MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Milli Güvenlik Kurulunun 7 saat 40 dakika süren tarihi toplantısının yapıldığı saatlerde beş haber kanalında toplam 27 siyasetçi, gazeteci ya da eski askerin görüşleri yayınlandı.
Doğal olarak kimse içerideki havayı bilmiyordu; herkes kendi meşrebine göre bir şeyler söylüyordu.
Aralarında Türkiyede gerçek anlamda demokrasinin bu toplantıyla başlayacağını iddia edenler bile vardı...
Kimisi coşkuluydu, kimisi buruk!
Bu yorumlar Milli Güvenlik Kurulunun bildirisi yayınlanınca da sürdü.
Herkes bu bildiriden cımbızlarcasına bir şeyler çıkarmaya çalıştı ama; açıklama ortadaydı:
Dört maddelik, kuru, ne dediği son derece açık olan bir metindi bu...
***
Kim ne derse desin; bu bildiri, Milli Güvenlik Kurulu toplantısının, gündemle ilgili konularda kesin bir görüş ayrılığıyla sonuçlandığını kanıtlıyor!
Uzlaşılan tek konu var:
Devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.
Bu bildiri aslında diyor ki:
Saatlerce oturduk, konuştuk ama hiçbir konuda görüş birliğine varamadık.
Biz de ayıp olmasın ve piyasalar çökmesin diye bir uzlaşma konusu icat ettik. O da budur!
***
Bu bildiri de gösteriyor ki; askerle iktidar arasındaki köprüler atılmak üzere...
Eğer öyle olmasaydı bunca saatlik kavganın, tartışmanın, görüş alışverişinin bildiri ye yansıması bu kadar sığmı kalırdı?
Bugünkü tablo ortada:
Asker savunmada, iktidar tüm gücüyle atakta...
Demokratikleşme böyle mi sağlanır, bilemem.
Tek bildiğim, hükümetin bu tavrının sürmesi durumunda askerin de savunmada kalmakla yetinmeyeceği...
Bakalım; bugün iktidarın ataklarını demokrasinin zaferi olarak yorumlayanlar, o zaman ne diyecekler?
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan, 21 gün bedelli askerlik yapmak üzere Burdurdaki 58inci Piyade Er Eğitim Alayı nizamiyesine teslim olmuş...
Dün gece siz de benim gibi vatanın emin ellerde olduğunu biraz daha fazla hissettiniz mi?
*****
Türk-İş, AKPnin güdümünde eleştirilerini çürütmek istiyor!
AKPnin güdümüne girmekle suçlanan Türk-İş yönetimiyle hükümet arasında, 300 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı.
Başbakan Erdoğan, işçi ücretlerine yılın ilk altı ayı için yüzde 3, ikinci altı ayı için yüzde 4 artış önerdi. Türk-İş ise gerçekleşen yüzde 10,6 enflasyon artı 1-2 puan refah payında ısrar ediyor.
Tarafların anlaşamadığı ikinci konu; 600 lira civarında maaş alan düşük ücretli işçilerin durumu... Türk-İş bunun, en düşük memur maaşı olan 1.230 liraya çıkarılmasını talep ediyor; hükümet ise 25 liradan bir kuruş fazla vermem diyor!
Üçüncü anlaşmazlık konusu ise vergi dilimleri! Türk-İş; vergi dilimlerindeki artış nedeniyle maaşların her ay düşmesinin önlenmesini istiyor. Maliye Bakanlığı ise vergi gelirlerini azaltacağı için bu konuda bir düzenleme yapmaya sıcak bakmıyor!
***
Dün Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türker ile görüştüm ve Talepleriniz karşılanmazsa ne yapacaksınız dedim...
Aldığım yanıt, Sonuna kadar gideceğiz. Şeker, tarım, maden ve büro iş kollarındaki sendikalarımız şu anda bile grev kararı alabilirler. Hakkımızdan asla taviz vermeyeceğiz oldu.
***
Ne yalan söyleyeyim; AKPnin güdümüne girmekle eleştirilen Türk-İş yönetiminin ne kadar sertleşebileceğini ben de çok merak ediyorum!
*****
BÜYÜKANIT ARTIK KONUŞMALI (16)
Sayın Yaşar Büyükanıt... Tamam; burası Türkiye ve gündem hızla değişiyor. Ama Başbakanın üç hafta önce çektiği resti, biz unutsak bile siz nasıl görmezden gelebilirsiniz?
Hani; Başbakan sizinle yaptığı Dolmabahçe görüşmesini, asker-siyasetçi ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görüyor ya... Acaba bizi bugünkü asker-iktidar krizine götüren süreç de o görüşmeyle mi başladı?
Gelin anlatın şu esrarengiz görüşmenin detaylarını... Siz de kurtulun, biz de!
..::MUSTAFA MUTLU::..
Doğal olarak kimse içerideki havayı bilmiyordu; herkes kendi meşrebine göre bir şeyler söylüyordu.
Aralarında Türkiyede gerçek anlamda demokrasinin bu toplantıyla başlayacağını iddia edenler bile vardı...
Kimisi coşkuluydu, kimisi buruk!
Bu yorumlar Milli Güvenlik Kurulunun bildirisi yayınlanınca da sürdü.
Herkes bu bildiriden cımbızlarcasına bir şeyler çıkarmaya çalıştı ama; açıklama ortadaydı:
Dört maddelik, kuru, ne dediği son derece açık olan bir metindi bu...
***
Kim ne derse desin; bu bildiri, Milli Güvenlik Kurulu toplantısının, gündemle ilgili konularda kesin bir görüş ayrılığıyla sonuçlandığını kanıtlıyor!
Uzlaşılan tek konu var:
Devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.
Bu bildiri aslında diyor ki:
Saatlerce oturduk, konuştuk ama hiçbir konuda görüş birliğine varamadık.
Biz de ayıp olmasın ve piyasalar çökmesin diye bir uzlaşma konusu icat ettik. O da budur!
***
Bu bildiri de gösteriyor ki; askerle iktidar arasındaki köprüler atılmak üzere...
Eğer öyle olmasaydı bunca saatlik kavganın, tartışmanın, görüş alışverişinin bildiri ye yansıması bu kadar sığmı kalırdı?
Bugünkü tablo ortada:
Asker savunmada, iktidar tüm gücüyle atakta...
Demokratikleşme böyle mi sağlanır, bilemem.
Tek bildiğim, hükümetin bu tavrının sürmesi durumunda askerin de savunmada kalmakla yetinmeyeceği...
Bakalım; bugün iktidarın ataklarını demokrasinin zaferi olarak yorumlayanlar, o zaman ne diyecekler?
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan, 21 gün bedelli askerlik yapmak üzere Burdurdaki 58inci Piyade Er Eğitim Alayı nizamiyesine teslim olmuş...
Dün gece siz de benim gibi vatanın emin ellerde olduğunu biraz daha fazla hissettiniz mi?
*****
Türk-İş, AKPnin güdümünde eleştirilerini çürütmek istiyor!
AKPnin güdümüne girmekle suçlanan Türk-İş yönetimiyle hükümet arasında, 300 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı.
Başbakan Erdoğan, işçi ücretlerine yılın ilk altı ayı için yüzde 3, ikinci altı ayı için yüzde 4 artış önerdi. Türk-İş ise gerçekleşen yüzde 10,6 enflasyon artı 1-2 puan refah payında ısrar ediyor.
Tarafların anlaşamadığı ikinci konu; 600 lira civarında maaş alan düşük ücretli işçilerin durumu... Türk-İş bunun, en düşük memur maaşı olan 1.230 liraya çıkarılmasını talep ediyor; hükümet ise 25 liradan bir kuruş fazla vermem diyor!
Üçüncü anlaşmazlık konusu ise vergi dilimleri! Türk-İş; vergi dilimlerindeki artış nedeniyle maaşların her ay düşmesinin önlenmesini istiyor. Maliye Bakanlığı ise vergi gelirlerini azaltacağı için bu konuda bir düzenleme yapmaya sıcak bakmıyor!
***
Dün Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türker ile görüştüm ve Talepleriniz karşılanmazsa ne yapacaksınız dedim...
Aldığım yanıt, Sonuna kadar gideceğiz. Şeker, tarım, maden ve büro iş kollarındaki sendikalarımız şu anda bile grev kararı alabilirler. Hakkımızdan asla taviz vermeyeceğiz oldu.
***
Ne yalan söyleyeyim; AKPnin güdümüne girmekle eleştirilen Türk-İş yönetiminin ne kadar sertleşebileceğini ben de çok merak ediyorum!
*****
BÜYÜKANIT ARTIK KONUŞMALI (16)
Sayın Yaşar Büyükanıt... Tamam; burası Türkiye ve gündem hızla değişiyor. Ama Başbakanın üç hafta önce çektiği resti, biz unutsak bile siz nasıl görmezden gelebilirsiniz?
Hani; Başbakan sizinle yaptığı Dolmabahçe görüşmesini, asker-siyasetçi ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görüyor ya... Acaba bizi bugünkü asker-iktidar krizine götüren süreç de o görüşmeyle mi başladı?
Gelin anlatın şu esrarengiz görüşmenin detaylarını... Siz de kurtulun, biz de!
..::MUSTAFA MUTLU::..