cuka" edenler.
Yandaş gazetelerde köşe kapanlar.
Özetlersek, o cenahta tuzu kuru olanlar, köşeyi dönenler, paraya para demeyenler, saltanatını kurup yukarıdan bakanlar.
Bu pakette bunları ilgilendiren nedir diyorsanız?
Söyleyeyim.
Sadece iki madde.
Diğerleri yaşam biçimlerinde yok ki.
Onların yaşamlarında kadın hakları ne kadar? Özgürlüklerin ölçüsü ne?
Bakın yeter.
Bu pakette onları ilgilendiren yargı.
Yüksek yargıyla ilgili iki madde.
Niçin?
Yargıyı kuşatmak için.
Yargı kuşatması bitince işleri daha kolaylaşacak ta onun için.
Bağımsızlığı tartışılan bu günkü yargıyı, AKP ve benzerlerinin ortak ideolojilerinin kontrolüne alabilmek için.
Vatandaşın tek hak arama kapısını kapatmak için.
Bu kapı kapatılırsa olacakları düşünmek bile istemiyorum.
Umarım bu referandumdan "evet" çıkmaz. Çıkarsa ne olur demeyin. Çok şey olur. Çok sıkıntılar yaşanır.
Yarının Türkiye'sinde
"Anamı ağlatan kadı , derdimi kime yanayım" sesleri yükselir ki, o sesler arşa çıksa da iş işten geçmiş olur.
kaynak
Anayasa değişikliğine referandumda "hayır".
Çünkü eğer "evet" çıkarsa bu Anayasa bu değişiklikle kalır.
AKP'nin istediği Anayasa bu.
Başbakanın idealindeki demokrasi bu kadar.
12 Eylül, darbe, muhtıra, vesayet, bu değişikliği sağlamanın argümanları.
Ahmet Kaya hayranlığı da, Erdal Eren söylemi de -ne yazık ki- Başbakan tarafından sos yapıldı bu argümanlara.
Ve şimdi bunu yediriyor, yedirmeye çalışıyor.
Hepimize.
Özellikle de "12 Eylül mağduruyum" sendromundan kurtulamayanlar.
Şimdi kol kola "evet" korosuna aldı onları.
Ama uzun sürmez,
13 Eylül 2010'da o korodan çıkartıp atar.
Ve onlara yine "darbeci" dedikleri demokrat aydınlar sahip çıkar.
Ve korkarım ki 13 Eylül'den sonra demokrat olmayanların değirmenine su taşıdıklarını fark ederler ama iş işten geçmiş olur.
İşte o zaman bu sendromu kaldıramazlar.
Yeniden "Bu Anayasa'ya hayır" kampanyasına katmak için adam ararlar.
Ama o zaman yanlarında ne AKP ne hükümetgiller ne de Erdal Eren diye ağlayan Başbakan olmayacak.
Brüksel'de
İşte bu nedenlerle hayır,
Ahmet Kaya için hayır,
Erdal Eren için hayır.
Onları ve devrimci değerlerimizi "sos" yaptırmamak için hayır.
12 Eylül Anayasası'nın toptan değiştirilmesinin yolunu kapatmamak için hayır.
Çocuklarımızın geleceği için,
Ülkemizin demokratikleşme sürecini tıkamamak için hayır.
Unutmayalım;
Bu değişiklik geçerse demokrasi bu kadar.
O zaman bu kadar demokrasiye razı olmamak için hayır.
Ve…
Bu Anayasa bize evladiyelik kalmaması için hayır.
Ulaşabildiğimiz ve ikna edebileceğimiz kişi kadar
Hayır.
kaynak
aynı yazrın iki yazısı birleştirilmiştir ....