Nükleer Enerji

L@c!v€rT

New member
Nükleer enerji çevre dostu bir enerji üretim seçeneği midir?

Nükleer enerji çevre dostu bir teknolojidir.

Nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre, yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santralın çevresinde yaşayan insanlara yüklediği yıllık doz doğal radyasyonun çok altındadır.

  1. CO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2300 milyon ton CO2 emisyonuna engel olmaktadır.
  2. SO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 42 milyon ton SO2 emisyonuna engel olmaktadır.
  3. NOx emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu nükleer santraller yılda 9 milyon ton NOx emisyonuna engel olmaktadır.
  4. Atık kül üretimine neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 210 milyon ton kül üretimine engel olmaktadır.

Nükleer enerji üretimi pahalı mıdır?

Günümüzde işletilmekte olan nükleer güç santrallarının ilk yatırım maliyeti diğer enerji üretim teknolojilerine göre daha yüksektir. Bunda yüksek güvenlik ve kalite anlayışı önemli bir rol oynamaktadır. İlk yatırım maliyeti ülkeden ülkeye ve seçilen teknolojiye göre değişmekle birlikte maliyet 2000-2500 $/kW arasındadır. Nükleer santralların fosil yakıtlı santrallara göre en önemli avantajı yakıt maliyetinin düşüklüğü (0,3-0,5 cent/kWsaat) ve üretim maliyetine olan etkisinin görece azlığıdır. Şöyle ki; yakıt maliyetinin iki misline çıkması nükleerde üretim maliyetini %10 etkilerken, aynı durum doğal gaz santrallarında yaklaşık %60-80 artış getirebilmektedir. Nükleer enerji santralının üretim maliyetini oluşturan unsurlar ve ortalama maliyetleri aşağıda verilmektedir:

Kapital 2,28 cent/kWsaat % 63
İşletme-bakım 0,90 cent/kWsaat % 25
Yakıt* 0,45 cent/kWsaat % 12
Toplam** 3,63 cent/kWsaat % 100
*Atık depolama ve söküm maliyeti hariç (yaklaşık değer 0,2 cent/kWsaat)
**İşletme sırasında yapılacak olan kapital yatırımı hariç

Nükleer, Kömür ve Kombine Çevrim Gaz Santrallarının Üretim Maliyetindeki Payları
(%10 iskonto oranı ve 25 yıllık süre için)
(Kaynak: Proceedings of European Seminar on Nuclear in a Changing World,
Avrupa Komisyonu, XII/0318/98.EN, Cilt I ve II, Brüksel, 14-15 Ekim 1998)

DÜNYADA NÜKLEER ELEKTRİK ÜRETİMİ
Nükleer santrallardan ticari olarak elektrik üretimi 1950’li yıllarda başladı. Halen (Ocak 2005 itibarıyla) dünyada 31 ülkede ticari olarak işletilmekte olan 439 nükleer reaktörün toplam kapasitesi 364 GWe olup 2003 yılında üretilen elektrik 2525 milyar kWs dir. Nükleer güç dünya elektrik talebinin %16’sını karşılamaktadır.Dünyada 56 ülkede de toplam 284 araştırma reaktörü çalışmaktadır.

Nükleer enerji üretiminin ülkemize getireceği katkılar nelerdir?

Nükleer enerji santralları ileri teknoloji ürünü tesislerdir. Nükleer enerji üretimine yönelik tesisler güvenlik ve kalite kültürünün ülkemizde yerleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Nükleer enerji üretimi için kurulacak tesisler, ülkemizde, nükleer teknoloji alt yapısının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, nükleer santrallardan üretilecek enerji ülke enerji üretim portföyüne çeşitlilik getirebilecek bir seçenektir. Nükleer santrallar günümüzde yüksek yük faktörü ile çalışabilen ve lisanslama kuruluşları tarafından sürekli denetime tabi tutulan tesisler olarak dünya enerji üretiminde önemli bir paya sahiptir.

Nükleer enerjiye dayalı sistemler, fosil kaynaklı enerji üretim sistemlerinin neden oldugu sera gazı emisyonuna neden olmamaktadır. Bu nedenle, global ısınma ve iklim degişikligine neden olan CO2 emisyonunun azaltılmasında, diğer yenilenebilir kaynakların yanında, önemli bir seçenektir. Ayrıca, azot oksitleri ve sülfür oksitleri salmadığı için asit yagmurlarına neden olmamaktadır.

Nükleer enerji çevre dostu bir enerji üretim seçeneği midir?

Nükleer enerji çevre dostu bir teknolojidir.

Nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre, yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santralın çevresinde yaşayan insanlara yüklediği yıllık doz doğal radyasyonun çok altındadır.
  1. CO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2300 milyon ton CO2 emisyonuna engel olmaktadır.
  2. SO2 emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 42 milyon ton SO2 emisyonuna engel olmaktadır.
  3. NOx emisyonuna neden olmaz. Dünyada kurulu nükleer santraller yılda 9 milyon ton NOx emisyonuna engel olmaktadır.
  4. Atık kül üretimine neden olmaz. Dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 210 milyon ton kül üretimine engel olmaktadır.
 

Mephisto

R€B€L
Nükleer enerji, eski, pahalı ve geri kalmış bir teknolojidir. Temiz değildir. Ucuz değildir. Ve güvenli değildir. Basitçe nükleer enerji, petrol açığının doğuracağı tehditleri engelleyecek ya da ileride gelecek herhangi bir tehdidi engelleyebilecek değildir. Aslında Ortadoğu için tehdit nükleer teknolojinin kendisidir.Zira nükleer enerjinin yakıtı olan uranyumun bugünün reaktör sayısı hiç artmasa bile yalnızca 65 yıllık ekonomik bir ömrü kalmıştır.

Nükleer enerji politik pazarlık aracı olarak kullanılmak için çok tehlikelidir. Gittiği her yere güvensizlik, çelişki ve yanlış anlamalar götürmüştür. Bir kere düğmeye basıldı mı radyoaktivite tehlikesi artık kesinleşir.

Çok daha iyi bir yol var; barışçıl yenilenebilir enerjiler. Bölgeye bu yolla enerji ve yakıt sağlamak petrolün sebep olduğu konvansiyonel güvenlik risklerini de bertaraf eder. Petrole bağımlılık dünyayı iklim değişikliği bağlamında daha az güvenli hale getirmektedir.Kyoto gibi bunu kontrol edecek bir anlaşma zorunlu hale gelmiştir. Ortadoğu güvenliğini tehdit eden unsurların da böyle bir antlaşmaya ihtiyacı vardır; “Nükleerden Arındırılmış Ortadoğu Anlaşması”.

Yenilenebilir enerji kaynakları insanların ihtiyaçlarını, ekonomik bir şekilde ve gezegeni koruyarak karşılayabilir. Nükleer teknoloji ise felaket boyutunda kazaları, nükleer silahları,giderek artan bir çılgınlığı, yüzbinlerce yıl etkisini kaybetmeyen atık sorununu beraberinde getirir.

En güvenli enerji sistemleri, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu ile defalarca kat yenilenebilir enerjilerdir.Yenilenebilir enerjiler kısa geçmişlerine rağmen, 50 yıllık nükleer enerjiye (%6) oranla dünya enerji üretiminde daha büyük paya sahipler (%13). Bunun iyi bir sebebi var: iklim değişikliğinin ve nükleer enerjinin sorunları daha iyi anlaşıldıkça, yenilenebilir enerjilere olan yönelim hız kazanıyor.

Nükleer güç için bu tam tersidir. 2000 yılı Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerinde dünya nükleer enerjiyi, kirli, tehlikeli ve yararsız olarak tanımladı ve Kyoto hedeflerini gerçekleştirmede kullanılmaması gerektiği üzerinde anlaştı. Nükleer endüstri iklim dostu olan Temiz Gelişme Mekanizması çerçevesinde kabul görmeyi umuyordu. Bunu yeşil ve çevre dostu olduğunu düşündükleri bir pakete sarmaya kalkmışlardı. Nükleer endüstriye bir diğer darbe de BM 2001 yılında Sürdürlebilir Kalkınma Konferansı’nda geldi, ve dünya ülkeleri nükleer enerjiyi, sürdürülebilir bir enerji olarak tanımlamayı reddetti.

Greenpeace



İngiltere'nin İrlanda Denizi'nde kurduğu rüzgar çiftliği 50.000 eve enerji sağlayacak






Nukleer enerjı cevre dostu bı teknolojıymıs :D Cok eskı degıl ve hala daha devam etmekte Cernobıl facıasının etkılerı yakın ornek.
Bızde ama ınsanlar daha dun ne yedıgını bılmezler onu hatırlamamak normaldır.Bıde su durum var kahvehane muhabbetlerı doner "onlarda varsa bizdede olsun yahuuu " diyerekten.Bazılarının coplerını atabılecegı somurge ulkelerıde var, aa o bızde varmı ? Bak yokmus o yokmus demek kı.
Tarih boyunca hıc bu ormanlar tukenmeyecek hersey devamlı surecek seklınde varsayımlarla devam edılıyor.
İnsanlar elektrıgı kacak olarak bulmus agırdakı hayvanını bıle ısıtıyo bedava ya =) Once bunlar engellenmelı alternatıf enerjı kaynakları kullanılmalıdır.
 

Hacker-22

Atam izindeyiz!
nükleer enerji güvenlik önlemleri alındığı taktirde hiç bi tehlike arz etmemektedir, ben kendim isviçrede yaşıyorum düşünün isviçre kadar ufak bi ülkede 5 tane nükleer santral var. bence türkiyeyede gerekli
 

M_Ce

New member
nükleer enerjiyi kullanmazsak iran a rusya ya muhtaç duruma geleceğiz ekonomimizde bu hızlı büyümeden sonra hızla dibe çakılacak bence
 

remington

Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
gerekli onlemleri alındıgı takdirde dunya uzerindeki en onemli enerji kaynagıdır,cagın gerisinde kalmamak lazım oyle konur cıkarcaz diye ugrasmakla olmaz bu iş
 

fbysl

Finansal Danışman
Tarih boyunca hıc bu ormanlar tukenmeyecek hersey devamlı surecek seklınde varsayımlarla devam edılıyor.
İnsanlar elektrıgı kacak olarak bulmus agırdakı hayvanını bıle ısıtıyo bedava ya =) Once bunlar engellenmelı alternatıf enerjı kaynakları kullanılmalıdır.

rebele katılıyorum
daha össyi dogru düzgün gerçekleştiremezken katsayılarını hesaplayamazken kaçak elektrik kullanımını önleyemezken nükleer enerjiye hiç bulaşmamak lazım...
 

starmax

New member
Ülkemizin geri kalmasına neden olanlara, bugüne kadar bu tür enerji santrallerini kurdurmayanları da eklemek gerekir.
 

L@c!v€rT

New member
Nükleer Enerji ile İlgili Olumlu/Olumsuz Görüşler Nelerdir?

Doğal Gaz / Nükleer

Olumsuz
Ülkemizde enerji konjektürü değişmiştir, 20 yıl önce hayal bile edilemeyen doğal gaz kullanılmaktadır.


Olumlu
Elektrik üretiminin sürekliliği yönünden, nükleer santrallar, termik ve hidrolik santrallara göre daha güvenli ve emre amadedir.

Günümüzde elektrik enerjisi üretimi için artan bir hızda kullanılmaya başlayan gaz santrallarının da toplam enerji üretimindeki yüzdesinin belli bir oranı geçmesi stratejik olarak ülke çıkarlarıyla bağdaşmayacaktır.

Hali hazırda, Türkiye'nin olası bir gaz kesinti riskini varsayarak, gaz kullanarak elde edilen enerjinin genel enerji üretimi oranına getirdiği bir kısıntı yoktur. ( Gaz depolama kapasitesi ise 1996 yılında 8 günlük tüketim idi).


Enerji Talebi, Yenilenebilir enerji​

Olumsuz
Enerji talep tahminlerinin sağlıklı yapılmamasından dolayı var olacak açık abartılmıştır.
Hidrolik ve termik yerli potansiyelimiz var olanın çok altında hesaplanmıştır, 1970'li yılların sonlarında termik kapasite en çok 50 GWs, hidrolik kapasite ençok 75 GWs, günümüzde ise termik 120 GWs, hidrolik kapasite ise 125 GWs olarak tahmin edilmektedir, hidrolik potansiyelimizin daha yüzde 70'inin bakir durumda olmasından dolayı nükleer enerji teknik bir zorunluluk olamaz ve acele edilmemelidir.


Olumlu
2000 yılından sonra tahmin edilen talebin karşılanabilmesi için ilave güç santrallarına ihtiyaç bulunmaktadır, yerli hidrolik ve termik kaynaklar yetersiz olduğu için, ithal kaynaklı seçenekler içinde nükleerin de olması gereklidir.


Olumsuz
Rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklar, dünya enerji üretiminde azımsanamayacak katkılar sağlamaktadırlar.


Olumlu
Rüzgar, güneş veya jeotermal enerji kullanımının yöresel katkılarının dışında genel enerji açığını karşılamaktan uzaktır.
Dünya elektrik enerjisi üretiminin %80'inin yenilenemeyen kaynaklardan, %19'u ise hidrolik kaynaklardan sağlanmakta, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir kaynakların payı ise %1'in altında kalmaktadır. (Ref: Nükleer Mühendisler Derneği).

Nükleer santrallarda kullanılan yakıtın temin edilmesinde ve saklanmasında avantajları bulunmaktadır, 1000 MWe üreten bir nükleer santral her yıl yaklaşık 30 ton (7 m3) yakıt tüketir.

Toryum madeninin nükleer santrallarda yerli rezerv olarak kullanıldığında, ülke enerji gereksiniminin karşılanmasında çok ciddi bir alternatif olabileceği düşünülmelidir.

Türkiye'nin toryum rezervlerinin çıkarılmasının toryum tenörünün düşük olmasına rağmen nadir toprak elementlerinin değerlendirilmesi ile birlikte düşünüldüğünde fizibil olabilecektir.


Verimlilik, enerji kayıpları​

Olumsuz
Enerji açığının karşılanmasında acil olarak yeni kaynaklar yaratmak yerine var olan kapasiteyi daha verimli kullanmak için dağıtım şebekesinin rehabilite edilmesi gerekmektedir, Şebeke kayıpları %18 civarındadır, 2010 yılında düşünülen 2000 MWe nükleer kapasitenin, üretilecek toplam enerjinin %5'ini geçemeyeceği hesaplanmıştır, bu %5 ile uğraşmak yerine %18 değerinin azaltılması gerekir.


Olumlu
Kayıplar, iletim ve dağıtım olarak iki türlüdür. İletim kayıpları uluslararası standartlarda olduğu halde faturalanmamış kayıplar dağıtımda önemli bir yüzdeyi oluşturmaktadır.


Nükleer atıklar​

Olumsuz
Nükleer santralların atık sorununu çözülememiştir ve bu konu son derece belirsizdir.


Olumlu
Nükleer santrallarda kullanılan kullanılmış yakıtlar, 10-20 yıl süre ile santral sahasında saklanacaklardır. Bu dönemde aktivitelerinin %98'inden fazlasını kaybedeceklerdir. Asıl sorunu oluşturan uzun ömürlü radyoaktif maddeler de camlaştırılacak, camlaştırılan bu maddeler de kademeli koruma mantığı çerçevesinde kurşun, beton ve korozyona dayanıklı kaplar içine konulacak, bu kaplar da jeolojik olarak kararlı bölgelerde yerin yaklaşık 1000 m altında hazırlanacak beton zırhlı galerilerde saklanacaktır.
1000 MWe gücündeki bir nükleer reaktör, yılda yaklaşık olarak 27 ton (7 m3) kullanılmış yakıt üretmektedir.


Teknoloji​

Olumsuz
Nükleer enerji üretimi, dünyada vaz geçilen bir teknolojidir.
Türkiye'de yapılması planlanan santral, modası geçmiş ve eski teknoloji ile tasarlanmış olacaktır.


Olumlu
Dünya geneline bakıldığında yeni kurulacak nükleer santralların sayısının çok sınırlı kaldığı doğrudur, ancak her ülkenin enerji planları, kendisine özgü özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda herhangi bir teknolojinin kullanım artış hızı, dünya ve bölgesel koşulların paralelinde, dönem dönem değişiklikler arzedebilir. Bu gün Avrupa'da bir çok ülkede yeni nükleer santral yapımından vaz geçildiği tam olarak doğru değildir. Bu ülkelerin enerji stratejilerine bakıldığında enerji açıklarını ağırlıklı olarak Fransa'dan karşıladıkları görülür. Fransa, toplam enerji üretiminin %75'ini nükleerden sağlamakla birlikte, aynı zamanda nükleer enerjiye dayalı bir enerji ihracatçısı konumuna gelmiştir. 2000 yılındaki toplam ihracatını yaklaşık olarak 70 TWh olacak şekilde planlanlamaktadır. Günümüzde Fransa'nın diğer Avrupa ülkelerine yaptığı ihracat: 17000 GWh (İngiltere), 15000 GWh (Almanya), 18000 GWh (İtalya), 7500 GWh (İsviçre).
Bazı Avrupa ülkelerinin yeni nükleer santral kurmama kararının altında, o ülkelerin bu teknolojiden vaz geçtikleri anlamı çıkarılmamalıdır. Sadece öznel koşulların getirdiği stratejiler çerçevesinde başka ülkelerden özellikle Fransa'dan enerji ithal etme yönünde tercihleri, pratikte, nükleer kaynaklı enerji kullanımında artış yaptıklarını göstermektedir. Bugün Alman Siemens firması, Almanya'da yeni bir nükleer santral kurulmasa bile, Framatom (Fransa) ile birlikte nükleer teknoloji alanında yatırım yapmakta ve yeni bir nükleer reaktör tipi (EPR) üzerinde çalışmaktadır. EPR reaktörlerinin ilk olarak Fransa'da kurulması planlanmaktadır. Ayrıca, Almanya'da ileriye yönelik toryum yakıtlı çevrimler üzerinde çalışılmaktadır. (Ref: Nuclear Engineering International, February 1996)

Türkiye'ye teklif edilen nükleer santrallar için, kurucu firmanın kendi ülkesinde kurduğu santralların en yenisi örnek alınacaktır. Bu durum, TEAŞ'nin şartnamesinde güvence altına alınmştır. Bu bağlamda, kurucu firma, mutlaka bir referans santral göstermek zorunluluğundadır.


Olumsuz
Ülke sanayiine yüksek teknoloji ve kalite getireceği söylenen nükleer santrallar, bu beklentiyi boşa çıkaracaktır, çünkü ülkenin uzun vadeli nükleer teknoloji politikası ve buna yönelik insan kaynağı ve altyapı geliştirme niyeti bulunmamaktadır. Aksine dışa bağımlılığı artıracaktır.
Türkiye, var olan kapasitesiyle bir nükleer santralın kurulmasının, işletilmesinin ve denetiminin altından kalkamaz..


Olumlu
Türkiye'deki var olan insan potansiyelinin ve kaynaklarının uygun şekilde organize edilmesi ve bu yöndeki siyasi destek, kararlık ve sürekliliğin temin edilmesi ile nükleer teknojiyi ülke yararına kullanmak olanaklıdır. Olumlu düşünmek ve bunun için gerekli adımları atmak gereklidir.
Toryum potansiyelimizin de hammadde olarak enerji dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırabilecek bir potansiyel olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.



Yer seçimi ve deprem​

Olumsuz
Ülkemizde üzerine nükleer santral yapılacak yer yanlış seçilmiştir. Bu bölge, deprem bölgesindedir ve sismik analizleri tam yapılmamıştır.


Olumlu
Akkuyu sahası, sismik olarak üzerinde Nükleer santral yapılabilecek en güvenli yerlerden biridir. Akkuyu ile ilgili yer analizleri, 1970'li yıllarda başlatılmıştır. İTÜ, MTA ve ODTÜ tarafından hazırlanan birbirleri ile uyumlu teknik raporlar bulunmaktadır ve bu çalışmalar da uluslararası yeterliktedir.
Dünyada bir çok santral, sismik olarak Akkuyu'dan çok daha aktif bölgelerde güvenli olarak çalışmaktadırlar,


Nükleer santralların tasarımında esas alınan deprem kriterleri, klasik yapılarda kullanılanlara göre son derece tutucu kabuller içermaktedir. Nükleer dışı yapılarda kullanılan tek bir deprem şiddeti değeri olmasına karşın, nükleer santrallar 1000 yıl ve 100000 yıllık bir zaman diliminde olası iki farklı en büyük deprem şiddetine göre tasarlanmaktadırlar. İlkinin olması durumunda, santral, deprem sonrası normal işletmesine devam edecek, İkincisinin olması durumunda ise birçok sistemin zarar göreceği var sayılmasına rağmen, santralı güvenli bir şekilde durduracak ve soğutulmasını sağlayacak sistemler ayakta kalacaktır.

Olası kazalar ve Güvenlik​

Olumsuz
Dünyada kazalar saklanmaktadır ve hele Türkiye gibi bir ülkede nükleer santral işletmesiyle ilgili olumsuz her olay saklanacaktır.


Olumlu
Nükleer santralların işletilmesi ile ilgili Türkiye bir çok uluslararası antlaşma ve sözleşmenin altına imza atmıştır,
Nükleer Güvenlik Denetimi Antlaşması ile, nükleer alanda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Denetimini kabul etmekteyiz, Nükleer Kaza ve Radyolojik Acil Durum Hallerinde Yardımlaşma Sözleşmesi, Nükleer Kazaların Erken Bildirimi Sözleşmesi, Fiziksel Korunma Sözleşmesi, Nükleer Güvenlik Sözleşmesi gibi birçok uluslarası andlaşma ve anlaşmanın altında Türkiye'nin imzası bulunmaktadır.

Yurtdışı ve yurtiçi kamuoyunda nükleer enerji üretimiyle ilgili olan ve aslında nükleer santralların tasarımında göz önünde bulundurulan olağan dışı her olay kaza olarak tanıtılmaktadır.


Çevre​

Olumsuz
Nükleer santrallar, radyoaktif çevresel kirliliğe yol açması nedeniyle son derece tehlikelidir.


Olumlu
Fosil yakıtlı, özellikle kömür santralların, çevre etkisi nükleer santrallarla kıyaslanamayacak ölçüde olumsuzdur. Tam tersine, nükleer santrallar, çevre etkisi bakımından tercih edilmesi gereken bir seçenektir,
Normal işletme koşulları altında çalışan nükleer reaktörler, dışarıya verebilecekleri en fazla radyoaktive, normal doğal radyasyon seviyesinin %0.1-1'i ile sınırlandırılmıştır, pratikteki durum ise bu sınırların altındadır.
 

HTML

Üst