Ne zaman uyanacaksın...

bozkurt 66

New member
Katılım
2 May 2008
Mesajlar
9
Reaction score
0
Puanları
0
Osmanlı’nın pay edilmesi için yapılan Birinci Cihan Harbi’nde Almanya ile aynı cephede oluşumuz bizi yanlış bir yargıya götürmemelidir.
Osmanlı-Almanya birlikteliğinin özünde Osmanlı coğrafyasının paylaşımında Almanya’nın İtalya, Fransa, İngiltere ve Yunanistan ile çıkar çatışmasının bulunması yatmaktadır. Örneğin, Osmanlı İngilizler tarafından Filistin’den çıkartıldığında Almanya’da, “Filistin’i Müslümanlardan kurtardık!” diye sabahlara kadar içkiler içilmiş, kilise çanları çalınmıştır. Bu savaş sonunda kaleme alınan Sevr’in birinci bölümü sınırların belirlenmesine ayrılmıştır.
Bu paylaşmada Boğazlar’da “Boğazlar Komisyonu” adı altında türü kendine özgü yeni bir devlet oluşturulmuştur. Bugün Avrupa Birliği’nin de el altından böyle talepleri vardır ve meselenin bir yerinde Fener Patrikhanesi de bulunmaktadır. Üzülerek ifade edelim ki, AB’nin Sevr’den kotardığı bu niyetinin Türkiye içinden müttefikleri de mevcuttur. Mesela Rahmi Koç Türk boğazlar için uluslararası özel bir statü isteyenler arasındadır. Yine Sevr’de Trakya’nın önemli bir kısmı, On İki Adalar dışındaki bütün Osmanlı adaları ve İzmir, Yunanistan’a bırakılmış; Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis ve bu eyaletlerin kapsadıkları alanlar Ermenistan’a terk edilmiştir. Suriye Fransa’nın mandasına verilmiş, Hatay, Antep, Maraş, Urfa ve Mardin de Fransızların sayılmıştır.
Ayrıca Hatay Sancağı ile Fas ve Tunus Fransızların korumasına terk edilmiş, Hicaz bölgesinde bir devlet kurulması ve bu devletin hamiliğinin Fransa’ya, daha sonra kurulması düşünülen Irak, Filistin ve Lübnan manda devletlerinin hamiliği İngiltere’ye devredilmiştir. İngilizlerin Irak’taki fiili mandaterliği 1932’ye, siyasi ve ekonomik nüfuzu ise 1958’e kadar sürmüştür. Bugün Irak, o günkü İngiltere’nin yerini alan ABD’nin işgali altındadır ve İngiltere ABD ile birlikte terk ettiği topraklara geri dönmüştür. Bu paylaşımda İtalya’ya düşen On İki Adalar, Libya üzerindeki Osmanlı hakları ve Ege’nin bir bölümü ile Güney kıyılarımızdaki topraklardır. Zaten Sevr sürecinde bu bölgeler İtalyanlar tarafından fiilen işgal edilmişti.
Sevr aynı zamanda Osmanlı varlıklarının ve Osmanlı bünyesindeki “halkların” da paylaşımıdır. Herkes kendince “azınlık” gördüğü bir kesimin hamisi kesilmiştir... Bugünün AB’sini oluşturan İngiliz, İtalyan, Fransız ve Yunan bir yandan yere serdikleri Osmanlı’dan pay koparırken diğer yandan da “daha kaliteli ve daha fazla pay” için kendi aralarında hırlaşmışlardır. Ama ne kadar hırlaşsalar da birbirlerine davranışları, kin duydukları ve yutmak istedikleri Osmanlı’ya davranışları gibi acımasız olmamıştır. Örnek mi? Verelim tabii. Bu savaşta Osmanlı ile yenilen taraf Almanya değil midir? Öyledir. İşte bu galip devletler mağlup ettikleri Almanya ile savaş sonrası bir anlaşma imzalar. O anlaşmaya göre Almanya’daki İngiliz ve Fransız yurttaşları Alman kanunları ve Alman mahkemelerine bağlı bırakıldılar. Amma Türkiye’deki İngiliz, Fransız ve diğer yabancı ülke vatandaşları kendi ülkelerinin yasalarına bağlı addedildiler. Onlar Almanya’da bir suç işlediklerinde Alman kanunları ile yargılanırken Osmanlı mülkünde bir suç işlediklerinde kendi ülke Konsolosluk Mahkemelerinde yargılanacaklardı.
Dünkü müstevlilerin oluşturduğu Avrupa Birliği bugün de Türkiye’de hamisi olabileceği “azınlıklar” peşindedir. Alevileri azınlık sayan ve Kürtleri azınlık diye kopartmak isteyen onlardır. Kendileri birlik olurken Türkiye’ye bölünüp parçalanma aklı vermekte ve o günkü çifte standartlarını bugün de sürdürmektedirler. İşte Türkiye’nin AB süreci ve işte bu süreçte Kıbrıs’ta Rum’un Türk’e tercihi ve daha dün SSCB’nin etkisinden kurtularak bağımsızlığına kavuşur kavuşmaz Türkiye’nin önüne geçerek Avrupa Birliği üyesi olan Balkanların Hıristiyan ülkeleri.
Dememiz şu..
Sen hâlâ “Demokrasi” diye diye, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınma” ninnileri söylüyorsun!
Onlar hiç uyumadı, sen ne zaman uyanacaksın!
 
SEVR’DE DAYATILANLAR
-Trakya Sınırı Çatalca hattının biraz ilerisinden geçecektir.
-Suriye Sınırı Gaziantep, Bilecik, Urfa ve Mardin'in kuzeyinden geçecektir.
-Bunun güneyi Suriye topraklarında kalacaktır.
-Doğu Sınırı Giresun, Erzincan, Muş, Bitlis, Van Gölü'nün doğusu Ermenilere bırakılacaktır.
-Trakya ve Batı Anadolu Yunanlılara verilecektir.
-Sivas, Malatya, Adana, Urfa, Antep, Maraş ve Suriye; Fransa’ya verilecektir.
-Musul dahil Irak ve Arabistan İngiltere’ye verilecektir.
-Irak ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktır.
-Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulacaktır.
-İstanbul'da ise hükümet ve padişah oturacak fakat, İstanbul milletlerarası bir şehir olacaktır.
-Boğazlar Komisyonu, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya tarafından atanacak üyelerden bir komisyon kurulacaktır ve bu komisyona hiçbir Türk giremeyecektir.
-Özel bayrak ve bütçeye sahip olacaktır.
-Komisyon; boğazlardan geçiş, fenerlerin idare ve bakımı, kılavuzluk işleriyle uğraşacaktır.Burada askersiz bir bölge kurulacaktır ve askeri hareketlerde bulunulmayacaktır.
-Sınırların koruması işgal devletlerine bırakılacaktır.
-İtilaf Devletleri Türkiye'de özel nüfuz bölgeleri kuracaklardır.
-Barış şartları itilaf devletlerinin istediği şekilde uygulanacaktır.
-Aksi bir hareket olursa İstanbul elinizden alınacaktır.
-Türk tabiiyetinden çıkanlar birçok yükümlülüklerden kurtulduğu gibi, yeniden hiç kimse Türk tabiiyetine de giremeyecektir.
-Güneybatı Anadolu, Oniki adalar ve Rodos; İtalya’ya verilecektir.
-Devletin askeri kuvveti, 50.700 kişide sınırlanacak, Tank, ağır top, uçak bulunmayacaktır.
-Mecburi askerlik kaldırılacak, jandarma subayları arasında %5 yabancı subay bulunacaktır.
-Devletin ağır silahı bulunmayacaktır ve Askeri sanayi kaldırılacaktır.
-Deniz kuvvetleri 13 küçük gemiyi geçmeyecektir.
-Kapitülasyonlar yeniden yeni kurulan devletlerde dahil bütün devletlere verilecektir.
-Devlet Maliyesi Batılı galip devletlerden oluşan bir komisyonca yönetilecektir.
-Devletlerin gelir kaynakları işgal devletlerinin işgal harcamaları ve savaş tazminatı için kullanılacaktır.
-Tahkim hakkı olmayacaktır.
-Müttefiklerin izni olmadan birlikler yer değiştiremeyecektir.
-Seferberlik tedbirleri alınamayacaktır.
Sonuç olarak;
-Osmanlı Devleti yok sayılmıştır.
-Dünya Savaşı'nın galipleri Osmanlı topraklarını paylaşmışlardır.
-Azınlıklara geniş ve sonsuz haklar verilerek, Türk hakları kısıtlanmıştır.
-Osmanlı Devleti işgalcilerin kontrol ve güdümüne itilmiştir.

Türkiye'yi parçalara ayıran Sevr'in maddeleri ile bugün aşağıda tek tek belirtilen AB'nin dayatmaları birbirleriyle bağlantılıdır. En büyük fark ise: Sevr'e direnen bizdik, şimdi ise Sevr'in benzeri olan sözde İlerleme Raporları olarak sunulan şartları kabul etmek için çaba harcayan, yalvaran ve hatta Avrupa kapılarında el pençe divan duran da, ne yazık ki yine biziz.
AB UYUM YASALARI ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE’YE DAYATILANLAR
-Türkiye’nin vatan savunmasında asıl Türklerin soykırıma uğradığı bir dönemi, Avrupa Parlamentosu,Türkiye’nin Ermeni soykırımı yaptığını ilân edip, Türk Hükümetinin bunu kabul etmesini ister.
-Ermenistan sınırı açılacaktır. Türkiye’nin tüm bunları reddetmesinin Avrupa Birliği üyeliğinin kesin engeli olduğunu açıklar.
-Louzidu’nun mallarının alması sağlanacaktır.
-YÖK ve RTÜK demokratikleşecektir.
-Anayasa değişecektir.
-AİHM kararları uygulanacaktır.
-Serbest dolaşımla ilgili kısıtlamalar olacaktır.
-Seçim barajı inecektir.
-Sivil Toplum örgütleri geniş yetkilere haiz olacak, istedikleri an polis karakolları denetlenecektir.
-Avrupa Parlamentosu kararları gereğince Türkiye, Güneydoğuda yaşayan Kürtlerin dillerini ve kimliklerini tanımalıdır; Türkiye’de resmi dil olarak Kürtçe de kabul edilecek ve Kürt Milliyetçiliğinin yok edilmesini engelleyecek her türlü yasal düzenlemeyi gerçekleştirecek.
-PKK ile masaya oturup sosyal, siyasi, kültürel çözüm bulunacaktır.
-Türkiye’nin Güneydoğusu “özerklik, federasyon v.s.” adı altında Kürdistan yapma projeleri .
-Avrupa Parlamentosu kararı gereğince Boğazların kontrolü, bağımsız bir AB Komisyonu tarafından yönetilecek şekilde düzenlenmelidir.
-Türkiye, Uluslar arası Adalet Divanının ve Avrupa Parlamentosunun tavsiye kararlarına uyacaktır.
-İstanbul’daki Fener Rum Kilisesi “Ekümenik” olacaktır, Dünya Ortodoksluğunun merkezi haline getirilecektir. Patrikhane, ekümenliğininin tanınması, azınlık vakıflarına yeni topraklar verilecektir.
-Gökçeada’da Rumlara azınlık okulu açılacaktır, İskenderun’daki Rum Ortodokslar tanınacaktır.
-Ruhban Okulu'nun uluslararası papaz okulu olarak açılması projelerinin uygulamaya konulacaktır.(Vakıflar yasası!)
-Türk Ordusu küçültülmelidir.
-Sınırların korunması için AB ile işbirliğine girilmelidir.
-Askerlik zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır.
-TSK’nin, "T.C Devleti'ni koruma kollama görevinin" ortadan kaldırılmadır diyerek! orduyu denetim altına alma çabaları.
-Zana ve arkadaşları yeniden yargılanacak ve serbest bırakılacaktır.
-Terörist Abdullah Öcalan asılmayacaktır ve yeniden yargılanması yolunu açacak yasal değişiklikler yapılmalıdır.
-Türkiye’de Müslüman olmayan azınlıkların dışında, Kürt ve Alevi gibi çeşitli etnik azınlıklar ve dinsel cemaatler olduğu kabul edilecektir.
-Azınlıklar ve cemaatler, etnik ve dinsel kimlikleriyle parlamentoda temsil edilecektir. -Türkiye’de azınlıklar, kendi derneklerini, kendi partilerini, kendi okullarını kurabilecektir.
-Bu topraklarda yaşamış tüm Hıristiyan cemaatin "bizim" dediği mülkler iade edilecektir, cemaatin olmayan kiliseler ibadete açılıp, bunların tüzel kişiliği tanınacaktır.(Vakıflar yasası)
-Avrupa Parlamentosu kararları gereğince Türkiye, adadaki askerlerini çekecektir, adada yaşayan Türklerin Kıbrıslı olduklarını tanıyacaktır ve Ada üzerindeki her türlü hakkından vazgeçecektir ayrıca Kıbrıs Rum bandıralı gemilerine uygulanan kısıtlamalar kaldırılacaktır, Kıbrıs’ta Maraş bölgesini açılacaktır.
-Avrupa Birliği Anayasası gereğince Türkiye, AB ülkelerinde yaşayan Türklerin uyrukluğundan vazgeçecektir.
-Ege meselesi Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan’ın taleplerine uygun olarak çözülecektir.
-Yunanistan’ın Ege denizini bir iç deniz haline getirme çabası. Yunanistan'ın Ege'deki kara sularını genişletmesinin, savaş sebebi sayılması kararından vazgeçilmelidir ve hiçbir zaman olmamış Pontus ve Süryani soykırım iftirası tanınmalıdır.
-Gümrük Birliği anlaşmasının tek taraflı uygulanması . Türkiye, üçüncü ülkelerle tercihli ticaret anlaşması yapma hakkına sahip değildir. (Gümrük Birliği Anlaşması.Madde.16)
-AB Adalet Divanının Gümrük Birliği ile ilgili olarak aldığı bütün kararlara ve ileride alacağı kararlara kesin olarak uymakla yükümlüdür, ancak alınan kararlara katılma veya veto etme hakkı bulunmamaktadır. (Gümrük Birliği Anlaşması.Madde.64)
-Fırat ve Dicle Nehirlerinin suları ile, bu bölgedeki GAP’ın ve diğer baraj sulama tesislerinin uluslar arası bir komisyon idaresine devretmesi teklifi AB ilerleme raporundadır.
-İran, Irak ve Suriye’ye daha çok su verilecektir.
-Devlet tarımdan desteğini çekmelidir.
-Yabancılara toprak satışına izin veren kanunların meclisten hızla geçmesi, ilgili yönetmeliklerinin AB’nin isteklerine uygun düzenlenmelidir.
-Türk Ceza Yasasında yer alan 312. maddeyi kaldırılmalıdır.
-MGK sivilleşecektir.
-Türklüğe hakaret serbest bırakılıp, buna karşılık misyonerliği yasal koruma altına alıp, misyonerliğe karşı çıkanlar cezalandırılmalıdır.
-Kemalizm, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımında engeldir, Atatürk resimlerini indirilmelidir
-Etnik gruplara kaderini tayin etme hakkı tanıyarak, buna engel olunması halinde Birleşmiş Milletlere silahlı müdahale hakkı tanıyan İkiz sözleşmelerinin kabul ettirilmesi.
-Müzakereler 2014’e kadar sürecek, ucu açık ve tam üyelikle sonuçlanağı anlamını taşımayacaktır.
 
Geri
Üst