Vtnsvr
New member
Toplumlar sürekli değişirler. Bu gelişme yoluyla olur. Her zaman fark etmezsiniz. Adına gelişim (tekamül) derler.
Ama bazen de birden bire değişir. Buna da devrim derler. Toplumun sosyal, siyasal, ekonomik yapıları birden bire değişir. Eski sistem yıkılır, yerine yeni bir sistem oturtulur. İşte bu devrimdir. Fransız Burjuva Demokratik Devrimi, Rusya Sosyalist Devrimi Türkiye Cumhuriyeti Devrimi gibi. Monarşi yıkılmış, yerine demokratik Cumhuriyet gelmiştir.
Her sistemin yandaşları da vardır. Çıkarları ancak o sisteme bağlıdır.
Devrim olunca bunlar da sistemle birlikte çökerler.
İşte Mustafa Kemal bu noktada suç işlemiş oluyor. Çünkü eski sistemin yandaşlarında travma (yara) açmıştır. Bunu açık seçik söylemiyor. Kafa karıştırmak için (toplumda) diyor. Babacan’ın Hıristiyanların şikayetine cevap olarak söylediği “Müslümanlar da aynı durumda” (Yani eziliyor demeye getiriyor); oysa kimseye namaz kılma diyen yok. Ama o’na yetmiyor.
Yukarıda beyanını aktardığım Yardımcı Başkanın istediği de bu.
Başka bir formül de: Dinimizi günlük hayatımızda yaşamak istiyoruz.
Demek Avrupa’dan en az üç yüz yıl geri kalmamız yetmedi.
O kadar doğal zenginliğe rağmen İslam yönetimindeki devletler içinde bir tane batıdaki devletlere denk devlet var mı ?..
Doğal olarak, Padişah ve şeriat yanlıları devrimden travma (yara) alacaklardı. Zaten devrim bunlara karşı da yapılmadı mı ? Vatandaşı kafası karışacak şekilde bunu suçmuş gibi ortaya koymak pek de etik olmayan bir demagojidir. Devrimlerin yeni kurumları da beraberinde getirmeleri doğaldır. Yeni Yazı reformu, en cesur, en güçlü hamlelerden biridir.
1928’de ilkokuldan çıktım.
Yeni Yazı çıktı. 5 yılda eski yazıyı (Osmanlıca) öğrenemedim.
Alfabede üç-dört tane (s) bir o kadar da (t) var.
Hangi sözcüğün hangi şekil (s) ile veya (t) ile yazıldığını nereden bileyim ?..
Orta okula yazı cahili girdim. Bir-iki ayda Yeni Yazıyı öğrendim.
Hatta, Ne zaman öğrendiğimi bir türlü bilemedim.
Bir gecede bütün millet cahil olmuş palavrası da var.
O zamanlar Kim okuma yazma biliyordu ki ?..
Sadece Arzuhalciler…
Okur yazardı diye millete bühtan (iftira) etmeyelim !..
Murat ERDEMLİ
... "
Ama bazen de birden bire değişir. Buna da devrim derler. Toplumun sosyal, siyasal, ekonomik yapıları birden bire değişir. Eski sistem yıkılır, yerine yeni bir sistem oturtulur. İşte bu devrimdir. Fransız Burjuva Demokratik Devrimi, Rusya Sosyalist Devrimi Türkiye Cumhuriyeti Devrimi gibi. Monarşi yıkılmış, yerine demokratik Cumhuriyet gelmiştir.
Her sistemin yandaşları da vardır. Çıkarları ancak o sisteme bağlıdır.
Devrim olunca bunlar da sistemle birlikte çökerler.
İşte Mustafa Kemal bu noktada suç işlemiş oluyor. Çünkü eski sistemin yandaşlarında travma (yara) açmıştır. Bunu açık seçik söylemiyor. Kafa karıştırmak için (toplumda) diyor. Babacan’ın Hıristiyanların şikayetine cevap olarak söylediği “Müslümanlar da aynı durumda” (Yani eziliyor demeye getiriyor); oysa kimseye namaz kılma diyen yok. Ama o’na yetmiyor.
Yukarıda beyanını aktardığım Yardımcı Başkanın istediği de bu.
Başka bir formül de: Dinimizi günlük hayatımızda yaşamak istiyoruz.
Demek Avrupa’dan en az üç yüz yıl geri kalmamız yetmedi.
O kadar doğal zenginliğe rağmen İslam yönetimindeki devletler içinde bir tane batıdaki devletlere denk devlet var mı ?..
Doğal olarak, Padişah ve şeriat yanlıları devrimden travma (yara) alacaklardı. Zaten devrim bunlara karşı da yapılmadı mı ? Vatandaşı kafası karışacak şekilde bunu suçmuş gibi ortaya koymak pek de etik olmayan bir demagojidir. Devrimlerin yeni kurumları da beraberinde getirmeleri doğaldır. Yeni Yazı reformu, en cesur, en güçlü hamlelerden biridir.
1928’de ilkokuldan çıktım.
Yeni Yazı çıktı. 5 yılda eski yazıyı (Osmanlıca) öğrenemedim.
Alfabede üç-dört tane (s) bir o kadar da (t) var.
Hangi sözcüğün hangi şekil (s) ile veya (t) ile yazıldığını nereden bileyim ?..
Orta okula yazı cahili girdim. Bir-iki ayda Yeni Yazıyı öğrendim.
Hatta, Ne zaman öğrendiğimi bir türlü bilemedim.
Bir gecede bütün millet cahil olmuş palavrası da var.
O zamanlar Kim okuma yazma biliyordu ki ?..
Sadece Arzuhalciler…
Okur yazardı diye millete bühtan (iftira) etmeyelim !..
Murat ERDEMLİ
... "