
Futboldaki deprem, şike, tutuklamalar ve mahkeme konuları gündemi işgal ederken, sizlere Fenerbahçenin ilk zamanlarındaki eski başkanlarından biri hakkında ve ayrıntıları pek bilinmeyen bir olayı anlatayım...
1918in 1 Kasım gecesi, İstanbuldan demir alan bir Alman torpidosu Kırıma doğru son sürat yolalmaya başladı... Torpidoda, Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan Türkiyeyi on sene boyunca idare etmiş olan İttihad ve Terakki Partisinin lider kadrosundan sekiz kişi vardı. Kırıma çıktıktan sonra dağıldılar ve bazıları Almanyaya gitti. Gidenlerden biri, aynı zamanda Fenerbahçe Spor Klübünün de başkanıydı: Doktor Nâzım Bey!

KLÜP BAŞKANLIĞI DA GİTTİ
1870te Selânikte doğmuş, Askerî Tıbbiyeye devam ederken Parise kaçmış, Tıp Fakültesini orada bitirmiş, Jöntürklere katılmış ve ilk İttihadçılardan olmuştu. 1907de memlekete gizlice döndü ve 1908de İkinci Meşrutiyetin ilânından sonra, on sene boyunca İttihad ve Terakkinin politbürosu olan Merkez-i Umûmîsinde yeraldı. Ön planda görülmemeye dikkat ediyor ama partinin en güçlü adamlarından olduğu biliniyordu. 1916da Fenerbahçe Klübünün başkanlığına getirilen Doktor Nâzım Bey, 1 Kasım 1918 gecesi bir Alman torpidosu ile memleketten ayrılırken hem İttihad ve Terakkinin liderlerinden biri, hem de klübün başkanı idi...
Türkiyeyi terketmesinden sonra klübün başkanlığına İbnür-Refik Ahmet Nuri Bey geldi. Ankara Hükümeti, Doktor Nâzımın ve diğer İttihadçı liderlerin memlekete dönmelerine izin vermediği için dört sene boyunca sürgünde kaldı, Enver Paşa ile Rusyaya ve Kafkasyaya gitti, partinin yeniden teşkilâtlanmasına çalıştı ve bazı arkadaşları ile beraber, 1921in 5 Eylülünde Batumda bir İttihadçı Kongresi düzenledi. Kongrede sürgündeki İttihadçıların memlekete dönüp İstiklâl Savaşına katılmalarının yolları tartışıldı, Sovyetler ile ilişkilerin ve İslâm dünyasında yapılacak çalışmaların taslakları hazırlandı. Doktor Nâzım Bey İslâm İhtilâl Cemiyetleri Birliği adında bir başka örgütün daha kurulmasına öncülük etti ve parti ile birliğin Türkiye mümessili oldu.
1922DE GERİ GELDİ
Nâzım Bey, Kongrede alınan kararları Sakarya zaferinden hemen sonra bir muhtıra şeklinde her ikisi de İttihad ve Terakkinin güçlü mensuplarından olan Küçük Talât Bey ve Halil Paşa ile beraberce imzalayarak 1921in 8 Kasım günü Ankaraya, Mustafa Kemal Paşanın başında bulunduğu Büyük Millet Meclisine gönderdi. Muhtırada İttihadçıların memlekete dönmesine izin vermeyen Meclisin uygulamasının hukuk dışı olduğu söyleniyor ve eski siyasetçilerin dönüşlerine izin verilmesi isteniyordu...
Meclis ve Mustafa Kemal Paşa, bu muhtıraya cevap vermediler. Bir yıl sonra İstiklâl Savaşı sona erdi, Doktor Nâzım Bey sessiz sadasız Türkiyeye döndü ve İzmire yerleşerek siyasetin dışında hayat sürmeye başladı... 1926ya kadar...
O sene ortaya çıkartılan ve Mustafa Kemal Paşanın hayatını hedef aldığı söylenen İzmir Suikasti hadisesine diğer İttihadçılarla beraber Doktor Nâzım Beyin de adı karıştı. İzmirde tutuklandı, arkadaşlarıyla beraber Ankaraya gönderildi, suikast iddiası orada İttihad ve Terakkinin İstiklâl Mahkemesinde yargılandığı siyasî bir dâvâ halini aldı ve Doktor Nâzım Bey bazı İttihadçı arkadaşlarıyla beraber 26 Ağustos 1926da Ankarada idam edildi. Aradan 86 sene geçti ama, İttihad ve Terakki uzmanları hâlâ Doktor Nâzım Beyin suikast teşebbüsüne karıştığına dair ortaya kesin bir delil konmadığına, Ankaradaki dâvânın bir temizlik operasyonu olduğuna inanıyorlar. Fenerbahçenin iki sene başkanlığını yapmış olan bu bir zamanların çok güçlü politikacısının mezarı bile belli değil...
BU MIUHTIRAYI YAZMASINDAN BEŞ SENE SONRA İDAM EDİLDİ
İşte, Doktor Nâzımın 1921 Eylülün de Küçük Talât Bey ve Halil Paşa ile beraber imzalayarak Büyük Millet Meclisine gönderdiği ve aslı şimdi Türk Tarih Kurumunda bulunan muhtıranın günümüz Türkçesi ile metni:
1. Kongre, Sakaryada Yunanlıların başarısız kalmalarını şükranla zikretmekte, ancak ortaya çıkan vaziyetin düşmanın ve koruyucusu olan İngilizlerin barışı derhal kabul edeceklerini ihtimal dahilinde görmemektedir. Savaşın daha uzun müddet devam edeceğine inanan Kongre, memleketin bütün kuvvetlerinin zaferin ve istiklâlin elde edilmesine kadar bütün çabaların bu amaca yönlendirilmesinin ve elbirliği ile çalışarak en etkili tedbirlerin alınması gerektiğini düşünmektedir.
2. Kapitalist ve emperyalist düşmanların imha ve sömürü politikaları devam ederken, Ankara Hükümeti, İttihad ve Terakki mensuplarını tutuklamakta, memleketten sınırdışı etmekte ve gelmelerine de engel olmaktadır. Özgürlükleri sınırlayan, vatandaşların mukaddes haklarını kaldıran ve kanunlara da aykırı olan bu gibi hareketler hiçbir fayda getirmeyeceği gibi memlekette ikilik olduğu kanaati uyandırır.
3. Kongre, memleketi şu anda yönetenlerin zafer elde etmek için her türlü kaynaktan istifade etmesini mecburi görmektedir. Ancak sözünü ettiğimiz tuhaf hareketlere artık son verilmesi ve vazifelerini meşru şekilde yerine getirecek olan partilere de engel olunmaması gerekmektedir. Böyle yapılması hem hükümetin, hem de halkın menfaatinedir.
4. Savaş devam ederken bir başka partinin de vârolması asla bölünme demek değildir. Geçmişte yapılan hatâlar, bir gruba veya silâhlı güçlere dayanılarak hükümet edilmesinin mümkün olmadığını zaten göstermiştir. Dolayısı ile, İttihad ve Terakkinin bu millî mücadeleye katılması ve Anadolu hükümeti ile beraber çalışması gerekmektedir.
5. İttihad ve Terakki, İslâm İhtilâl Cemiyetleri Birliğinin Türkiyedeki bağımsız teşkilâtıdır. Üyeleri her türlü kanun dışı bahanelerin ve yasakların dışında tutulmalı, memlekette meşrû surette çalışabilmeleri için kanunun kendilerine verdiği haklardan tamamen istifade etmelidirler.
6. Kongre, Anadolu halkının üstlendiği millî mücadelede cepheyi güçlendirmek ve yağmacı işgal kuvvetlerine karşı zafer elde edebilmek için hiçbir ön şart ileri sürmeden yardımda bulunmayı millî ve siyasî bir görev kabul etmiştir. ...Türkiyenin dışındaki girişimlerimizi Anadolunun menfaatine uygun şekilde yerine getirebilmemiz için, teklifimizi Büyük Millet Meclisine bildirmeyi va tanî bir vazife görüyoruz. 8 Eylül 1921.
ENVER PAŞA, DOKTOR NÂZIM' ANLATIYOR: 'İNATÇI AMA İYİ ADAM'
Doktor Nâzım Bey, sürgün senelerinde bir ara Enver Paşa ile beraber Rusyaya ve Kafkasyaya gitmiş, İttihadçıların Sovyetler ile yaptıkları yakınlaşma çabalarına ve görüşmelere o da katılmıştı.
Rusyada bulunduğu sırada yaptığı herşeyi Almanyadaki hanımı Naciye Sultana hergün bütün ayrıntıları ile yazan Enver Paşanın birçok mektubunda, Doktor Nâzım Beyin de uzun uzun bahsi geçiyor. Paşa eski dostuna bazen kızıyor, bazen yakınıyor, bazen de sözünü dinletebildiği için memnuniyetini ifade ediyor. Aşağıda, Enver Paşanın Doktor Nâzım Beyden bahsettiği ve şimdiye kadar yayınlanmamış olan bazı mektuplarından kısa alıntılar yeralıyor:
- 19 Haziran 1921, Moskova yolunda: ...Doktor Nâzımı tarife hâcet yok. ...Nâzım kolay kolay programsızlığı kabul etmiyor ve merkez-i umumîde şahsî bazı fikirleri program diye müdafaa etmek istiyordu. Fakat yine esasen benim fikre geliyor.
- 10 Temmuz 1921, Moskova: ...Ruslardan esaslı bir istifade imkânı kalmayacak gibi. ...Nâzım Bey gece altı saat tam sabahın üçüne kadar Fuad Paşa ile konuştuklarını söyledi. O Mustafa Kemali medhetmiş, Nâzım da Biz onu sizden iyi biliriz diye almış yürümüş....
- 12 Temmuz 1921, Moskova: ...Yemekten sonra Nâzım Bey ve diğer arkadaşlar geldiler. Orada (Rus Komünist Partisinin bir toplantısında) alkışlanmışlar. ...Bir Ermeni uzun bir nutuk ile Ermenileri müdafaa etmiş. ...Nâzım Bey bol bol cevap vermiş ve nihayet ikna etmiş. ...Zinovyev ...bizi tasvip etmiş. Ne tuhaf hal, biz böylece komünistler vasıtasıyla âleme hâlimizi anlatıyoruz....
- 26 Temmuz 1921, Moskova: ...Büyük muvaffakiyet haberinin tamamiyle aksi olarak Yunanlıların Eskişehiri zaptettiklerini bugünkü İzvestiya gazetesi yazmış. Bu haberi getiren Nâzım deli gibi idi. Bende müteessir oldum....
- 12 Ağustos 1921, Batum: ...Doktor Nâzım yanıma geldi. Ne kabahat yaptın da harbi kazanamadık, bu hale düştük? dedi. Evet! Acaba hâlâ cezasını mı çekiyorum? Ben de Kim bilir, belki de gelecekteki saadet için bir tecrübedir dedim....
- 23 Ağustos 1921, Batum: Bu sabah erkenden Nâzım geldi. Öteden beriden ve yeni bir fikir konuştuk. Eğer bizimkiler (Kuvâ-yı Milliyeyi kastediyor) daha batıya çekilirlerse ve memlekete gelmemize müsaade etmezlerse Lâzistan eşkiyasını toplayarak onlarla Yunanlıların gerisinde hareket etmek üzere Boluya gitmek! Fakat mâlûm ya, bunlar hep söz....
- 26 Ağustos 1921, Batum: ...İttihad ve Terakki Merkez-i Umumîsi mührüyle mühürlenmiş olarak Sason ve Lâzistan merkezlerine ilk kâğıtları yazdık. Dikkat ettim, Nâzım hakikaten inatçı fakat buna mukabil bir iyiliği var ki, o da çoğunluğun kararına tâbi oluyor....
HABERTÜRK