mevzu

SEYDİALİ

seyri alem
arapça vaz' kökünden türemiş kelime. sonu ayn harfiyle biten arapça kelimelere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde ayn harfi aslında sessiz bir harf olduğu için ayrıca bir kaynaştırma harfi gelmez. mesela cami kelimesi aslında câmi'dir. dolayısıyla cami'i demek gerekir. kelimenin sonundaki kesme işareti sessiz bir harf konumundadır. arapçanın ayn harfi türkçede bir ses karşılığı olmadığı için aynen hemze gibi sessizliğin (duraklama) harfi gibi söylenir. yani araplar gibi gırtlağı sıkarak telaffuz edilmez.
mevzû': vaz' olunmuş (konulmuş) şey. üzerine bir "şey" konulmuş.
mevzi': vaz' etme (koyma), konumlandırma, konuşlandırma yeri.
câmi': cem' eden, toplayan. dolayısıyla "süleymaniye camii"... ama "camiiye gittim" demek yanlıştır.

mevzu derin. kısaca değinecek olursak:
bu mevzu, dilcileri birbirine düşüren bir "konudur". eğer halk bu tür kelimelerin sonundaki ayn harfini fark etmiyor ve bunu yok sayıyorsa -ki çoğu zaman yok saydığını, ayn'la başlayan kelimelerde ulama yapan divan şairlerinden biliyoruz- bunun aslında arapçada ayn olduğunu hatırlatmanın alemi yok, bu türkçeyi bozan bir uygulamadır, osmanlı okur yazarının zorlamasıdır bu diyen hocalarla, arapçadan alınma kelimeler asıl şekilleriyle korunmalı, yazıldığı gibi telaffuz edilmeli diyen muhafazakar hocalar arasında seslendirilmeyen bir ihtilaf vardır.

sorun, daha doğrusu mes'ele, ayn harfinin anlamı üzerinde düşünmeden, yani aynı düşünmeden, ayn'daki ayniyyeti fark etmeden, gayrılığa, ayrılığa düşen hocaların bilimsellikle ilmîlik arasında kalmışlığı sorunudur.

hiç unutmam, bir sempozyumda konuşmacı mısra' kelimesini "mısrayı" biçiminde kullandığı için üstadlardan azar işitmişti. "mısraı" demesi gerekiyordu çünkü.
 

Acemi Şef

Moderator
Teşekkürler

Çıkışa gel falan mevzu deyince :)
 
Üst