Nükleer Santrallere Hayır!

oscs

New member
Katılım
15 Tem 2008
Mesajlar
1,148
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
cennette hafif bronzluk iyidir...
Nükleer Santrallere Hayır!


62562.jpg


Nükleer Enerji Nedir?

Nükleer enerji, eski, pahalı ve geri kalmış bir teknolojidir. Temiz değildir. Ucuz değildir. Ve güvenli değildir. Basitçe nükleer enerji, petrol açığının doğuracağı tehditleri engelleyecek ya da ileride gelecek herhangi bir tehdidi engelleyebilecek değildir. Aslında Ortadoğu için tehdit nükleer teknolojinin kendisidir. Zira nükleer enerjinin yakıtı olan uranyumun bugünün reaktör sayısı hiç artmasa bile yalnızca 65 yıllık ekonomik bir ömrü kalmıştır.

Nükleer enerji politik pazarlık aracı olarak kullanılmak için çok tehlikelidir. Gittiği her yere güvensizlik, çelişki ve yanlış anlamalar götürmüştür. Bir kere düğmeye basıldı mı radyoaktivite tehlikesi artık kesinleşir.

Çok daha iyi bir yol var; barışçıl yenilenebilir enerjiler. Bölgeye bu yolla enerji ve yakıt sağlamak petrolün sebep olduğu konvansiyonel güvenlik risklerini de bertaraf eder. Petrole bağımlılık dünyayı iklim değişikliği bağlamında daha az güvenli hale getirmektedir. Kyoto gibi bunu kontrol edecek bir anlaşma zorunlu hale gelmiştir.

Yenilenebilir enerji kaynakları insanların ihtiyaçlarını, ekonomik bir şekilde ve gezegeni koruyarak karşılayabilir. Nükleer teknoloji ise felaket boyutunda kazaları, nükleer silahları, giderek artan bir çılgınlığı, yüz binlerce yıl etkisini kaybetmeyen atık sorununu beraberinde getirir.

En güvenli enerji sistemleri, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu ile defalarca kat yenilenebilir enerjilerdir. Yenilenebilir enerjiler kısa geçmişlerine rağmen, 50 yıllık nükleer enerjiye (%6) oranla dünya enerji üretiminde daha büyük paya sahipler (%13). Bunun iyi bir sebebi var: iklim değişikliğinin ve nükleer enerjinin sorunları daha iyi anlaşıldıkça, yenilenebilir enerjilere olan yönelim hız kazanıyor.

Nükleer güç için bu tam tersidir. 2000 yılı Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerinde dünya nükleer enerjiyi, kirli, tehlikeli ve yararsız olarak tanımladı ve Kyoto hedeflerini gerçekleştirmede kullanılmaması gerektiği üzerinde anlaştı. Nükleer endüstri iklim dostu olan Temiz Gelişme Mekanizması çerçevesinde kabul görmeyi umuyordu. Bunu yeşil ve çevre dostu olduğunu düşündükleri bir pakete sarmaya kalkmışlardı. Nükleer endüstriye bir diğer darbe de BM 2001 yılında sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda geldi ve dünya ülkeleri nükleer enerjiyi, sürdürülebilir bir enerji olarak tanımlamayı reddetti.

Riskler

Depolama

Radyoaktif maddelerin gömülmesi işinin nükleer mühendisler tarafından New Mexico'da; Nevada'daki Yucca Dağı'nda, Nevada, Gorleben Almanya gibi atık sahalarına ya da önerilen İngiltere, Rusya ve Avusturalya gibi ülkelerdeki sahalara rağmen, çözüldüğü söylense de hiçbir zaman kanıtlanmamıştır, üstelik jeoloji ve kimyasal olgular denetlenmemiştir. Gömü alanı olarak kullanılan derin mağara veya oyuklar hakkında yeterli bilgi yoktur. Ellerindeki sadece şüpheli birer varsayım olarak görülmelidir.

Bugün uzun vadeli bir radyoaktif madde uzaklaştırma yöntemi yoktur. Bunlar gömülünce doğadan tamamıyla yalıtılmazlar.

Nükleer atıklar görüş alanımızdan çıksa bile aklımızdan çıkmamalıdır. Sadece 40 yıl çalışacak bir santral için bizim nükleer çöplüğümüzün atıklarının tehdidi ile yaşayacak gelecek kuşaklar göz ardı edilmemelidir.

Her ne kadar nükleer mühendisler radyoaktif atıkların New Mexico, Nevada'da Yucca Dağı, Almanya'da Gorleben gibi yerlerde bulunan sahalara gömülebileceklerini söyleseler ve İngiltere, Rusya ve Avustralya gibi ülkelerde de yeni sahalar önerseler de bilimsel olarak kanıtlayabilecekleri hiçbir çözümleri yoktur.

Sözde çözümler olarak sunulan sahalardaki jeolojik ve kimyasal olgular denetlenmemiştir. Gömü alanı olarak önerdikleri yeraltı oyukları hiçbir zaman test edilmemiştir. Aslına bakarsanız, bu öneriler şüpheli varsayımlardan öteye geçememiştir.

Çocuklarımızın iyiliği için en doğrusu nükleer atıkları hiç üretmemektir.

Atık

Nükleer yakıt döngüsünün her adımı radyoaktif atık yaratır. Uranyum madeninden, zenginleştirmeye, reaktör işletmesinden, yeniden işlemeye nükleer yakıt kullanarak, nükleer endüstri bize nükleer atık bırakır. Birçoğu yüzlerce, binlerce hatta yüz binlerce yıl boyunca tehlikeli yapısını korur.

Nükleer tesislerin çalışmasının durdurulması ve sökülmesi de yüksek miktarda radyoaktif atık yaratır. Bu alanların tesisler kapatıldıktan sonra yüzlerce yıl gözlemlenmesi ve izole edilerek korunması gerekmektedir.

2000 yılına gelindiğinde tüm dünyada 220.000 ton nükleer atık üretilmişti. Atık büyüme miktarı yıllık 10.000 ton civarındadır. 20 yıl içinde ürettiğimiz nükleer atığı ikiye katlayacağız. Milyarlarca dolarlık yatırıma rağmen nükleer endüstri ve hükümetler binlerce yıl ölümcül tehlike taşıyacak bu atıkların saklanması ile ilgili yürüyecek bir çözümün üstüne gitmemektedir.

En güncel öneri, çok yüksek radyoaktif içeren bu atıkları çok derinlere gömmektir. Saklama konteynırları ya da kayalar radyoaktivitenin sızmasını binlerce yıl boyunca engelleyebileceğini öngörmek saflıktır.

Ek olarak tüm bu yüksek radyasyon seviyesine sahip çok tehlikeli bölgelerle birlikte, daha düşük radyoaktif madde içeren ama yine de tehlikeli olan yerler de mevcut. Mesela İngiltere’de Drigg, Fransa’da La Hague sadece bunlardan sadece ikisidir.

Sağlık Etkileri

Yüksek radyoaktiviteye maruz kalma radyasyon hastalığına neden olur. İlk belirtileri, mide bulantısı, yorgunluk, kusma, ishal, saç dökülmesi, kan kaybı, ağız ve boğazda yaralar, iltihaplar ve enerji kaybıdır. Birçok vakada ölüm 2 hafta içinde gelir.

Çocuklar ve doğmamış bebekler hızlı hücre bölünmesi yaşadıkları için daha fazla risk altındadır. Kanser ve kanser türleri özellikle lösemi, lenfoma gibi kan kanseri türleri, akciğer kanseri ve birçok büyük tümörler radyoaktivite ile doğrudan ilintilidir. Down sendromu da dâhil olmak üzere doğum anomalileri, yarık damak ya da dudak, doğuştan şekil bozuklukları, omurga sorunları, böbrek ve karaciğer sorunları da doğrudan radyasyonla bağlantılı olabilir.

Nükleer endüstri yüksek oranda radyoaktiviteyi çevreye salmadan çalışamaz. Günümüz insanları ve yüzlerce binlerce yıl sonra yaşayacak insanlar bu zehirden etkilenecektir. Radyoaktivite bizimle kalmaktadır ve gen havuzumuz onun için iyi bir bekleme yeridir. Tüm dünyanın kabul ettiği ortak bir radyoaktiviteden etkilenme alt sınırı yok; yani zararsız bir radyasyon miktarı yoktur. Zararsız tek seviye sıfır noktasıdır.

Nükleer endüstri doğal radyasyon seviyeleri ile sahte karşılaştırmalar yapmaktadır. Var olan doğal radyasyon yok edilemez ama buna yenilerini eklememize de gerek yok.

Güvenlik / Kazalar

Güvenli reaktörler bir masaldır. Kazalar her nükleer reaktörde olabilir. Her biri çevreye ölümcül radyoaktif serpinti yayma tehdidi taşımaktadır. Dahası tasarlandıkları gibi çalışsalar bile mutlaka bir miktar radyoaktif madde havaya ve suya karışmaktadır.1940’lardan beri nükleer endüstri bu gerçeği askeri bir sır gibi saklamaya devam etmektedir.

Nükleer Endüstri 1986 Çernobil faciasından da önce ciddi kazalar yaşamıştı. 20 yıl sonra bile endüstri hala küçük aksilikler, kazalar ve kayıplarla uğraşmaktadır. Fakat Çernobil tehlikeleri işaret eden bir vasiyet olarak kalmıştır. Ancak Çernobil’in küresel etkilerine rağmen, hala en kötü senaryonun ufak bir parçasını bile görmedik.

Diğer her şey gibi nükleer reaktörler de eskir. Eskiyince güvenli operasyon maliyetleri çok yükselir. Aynı zamanda işletmeciler, daha ucuz, güvenli yenilenebilir enerjilerle de rekabet etmek zorundadır.

Pek çok tesis kar baskısı sonucu özelleştirilerek, toplumsal güvenlik talebi göz ardı edilmiştir. Özelleştirmenin olduğu yerde, ortaklar karlarını gözeterek ve maliyeti azaltmaya çalışarak ölümcül maliyet kısıntılarına gidebilecektir. Bu bilim kurgu değildir. Bir endüstrinin sorun dolu tarihidir.

Sellafield İngiltere 10 Ekim 1957: İngiliz nükleer programına plütonyum üreten Windscale Reaktör 1’de yangın çıktı. Saatlerce yandı, radyoaktif maddeler havaya karıştı. Radyoaktif bulutlar İsviçre'ye kadar ulaştı. Yerel olarak radyoaktivite ile kirlenmiş binlerce litre süt imha edildi. Kazanın detayları, hala İngiliz devleti gizlilik kanunları çerçevesinde saklanmaktadır.

Kyshtym Rusya 29 Eylül 1957: Bir soğutma aksaması nedeniyle sıvı atık tankında yangın meydana geldi. Patlama sonucu 2,5 metre kalınlığındaki beton parçalanarak yeraltındaki tank havaya uçtu.70–80 ton yüksek radyoaktif içerikli madde açığa çıktı. Binlerce kilometrekarelik alan yüksek dozda kirlendi. Kaza 1970’lerin ortalarına kadar gizlendi.30 kadar yerleşim biriminin adı haritadan silindi.

Harrisburg Pensilvanya ABD 28 Mart 1979: İnsan ve teknik hataların birleştiği kazada çekirdekte meydana gelen kısmi erime Three Mile Adası Santrali 2 numaralı reaktörde meydana geldi. Radyoaktif gazlar açığa çıktı ve yaklaşık 3500 çocuk ve hamile kadın tahliye edildi.

Çernobil Ukrayna 26 Nisan 1986: Çernobil nükleer santralinde 4 numaralı reaktörde güvenlik testi sırasında operatörler çekirdek erimesine neden oldu. Patlama çok büyüktü,1000 tonluk çatıyı uçurarak Avrupayı radyoaktif bulutlara maruz bıraktı. Ukrayna ve Belarus’ta çok geniş araziler radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Radyoaktivitenin uzun vadeli etkileri özellikle çocuklarda yeni görülmeye başladı.

Tokaimura Japonya 30 Eylül 1999: Yakıt üretim tesisinde iki çalışan çok fazla sıvı uranyum çözeltisini güvenlik kurallarını ihlal edecek biçimde karıştırdı. Zincirleme reaksiyon başladı ve radyoaktif madde yayıldı. Üç çalışanın ikisi bir kaç ay sonra radyasyon hastalığından öldü, 400’den fazla insan çeşitli seviyelerde radyasyona maruz kaldı. 1 yıl sonra pahalı bakım masraflarından kaçınmak için, çok önemli güvenlik raporlarıyla oynandığı anlaşıldı.

Daha Güncel:

Japonya: Göreceli daha yüksek güvenlik standartlarına rağmen 2004’de Mihama reaktöründe buhar patlaması sonucu 5 işçi öldü. 2006’da bir reaktör depremlere dayanamayacağı nedeniyle mahkeme kararıyla kapatıldı. Üstelik Japonya jeolojik açıdan aktif bir ülkedir.

ABD: Dünyanın en çok nükleer reaktörüne sahip Amerika 2002 yılında Ohio’da David Besse reaktöründe facianın eşiğinden döndü. Tüm çekirdek erimesini kontrol eden basınç ünitesini çökertebilecek bir metal aşınması fark edildi. David Besse’de yaşanan olaydan sonra reaktör 2 yıl kapalı kaldı (maliyeti 600 milyon USD).Şimdi 2017’e kadar çalışabileceğine dair sertifika verildi.

Fransa: Aralık 2003’de Cruas 3 reaktöründe sel nedeniyle oluşan zararlardan dolayı Fransız Nükleer Güvenlik ajansı acil durumlar için kuruldu.


Nkleer Santrallere Hayr! - Outdoor Oracle
 
Anlamıyorum bu insanları.En yakın örnek BP 'nin A.B.D kıyılarındaki petrol kaçağı.Varillerce petrol denize karıştı.Orada yaşayan deniz canlıları ne olacak?Hiç bir balık kalkıpta Obama'nın Beyaz Sarayına gelip diyor mu 'Kalk burdan petrol arayacam!Kalkmıyor musun?Dank!Dank!Dıkşın![her ne haltsa ateş efekti!]'
O kadar yenilenebilir enerji kaynağı var.En güzeli GÜNEŞ.Rüzgar tribünleri masraflı hadi anladım.Ya güneş?Ama işine gelmez başımızdakilerin, dünyayı yönetenlerin.Bağımlı edecekler ya güneş alternatif olmaz enerjilerinde.Varsa yoksa doğalgaz,petrol,nükleer...
 
Geri
Üst