Muhammed'in Türk düşmanlığı

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

turboo

New member
"Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır."
Muhammed

(Bkz. Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen, Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk)


"Tevrat"ın Tanrı"nın son derece "ırkçı" olduğunu hemen herkes bilir. Kimi araştırmacılar, bu "Tanrı"daki özelliğin, Yahudilik için "yararlı" olduğunu da savunurlar. Ne var ki, şu da gerçek: Bugün, "yahudiler"in sergiledikleri tüyler ürpertici ve insanlık dışı acımasızlıklarda , Tevrat'taki "Tanrı"nın(Yehova) ilkel, katı bir ırkçı oluşunun payı az değildir.

Kur'an'ın "Tanrı"sının ırkçılığı

Tevrat'ınkinin "ırkçılığı"nı herkes bilir de, "Kur'an'ın Tanrı'sı"nın "ırkçılığı"nı çoğu kimse bilmez. Ve kimi "iyi niyetli aydınlar" bile; Kur'an'ı ve "Tanrı"sını "evrensel" sanır. Oysa, Kur'an'ınki, Tevrat'ınkinin bir çeşit "kopya"sıdır. Bunu, bu "Tanrı"nın "İsrailoğulları"nı nasıl tanıttığından bile anlamak mümkün:

Kuran'a Göre En Üstün Toplum, İsrail Toplumu"

Buna, kimileri şaşacaklar. Ne ki, bir gerçek. İşte ayetler: Kur'an'ın "Tanrı"sı, tıpkı, Tevrat'ın "Tanrı"sı "Yehova" gibi, iki yerde, aynen şöyle seslenir:

"Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti ve sizi dünyalara üstün kıldığımı hatırlayın." ( Bakara, ayet: 47, 122. Diyanet çevirisi.)

Bir yanda İslam dünyasındaki Yahudi düşmanlığı, öbür yanda da, Kur'an'daki Tanrının İsrailoğullarına böyle seslenişi... Bir çelişkidir bu. Bunu da geçelim.

Arap toplumundan başkası "muhatap" değil

Kur'an'da birçok şeyler anlatılır. Kaynakları biliniyor bugün. Ama tanrıdan diye sunulur. Bu "Tanrı"yla "insanlar" arasında, daha doğrusu, zamanına göre bir kesim insanlar, bir toplum ya da bir toplumun kesimi arasında da bir "elçi". "Tanrı Elçisi" diye sunulur. "Peygamber" deniyor. Kur'an'da anlatılan o ki, "Tanrı" şu açıklamayı yapmakta:
-"Biz her peygamberi, kendi toplumunun diliyle gönderdik. İlle de böyle yaptık ki, o toplumdan olanlara anlatabilsin." (İbrahim suresi, ayet: 4.)
Demek ki, Kur'an'a göre, "Tanrı'nın elçisi"nin bir "toplum"u var. "Elçi", "ırk"ından geldiği bu "toplum"la "Tanrı" arasında yapar aracılığını. Ne iletecekse bu "toplum"a ve "kendi diliyle" iletmekle yükümlü. Kur'an'da anlatılan bu. Yine buna göre; Muhammed de bu yükümlülüğü taşımakta. Onun da bir "toplumu" var ve o da "Tanrı"sıyla bu "toplum" arasında "aracı".
"KITALUT-TURK" ("TÜRKLERLE ÖLDÜRÜŞME") HADİSLERİNDEN. Sonunda Türkler kesilecekler...(Ebu Davud, Kitabu'l-Cihad/9, hadis no:4305.)

Kur'an'ın bütünü içinde, Muhammed'in "kavm"ından, yani "toplum"undan "Tanrı vahiyleri"ni, bu topluma iletmek zorunda olduğundan, bunu yaptığından söz edilir. Muhammed'in "toplum"u, "Arap toplumu"dur. Öyleyse "muhattap" da bu toplumdur. Kur'an, kendi deyimiyle Arapça, seslendiği kesim de, Araplar. Ama "Araplar"ın da tümü değil; yalnızca "bir kesimi".

Korkutma yalnız "Mekke ve çevresi"ne

Ayetler çok açık. "Kur'an"la yapılan "uyarı"ların, "korkutma"ların, "Mekke" (Ümmü'l-Kura) ve "çevresi"ne yönelik olduğu, En'am suresinin 92., Şura suresinin 7. ayetinde, kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla anlatıyor. Evet, Kur'an'ın "muhatab"ı, "Mekke ve çevresi"dir yalnızca. Bugün kendilerini müslüman sayan öteki toplumlarda hiçbirisinin, bu kapsamda yeri yoktur. Knou, bu denli açık. Muhammed'in "tüm insanların peygamberi", Kur'an'ın da "tüm insanlara yönelik" olduğunun anlatıldığı ayetler de var. Kur'an'daki nice çelişkilerden biridir bu. Ama, "kendisine açıklama yapılan toplum"un "Arap toplumu", bu toplum içinde de yalnızca "Mekke ve çevresi"nin ( hem de o zamanki) "halk"ı olduğu da bir gerçek. Başka toplumlardan, bu arada "Türkler"den "müslüman" olanlar olmuş; daha doğrusu kendilerini "müslüman" saymışlar; ama Kur'an'ın hangi toplumu "müslüman" saydığı önemli.

Özellikle "Türkler" için "hadis"ler vardır. Türkler için hiç de iyi şeyler söylemeyen bu hadisler, örnek ve yürekli bilim adamı Prof. Dr. İlahn Arsel'in "Arap Milliyetçiliği ve Türkler" adlı kitabında çok çarpıcı biçimde yer almakta. ( Bkz. İstanbul, 1987, İnkılap Kitabevi, s. 18 ve öt.)

Muhammed'in Türk düşmanlığı

Kendilerini "müslüman" sayan "Türkler"i Muhammed, "müslüman" saymak şöyle dursun; "düşman" diye ilan etmiştir. İslam dünyasında en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında da bu var. Başlı başına bir bölüm olarak. Bölümün adı da çok. İlginç: "Kıtalu't-Türk". Anlamı da: "Türklerle öldürüşmek (savaş)". Buhari'de, Ebu Davud'da ve Tirmizi'de bölümün adı bu. İbn Mace'de "Babu't-Türk", yani "Türkler Bölümü". Müslim'deyse, "Kıyamet alametleri" arasında yer alıyor.

Muhammed, "Peygamberliğinin bir kanıtı" olarak, gelecekten haber verirken, Kıyametin bir alameti olarak Türklerle nasıl çarpışılacağını, müslümanların, Türkleri nasıl öldüreceklerini de anlatıyor. Hem Türk diye ad vererek, hem de tarif ederek, yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının, derilerinin, renklerinin nasıl olduğunu anlatarak. Anlaşılan o ki, Türkler konusunda kendisine bir takım bilgiler verilmiş. Muhammed'in anlatmasına göre, "Türklerle öldürüşme", taa "Kıyamet"e dek söz konusu. Kıyametin bir alameti olarak da müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir kesim:

- Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili olan bu toplumla.... kıl giyerler."( Bkz. Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen, Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk...)

-"Siz (müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır." (Buhari, e's-SAhih, Kitabu'l-Cihad/96; Müslim, e's-Sahih, kitabu'l-Fiten/62 hadis no: 2912; Ebu Davud, Sünen, hadis no: 4304; Tirmizi, h. no: 2251; İbn Mace, h. no: 4096-4099)
"KITALU'T-TURK" HADİSLERİNDEN. "Türklere karşı k'tal, kesinlikle olacak."...
(Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96)

"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan (keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplulukla vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyamet alametlerindendir. Siz (müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."( Bkz. Buhari, e's-Sahih, kitabu'l-Cihad/95; Müslüm, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; İbn Mace, h.no: 4097-4098).

- "Sizinle(siz müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir.
Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."(Ebu Davud, sünen, hadis no: 4305.) Muhammed'in, bugün kendisine "Peygamberimiz, efendimiz" diyen Türklere bakışı tutumu budur işte.

İnsanlara "insan" olarak bakmak gerekir. Hangi ırktan, hangi renkten ve hangi "din"den olurlarsa olsunlar ya da hiçbir dinden olmasınlar. Ama "dinler", "dinliler", "ırkçılar" böyle bakamamakta. Yahudisi, Hristiyanı, İslam inanırı hep birbirine düşman. Irkçılar da kendi ırklarından olmayanlara karşı böyle. Bugün dünyamızın yaşadığı nice acı olaylarda, bu ilkelliğin payı az değildir. Bunlardan arınmalı artık insanlık. Yoksa acımasızlıklar, acılar, gözyaşları sürüp gidecektir.



Arap Kavminin Türk Düşmanlığı Duygularıyla Yoğrulmasını Sağlayan Kur'an Ayetleri Muhammed'in Günlük Siyasetinin Sonucudur

Kur'an'ın Kehf ve Enbiya surelerinde "Ye'cuc" ve "Me'cuc" ad­ları geçer ki, Araplar ve tüm insanlık için felaket kaynağı sayılan bir milleti tanımlar ve bu millet, Muhammed'in söylemesine göre, Türklerdir. Konuyu Arap Milliyetçiliği ve Türkler başlıklı kitabım­da incelediğim için burada kısa bir özetleme ile yetineceğim.



Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanlığa zarar veremesinler diye vaktiyle Orta Asya'daki Türkleri bir set ile çevirtmek istemiş ve bu işi yapmaya da ZülKarneyn'i (ki "Büyük İskender" diye bilinir) görevli kılmıştır. Kehf Suresi'ndeki anlatışa göre Tanrı tarafından "ik­tidar ve kudret sahibi" kılınan ZülKarneyn, güneşin battığı bir yere gittiğinde "kafir" bir milletle kaşılaşır. Tanrı ona şöyle emreder:



"Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin."



ZülKarneyn, kendisine verilen emre uyacağını söyleyerek yo­luna devam eder ve bu kez güneşin doğduğu yere gider. Orada bir kavme rastlar ki, Tanrı "onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamış­tır. " Sonra yine yoluna devam eder ve bu kez iki dağ arasında bir yere ulaşır; görür ki orada hiçbir sözü anlamayan bir kavim yaşa­maktadır. Bunlar ZülKarneyn'e şöyle derler:



* Kehf Suresi, ayet 8389; Enbiya Suresi, ayet 96.



"Ey ZülKarneyn! Bu memlekette Yecuc ve Me'cuc bozguncu­luk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"



ZülKarneyn onlardan para istemez, sadece kendisine güç ver­melerini söyler ve:



"Bana, demir kütleleri getirin"



der. Bu getirilen demir kütleleriyle dağın iki yanı arasını aynı sevi­yeye getirir ve vadiyi doldurur, sonra da onlara:



"Üfleyin (körükleyin)" der. Onu kor haline sokunca:



"Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim"



der. Ve bu suretle öylesine bir set kurmuş olur ki, onu ne aşmak ve ne de delmek mümkündür (Bu hususlar için bkz. Kehf Suresi, ayet 8389). Ve kıyamet günü bu set açılacak ve orada yaşamakta olan­lar her tepeden akın ederek çıkacaklar ve nankörlüklerini, kafirlik­lerini anlamış olarak "Bizler zalim idik" diye çırpınacaklardır (bkz. Enbiya Suresi, ayet 96).'



Ye'cuc ve Me'cuc olarak tanımladığı bu Türkleri Muhammed, mümkün olduğu kadar tiksinti verici kılıkta göstermeye çalışmış ve örneğin "yayvan suratlı, basık burunlu, kırmızı yüzlü" olarak tanım­lamıştır. Ve anlatmıştır ki, bu Türklerle savaşılmadıkça ve onlarla öldürüşülmedikçe kıyamet günü gelmiş olmayacaktır. Bu konuda bıraktığı hadislerden biri şöyle:



"Küçük gözlü, kırmızı yüzlü, basık burunlu ve suratları kalın deriden yapılmış kalkanlara benzeyen Türklere karşı savaş



1 Yorum için bkz. Elmalılı H. Yazır, age, c.IV, s.3371.



madıkça hüküm günü (kıyamet günü) gelmeyecektir. Ve hüküm günü gelmeyecektir, ta ki, sizle kıvrık kıldan yapılmış sandal­lar giyen (Türklere) karsı savaşana kadar. "2



Bunlara eklenebilecek diğer benzeri aşağılamaları göz önünde tu­tacak olursak diyebiliriz ki, tarih içerisinde hiç kimse Türk milletini, Muhammed kadar kötü tanıtmamıştır. Muhammed'in Türkler aley­hinde getirdiği hükümler ve söylediği sözler, sadece Arabın "tarihi Türk düşmanlığı" duygularını oluşturmakla kalmamış ve fakat genel olarak bütün insanlığı Türke karşı diş bilemeye vesile yaratmıştır.



Hemen belirtmeliyim ki, Muhammed Arapları Türk düşmanlığı duygularıyla yoğurmayı, dışa yönelik siyasetini gerçekleştirmek amacıyla gerekli görmüştür. Şu nedenle ki, Medine döneminde çe­te saldırıları ve savaşlar sayesinde iyice güçlendikten ve Yahudi ka­vimlerini yok ettikten sonra, artık kendisini dünyanın fatihi gibi ha­yal etmeye başlamıştır. Dıştan gelebilecek bir tehlikeyi haber ver­mek suretiyle hem Arapları birlik halinde tutup kendisine bağlı kıl­mak ve hem de dışa açılmak yollarını denemiş olacaktı. Zengin ti­caret yolu ve merkezi sayılan Orta Asya bölgelerine karşı girişile­cek saldırıların çok büyük kazançlar getireceğini düşünmüş olmalı­dır ki, EskiAhit'de sözü edilen Ye'cuc ve Me'cuc efsanesini kendisi­ne malzeme edinmiştir.3 Ve nitekim istediği olmuş ve Arap ordula­rı, Orta Asyalara açılarak oradaki Türk kavimlerini kılıçtan geçir­mişler, zengin bölgeleri fethetmişlerdir.4



2 Bu ve buna benzer diğer hadisler ve yorumlar için bkz. İlhan Arsel, Arap Milli­yetçiliği ve Türkler.

3 Konu hakkında daha geniş bilgi için bkz. ilhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler.

4 Bu konuda özellikle bkz. Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman Olduk?, Başak Yayın'an, İstanbul 1994.
 

VolkaN

Altın Üye
konunun siyasetle alakası yok tasındı.......
 

siezma

Banned
Bu yazı tamamen çarpıtılmadır. Nedeni ise kıyamet alameti olarak ve en önemli alamet şudur, dünyada bir tek müslüman kalmayınca kıyamet kopacaktır. Burada anlatmak istediğimi umarım herkes anlamıştır. Ayrıca Fatih Sultah Mehmet Hanın İstanbulu nasıl alacağını Peygamberimiz bir hadisinde de söylemiştir. hani ''O ne güzel komutandır....'' diye başlayan.

Turbo arkadaşım haddini aşan bir yazı koymuştur buraya. Sen kim oluyosun da Peygamberi, kur'an ı ve Allah'ı böyle bir yoruma alet ediyorsun. Şimdi bana kalkıp bu yazıyı t.dursun yazdı deme sakın. ona kalırsa herkes neler söyler ama bizler buraya çarpıtılmış yazıları koymaya kalksak ortalık savaş alanına döner. Lütfen aklını başına topla. Ve moderatörlerden bu konunun kapatılmasını rica ediyorum...
 

MORE

New member
burada paylaştığın tüm anlatımlar tamamen çarpıtılmış ve müslümanlığı kötü, yanlış,ırkçı ve çelişkilerle dolu yanlış bir inanç gibi empoze etmeyi hedeflemiş bir yazıdır...

kesinlikle inandırıcı değil ve saygısızca çirkin bir paylaşım olduğunu düşünüyorum....

iman sahibi hiç bir müslüman bu tür karalayıcı yazılara taviz vermeyecektir...
 

nickinru

New member
boyle bir konu acmanın mantıgı nedir anlayamadım.hayırlı isler diliyorum konuyu acan arkadasa
 

zalim_42

New member
dini inancınız yoksa dini inancı olanlara saygı duyun bizim size saygı duyduğumuz gibi biz sizin inançsızlığınızı yargılamıyoruz sizde dinimize karşı bu şekilde çocukların bile inanmıyacağı şeyleri yazmayın lütfenn böyle şeylere gerek yok kuranda yazmaya şeyleri olmayan şeyleri asılsız kaynaklardan alıp burda terbiyesizce birde doğruymuş gibi yayınlıyorsunuz yazıklar olsunn bilmeden etmeden neysee allah ısla etsinnn
 

gbd2

New member
Birader Bana Bak O Senin Muhammet Dediginin Başına Sen Bi Hz Koy Bakıyım Tamammı... Sana Soyleyecek Lafım Yok..bu Konunun Açılması Bile Hoş Degil...
 

siezma

Banned
Lütfen bu turbo nickle kullanıcıyı BANLAYINIZ. ÜYELİĞİNİ SİLİNİZ SEVGİLİ MODERATÖR ARKADAŞLARIM.
 

RuTH

Altın Üye
Muhammed (tövbe) babanın oğlu değil !!!
Alıntı yapıyorsan kaynak belirt, yok yazı sana aitse saygı göster
kapalı....
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

HTML

Üst