PePeSanceS
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
Bilirsiniz; günümüzde moda, sanat, çağdaşlık, edebiyat, giyim, tasarım, dekor, teknoloji denilince herkes Fransa’yı örnek gösterir. Tabii, herkes demek belki hakârete girer. Bu sebeple; bâzı çağdaş, batıcı, modern (!) vatandaşlarımız diyelim. Bu vatandaşlar tutturmuş bir Paris türküsü, ağızlardan düşmüyor. Yok modern Paris, yok çağdaş Avrupa, yok medeniyetler zinciri Fransa falan filan… Ama bu vatandaşlarımızın unuttukları çok büyük bir ayrıntı var: “Şemsiye – Parfüm – Topuklu Ayakkabı” üçlüsü…
Öyle, üstünden çok zaman geçmedi ha; yanlış anlaşılmasın ilk çağlardan bahsetmiyorum, 18. yy’dan bahsediyorum. “Niye şemsiye icat edilmiş? Niye parfüm ortaya çıkmış? Neden topuklu ayakkabı var?” sorularını sorduğumda cevap verebilecek insan sayısı pek nâdirdir. Çünkü, kimse bu üç unsurun neden ve nerede icat edildiğini bilmemektedir. Biz aydınlatalım…
Çağdaş, modern Fransa’nın daha 1700′lü yılların sonlarında; yani 1790′lı yıllarda, evlerinde tuvalet ve banyo yoktu. Evet; şaka, espri, abartı, iftirâ falan değil. Bugün modern denilen Fransızlar daha 200 yıl önce tuvaletlerini evlerinde, sözgelimi oturma odalarında, çoluğun çocuğun, hanımın, büyüklerin gözü önünde yaparlardı. Anlatırken, “Çok afedersiniz” diyerek anlatmak isterdim; ama bu benim suçum ya da utanç kaynağım değil, bunu yapan modern denilen ülkenin suçu-utanç kaynağı. Kendi tuvalet ihtiyaçlarını ortalığa yapmakla kalmayıp, kürek ya da başka aletlerle camdan dışarı fırlatırlardı. Banyo kültürü ise hiç yoktu. Kendi vücutlarına yapışan idrar veya dışkıları temizlemezlerdi; o vaziyette gezerlerdi. Bu da, o dönemde Fransızların çok pis-inde ötesinde pis kokmalarına sebep olurdu. İşte Fransızlar, bu kokuyu bastırmak üzere “PARFÜM”ü icat etmişlerdir. Herkes parfüm kullanacak ve bu ağır koku bir nebze engellenecekti. O dönemde yüksek katlı binalarda oturanlar ise (en fazla 3-4 katlı evler); dışkılarını camdan aşağı fırlatırlar ve dışkılarının aşağıdan geçenlerin üstlerine düşmesinden rahatsız olmazlardı. İşte modern, çağdaş, ileri görüşlü Fransızlar buna da çözüm buldu ve şemsiyeyi icat ettiler. Şemsiye sayesinde, yukarıdan aşağı düşen dışkı, insanların üzerine düşmeyecek, şemsiye insanları koruyacaktı. Tabii, o zamanki şemsiye ile bu zamanki şemsiye aynı değil. Günümüzde, aç kapat şemsiyelerine bakarak aldanmayın. Bir değnek/sopa üzerine dik çakılmış bir tahta ya da kartonla yapılan şemsiyelerden bahsediyorum. Topuklu ayakkabıyı ise neden icat ettiklerini anlamış olmalısınız. Ben yine de söyleyeyim. Fransa sokaklarını dışkı götürmesi, insanların yolda yürürken sürekli dışkılara basmaları, onları topuklu ayakkabı üretmeye itti. Topuklu ayakkabılar sayesinde Fransızlar, dışkılar üzerinde daha rahat yürüyecekti. Ne büyük bir icat değil mi?
O dönemin Fransa Kralı, Osmanlı Devleti’nde düzenlenen bir protokôle katılır. Osmanlı padişahı, Fransız kralın kokusundan kürsüde konuşamaz. Padişah hemen vezirini çağırır ve Fransız kralın Türk Hamamında yıkanması talimatını verir. Kral, hamamda bir güzel yıkanır ve Fransız kralın verdiği cevap, pek düşündürücüdür: ” Yıkanmak gerçekten insanı rahatlatıyormuş. Yılda BİR (!) defa yapsak hiç fena olmaz…”
Söyleyecek çok söz var; ama ben bu sözü okurlarıma bırakıyorum. Hata biz de mi? yoksa başkalarında mı bilinmez. Tanzimat dönemi sanatçılarımızdaki Fransız hayranlığı nereden gelmektedir, çok büyük bir merak konusudur. Bizim kendi kültürümüzü bırakıpta, Fransa’yı ya da Fransa’dan pek farkı olmayan diğer avrupalı devletleri örnek almamız, onlar gibi olmaya çalışmamız niyedir? Ne de olsa tuvaleti bile onlara biz öğrettik değil mi? …
ARAŞTIRAN VE YAZAN:
Ahmet FAYDALI
Örnek:Buckingham sarayı ingiliz kraliyet ailesinin londra'da oturduğu saraydır. içerisinde 100'den fazla oda bulunur ve hiç tuvalet bulunmaz.
bir dönem bizim almancıların da vazgeçilmezi olan tüylü şapkaların tarihi o günlere uzanır. müsait bulduğu yere def-i hacet eden kişi şapkasındaki tüyü b*ka dikerek uzaklaşırmış b*k kuruduktan sonra tüyün ucundan tutup ırmağa atarlarmış. yine de bir hijyen kültürüne sahip olduklarını buradan görebiliyoruz...
Bu bilgiler ne kadar doğru bilmiyorum bilginize...